Nepal’deki yeni durum ve
seçimler epeydir bütün devrimcilerin ilgisini
çeken bir konu olmaya devam ediyor. Halk Savaşı
çizgisinden ilerleyen Nepal Komünist Partisi
(Maoist) son günlerde yapılan ve -yasal nedenlerden
ötürü- yavaş yavaş alınabilen seçim sonuçlarına
göre şu anda iktidar partisi gibi görünüyor.
Halen güncelliğini koruyan bu konuyla ilgili
okurlarımızı bilgilendirmek için NKP (M) Merkez
Komite üyesi Hisila Yami ile 15 Nisan 2008’de,
yani seçimlerden hemen önce yapılan bir röportajı
yayınlıyoruz. |
Soru: NKP (M) Nepal’deki mücadelenin
bugünkü safhasını nasıl değerlendiriyor?
Hisila Yami: Halk savaşından sonra yeni
bir döneme girdik; yeni bir mücadele biçimini
tercih ettik. Dışarıdan bakıldığında basit gibi
gözüküyor olabilir ama bu çok zor bir yol. Zikzaklı
bir yol izledik; çünkü eski devleti yıkmaya iyice
yaklaştığımızda ABD ve Hindistan’ın da bize saldırmaya
yaklaştıklarını gördük. Bu durum, asla bitmeyecek
bir savaşa yol açabilirdi. Bugün, legal mücadele
yoluyla ve sokaklarda kazanımlar elde ediyoruz.
Daha önce askeri bir strateji izliyorduk ve politika
askeri durumu etkiliyordu. Simdi ise siyasi bir
strateji izliyoruz ve bu çok daha zor.
Barış görüşmeleri boyunca taktiğimiz her zaman
Ranalar (Nepal’i yöneten tarihi bir aile), Kral
ve Kongre arasındaki ittifakı kırmak üzerineydi.
İkinci Jana Andolan’dan (2006’daki kral karşıtı
kitlesel hareket) sonra Kral’ın mülklerinin kamulaştırılması
için yeni bir ittifak kurduk. Yasa geçti ama sadece
kağıt üstünde kaldı. Şu ana kadar uygulanmadı.
Bugün iki temel talebimiz var: Kurucu Meclis seçimlerimden
önce cumhuriyetin ilan edilmesi ve seçimlerde
tamamen nispi oranlı bir sistem kullanılması.
Bu hedeflere ulaşmak için Nepal Komünist Partisi
(UML/Birleşik Marksist-Leninistler) ile beraber,
feodal bir kuvvet olarak duran kongreye karşı
ittifak oluşturduk. Nispi temsilli seçim sistemi
konusunda bazı ödünler verebiliriz ama kral konusunda
asla geri adım atmayacağız.
Önceleri nispi oranlı seçim sistemini destekleyen
sadece bizlerdik. Şimdi ise bütün etnik grupları
kapsayan bir cephe bizden bu talepten vazgeçmememizi
istiyor. Hepsi aynı talebi dile getirmekte. Ayrıca
bütün partilerden ve kitle örgütlerinden de artan
bir destek var. Partiler, etnik grupları bir oy
potansiyeli yaratmak için kullanabileceklerini
gördüler. Ayrıca, UML de tam nispi temsil sistemi
ilkesinden vazgeçtiğimiz zaman bizi kandırmaya
çalıştı. Oysa gerçek niyetleri bu değildi, sadece
bizi tuzağa düşürmek istiyorlardı. Bizi eleştirdikten
sonra eski pozisyonlarına geri döndüler. Yine
de Kongre Partisini bertaraf etmek için onlarla
birlik olmak zorundaydık. UML, tavrımızı zayıflattıktan
sonra, hem seçimler hem de cumhuriyet ilanı için
harekete geçmemizi istedi. Bu, orta yolcu bir
tavırdı, ne öncesinde, ne sonrasında direkt olarak
cumhuriyet ilanı amacı da taşımıyordu.
Şimdi kongre bileşenleri Maoistler tarafından
baskı gördüklerinden şikayet ediyorlar ve ilk
Jada Andolan’in (1990’daki kitlesel monarşi karşıtı
hareket) anayasasına geri dönüş yapmaktan bahsediyorlar.
Soru: Cumhuriyet ve nispi oranlı seçim
sitemi talepleriniz karşılanmazsa ne yapacaksınız?
H. Yami: Kitle hareketine dönüş yapacağız.
Cumhuriyetçi cepheye sahip olmamızın sebebi de
bu. Prachanda da “daha önceleri kral Gyanendra
ile ittifak yapmak zorunda kalmış olan milliyetçi
güçler bile bizim tarafımıza geçebilir” dedi.
Soru: 40/60 nispi oranlı bir seçim sistemi,
etnik grupları nasıl etkileyecektir? Bu, örneğin
Madhesi nüfusu (Hindistan sınırındaki alçak kesimlerdeki
halk) ile yeni problemler yaratabilir mi?
H. Yami: Bu, etnik grupların şemsiye örgütü
Janjati Masan’ın ne derece başarılı olacağına
bağlı. Bütün partilerin, etnik grupların ve diğer
grupların/insanların katılacağı bir yuvarlak masa
konferansı yapmak istiyorlar. Söz konusu Konferans,
bu konuda karar verici mekanizma olmalı.
Soru: Peki ama, nispi oranlı olmayan bir
sistemde seçime giderseniz, başarı şansınız ne
olur?
H. Yami: Bir ittifak kurarız, tercihen
Kongrenin de içinde olduğu bir ittifak, ama bu
olmaz ise en azından UML ve diğer sol partilerle...
Soru: Kurucu meclis ile Maoistlerin ulaşmak
istediği hedefler nelerdir?
H. Yami: Hedeflerimiz, yeni bir devlet
yapısı, federalizm, istihdam, daha iyi bir sağlık
sistemi ve cinsiyet ayrımcılığına karşı harekete
geçilmesidir. Nihai sonuç, her zaman belirttiğimiz
şey olacak. Halk savaşına başladığımızda ilk olarak
önümüze koyduğumuz Yeni Demokrasiyi kurmayacağız,
radikal reformlar yapacağız. Yeni Demokrasi halkın
mücadelesinin başka bir dalgasına kadar beklemeli.
Bu bizim stratejimizde yeni bir şey değil; eskiden
olduğu gibi, 1. Jana Andolan’dan sonra parlamentoya
girdiğimiz zamandaki gibi... Hiç belli olmaz,
ilerde daha büyük bir sıçrama da yapabiliriz.
Soru: Maoistlerin gücü nedir?
H. Yami: Devletle aynı seviyede kurumlarımız
var. Eskisi gibi devam edeceğiz ve eğer başarısız
olursak en azından yeni bir biçimde başarısız
olacağız.
Soru: Hindistan Devrimi Nepal için ne
derece önemlidir?
H: Yami: Hindistan’da yeni bir devrimci
dalga bekleyebiliriz..
Soru: Uluslararası ilişkilerinizi nasıl
yürütüyorsunuz?
H. Yami: Büyüyen küreselleşme ile birlikte
biz de mümkün olan her alanı kullanmak zorundayız.
Parti yönetiminden büyük diplomatik adımlar atıyoruz.
Eskiden Maoist liderlerin ABD’ye girişine izin
verilmiyordu, ama artık parlamentoda olduğumuzdan
ötürü görüşmeler için girişimize izin veriliyor.
Ayrıca ABD de BM aracılığı ile Nepal’e gelmek
istiyor. Bu yüzden kurucu meclis için baskı oluşturuyoruz;
çünkü BM’nin mümkün olduğunca çabuk Nepal’den
ayrılmasını istiyoruz. Bu konuda Çin ve Hindistan’la
aynı taraftayız.
Soru: Hindistan Komünist Partisi (ML) ile
ilişkiniz nedir?
H. Yami: HKP(ML) ile parti ilişkimiz yok.
Barış görüşmeleri esnasında bir iki kontak kurulmuştu
ve HKP(ML)’ile anlaşmanın BJP ile anlaşmaktan
daha kolay olduğunu düşündük.
Soru: Norveç’in süreçteki rolü hakkında
ne düşünüyorsunuz?
H. Yami: Norveçli işadamları bazı açılardan
daha iyiler, toplumsal ve sosyal konulara daha
duyarlılar.
Önceleri Norveç, ABD’nin tarafındaydı, şimdi tarafsızlar.
Ama Norveç’in tarafsızlığı kolayca değişebilir,
her an ABD tarafına yaklaşabilirler.
Soru: Peki krala ne olacak?
H. Yami: Eğer kral mantıklıysa, kaçacaktır.
Kurnazlık etmeye kalkarsa, ya öldürülecektir ya
da hapse atılacaktır. Sizin kralınızın aksine,
bu kralın çok fazla gücü vardı, kendi ailesini
bile öldürdü. Eğer halk savaşının bir sonucu olarak
devrilseydi, simdi attığımız adımlardan daha farklı
adımlar atardık. Ama eğer sessizliğini korursa
ona dokunmayacağız.
Soru: Halk Kurtuluş Ordusu’ndaki çocuk
askerler için ne diyeceksiniz?
H. Yami: Prachanda son açıklamasında şunu
söyledi: Eğer BM, HKO kamplarında çocuk askerler
olduğunu kanıtlarsa, ki bunu yapabilecek bir sisteme
sahipler, bu çocuklar ekonomik bazı yardımlarla
köylerine gönderilmeliler. Ama savaş boyunca,
çocuk organizasyonlarımız bile oldu. Kabile toplumlarında
yeniden evlilik bir tabu olmadığından, bir çok
öksüz çocuk vardı. Çocuklar terk ediliyorlardı
ve bize geliyorlardı. Bazılarının orduya bir şeyler
taşıyarak yardım etmesine bile izin verdik.
Soru: Tam da zirvedeyken savaşmaya devam
etmek daha iyi olmaz mıydı?
H. Yami: Bütün barış görüşmeleri boyunca
stratejimiz kralı tecrit etmek ve parlamenter
güçlerle anlaşmaya varmak üzerineydi. Halk Savaşı
boyunca düşmanı bölge komutanlıklarında kuşatıp,
hareketsiz bırakmayı başardık. Düşman mevzilerini
terk ediyordu ve biz de onları mevzilere geri
çekip savaşmaya itmek için uğraşıyorduk. İki çizgi
mücadelesinden sonra (Prachanda ve Baburam Bhattarai
arasında) iki tane büyük saldırıya uğradık; bir
tanesi bir çok insanımızı kaybettiğimiz Kara,
diğeri de bizim kazandığımız Pili saldırılarıydı;
ama sadece o sıralarda mevzilerin inşa aşamasında
olmasından dolayı böyle oldu... Ne bizim ne de
onların kazanabileceğini düşünüyorduk. Darbe de
bir dönüm noktasıydı. Ne zaman partilere “bakın
kral sizi kandıracak” desek inanmadılar, ama sonra
bunu kendi gözleriyle gördüler.
.
|