Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

55. Sayı - Ekim 2007

Bu röportaj, Küba’lı general Harry Villegas Tamayo (Pombo) ile Kübalı gazeteci Elsa Blaquier Ascano tarafindan yapılmıştır. Röportaj, ilk olarak Küba Merkezi İşçi Örgütü’nün haftalık gazetesi Trabajadores’in 12 Haziran 1995 tarihli sayısında yayınlandı. Çeviri, Militant dergisinden yapılmıştır. Che’nin “Savaş Anıları”nda sık sık adı geçen Pombo, devrimden sonra da sürekli olarak Che ile birlikte olmuş, Kongo ve Bolivya süreçlerinde de hep onunla birlikte savaşmıştır. Villegas, bugün Küba Devrimci Ordusu’nda general olarak devrime hizmet vermektedir. Che’nin ölümünün 40. yılında bu röportajı okurlarımızla paylaşıyoruz.

Onu hâlâ aşırı zayıf, neredeyse hiç tüysüz yüzü, teninin esmerliğiyle kontrast içinde olan güzel hatlarıyla hatırlıyorum; bütün bunlar onu 25 yaşından daha genç gösterirdi. O, Sierra Maestra’da, Santa Clara’nın alınmasında ve Kongo’ya yapılan enternasyonalist destek sırasında savaşmıştı. Ve hemen ardından, bir an olsun dinlenmeksizin, kendisini 17 yaşında bir askerken yanına alan ve ölümün bile ayıramayacağı bağlarla bağlı olduğu Che ile beraber, yeniden önemli bir görev almştı. 1965 Mayısının o günlerinde, Jose Maria Martinez Tamayo (Papi) ve Carlos Coello (Tuma) ile beraber daha sonra Bolivya gerilla hareketini yaratmak için lojistik ve örgütsel altyapıyı hazırlamıştı.
Bu kişiyle, Pombo’yla görüşmek gerçekten büyük bir çaba gerektirdi.
Harry Villegas Tamayo, bugun bir tuğgeneral… Bir enternasyonalist ve bir askeri önder olarak, Devlet Konseyi’nin kendisine sunduğu Küba Cumhuriyeti Kahramanlığı altın yıldızını göğsünde taşıma hakkını kendisine veren ününe yeni sayfalar ekliyor. Harry, Küba halkının Che’nin günlüğü aracılığıyla tanıdığı “Pombo” olmaya devam ediyor.
Kahraman gerillanın (bu kavramla her zaman Che kastediliyor) ölümünden sonra CIA’in kuşatmasından kurtulmayı başarmış olan küçük gruba kumanda ederek dunyayı şaşkına çeviren Pombo, mütevazılığı nedeniyle sadece unutulmaz önderi ve öğretmeni hakkında konuşuyor ve bunun dışındaki röportajlardan kaçınıyor.
Ancak bugün kuşatmadan kaçamadı. Kendisine Yara’daki çocukluğunu hatırlattık. Doğu dağlarının girişinde, Kübalı bir marangoz olan babası Andres’in kendisine insanlığı ve adaleti öğrettiği ve büyük bir ticari yeteneğe sahip olan ev kadını annesi Engracia’dan da ticari bir zeka kazandığı yer olan Yara…
Pombo, Sierra Maestra’da 10 Mayıs 1940’da doğmuştu ve bölgenin geleneklerinden etkilenmişti. Doğduğu yerin yakınlarında Hatuey’in yakıldığı söylenen hint hurması ağacı ve Cespedes’in kölelerini azat edip Küba’nın bağımsızlığı için ilk çağrıyı yayınladığı yer(1) vardı. O da civardaki bütün genç delikanlılar gibiydi, iyi bir beyzbol oyuncusu ve yakındaki nehirde iyi bir yüzücü... “Ben onuncu ve en küçük çocuktum; annemin Yara ve Palma’da sahip olduğu iki dükkan ve bir fırından gelen para sayesinde okuma şansına sahiptim. Babamın ise hiçbir şeyi yoktu, çok cömert bir insandı ve her şeyini dağıtırdı.
Sierra Maestra’da mücadele başladığında ben Manzanillo’da ticaret öğrenimi görüyordum. Bu hareket bende derin bir etki yarattı ve hemen yeraltı hareketine katıldım. Muhafız Garnizonunda bir kaç kez hapis yattıktan sonra, annemin çok zayıf olduğum için altından kalkamayacağımı söylemesine karşın isyancılara katılmaya karar verdim.

Che ile ilk buluşma…
Pombo ilk olarak Cauto vadisinde, av tüfekleriyle silahlanmış bir gruba katıldı. Daha sonra Chino Figueredo’nun birlikleriyle ilişki kurdu; Che geldiğinde onlarla beraberdi. Bugün bir simge haline gelmiş olan bu gerilla savaşçısının üzerinde yarattığı büyük etkiyi şu anda bile hatırlıyor.
“Bize burada ne yaptığımızı ve kimin tarafından gönderildiğimizi sordu. Küba’nın özgürlüğü için savaşmak amacıyla geldiğimizi ve bunu kendi kararımızla yaptığımızı söyledik. O da bize aşağıdaki düzlüklere inip birkaç askeri silahsızlandırmamızı söyledi, böylece hepimiz birer silahla geri dönecektik.”
İş zordu ama yine de eli boş dönmediler. Che, ele geçirdikleri silahlardan çok gösterdikleri kararlılıktan ötürü gerilla birliğinde kalmalarına izin verdi. “Ben, kurye olarak başladım, daha sonra onunla beraber Minas del Frio’daki eğitime katıldım. Orada kendimi Batista’nın uçaklarının sürekli bombardımanına alıştırmak zorundaydım, bu, isyancı birlikler için ateşle sınanmak anlamına geliyordu.
Liderinin yüksek disiplin standardıyla da burada tanışmıştı. “Yemek çok kötü değildi ama azdı. Lorente isimli bir yoldaş bunu protesto için açlık grevi başlattı; ben de işin başını çekenler arasındaydım. Che geldiğinde bizi isyana teşvikle suçladı ve sorumlu olan herkimse onu vurmakla tehdit etti. Ben üç gün yemek yememekle cezalandırıldım, diğerlerine de hava saldırılarına rağmen bütün gün hazırolda durma cezası verildi.
“Neyse ki Fidel gelip onunla konuştu ve böylece cezamız hafifletildi. Che bir gerilla grubunun hayatta kalabilmesi için disiplinin çok ilkesel bir faktör olduğunu biliyordu. Dahası bunu ilk önce kendi kendine uyguladığı katı disiplin ile başladı. Bizimle sanki çocuklarıymışız gibi uğraştı, bizi eğitmeye ve bize bir şeyler öğretmeye çalışarak ve gerektiğinde bizi eleştirip cezalandırarak...”
Hükümetin saldırısını geri püskürtmek Pombo’nun, daha sonra Kahraman Gerilla’nın korumasından sorumlu olacak olan Leonardo Tamayo, Pablo Ribalta ve Hermes Pena ile beraber ilk önemli savaş göreviydi. “El Jique çatışmasına, daha sonra da Batista’nın ordusunun La Plata’daki kumanda karargahına ulaşmasını engellemek için uygulanan kuşatmaya katılmak için seçilmiştik.”
“Çoğumuz henüz çocuktuk: San Luis (Eliseo Reyes-”Rolando”), Joel Iglesias, Tamayo, Hermes Pena, Carlos Coello... Che’nin karargah müfrezesi, matematik, İspanyolca tarih, taktik, gerilla savaşı üzerine çalıştığımız, roman ve tarih kitapları okuduğumuz bir okuldu. Ben en başarılılardan biri değildim, bunun için Che bana sürekli ‘sen Yara Üniversitesi mezunu bir entelektüelsin’ derdi. Gençlerin arasında kalmayı ve bizleri kendimizi geliştirmeye zorlamayı severdi.”
Villa Clara’ya yapılan tarihi yürüyüş sırasında düzlüklerde yapılan Cuatro Companeros ve La Federal muharebeleri Pombo’nun hafızasına kazınmış. Aynı şekilde Che’nin aralarında 26 Temmuz Hareketi’nin o bölgede çalışmasına karşı çıkan ikinci cephenin de bulunduğu Escabray’daki devrimci güçleri birleştirme çabalarını da unutmuyor.
“Las Villas Harekatı’nın bir yıldırım operasyonu olduğu söylenebilir; bu harekattan Che bir stratejist olarak mezun oldu ve askeri bir lider olarak yeteneklerini pekiştirdi”. Pombo şöyle devam ediyor: “Saldırıdan önce sayısal üstünlüğe dayanan savaş yasalarının tersini düşünüyordu. 600 civarındaki gücümüzle yapılacak ani bir baskının Santa Clara’yı koruyan 3000 askeri psikolojik olarak zayıflatacağını varsaydı. Che çok gözüpekti ama hayatını öylesine feda edecek gibi değil. Bu savaşta ne kadar gözüpek olduğunu kanıtladı. Şehre ilk giren oydu, yanında sadece Aleida (March), Parra ve ben vardık. Biz ilerlerken insanlar ortaya çıkmaya başladılar ve “işte yanında birkaç kadınla Che geliyor” dediler, çünkü saçlarımız uzundu…”
“Havana beni korkutmuştu… La Cabana’ya vardığımızda Havana’ya İsa heykelinin tepesinden baktım ve Che gelip de benim, yani kendisine eskortluk yapacak kişinin niyetinin boş boş dolaşmak mı olduğunu sorana kadar da aşağı inmeye cesaret edememiştim. Görevimin ne olduğunu da böylece öğrenmiştim; birlikte arabaya bindik ve oradan ayrıldık”
Eskort birliğinin bir üyesi olarak Pombo, Che ve ailesiyle uzun yıllar, kendi ailesini kurana kadar beraber yaşadı. Kendisine bir çok kuruluşun yonetim sorumluluğu verildi; daha sonra Silahlı Devrimci Güçler’e geri döndü.
“O zamanlar bir çocuğum olmuştu, Harry Andres… Bir çok askeri ve politik görev yaptım. Bir süredir Che’yi görmüyordum, çünkü o seyahatteydi, ben de Managua’daki tank birliğindeydim, bir gün beni aramaya geldiler. Carlos Coello ile Cubanacán’daki bir çiftlikte birkaç gün geçirdim, Tuma bana şakayla ‘çalışmadan bu kadar çok yemek iyi sonuçlar doğurmayacak’ dedi.”

Görev: Che’ye Hiçbir Şey Olmayacak!
“Fidel bize haber gönderdi ve Che’nin Lumumba’nın (Patrice) ölümünden sonra devrimci hareketten gelen yardım çağrısına cevap vermek için Afrika’da olduğunu söyledi. Che, kendisine eşlik etmemiz için bizi seçmişti. Fidel bizi Che’ye yardım etmek ve ona bir zarar gelmemesini sağlamakla görevlendirdi. Bu, bizi derinden etkileyen bir güven göstergesiydi.”
“Böylece kendimizi birçok ülkeden geçtikten sonra Kahire’de bulduk. Oradan da Tanzanya’nın başkenti Dar es Salaam’a geçtik ve Kongo’ya (Leopoldville), -şimdiki adıyla Zaire- girmeye hazırlanan gruba katıldık. Che, Papi ve Victor Dreke halihazırda Kongo’daydı; kampa vardıktan yaklaşık üç gün sonra ayrıldık. Tanzanya Elçisi Pablo Ribalta bize durum hakkında bilgi verdi. Ülkeyi doğal koruma parkları arasından geçtik ve Tanganika gölüne vardık. 35 bin kilometrekarelik tatlı suyuyla, rüzgarın muhteşem dalgalar oluşturduğu çok etkileyici bir yerdi.”
“Gölü bir kanoyla geçtik. Karşı tarafta bir baraka ve Kübalı bir doktor bulduk (Kumy), bana 75 pound ağırlığında bir sırt ç0antası verdi. Diğer yoldaşlar gibi eğitimli değildim, bunun için 1700 metreden yüksek olan dağa sırtımda bu ağırlıkla tırmanmaya başladığımda yardım istemek zorundaydım. O zaman Tuma bana ‘çalışmadan bu kadar fazla yemenin kesinlikle iyi sonuç doğurmayacağını sana söylemiştim’ dedi.
Che beni şef yaptı ve kendisinin kaldığı çadıra aldı. Korumalarından Chino ve Fransızca konuşan, Che’ye Swahili dilini öğreten Ernesto isimli Kongolu bir gerilla da orada kalıyordu. Tahmin edebileceği gibi derslere katılmak zorundaydım. Kongo, herkes için büyük bir deneyimdi. Çoğu orada, savaş alanında olmayan Afrikalı komutanların ruh hallerini anlamak doğrusu oldukça zordu. Che, Belcikalı ve Güney Afrikalı paralı askerlere karşı savaşı başlatmaya karar verene kadar Afrikalı bir lider bekliyorduk. İlkel toplumun aile ilişkilerinin yanında, küçük taşınabilir radyolarla dolaşan, kocaman kol saatleri takan daha modern imgelerle değişik sosyal seviyelerde yaşayan oradaki insanları anlayabilmek karmaşık bir meseleydi.”

Kongo’da Mucadele
“Orada, önemli muharebeler yaptık, Vinajera, Pio, Ballester, Warner Moro ve 14 Ruandalıyı kaybettiğimiz Force Bandera muharebesi gibi… Mwenga ve Kovimvira’daki mevkileri ele geçirdik, göl yollarında bir çok pusu attık ve nehir limanına sürpriz bir saldırı gerçekleştirdik. Gerçekten de etkili bir savaş verdik ama Kongo’luların cephesindeki liderlik sorunu istikrarsızlığa sebep oldu.”
“Sürecin belli bir noktasında Che, savaşmakta olan diğer grupları aramak için ülkenin diğer ucuna gitmeyi düşündü, ama bu binlerce insanın kilometrelerce yol almasını gerektirecekti. Bu düşünülürken, Afrika devlet başkanlarının Addis Ababa’daki toplantısı yapılıyordu. Bu toplantıda Kongo’daki devrimci harekete verilen desteğin karakterinin değiştirilmesini, sadece Portekiz sömürgelerindeki kurtulus hareketlerine silahlı destek verilmesini kararlaştırdılar. Bu, Che’nin mücadele anlayışına da uyuyordu. Oradaki katılımı,Güney Amerika’ya özellikle Arjantin’e gitmeden önce bir durak gibiydi. Ancak Che, Küba’nın prestijinin lekelenmemesi icin, ayrılmamız yolundaki isteğin yazıya dökülmesinden önce gitmek istemiyordu. Bize eşlik eden 3 binden fazla Afrikalı savaşçıyı arkada bırakmak da ayrıca acı vericiydi.”
“İnsani olarak bu durum Che için çok zordu, mücadeleyi terketmenin de ona çok zor geldiğini biliyorum. Che, Afrikalı savaşçılarla konuştu ve bizimle Küba’ya gelecek 20 tane savaşçı seçmelerini istedi. 20’den fazla olamazdı; çünkü botlar sadece bizi, orada bulan yüze yakın Kübalıyı taşıyabilirdi.”
Bu deneyim sırasında Harry, Pombo lakabını aldı. Bu komutanının kendisine taktığı isimdi ve yerel dilde yeşil nektar anlamına gelen Pombo Pojo’dan geliyordu. Daha sonra unutulmaz gerilla Che, Papi, Tuma ve Pombo’yla konuşup kendisiyle dunyanın başka bir köşesine gelmek isteyip istemediklerini sorduğunda hissettiği mutluluğu gözleri ele veriyor...
“Hemen evet dedik. Dar es Salaam’a vardığımızda, diğer Kübalılardan ayrıldık ve ikişerli gruplar halinde Prag’a gittik. Orada yeni görev için hazırlıklar yaparak uzun süre kaldık, ta ki Fidel onu Küba’ya dönmeye ikna edene kadar.”

Afrika’dan Guney Amerika’ya
“Papi hali hazırda La Paz’daydı ve Bolivya Komünist Partisi liderliğiyle ilişki kuruyordu. Tuma ve ben de ayrıca oraya gittik. Bütün örgütsel hazırlıklarda Papi’yi korumakla görevliydik. Sonra birkaç gün Küba’da kaldık.”
“Temmuz 1966’da bir çok ülkeyi geçip Bolivya’ya varmak üzere yola çıktık. Bir çiftlik aradık ve satın aldık, Mario Monje (2) ile partiyi (Bolivya Komünist Partisi) savaşa katmak üzerine tartışmalar yaptık. 3 Kasım’da Che gelene kadar böyle devam etti.”
Pombo’nun komutanının kendisine duyduğu güven Bolivya Günlüğü’nün her sayfasında görülebilir; Pombo bir kez daha komutan olarak atanmıştı ve kurmay kadro içinde yer alıyordu. Pombo’nun, keşif gruplarını yönetmesi ve nerede kamplar kurulabileceğini değerlendirmesi görevleri için seçildiğini gösteren sayısız referans var. 26 Haziran 1967’de Che şöyle yazıyor: “Benim için kara bir gün… İki kişinin yaralandığı haberini aldık; Pombo bacağından ve Tuma midesinden… Pombo’nun yarası hafif… Tuma ameliyat sırasında öldü. Onun ölümüyle yıllarca ayrılmaz bağlarla bağlandığım çok yakın bir yoldaşımı ve dostumu kaybettim. Sadakati sarsılmaz biriydi ve onun yokluğunu sanki çocuğumun yokluğu gibi hissediyorum…”
Harry, birçok savaşta ve macerada beraber olduğu yoldaşına yardım etmeye calışırken yaralandığı günü hatırlıyor. 8 Ekim’de olanları da aynı şekilde acıyla hatırlıyor: “Tepenin zirvesine yaklaşmıştık. Che ordunun orada olduğunu ve mevziler kurduğunu biliyordu. Tamayo’ya (Urbano) ve bana koyağın aşağı tarafında mevzilenmemizi emretti. Görevimiz o yönden bir saldırı gelecek olursa pozisyonumuzu korumaktı, böylece diğerleri, özellikle de yaralı olanlar, yeniden toparlanıp önceden belirlenmiş bir noktaya geri çekilebileceklerdi. “
“Ateş başlamadan biraz önce Che iki Bolivyalıyı, Nato ve Aniceto’yu bizden nöbeti devralmaları için gönderdi. Sonra kurşunlar üstümüzden uçuşmaya basladı, saldırıyı püskürtmeye başladık ve Bolivyalıları bulunduğumuz noktayı terk edip etmeyeceğimizi öğrenmeleri için gönderdik. Geri dönerlerken Aniceto ölümcül bir yara aldı. Nato bize Che’nin zaten geri çekilmiş olduğunu söyledi. Geri çekilmeye çalıştık ama düsman ateşi buna izin vermiyordu. Saat 01.30 sularında atışlar daha uzaktan gelmeye basladı. Anlaşılıyordu ki Che’nin ve onunla beraber olan yaralıların kaçmasını engellemek için bir çember oluşturmak istiyorlardı.”
“Geri çekilmeyi başarabildiğimizde, onun kumanda karargahının olduğu noktaya gittik ve en değerli şeyleri almış olduğunu gördük. Bu, onun yaşadığını ve daha önce belirlenmiş olan noktaya doğru geri cekilmekte olduğunu gösteriyordu.”
“Tırmanmaya başladık… Neredeyse buluşma noktasına varıyorduk ki, düdükler çalındı ve hareket etmememiz, etrafımızın kuşatıldığı anons edildi. Dariel Alarcon (Benigno), Guido Peredo (Inti) ve David Adriazola (Dario) kendimizi yere attık ve bir kez daha koyağa doğru indik. Ögleden sonra 06.00 sularında askerler yeniden geldiler ve bize el bombaları atacaklarını söyleyerek tehdit ettiler ama atmadılar. Daha sonra yeniden toparlandık. Bütün gece boyunca ordu bizi taciz etti. 9 Ekim şafağında La Higuera’daki okul binasına çok yakın bir noktada gizleniyorduk. Askerleri gördük, helikopter dikkatimizi çekti ama Che’yi orada sıkıştırdıkları hiç aklımıza gelmedi. Sabah esir düştüğüne dair ilk haberleri duyduk ama söylentiler çok karışıktı, yaralandığı söyleniyordu, daha sonra ise yaralanmadığını, yaralananın onun komitanlarından biri olduğu söylendi. En sonunda kişisel esyaları ve elbiseleriyle ilgili bilgiler verdiler ve haberin doğru olduğunu anladık.”
“Bu büyük bir darbeydi, berbat bir şeydi… Sonra savaşmaya devam kararı aldık, savaş bizim için bitmemişti ve birlikte savaşacaktık, hiç kimse geride bırakılmayacaktı. Gerilla birliğinin politik lideri olan İnti (Peredo) aynı görevde kaldı, ben de grubun komutanlığını üstlendim.”
Sonra sıra, korunmaları için Che’nin değerli hayatını sunduğu, hastaları, yaralıları aramaya geldi; onları bulmanın imkansızlığı; kuşatmaları ardı ardına yararak ilerleyişleri… Bu, Şili sınırına ulaşmalarını gerçekten üzerine roman yazılabilecek bir kahramanlığa dönüştürdü. Devrimci hareketin ve Salvador Allende’nin, daha sonra da onları adaya (Küba) geri götüren bir senatörün yardımlarıyla bu işten sağ çıkılar.

Sona kadar Angola’da
Pombo, Küba’ya vardıktan sonra Doğu Ordusu’nun komutanı olarak silahlı kuvvetler saflarına geri döndü ve arazinin tarıma elverişli hale getirilmesi için yapılan Mambi harekatına katıldı; ama Bolivya’daki mücadeleyi yenilemek isteyen devrimcilere yardımcı olma umudunu hiçbir zaman yitirmedi. Ne var ki, İnti’nin Cochabamba’da öldürülmesi planlarını bozdu. Topçu kolordusunda politik lider olarak görevlendirildi; Maximo Gomez Devrimci Silahlı Kuvvetler Akademisi’nin öğrencisi oldu; Guantamo’daki sıınr tugayı birinci komutanı olarak... Sonra Angola devrimci kurtuluş hareketinden yardım isteği geldi.
Angola’ya birçok kez gidip geldi. Tam olarak kaç kez olduğunu söylemek olanaksız. Uzun hizmet anıları, keşif görevlerini, Cuando Cubango’daki eşkiyalara karşı yapılan operasyonları, Cangamba ve Cuanavale muharebelerini kapsar. Hayatını bu şekilde geçirdiği 1981-1990 döneminde sürekli olarak Afrika’nın güneyindeki bu ülkede kaldı, Kübalı enternasyonalist birliklerin tamamen geri çekilmesine kadar...
Ailesine ve çocuklarına ayırabildiği kısa zaman hakkında nostaljik bir dille konuşuyor; Harry Andres, şu anda 32 yaşında, Gabil Ernesto 21, Pombo Alejondro 13 ve Yara Celia sekiz yaşinda sevimli bir çocuk
Yakın zaman önce 55. doğumgününü kutladı ve General Harry Vilegas Tamayo, ki şu anda Batı Ordusu’nun politik lideridir, erişilmesi zor bir kişisel tarih yarattı. Yine de o, kendisini bir kahraman olarak görmediğini söylüyor: “Bir devrimci için sıradan olan şeyleri yaptığıma inanıyorum. Her zaman, Che ve Fidel’in ergenliğimden beri bana öğrettiği sadakat ve kendini insanlığa adamışlığa uygun olarak davranmak için çabalıyorum.”
Yaşlı olmadığını söylüyor. Onun için savaş bitmedi ve devrimin büyük başarılarılarını korumaya devam edecek. “Devrimin yapılanlara değmez olduğunu söyleyenlere tek bir şey diyebilirim: Bütün dünyada bize nasıl saygı duyulduğunu görebilselerdi, başka bir ülkeye Che ile ilgili konuşmaya gittiğimde hissettiklerimi hissedebilselerdi, dunyanın, bütün Küba halkına ait olan bu şerefli zaferi onayladığını görürlerdi.”
Harry Villegas Tamayo (Pombo)

ELSA BLAQUIER ASCANO
HAVANA, KÜBA

(1) Hatuey… Bir Taino yerli şefidir. İspanyollara karşı bir isyana liderlik etmiş olan Hatuey, 1511’de yakalanıp idam edildi. Carlos Manuel de Cespedes (1819-1874) ise Küba’nın 1868’de verdiği ilk bağımsızlık savaşının başlıca liderlerindendi.

(2) Mario Monje Bolivya Komünist Partisi’nin genel sekreteriydi.

 



.

 


 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
0212 632 23 19