O Şimdi Asker!
(Eskiden Öğretmendi)
|
Bu eğitim yılının başında devlet Kürdistan da "eğitim
hizmeti"! için faaliyetlerine hızlı başladı. İlkin
öğretmen postaları oluşturularak bir kaç yüz milyona
ya da üstüne bir arabaya Şırnaklar satışa çıkarıldı.
Ankara MEB'in önünde üstüne yazı asmış öğretmenler pazarının
hemen sonrasında Kürdistana gidebilecekler ortaya çıktı.
Devletin son olarak öğretmenleri koruculaştırma ajanlaştırma
politikaları hızla devam etmekte. 1994-95 eğitim(!)
yılında Kürdistan'a giden öğretmenlerin çoğunun ajan
niteliğinde olduğu ve bunların çoğunun MHP kökenli olduğunu,
komando eğitimi gördüğünü belirtmek gerekir.
Yine Kürdistan'da Türkçe derslerinin boş geçmemesi için
yoğun bir çaba harcayan devlet öğretmen açığı gerekçesiyle
1200 eri bölgeye öğretmen olarak gönderiyor. Devlet
erleri öğretmenleştirirken öğretmenleri de erleştiriyor,
öğretmenleri koruculaştırma uygulamasına Erzincanda
35 öğretmene silah dağıtılarak başlandığı bildiriliyor.
Diyarbakırın Çermik ilçe merkezinde düzenlenen bir birifing
sonrası her öğretmene 4 korucunun eşlik etmesi korucu
olmayan köylerdeki okulların kapatılması, öğretmenlerin
korucu köylerinde toplanması, bekar öğretmenlerin karakollarda
yatıp kalkması ve öğretmenlere silah dağıtılması konusunda
çeşitli kararlar alındı.
Aynı günlerde öğretmenler karakollara çağrıldı ve 4
maddelik bir "davranış belgesi!" imzalatıldı.
İmzalatılan metinde öğretmenlerin OHAL bölgesinde yolculuk
yapmayacakları köylerindeki siyasal gelişmeleri karakola
bildirecekleri, köylerdeki askeri faliyetleri ve operasyonları
hakkında öğretmenlerin hiç kimseye konuşmayacakları
talimatları yer alıyor.
Bütün, bu "eğitim hizmetlerinin!" hemen sonrasında
insanların beyaz gömlekli, kravatlı sivil görünümlü
öğretmenler beklemelerine pek de gerek kalmıyor tabii
ki bu işi göğsü çapraz fişeklikli kalenşikoflu G-3'lü
ve rambo bıçaklı asker kılıklı öğretmenlerde yapabilir.
Türkiye egemen sınıfı yaşamı militarize ederek kendilerini
idame etmeye çalışmaktadır. Tabii ki bu da çıplak zora
dayanmak zorundadır. Ancak çıplak zor sürekli bir çözüm
olmaktan uzaktır (tıkanıklık ve çözümsüzlük durumları
hariç) ve böyle durumlarda ise ordu ve polis gibi iç
savaş aygıtlarının yetersiz kaldığı anlarda peyder pey
korucular, öğretmenler, hatta futbol seyircisi bile
bundan nasibini alabilir olmakta.
Öteden beri PKK'nın bölge içerisinde bir iktidar odağı
olma çabası biliniyor. Bunun da belli ölçülerde gerçekleştirdiği
söylenebilir. Yukarıda anlatılan noktalardan bakıldığında
yapılan öğretmen öldürme eylemlerinin doğru olduğu ya
da çeşitli sebepler gösterilerek yanlış olduğu iddia
edilebilir. Aslında böyle durumları değerlendirirken
hareket tarzı olayların gidişatında temel faktör rolü
oynamayan olguların temel kabul edilmesi değil süreçte
belirleyici öğelerin görülebilmesi sorunudur. Ulusal
Kurtuluş Mücadelesi kendi özgün sınırları içerisinde
TC'nin bütün resmi kurum ve kuruluşlarını işlevsizleştirmek
ve onun bölge içerisindeki yapısını çözmek için çeşitli
eylemsellikleri öteden beri yapmaktadır.
Yapılan eylemselliklerde sorun bir zemin sorunudur.
Ateş edilen nokta herhangi bir öğretmen değil TC'nin
Kürdistana yönelik politikalarıdır. Nedir bu politakalar
yukarıda anlatılanlarla birlikte TC'nin bölgede asimile
çabalarına yönelik yıllardan beri uygulamış olduğu gerici-şoven
eğitimidir. İşte bu noktadan bakıldığında devrimci demokrat
öğelere de ateş ediliyor imgelemi pek bir şey ifade
etmemekte ya da sorunda tartışmanın özünü burası oluşturmuyor
diyebiliriz. Gerçi öldürülen öğretmenlerin ajan-provakatör
nitelikte olduğu söylense de burası tartışılır. PKK'nın
bölge içerisinde yapmış olduğu hatalı eylem tarzları
ve bunun sonucunda göstermiş olduğu yaklaşım tarzı olayların
(insanlar bazında) net kavranışını gölgelemektedir.
Ancak genel anlamıyla yapılan değerlendirme kavranması
gereken temel olgu yapılan eylemselliklerdeki karşılıklı
duruşlar ve zemin sorunudur.
Ayrıca diğer bir noktada Kürdistan gerçekliğinin Türkiye
gerçekliğini zorluyor olmasıdır. Türkiye cephesinde
yaratılmış olacak bir muhalefet odağının devletin Kürdistana
yönelik politikalarının önünde engel oluşturulacaktır.
Türkiye cephesi içerisinde nihai sonuçlarını alabileceğimiz
çelişkileri barındırmakta ve bu noktadan bakıldığında
devrimci hareketin kaybedecek vakti de yoktur. Varolan
kendiliğindenci sürece iradi müdahale bizlerin elindedir.
|