PENTAGON'DAN
YEŞİL IŞIK, AVRUPA'DA OPERASYON!
|
Kirli savaşa ötedenberi her türden savaş
malzemeleri sağlayarak, (ve tabii böylece Kürt halkının
katledilmesinden büyük kârlar da elde ederek!) destek
veren Avrupa metropolleri, bu kez de TC'nin taşeronluğunu
üstlenip sömürge savaşını Avrupa'ya taşıma yolunu seçtiler.
Avrupa "demokrasileri" son iki-üç haftadır
büyük kentlerde "Menzircilik" diye isimlendirebilecek
bir oyunu oynuyorlar. Dernekler basılıyor, sendikalar
talan ediliyor, daha önceden saptanmış kişi ve kurumlara
karşı yoğun bir saldırı kampanyası sürdürülüyor.
TC yöneticileri bugünlerde bu" muhteşem başarıyı"
nasıl paylaşacaklarını bilemiyorlar. Yaratılan bu "diplomasi
harikası"nda en çok kimin payı olduğu önemli tartışmalardan
biridir. Kamuoyuna verilen hava, hükümetin yoğun temaslarla
Avrupa'yı etkilediği ve onları ikna ettiği biçimindedir.
Gerçek, her zaman olduğu gibi medya kanallarında çarpılarak
halka ulaşıyor ve ulaştığı son noktada da artık "gerçek"le
bir ilgisi kalmıyor. Oysa, PKK'nın şimdiye dek Avrupa
ülkelerinin bazılarında işçi kitleleri arasında yaygınlaştırdığı
varlığı bu ülkelerin yöneticileri açısından hiç de sır
değildi. Bütün bu ülkeler için PKK ve amaçları bilinmeyen
olgular değildi. Dahası, oldukça yetkin Gizli Servislere
sahip bu ülkelerin PKK'nın faaliyetini izlemiyor olmasını
da varsayamayız. Bu ülkeler, özellikle de damarlarından
Nazi kanı hiç eksik olmayan Almanya, uzunca bir süredir
olup bitenleri hoşnutsuzlukla izliyordu.
Gerçekte sorun, Avrupa başkentlerinde değil, Washington'da
bağlanmıştır. Bütün sorun TC'nin "büyük katliamlar
yoluyla Kürt Sorunu'nu bahara kadar bitirme" planı
için ABD'den onay almış olmasıdır. Irak'ı etkisizleştirip
Suriye'yi törpüleyen, sahte bir "barış'la Filistin
mücadelesinin belini kırmayı amaçlayan ABD, Ortadoğu'daki
son "pürüz" olan "Bağımsız Kürdistan"
tehlikesinin de böylece defterinin dürülmesine açıktan
destek sunmuştur. TC'nin ihtiyacı da zaten budur. Kürt
Ulusal Kurtuluş mücadelesine şimdiye dek olandan daha
kanlı bir darbe indirebilmek için, bu darbe sırasında
dünyada kopacak gürültünün en aza inmesi gerekmektedir.
TC bir-iki ay süresince yapacaklarının ve şimdiye dek
yaptıklarının görülmemesini, kulak arkası edilmesini
istemektedir.
ABD'den bunun garantisi alınmıştır. Ve yakılan yeşil
ışık "patronun sözünden çıkmayan" Avrupalı
yöneticiler için bir işaret olmuştur. Böylece TC ile
utanmazca bir işbirliğine girilmiş, bir yandan her türden
katliama göz yumulacağı ortaya konulurken, diğer yandan
da PKK'nın belli dayanak noktalarının yıpratılması eylemine
girişilmiştir.
Peki, bir halk katliamlarla yokedilebilir mi?
Bir halkın mücadelesi bombalarla durdurulabilir mi?
Ve, Almanya ile diğerleri için sorulabilir: 5-10 derneğin
kapatılmasıyla nereye varılabilir? Avrupa'daki yüzbinlerce
Kürdün bilincinde yer etmiş olan ulusal kurtuluş düşüncesi
nasıl silinebilir?
İşin doğrusu, TC ne kadar çıkmazdaysa, Kohl, Mitterand
ve diğerleri de aynı ölçüde çıkmazdadırlar. Ve eğer
hesap tutmazsa, bu, hepsinin birden yenilgisi olacaktır...
|