Maltepe'de
"Kurtuluşa Kadar Savaş" Şiarını Haykıran
Bir Yiğit:
Hüseyin Cevahir
|
1947
yılında, Tunceli'nin Mazgirt ilçesine bağlı Yeldeğen
köyünde doğdu. İlkokulu Darıkent'te bitirdikten sonra
ortaokulu da burada okudu. Lise eğitimini Erzincan'da
tanıdık birisinin yanında tamamladı. Bu yıllarda, bölgedeki
feodal yapı içerisinde olmasına rağmen kıpırdanışlar-uyanışlar
başladı. Yardımseverliği ile çok sevilen, saygı gösterilen
birisiydi.
Devrimci düşünce ve mücadele ile bu yıllarda tanıştı.
Lise de okuduğu zaman, tatillerde eve geldeğinde, yoksul
komşularına giyecek, yiyecek, çocuklarına kalem, kitap
ve defter yardımında bulunurdu. Köy çocuklarının eğitimi
ile yakından lilgilenir, okumalarını isterdi.
Daha sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girdi. O dönemlerde
emperyalizme karşı yükselen gençlik mücadelesinin içinde
buldu kendisini. TİP içerisinde yer aldı. Sonraları
FKF'nin doğuşuyla birlikte bu örgütlülük içinde diğer
arkadaşlarıyla birlikte yer aldılar. 1969 yılında FKF'nin
kongrede DEV-GENÇ'e dönüşmesi sonucu DEV-GENÇ içerisinde
yer aldı.
12 Mart faşist darbesinden sonra THKP/C'nin kurulmasında
rol oynadı. Mahir Çayan ve dokuz arkadaşıyla beraber
THKP/C geçici komitesini oluşturdular. THKP-C, doğuşuyla
birlikte adını duyurdu ve Cevahir de partinin çalışkan
militanları arasında yer aldı.
17 Mayıs 1971'de İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom'u
oturduğu apartmandan kaçırarak THKP/C'nin I.Nolu bildirsini
yayınlayarak amaçlarını duyurdular.
Daha sonraki süreçte 12 Mart cuntasının başlattığı büyük
insan avı içersinde Hüseyin Cevahir ve Mahir Çayan da
kuşatıldılar.
Önce bir başka eve sığınan Çayan ve Cevahir, daha sonra
Ankara asfaltına doğru kaçarken toplum polisleriyle
çatışıp Maltepe çarşısına vardılar. Mahir ve Hüseyin
çemberi yaramayacaklarını düşünerek Küçükbağ sokağında,
8 nolu apartmana girdiler. Üst kata çıkarak Erkan ailesinin
evine girdiler. Bu arada semt sarılmış, çevredeki evler
boşaltılıp keskin nişancılar yerleştirilmişti. Bir süre
sonra çevrede mevzilenmiş askerlerden "Teslim Ol"
çağrısını duyuldu. Mahir ve Hüseyin bu çağrıyı "Asla
teslim olmayacağız, bizim ancak buradan ölümüz çıkar.
Çocuğa dokunmayacağız. Çocuk ancak sizin ateşinizle
ölebilir. Silahlarımızıda asla teslim etmeyeceğiz. Bizi
teslim almaya çalışırsanız, silahlarımız size dönecektir"
diyerek kararlılıklarını gösterdiler. 51 saatlik kuşatma
1 Haziran sabahı binbaşı Cihangir Erdenizin, perde arkasında
nöbet tutan HÜSEYİN CEVAHİR'i vurması ile son buldu.
Binanın arka tarafından giren polisler, düştüğü yerden
ateşi sürdüren Hüseyin'i kurşun yağmuruna tuttular.
Evin kızı Sibel, Mahir ve Hüseyin'in yığdıkları siperin
arkasına atılmasıyla çatışmadan yara alamadan kurtulmuştu.
Polisler yerde yatan Cevahir'in vücuduna ateş etmeye
devam ediyorlardı. 23 kurşunla delik deşik edilmiş Hüseyin
Cevahir'in vücudu Süreyyapaşa Senetoryumuna kaldırılırken,
ağır yaralanmış Mahir "CEVAHİR'İNİ KALBİNE GÖMÜP",
bir albay ve polisler tarafından gözaltında tutulacağı
Haydarpaşa Numune Hastanesine kaldırıldı.
HÜSEYİN CEVAHİR VE MAHİR YOLDAŞ, OLİGARŞİNİN BURCUNA
DİKMEK İÇİN, MALTEPE'DEN KIZILDERE'YE KADAR ŞEREFLE
TAŞIDIKLARI BAYRAĞI, SARP-DOLAMBAÇLI YOLLARDAN İLERLEYECEK
OLAN ADALILAR'A BIRAKTILAR...
BİZE DEVREDİLEN BU ŞANLI BAYRAĞI ADALILARA YARIŞIR BİR
ŞEKİLDE OLİGARŞİNİN BURCUNA DİKECEGİZ
-DEVRİMCİ MÜCADELESİ
YOLUMUZU AYDINLATIYOR...
-KURTULUŞA KADAR SAVAŞ...
|