Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

 

Esenler Kültür Merkezi (EKM) 8 Ocak 1995 günü Küba'nın Devriminin 39. yılı nedeniyle bir şenlik düzenledi. Şenlik EKM adına bir konuşmacının yaptığı açılış konuşmasıyla başladı. Bu konuşmada kısaca Küba'nın tarihi anlatıldı. Konuşmacının arkasından Grup Şafak kısa bir dinleti verdi. Dinletiden sonra Küba'nın Türkiye Konsolosu Claudio Garcia Küba'nın bugünkü durumunu da aydınlatacak bir konuşma yaptı ve sorulan sorulara cevap verdi. Şenlik Koma Amed'in verdiği müzik dinletisi eşliğinde çekilen halaylarla devam etti. Bir ara konsolosun halaya katılması çok güzel bir tablo yarattı. Şenlik EKM'den iki kişinin okuduğu bir şiir ve yine Grup Şafak'ın coşkulu müziği eşliğinde sona erdi.


Küba Devriminin süreci 1959'daki Monkado baskınıyla başlamıyor ve 1959'da iktidarın alınmasıyla bitmiyor. Bu ta 19.yy'dan başlayan bir sürecin ürünü özellikle 10 Ekim 1868 de başlayan bir süreç. Bu dönemde 10 yıl süren ispanyol sömürgeciliğine karşı güçlü bir mücadele var. Bu 10 yılllık mücadele Küba'nın bağımsızlığıyla sonuçlanmıştır. Bu 10 yıllık süreç içerisinde küba devrimci hareketi kendi içerisinde bir takım otonom parçalanmalarla zayıflamıştı. Ama bu dönemde sömürgeciliğe karşı savaşan militanların en iyileri daha sonraki dönemde de mücadeleye devam ettiler. Bu 25 yıllık süreç ve bu süreçde de Küba'daki devrimci kültürü olgunlaşıyor. Ve bu dönemdeki ortaya çıkan en parlak devrimci lideri Hase Marti etrafında birleşiyorlar. Ve Küba'daki tek bir devrimci Parti etrafında birleşiliyor. 24 Şubat 1985. Yani yüz yıllık bir geçmiş. Bu dönemdeki Küba'daki devrimci ordusömürgeciliğe çok büyük darbe indiriyor. Fakat sürece Amerika müdahale ederek buradaki değişen güç dengesini kendi lehine bozuyor. Ve amerikanın kübaya müdahalesiyle 1858'de yeni bir sömürgecilik dönemi açılıyor. Ülkede bir takım kurumlar oluşuyor. İşte seçimler ve birtakım parlementer kurumlar bütün bunlarda Amerikan damgasını taşıyor. 1902 ile başlayan süreç yeni sömürgeci bir süreç ve her dört yılda bir işbaşına gelen hükümet diktatörlük uyguluyorlar ve buda amerika tekellerinin ülkedeki hakimiyetini artırıyor. Bu diktatörlerin sonucunda Batista oluyor ve buda en kanlı diktatörlerden biri kübada yaklışık 20.000 insanını ölümüne yol açıyor. Bir askeri hükümet dabesiyle hükümet iktidarı ele geçiriyor. ve F. Kastro öndeliğindeki devrimciler tarafından devrilenlerde bu Batista diktatörlüğüdür. Küba'daki 1902 ile1959'a kadarki yaklaşık 60 yıllık süre amerikan tekellerinden yana bir sömmürü sürecidir. Kübadaki bu yoksulluğun ve sefaletin sorumlusuda Kabalı hükümettir.
Bütün yeraltı ve yerüstü kaynakları, elektrik işletmeleri, şeker kamışı, telefon herşey sömürülüyor Amerikan tekelleri tarafından. Ülkedeki bu durumu gören, sendikaların kapatıldığını, sendikaların havaya savrulduğunu, sendika yöneticilerinin öldürüldüğünü gören işçiler ve köylüler dağlarda ve şehirlerde mücadele başlatan Fidel Castro önderliğinde yeralıyor ve bu mücadelenin sonucuda bu gece burada kutladığımız Küba dvrimi 1Ocak 1959'da oluyor. küba devriminin başardığı işler arabında işsizlik tamamen ortadan kaldırılıyor, sağlık sorunu çözülüyor. Devrim sürecinde büyük gelişiklikler yararına olan gelişmelerin hepsini burada sayabilmem mümkün değil, ama hepsi çok uzun bir liste oluşturuyor. Bu süreçte gerçekleştirilen, tarım devrimi, ulusallaştırmalar, işte bütün işletmelerin, toprakların ulusallaştırılması, Amerikan emperyalizminin ilk andan itibaren düşmanlaşmasına yol açıyor. Amerika her şeyi denedi devrimi yoketmek için. Kişilere yönelik suikast girişimleride dahil. Kongrede itiraf edilen sadece F. Castro'ya yönelik yüzden fazla suikast girişimi sözkonusu. Karşı devrimci çeteler hazır oluşturdular. Paraşütlerle dağlara insanlar indirildi. Karşı devrimci askerler. Bunar dağlarda silah, yerleşik mühimmat depoladılar, bir karşı devrimci ordu örgütlediler ve domuzlar törfezi çıkartması maydana geldi. işte bu orduda, miliste polis teşkilatında örgütlenmiş orduyuda Küba halkı 72 saat içerisinde yenilgiye uğrattı. Daha güçlü bir silah sözkonusu hemen hemen atom bombasından da daha güçlü Kübaya karşı başlatılmış ticari ve mali ambargo, Doğu Blokunun ve SSCB'nin varolduğu koşullarda büyük oranda bu ambargoyu ortadan kaldırmayı başarmıştır. Bu ülkelerle karşılıklı çıkara dayalı bir ilişkimiz sözkosuydu. Ve bu sayede ambargonun etkisini büyük ölçüde azaltıyorduk. Devrimden önce ticari ilişkilerimiz Batıyla, büyük ölçüde de ABD ile idi.
ABD bu ilişkiye, ticari ilişkiyi tek taraflı feshettiğinde ve ambargo koyduğunda bütün teknolojimizi değiştirmek zorunda kaldık ve ilişkilerimizide doğayla kurma durumunda olduk. Sosyalist dünya çöktüğünde ticari ilişkilerimizin %85'i sosyalist ülkelerle idi. Sosyalist kampla ticari ilişki %85 olunca kamp çöktüğünde ne duruma düştüğünüzü anlaya bilirsiniz. Tekrar kapitalist ülkelerle ilişki kurmak ve tekrar teknolojiyi değiştirmek zorunda kaldık. Sosyalist kampın çökmesiyle birlikte ambargonun küba'daki etkisi enaz iki misli arttı. Bugün Küba'da aç insanlar olduğu söyleniyorsa bu doğru. bu emperyalizmin bir yalanı değil ama sosyalizm yüzünden de değil. Çünkü yaklaşık 4 yıl önce açlık yoktu. Geçmişte şehirlerin çok güzel olduğu, evlerin duvarlarının boyalı olduğu söyleniyordu. İşte artık Kübalılar şehirlerini sevmediklerinden, temiz tutmak istemelerinden, evlerini boyamak istemediklerinden değil çünkü boya alabilecekleri para yok, döviz yok. Bugün ekonomik sorunlar nedeniyle insanların ülkeyi terketmek istedikleride doğru. Buda esas olarak ambargodan. Ambargonun ötesinde tabi birtakım eksikliklerimizde söz konusu ama esas neden ambargo. Ambargo olmadığı noktada aslında eksiklerin ve hataların giderilebilmesi mümkün. Döviz elde etmek için, alım gücünü sağlamak için aldığımız ilk önlemlerden biri turizmi geliştirmek. Bu hızlı bir döviz kazanımı şu anda. Ama turizm işte iki tarafı keskin bir bıçak. Turizmde çok kısa sürede çok para kazanabilirsiniz. Ama bu aynı zamanda farklı bir takım alışkanlıkların, yaşam tarzlarında özellikle bizim gibi uzun süre kapalı kalmş bir ülkeye gelmesi anlamına geliyor. Bu bazı insanlarda, pek fazla gelişmemiş insanlarda kişisel olarak döviz elde etme ve bu sayede daha önce alamadıkları şeyleri satınalma iteği uyandırıyor.
Bu nedenle ülkemizde mühendis, öğretmen, diplomalı insanlar bulabilirsiniz ki bu kişiler şu anda turizm sektöründe çalışıyor, taksi soförlüğü yapıyorlar. Ve aynı diplomalara sahip genç kızlar da fahişelik yaptığı ortada. Bir dizi güçlüklele karşı karşıyayız ve bunları çözebilmek içinde öncelikle yönetimdeki verimliliğimizi artırmamız gerekiyor. İkinci olarakta ambargonun kalkması. Herkes ambargoya karşı. 1992'de Birleşmiş Milletler de ambargoya karşı Küba'nın önerisinden bir karar çıkıyor. Ve bu 92 kararı BM genel kurulunda da onaylanıyor. yani bütün üyelerin imzasıyla ABD' nin ambargosuna karşı bir karar alınmış oluyor. 93 yılında da aynı şekilde yine karar geçiyor. Bu sefer 20 kadar ülke taban bazında destekliyor kararı. Yani 93 yılında daha ezici bir başarı elde ediyor Kübüa Birleşmiş Milletlerde. 94 yılında da aynı şekilde karar bu sefer yüz kadar oy Küba'nın lehine. Sadece iki oya karşı buda ABD ve israil. Fakat Amarika şu an dünyada hegamonik bir güç olduğu için bu kararı hiç bir şekilde dikkate almıyor ve üç yıl kadar önce Amerika kogreinde çıkan bir karar var Küba'nın demokratikleştirilmesi için buna bağlı kalarak ambargoyu daha da güçlendiriyor. Bu saçma yasada Amerika kongresinin yasasıda Toricelli yasası olarak anılıyor. Bu da yasayı öneren insan. Amerikan kongresinin bu yasasına göre Küba'yla ticari ilişkide bulunan herhangibir ülke, Küba limanlaına gelen herhengi bir gemiyi altı ay süreyle amerikan limanlarına giremeyecek, yani Amerika ile o ülkenin ticari ilişkisi ortadan kalkacak. Bu durumda da Amerikanın yaptırım gücünü görüyorsunuz. ABD'nin bu kararına karşı ABD'nin müttefiki olan birtakım güçlü ülkeler karşı çıkıyorlar. Fransa,Kanada, İspanya gibi ülkeler siz kendi ülkenizdeki şirketlere böyle bir yasa getireblirsiniz ama bizim ilişkilerimize karışamazsınız. Amerika da bulunan herhangi bir şirketimizde gider Kübayla ilişkilere girebilir. Bu şirket bizim ülkemizdeki yasalara tabidir sizi ilgilendirmez diyorlar. Ama sonuçta bu ülkeler ABD'ye göre daha güçsüz olduğundan ve daha küçük şirketler olduğundan bu durumda Küba'nın üzerindeki ambargoyu şiddetlendiriyor. Zaten satabileceğimiz çok az şey var bunlarıda satamıyoruz çünkü o ülkelerde ilişki kurmamak zorunda.
Ambargoyu mahkum etmek gerekiyor. Sadece yasadışı olduğundan değil uluslar arası hukukta bunu geçersiz kılıyor. Aynı zamanda ambargo hukuksal olarak insanlık dışı olmakla kalmıyor bir soykırım özelliğide gösteriyor. Çünkü ambargonun en direk etkisi yaşlılar ve çocuklar üzerinde yaşanıyor. Ambargonun esas etkisi ise enerji üzerine görülüyor. Çünkü petrol yok bu nedenlede fabrikaları işletmek herhangi bir üretim yapmak mümkün olmuyor. Eskiden ithal ettiğimiz bazı ürünleri şimdi ithal edemiyoruz. Bu da ambargonun besin üzerindeki en önemli etkilerinden biri ayrıca ilaç alamıyoruz, Küba da imal edilen ilaçları üretmek içinde gerekli hammadde eksikliğinde alamıyoruz hastahaneler için malzemeler alamıyoruz, bu durumda insanların yaşamdan beklentileri azalıyor, erken ölümler çocuk ölümleri artıyor. Devrim zafere ulaştığınıda ortalama yaşam süresi 58 idi. Devrim sürecinde bu rakam daha da artıyor ve bu kadınlar için 75 erkekler için 73 yaşına kadar çıkıyor. Bu düzeyde Fransa, İsviçre ve ABD ile hemen hemen aynı durumdaydık. Devrimden önce binde altmış olan çocuk ölümleri devrim sonrasında binde 9.1'e düşüyor. Bu düzeyde Birleşik Amerika ve diğer gelişmiş ülkelerle hemen hemen aynı, hatta New York'taki çocuk ölümü oranlar daha yüksek. Ve besin ile ilaç sorunları yüzünden bu oran gittikçe yükseliyor dolayısla ambargodan en çok etkilenenlerde yine yaşlılar ve çocuklar oluyor. Fakat bu sorunların en önemli yanını gelecekle ilğili kısmı oluşturuyor. Bu koşullarda yetişen çocukların özellikle zihinsel gelişmelerinde az beslenme yüzünden çeşitli sorunlar ortaya çıkıyor. Eğer ambargo sürmeye devam ederse bu ambargo koşullarında bütün bir koşağın ne gibi bir geleceği olabilir az beslenmekten bu da ortada. Bu nedenle dış ilişkilerimizde en önemli nokta ambargoya karşı mücadele. Ve her taraftaki dostlarımızdaki isteğimiz ambargoya karşı her biçimde mücadele etmeleri. Amerikan kongresine karşı başkana karşı imzalar toplamak, ilaç göndermek. Okullarda çok ciddi bir malzeme eksikliği sorunu var, kağıt sorunu var. Tabi kağıt sorunu dünyanın her yanında var ama özellikle ambargo koşullarında daha ciddi bir sorun. Okullar açık ama eğitim yapılamıyor, yazılı-basılı madde yok, kitap yok.

Soru- Acaba bu gelişen süreç dünya genelinde sosyalizmi yok mu edecek, yoksa sosyalizmin inşa sürecimi başlayacak?
Cevap- Sosyalizmin yaşadığı kriz açısından en azından benim ülkemde sosyalizmin yok olması mümkün değil. Ülkemde alınan bazı önlemler pazar ekonomisine açılma yönünde. Bugün esas sorun ayakta kalabilme sorunu. İdeal olarak tabiki sosyalizmi aşmayı komünizme ulaşmayı istiyoruz, ama bugün güncel sorun ayakta kalmak sorunu. Ve sosyalizmi geliştirmek için, aşmak için gerekli maddi temelden yoksunuz sahip değiliz.

Soru- Çok daha iyi ekonomik koşullara sahip olan ülkeler yıkıldı ama Küba hala direniyor. Küba halkı açlık ve yoksulluğa rağmen buna dayanıyor. Halkın bu koşullara nasıl dayandığını açıklayabilirmisiniz?
Cevap- Diğer sosyalist ülkeler tabiki Kübadan çok daha iyi ekonomik koşullara sahiptiler ve bu ülkeler işsizliği, diğer sorunları sosyalizm yıkıldıktan sonra yaşamalarına rağmen Küba tersini yaşıyor. Ve bu ülkelerin yıkılmasındaki, yada insanların bunu tercihindeki temel neden emperyalizmin baskıları, oyunları falan değil bunun ötesinde yapılan yanlışlılların sonucudur bu ülkelerde. Bunun nedeni de esas bu ülkelerde sadece ekonomiye ağırlık verilmesidir. Sosyalizm sadece bu değil, ekonomik gelişme değil. Bu ülkeler çok iyi ekonomilere sahip, ama insanların manevi gelişmeleri, sanatsal gelişmeleri oldukça eksik, özgürlükleri yeterince değil. Küba ise ekonomik gelişme ile birlikte insanların düşüncelerini, bilinçlerini ve onların özgürlüklerinin gelişiminide hedefleyen bir yol izledi. Ve o yüzden sadece mide derdi karnımız doysun gibi bir derdi yok. Bu yüzden bir süre kemer sıkıp sıkıntı çekip daha sonra rahat edeceklerine, daha iyi yaşayabileceklerine umut besliyorlar. Küba'da yaşayan insanlar diğer sosyalist ülkelerdeki insanlardan daha fazla özgürlüğe sahip. Şu anda alınan önlemler arasında sadece ekonomik önlemler yok, bilince ve sanatsal manevi gelişime yönelik önlemlerde var. Örneğin eskiden kilisede bulunan insanlar partiye kabul edilmezken alınan yeni önlemlerle onlarda partiye davet ediliyor ve böylece daha geniş bir cephe yaratılıyor. Ama sorunuzun haklı nedenleride var. Çünkü insanların yaşadığı koşullar düşüncelerinin maddi temellerinide belirliyor ve yeterince devrimci bilince sahip olmayan insanlar ülkeyi terk edebiliyor. Hatırlattığınız konu üzerinde düşünmek lazım çünkü hiçbirşey sadece siyah ve beyaz değil bunların ara tonlarıda vardır.


 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19