30
Mart 1972, Kızıldere. Bir yer adı değil artık
Kızıldere; bir kavram. Bu kavram direnişi ifade
ediyor, bu kavram devrimciliği ifade ediyor. Bu
kavram, yaşamını davaya adamayı, bu kavram ölüme
meydan okumayı, bu kavram sistemle tüm köprüleri
atmayı, bu kavram ölümsüzlüğü anlatıyor. Tarih
yazmanın rahat ortamlarda ve kalemle yapılan bir
iş olmadığını öğretiyor. Bu toprakların nasıl
sarsılacağının, nasıl bir daha eskisi gibi olamayacağının
yolunu, yöntemini gösteriyor. Ve daha buralara
sığamayacak bir çok şeyi anlatıyor tek bir sözcük;
Kızıldere.
Oligarşinin
cellatları akıttıkları kandan, aldıkları candan
ibaret sanıyorlardı bizi. Yanıldılar, hem de çok.
Daha sonra birçok defa duyduk ağızlarından "bitirdik",
"kökünü kazıdık" sözcüklerini. Hep yanıldılar,
hep yanılacaklar. Çünkü onların sistemleri çarpık.
Bu sistem insanlık dışı, bu sistem kan, ölüm,
gözyaşı ve sömürüden başka bir şey üretemiyor.
Oysa
şu fotoğraftakiler, yani organik olarak canlılığı
sona ermiş bedenler. O halleriyle bile hayatı,
sevgiyi, umudu ve insana dair her şeyi üretmeye
devam ediyorlar. Çünkü o gün "biz buraya
dönmeye değil, ölmeye geldik" dediler. O
ana gelene değin yaptıklarıyla, yazdıklarıyla
bu topraklarda yaşayan insanların yüreğinde "böyle
gelmiş, böyle gitmez"in tohumlarını ektiler,
yeşerttiler.
Umudu
olmayan insan yaşayamaz. Yoksa bunca sömürü, kan
ve gözyaşı katlanılmaz bir şeydir. Egemenler de
bunun için binbir türlü cennet vaadi pompalayıp
dururlar halkın beynine. Ama emekçilerin bünyesi
güdüsel olarak prim vermez bu sahtekarlıklara.
Onlar için her şeylerini ortaya koyarak bu sömürücü
saltanatı devirmeye soyunan bu gençler çok daha
samimidir sahte peygamberlerden. Ve onların eylemi,
varlığı çok daha fazla umuttur onlar için.
Şimdilerde ekmek gibi, su gibi ihtiyaç var umuda.
Öyle bir karanlık çöktü ki emekçilerin dünyasına,
mezardan farkı yok. İşte bu karanlıkta çakılacak
kıvılcım, en kör göz tarafından bile fark edilecektir.
Bunun için gerekli olan şey, sadece emekçi duyarlığıdır.
O
halde hepimizin gözünü aydınlatan, gerçekliği
çırılçıplak gösteren bu ışığa, Kızıldere'de yanan
meşaleye, gösterdiği yola çevirelim başımızı.
Adım atmayı isteyin, sonrasının o kadar da zor
olmadığını göreceksiniz. Ama gerçekten ne istediğinizi
bilerek.
|