DEVRİMCİ HAREKET DURDURULAMAZ
Halka karşı ilan edilen ve artık bütün
kuralların dışında yürütülen "Topyekûn Savaş"
her adımında daha çok şiddetlendirilmektedir.
Bir yandan Kürdistan'ın güneyinde-kuzeyinde katliamcı
politikalar tırmandırılırken, batıda ise toplumsal muhalefetin
her kıpırdanışında çıplak zor sahneye çıkarılmaktadır.
Büyük kentler devrimcilerin sokak ortasında "infaz"
edildiği, sıradan evlerin "örgüt evi" diye
lanse edilerek basıldığı açık av alanları olmuştur.
Özellikle tümüyle terör kenti haline getirilen İstanbul
bu konuda başı çekmektedir.
Devrimci hareket, böylesi bir cangıl içinde yaşamak,
soluk alıp vermek ve kendini üretmek durumundadır. Baskı
altında yaşamaya alışmak, baskı altında varlığını sürdürmeyi
öğrenmek ve çoğalmak-çoğaltmak devrimci hareketin olmazsa
olmaz görevidir.
Devrimci hareket, "büyük operasyon" havalarında
yapılan saldırılara, fare doğuran dağlara alışkındır.
Gözaltılar ve tutuklamalarla devrimci hareketin durdurulabileceği
umuduna kendini kaptıranlar yanılgılarını farkedeceklerdir.
Devrimci hareket, sıkıntılarla dolu, sarp bir yoldan
yürümeyi sürdürecektir.
Son gözaltı ve tutuklamalar da bu yürüyüşün engeli olamayacaktır.
Uyduruk suçlar imal ederek Hasan ŞENSOY ve başka devrimcileri
gözaltına alan siyasi polis, sonuç itibarıyla bu furyadan
da elleri boş çıkmıştır.
Yapılan onca işkencenin faydası olmamıştır.
Ayrıca devrimci hareket, dostluklarını esirgemeyen diğer
devrimci-demokrat güçlerle birlikte gözaltındaki devrimcileri
savunmuş ve kendi parçalarına sahip çıkmaktan geri durmamıştır.
Yerel ve uluslararası her türlü imkan kullanılarak gözaltı
süreci izlenmiş, işkencedeki devrimcilerle dayanışmayı
devrimci bir görev olarak algılanmıştır.
BARİKAT, bir gelenektir. Akıp giden bir tarihin parçasıdır;
devrimci hareketin bir unsurudur.
Bu bilinçle görevimizi sürdüreceğiz.
BARİKAT Merkez Büro
BARİKAT İzmir Bürosu
BARİKAT Adana Bürosu
BARİKAT Turgutlu Bürosu
BARİKAT İsviçre Bürosu
BARİKAT Köln Bürosu
BARİKAT Londra Bürosu
ADANA BÜROMUZ YENİDEN BASILDI
Adana'da artık herşey periyodikleşti...
Uzunca bir süredir basına da yansıyan garip bir uygulama
artık Adana'da herkesin alışır gibi olduğu bir noktaya
ulaştı. Adana polisi, kafasına estiği gün ve saatlerde
sosyalist dergi bürolarına baskınlar düzenliyor, ortalığı
darmadağın edip arşivlere el koyuyor. Ve en önemlisi,
gerekçe sorulduğunda da rahatça "bu normal bir
kontroldür" diyebiliyor.
BARİKAT'ın kaç kez basıldığını hesaplamak giderek zorlaşıyor.
Üstelik bu baskınlarda polis tamamen yasadışı bir uygulamayla
hakkında hiçbir toplatma kararı olmayan "Şafak
Yargılanamaz -I" gibi kitaplara el koyabiliyor.
Dergimizin kapağı hazırlanırken son anda yine aynı haber
geldi. Adana büromuz yeniden basılmış.
Adana'da devlet böyle çalışıyor, yasalar böyle işliyor...
Bunun bir yıldırma yöntemi olduğunu sanıyorlar ve fena
halde yanılıyorlar...
BARİKAT, bütün bu baskıları bilerek yayın hayatına atılmıştı.
Daha büyük baskıları da göğüslemeyi görevimiz sayıyoruz.
GERİCİ YALANA KARŞI DEVRİMCİ GERÇEK
SUSMAYACAĞIZ!
NAKLİYECİLERDEN ZAM PAKEDİNE PROTESTO
7.4. 94 Tarihinde, yaklaşık 250 kişilik katılımla nakliye
şöferleri 5 Nisan'da uygulamaya giren Zam paketini protesto
ettiler. Tüm giderlerine yüksek zam uygulandığını fakat
taşımacılık ücretlerine hiç zam olmadığını, bundan dolayı
yaşamlarını sürdürmelerinin zorlaştığını dile getiren
şöförler;
"Bizler konuştuğumuzda, "Siz teröristsiniz"
diyorlar. Bu söylemlerimiz teröristlikse bizi böyle
yapan devlettir. Konuşmaktan korkmuyoruz. " diyerek,
seslerini kısmak isteyenlere sesleniyorlardı.
Gerçekten de bu halka karşı ilan edilmiş bir savaştır
ve karşılığını her kesimde bulmalıdır.
İZMİR/BARİKAT
KURTULUŞ SAVAŞI MI?
ZULÜM PAKEDİ Mİ?
13.4.1994 günü İzmir Konak Büyük Şehir Belediye binası
önünde biraraya gelen 500'ü aşkın kamu çalışanı istikrar
paketi diye adlandırılan oysa gerçekte istikrarsızlığa
yeni boyutlar kazandıran zam paketini protesto ettiler.
Devlet ve onun Hükümeti ülkeyi kurtarma adı altında
tüm emekçi halk kesimlerine karşı yeniden bir saldırı
başlatmıştır. Süreç sözde "Kurtuluş Savaşı"
olarak tanımlanmış ve halkın duyguları sömürerek zamlar
dayatılmıştır.
24 Ocak kararlarının uygulanabilmesi için 12 Eylül faşist
darbesine ihtiyaç duyanlar bugün ise zamları uygulayabilmek
için anti terör yasasına, İller İdaresi yasası gibi
baskı yasalarına ihtiyaç duymaktadırlar. Ülkenin her
yanı olağanüstü hal bölgesine çevrilirken, valiler olağanüstü
hal bölge valilerinin yetkileriyle donatılıyorlar.
Açılan paket söyledikleri gibi, fedakarlığı gerektiren
ülke menfaatleri için, ülkeyi krizden kurtarmak için
değildir. Açılan paket İMF ve Dünya Bankası gibi Emperyalist
kuruluşların oluşturdukları tekelci sermayenin Türkiye'den
alacaklarının güvence altına alınmasıdır. Emperyalist
güçler tarafından emredilen kararlardır.
Emekçi halk kitlelerinin yaşamını zorlaştıran hatta
ortadan kaldıran, özelleştirmeyi olanaklı kılan, baskı
yasalarının çıkmasna hizmet eden, grevli toplu sözleşmeli
hak alma mücadelesinin rafa kaldırılmasını sağlayacak
olan, faili meçhul cinayetlerin sokak infazlarının sürdürülmesine
yeni olanaklar yaratan pakettir bu.
Emekçilere karşı cepheden savaş ilanıdır bu.
Yöneltilen bu topyekün saldırıya, topyekün saldırılmalıdır.
İZMİR/BARİKAT
İZMİR'DE LİSELİLERDEN PROTESTO
15/4/1994 Günü çoğunluğu lise öğrencilerinin oluşturduğu
ve üniversite öğrencilerindende katılanların olduğu
gençler "Sınavsız Üniversite, Parasız Demokratik
Eğitim İstiyoruz" diyerek Konak'ta toplandılar.
Milli Eğitim Müdürlüğü binasına yürüyüş yapan öğrencileri
polis dağıtmak istedi. Buna karşın dağılmayan öğrenciler
Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanarak alkışlarla
ve dövizlerle protestoya devam ettiler. Daha sonra,
Müdür'e 2 sözcü gönderildi. Sözcüler görüşmeden sonra
Müdürün taleplerini kabul etmediğini, imza kampanyasında
toplanan imzaları tam saymadığını açıkladı. Daha sonra
eylem sona erdirildi ve kitle dağıldı.
KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ'NDE BASKILAR
VE MÜCADELE
K.Ü.'de baskılar karşısında mücadele yükseliyor.
Önce okulun kantinine asılan "Mutlu Ol Nazım"
tiyatro afişini rektörün yırtmasına izin vermeyen bir
arkadaşımız idare tarafından rektöre karşı saldırganca
konuşmak gibi saçma bir suçlama ile iki dönem okuldan
uzaklaştırılmıştır. Bu olayı ve rektörün tutumunu teşhir
etmek amacıyla okuldaki devrimci demokrat öğrencilertarafından
bildiriler dağıtılmış, afişlemeler yapılmıştır.
24-3-1994 perşembe günü saat 12.30 sıralarında kantinde
toplanan 60 kişilik devrimci-demokrat ve yurtsever öğrenciler
alkış eşliğinde rektörlüğün önüne gelerek burada basın
açıklaması yaptılar ve rektörün tutumunu kınadılar.
Öğrenciler;
Yaşasın Demokratik Üniversite Mücadelemiz!
Polis İdare İşbirliğine Son!
MGK-YÖK Kararlarına Hayır!
Sloganlarını attıktan sonra alkışlar eşliğinde dağıldılar.
Daha sonra rektör gruptan birkaç kişiyi odasına konuşmak
için çağırdı. Burada basın karşısında demokrat olduğunu
savunan rektör bey bir süre önce kantine asılan tiyatro
afişini yırtıyor, fakat okulun yemekhanesinde gerici-yobazların
"İftar yemeği!" programına ses çıkarmıyordu.
Ama biz devrimci-demokrat gençlik olarak diyoruz ki,
bu baskılar, okuldan uzaklaştırmalar ve sindirme politikaları
bizi yıldırmayacaktır.
Yaşasın Özerk Demokratik Bilimsel Üniversite Mücadelemiz.
Kocaeli Üniversitesi'nden Bir Barikat Okuru.
KAMUOYUNA
Önce Refah, sonra huzur diyerek yerel yönetimlere gelen
Refah Partisi belediye başkanları, "refah"
ve "huzur"u işçi atmalarla sağlamaya başladılar.
Son ekonomik bunalımı öne sürerek gerici belediye yönetimlerinin
işçi kıyımına kılıf arayışları İstanbul Ulaşım A.Ş.'de
çalışan bizlere de ulaştı.
Sürekli genişleyen, büyüyen işletmemizde, işçi ihtiyacı
haddinden fazla bir kuruluş durumunda olan işletmemizde
bizleri siyasi düşüncelerimizden dolayı işsizlikle cezalandırmaya
çalışıyorlar.
Gerekçe; ekonomik bunalım değil, işçi fazlalığı değil,
dernek yöneticisi olmak, toplumsal kuruluş olan istanbul
Ulaşım AŞ. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'nin
varlığı bile kara düşünceli gericileri korkuttuğu için
sendikamız Demiryol-İş 2 nolu Şube ile işbirliği yaparak
insanları ayıklayarak, onları işsiz bırakarak kendilerine
çekebileceklerini veya cezalandıracaklarını sanıyorlar.
15.12.1993 Tarihinde kurulan derneğin yasalara uygun
olmasına rağmen RP'li yöneticiler, Dernek Yönetim Kurulu'nu
istifaya zorlamış, ikramiyelerini vermemiştir. Çalışan
personelin derneğe gitmeleri veya sahip çıkmaları halinde
işten çıkmakla tehdit etmiştir. İstifa etmeyenleri ise
işten çıkartmıştır.
İlk olarak, istifa etmeyen Dernek Başkanı ve Yönetim
Kurulu üyeleri işten çıkartılmış olup, işçi kıyımı,
insanları düşüncelerine göre değerlendirmelerinden dolayı
devam etmektedir.
İstanbul'un bütün caddeleri, raylı sistem için kazılırken,
bizlerin işten atılmamız bir kasıttır. Bu kasti davranışta
ısrar edilmesi halinde meşru mücadelemizi sürdüreceğiz.
Bu konuda kamuoyu ve emekten yana olan basının da duyarlı
olması gerektiğine inanıyoruz.
İstanbul Ulaş AŞ. Çalışanları
|