56. sayımızda bir kez daha sizlerle birlikteyiz..
Doğrusunu söylemek gerekirse zor ve sıkıntılı
bir süreçten geçiyoruz. Zorluğun ve sıkıntının,
hayata doğrudan müdahale edememek, yarınlarımıza
güçlü şekilde iradi bir yön verememenin ürünü
olduğunu düşünüyoruz. Fakat her Marksistin kabul
edeceği gibi, bu sıkıntıların gidermenin tek yolunun
değişmek ve değiştirmek olduğunu da çok iyi biliyoruz.
Aylardır ülkemiz insanının beyni, ruhu şovenizm
zehiriyle yıkanıyor. Ülke adeta diken üstünde
tutuluyor. Satırlarından kan damlayan burjuva
medya, ilgili-ilgisiz her konuyu şovenizmin zehirine
sos etmeyi kendine görev belliyor. O yüzden bu
sayımız biraz ulusal sorun ve şovenizm ile ilgili
düşüncelerimizin ağır bastığı bir sayı oldu.
İki sayıdır dizi olarak sürdürdüğümüz devrim stratejisiyle
ilgili yazı dizimizin üçüncüsünü de bu sayıda
sizlerle paylaşıyoruz. Özellikle genç arkadaşların
bu dizimizden çok faydalanacağını düşünüyoruz.
Tabii hayat Kürt sorununun yanında, başka kulvarlarda
da akmaya devam ediyor. Özellikle Halk Bülteni’mizi,
yaşamın “öteki” yanında kalan can yakıcı sorunlarına
ayırmaya çalıştık. Sağlık ve Sosyal güvenlikte
devletin yıkıcı ve düşman yüzünü aralamaya, kapitalizmde
kadının uğradığı baskı ve şiddeti değerlendirmeye,
19 Aralık direnişinde şehit düşen Alp Ata yoldaşımız
hakkında verilen mahkeme kararını sizlerle paylaşmaya
ve yine devletin nükleer enerji santrallerindeki
gerçek niyetini ortaya koymaya çalıştık.
Kolombiya devriminin önemli öğelerinden biri olan
FARC hakkında heyecan verici bir çeviriyi sizlerle
paylaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Gerillanın
halkların kaderinde ne kadar etkileyici rol oynadığını
bir kez daha söylemekle birlikte, geçtiğimiz ay
şehit düşen FARC’ın komutanlarından Martin Caballero’yu
da selamlamadan geçmek istemiyoruz.
Devlet, Kürt halkına karşı yürüttüğü yok etme
ve ezme politikasını sürdürürken, diğer taraftan
da devrimci hareket üzerindeki baskısını da hiç
ara vermeden sürdürüyor. Dergimizin yazıişleri
Müdürü Evrim Opuz, davalarıyla ilgili ifade vermediği
gerekçesiyle iki gün Paşakapısı Cezaevi’nde keyfi
bir şekilde tutuklu kaldı. İki gün müdürümüzü
cezaevinde tutan zihniyeti protesto ediyor, hiçbir
baskının mücadelemizi engelleyemeyeceğini bir
kez daha söylüyoruz. Diğer taraftan ise, iki arkadaşımız
daha dergimizin baskıya gireceği saate kadar gözaltında
tutuluyordu. 9 Aralık günü İstanbul’da DTP ve
demokratik, devrimci kurumların organize ettiği
eylemde gözaltına alınan arkadaşlarımızın dört
gündür TMŞ’de tutulmasını protesto ediyor, derhal
serbest bırakılmasını istiyoruz....
Yeni yılda, 57. sayımızla buluşmak üzere....
|