BARİKAT DERGİSİNE KAPATMA DAVASI
Son MGK toplantılarında alınan muhalif basını
tümüyle susturma kararı sonuçlarını vermeye devam ediyor.
DGM savcıları sosyalist basına yönelik açtıkları her
davaya ek olarak bir de kapatma davası açmayı alışkanlık
haline getirmişlerdir.
Bu kapatma davalarından sonuncusu da BARİKAT için açıldı.
12. Sayımızdaki "Topyekün Savaş Sökmeyecek"
başlıklı yazımızdan ötürü 3713 Sayılı yasanın 8/1-2.
maddeleri uyarınca ceza isteyen DGM savcılığı, ayrıca
"suçun Milli Güvenliğe yönelik işlendiği"
gerekçesiyle dergimiz hakkında da 5680 sayılı yasanın
ek-2, maddesine göre kapatma davası açmıştır.
Bir yandan katliamları tırmandırmak, öte yandan ise
toplumdaki bütün muhalif sesleri boğmak bugünkü devlet
politikasıdır. Sosyalist basına saldırı ve kapatma davaları
bu politikanın parçasıdır.
Ama sosyalist basının sesini kesmeye bütün bu baskılar
yetmeyecektir. Sosyalist basın ve onun bir parçası olan
BARİKAT gerçeklere dayanmaya ve gerici yalana karşı
devrimci gerçeği haykırmaya devam edecektir.
Çukobirlik Yağ Fabrikası İşçileri
Vizite Eyleminde
Çukobirlik Yağ Fabrikası işçileri 19.11.1993 tarihinde
viziteye çıktılar. 2,5 aydır sonuçlanamayan toplu iş
sözleşmelerindeki işverenin tutumunu protesto amacı
güden eylem olaylı başladı.
Saat 10:30 sularında otobüslerle Adana-trafik bölgesine
gelen Çukobirlik işçileri yoğun bir panzerli, kalkanlı
polis kalabalığyla karşılaştı. Önce işçilerin otobüsten
inmelerini engellemeye çalışan polis bunu başaramayınca
yürüyüşü engellemeye çalıştı. İşçilerin "Biz halkız,
halkı engelleyemezsiniz. Halkın yürüyüşünü durduramazsınız"
şeklinde protestolarıyla karşılaşan polis geri çekilip
yürüyüşe izin vermek zorunda kaldı.
Kortej iki koldan ilerledi. Bir kısım arka yoldan ilerlerken,
bir kısım da E-5 üzerinde yürüdü. Çevik kuvvet minibüsünün
takip ettiği yürüyüşçüler "Vur Vur İnlesin Patron
Dinlesin", "İşçi Burada Patron Nerede"
şeklinde sloganlar attılar. Koşuyolu Hastanesi önünde
birleşen iki grup alkışlı protestolarını burada da sürdürdüler.
İşçiler adına konuşan Tek Gıda-İş, 5 No'lu Şube Başkanı
Ayhan Sönmez "Eyleme katılım 100% olmuştur. Çukobirlik
Yağ Fabrikasında 115'i mevsimlik olmak üzere 285 işçi
çalışıyor. İşçilerin acil sorunlarının çözümü için ücret,
iş güvencesi, taşeronluk, sosyal haklar gibi konuları
kapsayan 23 maddelik toplu iş sözleşmesi maalesef daha
ilk maddede tıkandı. Şu anda fabrikada çalışan mevsimlik
işçiler asgari ücret almaktayken kadrolu olanlar 7.000.000
brüt ücret almaktadırlar. Aralarında sosyal haklar bakımından
derin uçurumlar bulunmaktadır. Biz kadrolu veya kadrosuz
bütün işçilerin aynı haklardan yararlanmasını isterken
işveren mevsimlik işçilere 250.000 gibi komik bir zammı
layık görmüştür. 2,5 aydır devam eden görüşmeler 20
gündür tıkanmış ve 2. maddeye dahi geçilememiştir. Meydanlarda
görev almadan önce demokrasi havariliği yapanlar insan
ve işçi haklarına ne kadar saygılı olduklarını göstermektedirler"
şeklinde konuşmuştur.
Görüştüğümüz işçiler "Fabrikaya son zamanlarda
bir çok koruma görevlisi alındı. Bunlar kimi kimden
koruyacaklar? Ezen ve sömüren patronu ezilen işçiye
karşı mı koruyacaklar? Biz haklıyız ve hakkımızı alana
kadar durmayacağız" dediler.
İşçi sınıfı artık boş demokrasi savunuculuğuna soyunan
patronların gerçek yüzlerini iyice anladı. Alkışlı protestodan
sonra eylemi sona erdiren Çukobirlik işçileri sınıfın
haklarının egemen sınıfa ve onun faşist silahlı bekçilerine
karşı kararlı ve azimli bir mücadeleden geçtiğini ifade
ettiler.
BARİKAT/ADANA
KAMU ÇALIŞANLARININ VİZİTE EYLEMİ
Adana'da şubeleri bulunan "Tüm Maliye-Sen, Tüm
Bel-Sen, Eğit-Sen, Genel Sağlık-İş, Tüm Sağlık-Sen,
Emek-Sen, Orkem-Sen, Maden-Sen çalışanları hükümetin
uygulamalarını protesto etmek için vizite eylemi düzenledi.
Tüm Bel-Sen üyesi belediye memurları sabah 10.00'da
Anakent Belediyesi önünde toplanarak Belediye Sağlık
Merkezi'ne kadar yürüdüler. Yaklaşık 150 memurun eylemini
çok sayıda çevik kuvvet ve sivil polis izlerken, yürüyüş
Sağlık Merkezi önünde Tüm Bel-Sen Şube Başkanı Murat
Yücesu'nun konuşmasından sonra dağıldı. Murat Yücesu
yaptığı konuşmada siyasi iktidarın sendikalar üzerindeki
baskısının ve yüzdelik komik artışların bıçağı kemiğe
dayandırdığını, insanca yaşamak için ekonomik ve siyasi
haklar istediklerini, bunun da ancak grevli ve toplu
sözleşme hakkıyla mümkün olacağını söylediler ve "Sendika
Hakkımız, Grev Silahımız" sloganları attılar. Dağılan
kitlenin bir kısmı Devlet Hastanesi'ndeki vizite eylemine
katıldı. Buradaki eyleme Tüm Maliye-Sen, Eğit-Sen, Genel
Sağlık-İş Tüm Sağlık-Sen, Emek-Sen, Orkam-Sen ve Tüm
Bel-Sen üyesi yaklaşık 350 memur katıldı. Çeşitli dövizlerin
taşındığı ve sloganların atıldığı eylemde ortak hazırlanan
basın açıklamasını Tüm Maliye-Sen başkanı okudu: "Rüşvetin,
sahtekârlığın, adam kayırmaların, hayali ihracatların
damgasını vurduğu iş yerimizde, bütün bunları ortadan
kaldıracak tek şey demokratik bir düzen içerisinde çalışabilmemizdir.
Bunun içindir ki işyerimizdeki örgütlü gücümüz aracılığıyla
söz hakkına, yönetimde ve üretimde karar verebilme yeteneğine
sahip bir düzenlemeye sahip olmak istiyoruz. "Benim
memurum işini bilir" diyen sözde yetkili devlet
adamlarına, sermayeden ve işadamlarından vergi almamak
için kamu kuruluşlarının özeleştirilmesine soyunan iktidara
ve yağdanlıklarına verilecek en güzel yanıt sendikal
örgütlenmemize toplumumuzun sahip çıkmasıdır, iktidara
geldiklerinde memurların sendikal haklarını yasallaştıracaklarım
vaat edenler tersine üzerimizdeki baskıları arttırmışlardır
ve kendi güdümlerinde sendikalar kurdurmuşlardır."
denilen basın açıklamasında, işte bu haksızlıklara dur
demek için, yönetimde ve hizmet üretiminde söz-yetki-karar
sahibi olmak için, insanca yaşamak için, iyi bir ücret
almak için ve aynı zamanda ülkemizde demokrasinin tüm
kurum ve kurallarıyla kesintisiz olarak yerleşmesi için
mücadelemize devam edeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz
denilmiştir.
Basın açıklaması sonrası "Yaşasın Grevli, Toplu
Sözleşmeli Sendikal Hakkımız", "Yaşasın Halkların
Kardeşliği" sloganları atılarak dağılındı.
BARİKAT/ADANA
İŞÇİLERİN BİRLİĞİ HER DERDİN İLACIDIR!
Halkalı'da bir direniş örneği yaşanıyor! Boyalı basın
holding sahiplerinin şatafatlı düğünleriyle uğraşırken
tabii böyle "önemsiz" olayları görmüyor. Ama
onlar görse de görmese de Halkalı'da bir fabrika için
için kaynıyor!
Televizyonlarından basınına kadar her gün her saat insanlar
"kendilerini kurtarmaya", "kendi köşelerini
dönmeye" yönlendirilirken, bütün bunların inadına
AKGÜNDÜZ BAĞIRSAK'ın işçileri "YA HEP BERABER YA
HİÇ BİRİMİZ" diyerek bir kardeşlik örneği veriyorlar!
AKGÜNDÜZ işçileri "bana dokunmayan yılan bin yıl
yaşasın" demiyor!
AKGÜNDÜZ işçileri "her koyun kendi bacağından asılır"
demiyor!
AKGÜNDÜZ işçileri, "bugün bana yarın sana"
diyor ve sınıf kardeşleri için direniyor.
AKGÜNDÜZ Bağırsak, Halkalı'da kurulu yabancı ortaklı
bir fabrika... Bütün deri işkolu gibi
"orman yasaları" bu işyerinde de geçerlidir.
Deri patronları eskiden beri sendika, sigorta gibi zararlı
fikirleri hiç sevmezler, çoğu işyerinde yaşanan durum
tam bir çocuk işçi vahşetidir. Ge-dikpaşa'dan Halkalı'ya
kadar tüm İstanbul'da deri işkolu gibi kanunsuz, gaddar
üretim hiç bir yerde yoktur!
AKGÜNDÜZ fabrikası da, böyle çocuk emeği sömürüsüne
dayanan, yakın zamanlara kadar sigortayı bile düşünmeyen
bir işyeridir.
3 ay önce AKGÜNDÜZ'de DİSK/DERİ-İŞ örgütlenmeye başladı
ve sabırlı bir çalışmayla zaman içerisinde 100 üyeye
kadar ulaşıldı.
İşte ne olduysa tam bu noktada oldu. İşveren sendikalaşma
faaliyetini duyar duymaz 5 kişiyi işten attı.
İşçiler de buna 1-2 Kasım'daki yemek boykotu ve iş yavaşlatma
eylemiyle karşılık verdiler. İşçiler atılan arkadaşlarını
yalnız bırakmama kararı almışlardı.
Daha sonra patronun isteğiyle işe jandarma karıştı ve
gözaltılar başladı. Örneğin, 3 Kasım'da sabah sendikadan
işyerine gelen insanlar gözaltına alınıyordu.
Aynı gün akşamüstü ise jandarma sanki yabancı bir ülke
toprağını kuşatırcasına fabrikayı kuşatıyor ve patronun
işten attığı 17 kişiyi gözaltına almak istiyordu.
Ama işçiler ayaktaydı... Akıllara durgunluk veren bu
baskı karşısında AKGÜNDÜZ işçileri tek yumruk oldular
ve fabrikaya girip kendilerini coplayan jandarmaya karşı
koydular.
Artık kararları kesindir. AKGÜNDÜZ işçileri direnme
kararı almışlar ve arkadaşları işe alınana ve sendikal
hakları tanınana kadar işyerinde çalışmayı durdurmuşlardır.
İşçi sınıfının gücü onun birliğinden kaynaklanır. Ancak
bu gerçek AKGÜNDÜZ'de olduğu gibi, bütün işyerlerinde,
her yerde bu gerçek kavrandığında hiç bir patron bu
dayanışmanın karşısında duramaz. Direnen işçinin kararlılığını
ne jandarma, ne polis çözebilir! İşçilerin dayanışma
azmi bütün engelleri yıkıp geçecektir,
YAŞASIN İŞÇİLERİN BİRLİĞİ VE SINIF KARDEŞLİĞİ !
YAŞASIN DİSK / DERİ-İŞ !
KAHROLSUN ÜCRETLİ KÖLELİK DÜZENİ!
YÜREĞİR BELEDİYESİ'NDE İŞLER DURDU
Yüreğir Belediyesi'nde çalışan işçiler geriye
dönük alacaklarının ödenmemesi üzerine iş baraktılar.
Genel-iş 2 No'lu Şube Başkanı eylemlerinin amacıyla
ilgili yaptığı basın açıklamasında "l990-91 yılından
kalan sosyal haklarının 1992 yılı toplu sözleşme farklarının
ve bu yılın Ağustos, Eylül, Ekim aylıklarının ödenmemesi
nedeniyle iş bıraktıklarını" açıkladı. Bugün her
işçinin belediyeden 25 ile 50 milyon arası alacaklı
olduğunu belirten Şube Başkanı Kerim Timur bu alacaklarının
temel nedeninin siyasi iktidarın uyguladığı ekonomi
politikalarından kaynaklandığını söyledi. İş bırakma
eyleminin haklarının ödeninceye kadar süreceğini, Yüreğir
halkının da bunu anlayışla karşılayarak kendilerine
destek olmasını istedi. 1989 yerel seçimlerinde yönetime
gelen Sosyal Demokratlar ülke genelinde olduğu gibi
Adana'da da tam bir çürümüşlüğü yaşamaktadırlar. Başta
Anakent Belediyesi olmak üzere ilçe belediyelerinde
gırtlaklarına kadar rüşvet ve yolsuzluğa batmıştır.
4,5 yıllık icraatlarında belediye bünyesindeki birçok
işkolu taşerona devredilmiş, yüzlerce işçi işten atılmıştır.
Halk yararına hiç bir uygulaması görülmeyen belediyeler
kişilerin çıkarlarına peşkeş çekilmiştir. Kültür ve
sanat festivali adı altında kültürsüzlük ve yozlaşmanın
işlendiği festivallere milyarlarca lira akıtılmıştır.
Tüm bu pislikleri yapanlar sıra işçi alacaklarına geldiğinde
her türlü numarayı yaparak ödememek için paralarının
olmadığını söylemektedirler.
İnanıyoruz ki halkımız bu hırsız ve soygunculardan,
insan emeğini sömürerek hanedanlık yaşayanlardan hesabını
mutlaka soracaktır.
Barikat/Adana
|