Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini
 
Sosyalist Barikat Bütün YAY-SAT Bayileri ve Kitapçılarda

 

Gelecekte yapılacak değerlendirmelerde; yaşadığımız dönem, toplumun değişik kesimleri tarafından çok çeşitli biçimlerde nitelenecek... Ama öyle görülüyorki, bütün bu değerlendirmelerin ortak bir paydası olacak. Ve bu ortak paydanın adı; ZOR, olacak...
Sadece ülke açısından değil, dünyanın neredeyse tüm yapıtaşlarının zorlandığı bir dönem yaşıyoruz. Tarih daha önceki dilimlerinde, kimi zaman topyekün sıcak savaşlarla, kimi zaman devrevi bunalımlarla, kimi zaman bölgesel sarsıntılarla yaşanan, benzer dönemlere nazaran şimdi daha ayırdedici çizgileri olan bir süreç yaşanıyor.
Bir yandan kendini yenileme ve bunalımlarına sistem içinde çözümler üretme kanalları tıkanan emperyalizmin umut ufuklarını, "Sosyalizmin" yıkılan duvarlarının ötesine çevirdiğini görüyoruz. Öte yandan, öyle bir sosyalizm depremi yaşanıyorki bu deprem, uzun bir sürecin en önemli faktörü olacak. Sosyalizmin, yeniden doğma, kendini ideolojide ve pratikte yeniden üretme sancısı dünya halklarının temel dinamiği olarak belirginleşecek. 'Yeniden doğum' derken, belli bir nesneleşme sürecinden sözettiğimizi bir yok oluşun ya da tükenmenin ardından gelecek 'Yeni'lerden sözetmediğimizi özellikle belirtmek gerekir. Biten ve başlayacak olan birşeyler yok, tarihin birbirinin içine geçmiş, biri bir sonrakinin varlık koşullarını taşıyan süreçlerinden birini daha yaşıyoruz sadece... Sloganlarda ve ajitasyonlarda "herşeyden önce ve herşeyden önemli" olduğu bolca vurgulanan insan yaşamını güzel ve zengin değerlerle örmeyi başaramayan mevcut pratik, sosyalizmi bir dönem için çözümsüzlüğe götürdü. "Sosyalizm" insana yabancılaştı...
Ne varki, gerek 'Eski sosyalist' ülkelerde olsun, gerek dünya'nın yeni sömürgelerinde olsun sosyalizmin kaybettiği insan, sosyalizmi bulacaktır. Onunla tekrar, sadece düşünsel ve ideolojik planda değil, mücadelede, pratiğin bütün alanlarında ve nihayet zaferde, zafer sonrasının çok daha zorlu ve güzel adımlarında buluşacaktır. Tarihin, geriye de giden bir mekanizması yok. Ama zaman zaman tökezleyen, organizmasındaki aykırılıkları atmak için terleyen, boğuşan bir mekanizması var. Bu anlamda yaşadığımız dönem tarihin ateşinin gerçekten çok yüksek olduğu bir dönem...
80'li yılların sonunda 'eski sosyalist' ülkelerde ardarda patlak veren olaylar, Körfez savaşı, topyekün bir ekonomik alabora ve şimdi durgunluk... Bir nekahat evresi gibi! Toplumsal ve sosyal planda; görülmemiş boyutta bir nihilizm dalgası ve şimdi kimliksizlik.... Herkes bir şeyleri reddetti, herkes birşeylere 'hayır' dedi. Herkes bir değişim yaşadı ama neredeyse hiçbirşeyin yerine yenisi konamadı henüz...

EYLÜLDEN SONRA EKİM VARDIR!...
12 Eylül kavşağında sadece siyasal olarak değil, ekonomik, toplumsal kültürel ve hatta psikolojik olarak sarsılan ülkemiz, dünyanın sarsıntılı evresine, bu şokun son derece yoğun izleriyle girdi. Dolayısıyla katmerli bir zor gündemi belirdi. Bir yandan dünyanın topyekün yaşamakta olduğu ilişki ve çelişkilerin etkileri, bir yandan Ortadoğu özelindeki çelişkilerin yoğunlaşması, bir yandan da 12 eylül barikatlarının henüz aşılamamış olması, ülkemizin sorunlarını derinleştirdi. Sorunların ağırlığı kadar çözümler de zorlaştı ve ağırlaştı. On yılı aşkın bir süredir 12 Eylül süreci'nin olumsuzluklarının dönüştürülmesi yolundaki devrimci çözümler de ne yazık ki henüz rayına oturamadı.
Ne varki 'Her eylülden sonra ekim gelir’ espirisinin ifade ettiği gerçek aslında tarihsel bir kaçınılmazlıktan başka birşey değildir. Ulusal çelişkilerinin önemi ve ayağa kalkış yöntemlerinin uygunluğu nedeniyle yükselen bir savaşın ateşi, bu ateşe karşı duyduğumuz coşku ve sevginin yanı sıra sorumluluğumuzu da genişletiyor. Ateşin Batı ayağını bir an önce yakmak zorunlu. Bunun yanısıra, konuyu sadece ülke sınırları içinde değil, Ortadoğu çapında değerlendirip, buna uygun taktik ve pratikler geliştirmek te zorunlu...
Bugün, tartışmak ve düşünmek zorunda olduğumuz öncelikli konuların yanısıra, uzun vadeli perspektiflerimizi ve pratiğimizi üçlü bir sacayağı gibi ele almalıyız. Biri diğerinin varlığını ve önemini gölgelemeyen, her birinin gelişimi diğerini besleyen bir sistematik yaratmalıyız. Değişmesi gerekenlerin yanısıra, kuvvetle sahiplenilmesi ve savunulması gereken değerlerimizi korumalıyız. Söz, gelimi sosyalizm gerçekliği değişmez ama siyasal pratiğimiz ve taktiklerimiz dünyanın ve ülkenin değişimlerine bağlı olarak yeniden ve yeniden şekillendirilir. 90'lı yıllar zor'un zorla aşılacağı yıllar olacak. Bir yandan yolumuzda yürürken, bir yandan da herkesle herşeyi tartışacağız. Erin hesabı er meydanında, sözün hesabı göz meydanında olacak...

BARİKATIN SELAMINI YANITLAYALIM
Çok yönlü bir zor mücadelesinin sadece bir yönü olan basın yayını günümüz teknik ve olanaklarıyla zengin, düzeyli, doyurucu ve her kesimin gereksinmelerini karşılayan tarzlarıyla siyasal gündemde varolması bir zorunluluk... Önümüzde bu anlamda da aşılması gereken epeyce barikat var. Teknik vb. olanakların elverişlilik şartlarının ötesinde, siyasal ve sosyal gündemin yanıtlarını taşıyabilen yayımcılık. Şimdilik amacımız, hedefimiz... Bunun, yarın gerçeğimiz olması; çok yönlü bir mücadelenin zengin, ufuklu geniş bir çalışma ağıyla örülmesine bağlı olarak biçimlenecektir.
Dönemimiz yadsımaların buluşmalara, kimliksizliğin kişilikli çizgilere, korkuların cesaret, yılgınlığın atılımlara dönüşme dönemi olmak zorunda. Bu dönüşümü ise, hepimiz kendimizin oto merkezlerimize oturarak değil, sağlıklı çıkış noktalarından hareketle, sağlıklı buluşmalar yaratarak gerçekleştirebilmek olasıdır. Sürecimizi tıkayan en önemli barikatı aşma mücadelemiz de BARİKAT’da bir adım olarak bize yardımcı olacak. Ve elbirliğiyle gelecekte öyle BARİKAT'lar yaratacağız ki, Paris Komünü'nün simgesi haline gelen ve sosyalizmin ilk bayraklarının açıldığı barikatları oradan selamlamak onurunu yaşatacak insanlarımıza tarih gıpta ile bakacak. Canlarıyla, gövdeleriyle, onurlarıyla yakın tarihimizin barikatları olmuş insanlarımızı da böyle imrenerek selamlayacak. Sözgelimi Kızıldere'lileri, 6 Hazirancıları, işkence ve darağaçlarnın soylu neferlerini, cezaevlerinin neredeyse tek ışık olduğu suskunluk dönemi direnişçilerini... Onların kurduğu barikatlarda teslim olmuş bir tarih değil, savaşarak yenilmiş olunan bir süreç yaşandı. Ama kesin olan şu, Yenilgimiz geçici, zaferimiz mutlaktır, ve barikatlarımızı artık yenilgilerin, durgunlukların, pasifikasyon dönemlerinin önüne değil, sıcak savaş arenalarına kurmak için....
—Sosyalizmin 100 yıllık tarihini dünyanın belleğinden silmek isteyen gericiliğe karşı Barikat!...
—Emperyalizme, Oligarşiye, Faşizme karşı Barikat!...
—Ülkemizde yıllardır kabuğunu kıramayan pasifikasyona, yılgınlığa, korkuya, teslimiyete karşı Barikat!...
—Kürt halkının coşkusuyla uyanması ve ayağa kalkması karşısındaki duyarsızlığa Şovenizme karşı Barikat!...
—Devlet terörüne, katliamlara, işkenceye, baskıya, zulme, karşı Barikat!.
—Sömürüye, eşitsizliğe, işsizliğe, karşı Barikat!...
—İnkarcılığa, kimliksizliğe, gericiliğe, Statükoculuğa, karşı Barikat!...
—Umutsuzluğa, güvensizliğe, insansızlığa karşı Barikat!...
—Doğrudan ve güzelden yana gelişimi engelleyen herşeye karşı Barikat!...

 


 

 

 

 

 

sbarikat@hotmail.com
barikat@barikat-lar.de
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
Telefon/Faks: (0212) 632 23 19
Adana Büro: Ali Münüf Cad. Büyük Adana İş Hanı Kat: 4/29 Adana
Tel-Fax: 0322 352 17 92