Oldukça fazla bir gecikmeden sonra sizlere ulaşıyoruz.
Bu kez daha derli toplu ve programlı olarak... Şirketleşme
de bunun bir parçasıydı. BARİKAT artık PROMETHEUS
Yayıncılık Şirketi'nin bir parçası olarak çıkıyor. PROMETHEUS,
yalnızca dergi çıkarmanın ötesinde ekonomik gücü yettiği
sürece çeviriler ve kitaplar yayınlamayı da programına
almış bulunuyor.
Bu sayımız, yine ülkedeki büyük karışıklıkların tam
üzerine geldi. Yakılan köylerden basılan cezaevlerine,
infazlara ve uyduruk-insansız seçimlere dek MGK düzeni
varlığını hayatın bütün alanlarında sürdürüyor. Çürüyen
düzenin pis kokuları da bu manzarayı tamamlıyor.
Dolayısıyla, bütün bu konular BARİKAT'ın da gündemini
oluşturuyor.
Ayrıca çevirinin ülkemiz sosyalist basınında çok önemli
olduğunu düşünüyoruz. Dış olaylar üzerine yetersiz bilgilerle
yapılan üstünkörü yorumlardan çok çevirileri önemsiyoruz.
Bunu bir ufuk sorunu olarak da algılıyoruz. Tabii, bu,
tüm okurlarımıza da ciddi sorumluluk yüklüyor. Dünyanın
duyarlı bölgeleri üzerine yabancı sosyalist basında
çıkan ciddi yazıların çevrilerek ya da çevrilmeden bize
zamanında iletilmesi çok yerinde olacaktır.
Yeni dönemde BARİKAT önüne aylık periyodu düzenli
tutturma gibi bir hedefi de koymuştur. Ancak bu sorun
da büyük ölçüde yazı ve haber akışı ile ilgilidir. Bu
konuda durumun pek iç açıcı olduğunu söyleyemeyiz, insanımız,
yazı yazma konusunda hala çok çekingen ve ürkektir.
Kendini küçümseyen çoğu insanımız, iyi yazamayacağı
kaygısıyla davranmaktadır ve bu çok ciddi bir yanlıştır.
BARİKAT, aynı zamanda kendi geleneğimiz içinde
bir siyasal-ideolojik akışkanlığın, iletişimin aracıdır.
Devrimci insan olarak bütün gün boyunca siyasallığın
içinde yaşayan insanımız, bütün bu konularda her gün
politika üretmekte, konuşmakta, çalışmakta ama bütün
bu düşündüklerini çok basit bir üslupla da olsa küçük
bir yazı biçimine sokup bize postalamayı düşünmemektedir.
Ya da belki insanımız BARİKAT'ı gözünde büyütmekte,
onu kendi parçası olan bir olgu olarak değil de, çok
farklı bir düzey olarak algılamaktadır. Oysa, her insanımızın
(çalışma alanı, vb., ne olursa olsun) yazmak ve bir
biçimde bize iletmek en önemli görevlerinden biridir.
Sözgelimi her gün kendi politik sürecinde ülkedeki son
yolsuzluk furyasını izleyip tartışan insanımız bu konuda
zaten varolan yorumunu yazı haline sokmayı da (çok basit
de olsa) düşünmelidir. Ya da sözgelimi mahallesindeki
olaylar için BARİKAT'tan arkadaşların gelmesini
isteyen bir okurumuz, sözkonusu olayların bir özetini
yazıya dökmeyi de düşünmelidir. Ya da bir direniş içinde
bizzat yer alan insanımız direnişin deneyimini yazı
haline getirmek durumundadır. Örnekler çoğaltılabilir,
hatta seyredilen bir film üzerine yazmayı bile kapsayabilir.
BARİKAT'ı üreten insanlarımız ancak böyle desteklenebilir
ve ancak böyle periyod yakalanabilir. Yoksa, yalnızca
BARİKAT'ın "geciktiğinden" sözedip
yakınmak herhangi bir ciddi sorunu çözmeyecektir.
Dağıtım sorunu da artık tüm sosyalist basın açısından
bir tıkanıklıktır. Dağıtım şirketleri tam bir para tuzağı
olmuştur ve bu olanak dışında dergiyi bayilere ulaştırmak
da gerçek bir sorundur. Bütün bunlar dağıtımımızı ciddi
şekilde sınırlamaktadır. Çünkü, bayilerin bir çoğu,
dergi satışı olayında baskılardan çekinmektedir.
Bu konudaki açmazı bir ölçüde de olsa aşmak ancak okurlarımızın
duyarlılığıyla mümkündür. "Dergi iyi dağıtılmıyor,
şurada hiç bulamadım.." diyen her okurumuz, hemen
kendi yaşadığı alanda bir bayi tesbit edip ya bizzat
götürmekle ya da bize bunu iletmekle görevlidir. Yakınmak
değil, çözüm yolu açmak! BARİKAT okurunun böyle
bir duyarlılığı olmalıdır.
Önümüzdeki dönemi "yeni" bir dönem sayıyoruz
ve bu dönemde daha iyi bir yayını sunmayı amaçlıyoruz.
Şüphesiz bu hepimizin ortak çabasıyla mümkün olacaktır.
Yeni sayılarda buluşmak üzere...
BARİKAT
|