Sosyalizm! Umudumuz, inancımız,
heyecanımız ve daha bir çok şeyimiz. Ona ulaşmak
için herşeyimizi ortaya koyduğumuz sözcük. Herşey
derken hiçbir pazarlık olmaksızın bunu diyebilmek.
Bunlar sözcüklerle anlatılabilecek şeyler değil
aslında. Herşeyin, sözlerin, yeminlerin bile çok
ucuzlaştığı bu günlerde Küba'lı devrimci Jose
Marti'nin "söylemenin en iyi yolu yapmaktır"
cümlesi her şeyi çok iyi özetliyor.
Talip
Karasansar da öyle yaptı. Onun devrimciliği sözcüklerden,
yazılardan, tartışmalardan, ve buna benzer şeylerden
ibaret değildi. Tüm zamanını internet başında
geçirerek "çok şey yaptığını" düşünenlerden
olmadı. Düşündü, inandı, kavradı ve harekete geçti.
Dünyayı değiştirecek olanın sözcükler olmadığını,
bu düzeni düzeltip değiştirmek değil, tamamen
yıkmak için ona karşı cepheden savaş açmak gerektiğini
pratiği ile gösterdi.
Sistemin
önüne koyduğu sınırlar içinde kalmak değildi onun
niyeti. Özgürlük kavgasının böyle anlaşmalar tanımayacağını
kavramıştı. Çıktı bu sınırların dışına. Küçük
kara balık gibi, tarihe geçen niceleri gibi. O
sınırlar içinde kalınarak yapılabilecekler yetmiyordu
artık ona.
Devrim
için her şeyini ortaya koyarak yürümeye başladığında
dev gibi görünen engellerin aslında hiç de aşılmaz
olmadığını pratiğiyle kavradı. Ufkunu sınıfsız
topluma kilitlemiş insanlar için hiçbir engel
aşılmaz değildir ve bunu Marx yüz yıldan fazla
bir zaman önce "tarih insanlığın önüne ancak
çözebileceği problemler çıkarmıştır" sözüyle
bizlere belletmişti. Bellettiği şeyin anlamı şuydu;
koşullar ne olursa olsun, bir çıkış yolu vardır.
Ancak karşılığını ödemeyi göze alanlar bulacaktır
o çıkış yolunu. Nice devrimcinin yaptığı gibi.
Şimdi
yıldızlardan bize bakıyorsun Talip Yoldaş. Hep
genç, hep yakışıklı, hep devrimci… Senin yolundan
yürümeye and içiyor senden daha gençleri, bayrağı
devralmak için öne atılıyorlar, hiçbir zaman yere
düşmeyen o bayrağı, bayrağımızı. Düşlerini paylaştıkların
artık senin gibi olmayı düşlüyorlar. Kavgada,
kavganın tam ortasında, tüm varlığıyla, ruhuyla
ve bilinciyle…
Geride
kalmak yok Talip Yoldaş. Sınıf mücadelesine atılırken
Che'nin ailesine yazdığı mektuptaki ifadesiyle
"hiç de küçük bir olasılık olmayan ölümü"
zaten bağlamıştık atımızın terkisine. "Ne
zaman ve nereden gelirse gelsin…" demiştik
onun için. Sen hepimizden öne geçtin. Ama yolumuz
uzun Talip Yoldaş. Bu uzun yolda hep birlikte
olacağız. Her zaman, zafere kadar, daima… Bizi
hiç yalnız bırakmayacaksın. Karanlığın nasıl parçalanacağını,
şafağın nasıl aydınlanacağını senin de arasına
eklendiğin Hazirancılardan öğrenmeye devam edeceğiz.
Ta ki bir daha hiç karanlığın olmayacağı günlere
dek.
|