Tahmini 18000 savaşçıya
sahip kırsal bazlı bir gerilla ordusu, Kolombiya
Devrimci Silahlı Gücleri (FARC), 40 yıldan
fazla süredir Kolombiya Hükümetine karşı
savaşıyor. Yakın zaman önce hem Kolombiya
Başkanı Alvaro Uribe, hem de ABD Başkanı
George W. Bush, FARC'ı yenmek için çalışmalarını
yoğunlaştırdılar. Ancak, geçtiğimiz 6 ay
içinde alınan 4,5 milyar dolarlık yardıma
rağmen Kolombiya hükümeti askeri bir zaferden
hâlâ uzak. Haziran'da uzak bir orman kampına,
FARC komutanı Raul Reyes ile görüşmek için
gittim. İki saatlik bir röportaj boyunca
Reyes, para-politik skandalı, devrimci mücadele,
kirli savaş, çocuk askerler, FARC'in tartışmalı
ev yapımı havan topu ve kara mayını kullanımı,
Plan Kolombiya, Plan Patriota, neoliberalizm
ve Kolombiya'da barış beklentileri üzerine
konuştu... Garry Leach / 12 Temmuz 2007
|
Soru: Kolombiya’da demokrasi açısından para-politik
skandalının önemi nedir?
R. Reyes: Para Politik Skandalı, uyuşturucu kaçakçılığının
Kolombiya politikalarındaki uzun yıllardır devam
eden varlığının bir sonucudur. Uyuşturucu kaçakçılığından
gelen para, hükümetin bütün kademelerinde, bütün
devlet organlarında dolaşıyor. Uyuşturucu kaçakçılığı
bu ülkede bir çok devlet başkanının seçilmesinin
temelidir. Ama bu para yalnızca başkan adaylarının
finansmanını sağlamıyor; ayrıca başkanlık sarayındakilerin
tümünü ve senatodaki vekilleri de doyuruyor. Adalet
uyuşturucu parasıyla satın alınıyor. Bu para ayrıca,
polis teşkilatına, orduya, DAS’a, SIJIN’e, yani
devletin bütün güvenlik güçlerine girmiş vaziyette.
Başkan da bu paraya bulaşmış durumda. Bu para
ayrıca endüstride, ticarette, ecza ve kimya sanayisinde
ve bütün diğer alanlarda gezinip duruyor.
Bu yüzden Kolombiya’daki durum ciddidir. Çoğunlukla
söylendiği gibi Kolombiya’da bir narko-demokrasi
vardır. Bir narko-devlet, narko ekonomi… Ama ayrıca
Kolombiya’nın siyasi yapısında da büyük bir ikiyüzlülük
var; çünkü aynı kişiler uyuşturucu kaçakçılığına
karşı savaştıkları hikayesini dünyaya yutturmaya
çalışıyorlar. ABD’ye gidip uyuşturucuyla mücadele
için yardım istiyorlar. AB’ye de gidip yardım
istiyorlar. Bizzat kendileri uyuşturucu kaçakçısı
oldukları halde uyuşturucuyla mücadele konulu
forumlar ve seminerler düzenliyorlar. Bu inanılmaz
bir ikiyüzlülük, öyle değil mi?
Soru: Paramiliter güçlerin dağıtılması FARC’ı
nasıl etkiledi?
Reyes: Ne dağıtması? Paramiliterlerin dağıtıldığını
kim söyledi? Bu bir oyun. Bu, Uribe hükümetinin
uluslararası topluluğu ve Kolombiyalıları aldatmak
için icat ettiği bir numara. Uribe’nin amacı paramilitarizmi
ve uyuşturucu kaçakçılığını Kolombiya’da yasallaştırmak.
Bu haydutların örgütleri hâlâ çalışıyor; insanları
katletmeye de devam ediyorlar. Artık yeni isimler
kullanıyorlar, “Yeni Meşru Müdafaa Güçleri”, ya
da “Kara Kartallar”, vs. vs… Ama hepsi aynı. Dağıtma
dedikleri şey, birçok örnekte, uyuşturucu kaçakçılarının
işine geldi. Ortalıkta dolanan suçluları satın
aldılar, onlara bir maaş verip üniforma giydirerek
paramiliter gibi gözükmelerini sağladılar. Sonra
da uyuşturucu kaçakçıları maaş ödedikleri bu çocukların
“komutanı” olarak ortaya çıktılar ve böylece ABD’ye
iade edilmekten kurtuldular… Bu arada Uribe de
paramiliterlerle “barış yaptığını” dünyaya ilan
etti! Bu bir üçkağıtçılık! Bu sahtekârlığı sürdüremeyeceklerini
kendileri de biliyorlar, çünkü dünya salak değil,
herkes neler olup bittiğini gayet iyi biliyor
ve Kolombiya halkı da bütün bunların tanığıdır.
Hem ayrıca, birbirleriyle savaş halinde olmayanlar
arasında nasıl bir “barış”tan söz edilebilir ki?
Kolombiya devletiyle paramiliterler arasında hiçbir
zaman savaş olmadı, çünkü paramiliterler zaten
devletin bir uzantısıdır. Onlar aynı devleti korumak
için savaşıyorlar, paramiliterler hiçbir zaman
devlete karsı savaşmadılar; yeni bir rejim, yeni
bir düzen için hareket etmediler. Onların dediği
şudur: “devlet çok güçsüz ve takviye kuvvete ihtiyacı
var; biz de devlete yardim ediyoruz.”
Şimdi, bize yani FARC’a gelince, biz halkız, silahlı
halk… Paramiliterlerin dağıtılması büyük bir yalandır.
Uribe’nin asıl derdi bizim ve Paramiliter grupların
aynı şeyler olduğumuzu kanıtlamak ama pratik bu
bizi etkilemez. Bundan asıl halk etkileniyor;
çünkü dağıtıldığı iddia edilen bu katiller insanları
katletmeye ve kaybetmeye devam ediyorlar, yani
işlerini yürütüyorlar.
Ancak zamanla her şey Uribe’nin aleyhine dönüyor;
çünkü bu hükümetin yalancı bir hükümet olduğu
ortaya çıkıyor. Bu hükümet gayri meşrudur; çünkü
bizzat Uribe uyuşturucu kaçakçılığından gelen
parayla oy satın alarak Başkanlık koltuğuna oturdu.
Onun başkanlığı, bir seçim sahtekarlığının ürünüdür.
Uribista koalisyonu diye bilinen şey, centilmen
uyuşturucu kaçakçıları ve paramiliterlerden oluşuyor.
Dolayısıyla bu hükümet tamamen gayrı meşrudur.
Anlaşılması zor olan şey ise, diğer temiz hükümetlerin
bütün bunları bildikleri halde neden hâlâ bu hükümetle
ilişkilerini devam ettirdikleridir
Soru: Bazıları FARC’ın politik ya da ideolojik
değil sadece adli bir örgüt olduğunu iddia ediyor.
Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Reyes: Bu bir psikolojik savaş kampanyasıdır,
ne eksik ne fazla! Bu taktiği devrimci mücadeleyi
lekelemek için kullanıyorlar. Bu kampanya 11 Eylül’den
sonra güçlendi, yanılıyor muyum? ABD’de ikiz kuleler
düştüğünde ve herkes terörizm hakkında konuşmaya
başladığında, Kolombiya hükümeti de FARC ve Kolombiya’daki
ve dünyadaki diğer bütün devrimci hareketleri
terörist diye itham etmeye başladı. Böylece bu
hareketleri tasfiye edebileceklerini, korkutabileceklerini
ve devrimci mücadeleyi reddetmeye itebileceklerini
düşünüyorlardı. Bu taktik dünyada savaşları çoğalttı
ama bize sorarsanız sonuçları ne ABD’nin ne de
bugün güvenilirliğini büyük ölçüde yitirmiş olan
Bush’un lehine oldu. Irak savaşı nedeniyle Bush’un
popülaritesi pek de iyi değil. Alvaro Uribe, bugün
biz Kolombiyalıların utancı olarak bölgemizde
Irak savaşını destekleyen tek liderdir! İnanıyorum
ki Amerikan halkı, kendi hükümetlerinin yanlış
politikalarını sona erdirmek için elinden geleni
yapacaktır. Bugün bu türden ilgili bazı açıklamalar
görüyoruz. Bazı demokratlar şöyle diyorlar: “Hayır,
askerlerimizin Irak’a gönderilmesine destek vermeyeceğiz;
askerlerimiz ABD’ye mümkün olduğunca çabuk geri
dönmelidir; savaş bütçesini onaylamayacağız; Plan
Kolombiya için de daha fazla koşulsuz para yardımını
onaylamayacağız; Kolombiya’daki gibi, narko-paramiliter,
yolsuzluklara batmış bir hükümetle, Kolombiyalılara
karşı sonsuz bir savaş sürdüren bir hükümetle
bir serbest ticaret anlaşması imzalamayacağız.”
Biz bunun çözüm olduğuna inanmıyoruz ama bu FARC’ın
takdir ettiği önemli bir adımdır. En azından demokratlar,
ABD’de bazı insanların bu gerçeği daha iyi anlamalarına
ve savaş mekanizmasına karşı çıkmasına yardım
ediyorlar.
Birçok kişi bütün Amerikalıların emperyalist olduğunu
düşünüyor. Bu yüzden FARC, Amerikan halkına saygı
ve sevgi duyduğumuzu, ancak Amerikan Devletinin
politikalarından etkilendiğimizi ve bu politikalara
karşı olduğumuzu anlatan iki yada üç belge yayınladı.
ABD, FARC a karşı savaşmaları için her zaman Kolombiya
hükümetlerine para sağlamıştır. Ta 1964’te Maruetalia’ya
yapılan saldırı sırasında bile, ABD elçisi FARC’a
karşı savaşa maddi yardım sağlıyordu. Ayrıca San
Vicente del Caguan’da, Pastrana ile yapılan görüşmelerde
neler olduğunu da unutmadık. Görüşmelere ilk karşı
çıkan isim Clinton’du! Clinton “Plan Kolombiya”nın
babasıdır. Dünya bunu bilmelidir; biz ise zaten
bunu unutamayız, çünkü bu bizim tarihimizin bir
parçası. “Plan Kolombiya” bize ne getirdi? Sadece
Kolombiyalılara değil bütün bölgeye karşı sürekli
bir savaş stratejisi…
ABD dünyanın en büyük biyo-çeşitliliğine sahip
olan ve dünyanın ciğeri denilen bu bölgeye savaşı
yaymak istiyor. Cinayetler, suçlar, iftiralar
ve yalanlar… ABD’nin ulaşmak istediği jeostratejik
amaçları için kullandığı araçlar bunlar…
Soru: Demokratik Birlik’in, Yurtsever Birlik
kadar katliamlara maruz kalmamasının sebebi sizce
nedir?
Reyes: Kolombiya devletinin, Yurtsever Birlik’e,
komünistlere ve önemli devrimci ve sendika liderlerine
karşı yaptığı katliamların bedeli Kolombiya halkı
için çok ağırdır. Her şeyden önce, Komünist Parti
liderliğinin katledilmesini hatırlayın. O zamanlar
çok geniş, iyi gelişmiş bir yapıya ve iyi kadrolara
sahip bir komünist parti vardı. Birçoklarının
arasında başkan adayı Jaime Pardo Leal’ı ve VOZ
gazetesinin direktörü ve Cumhuriyet Senatörü Manuel
Cepeda Vargas’ı anmak yeterli olacaktır. Hepsini
katlettiler. Hiçbirinin, hiçbir zaman gerilla
savaşıyla ilgisi yoktu. Gerillalara, yani Yurtsever
Birlik’e yardım etmeleri için FARC tarafından
gönderilenlere, cinayetlerin olacağı belli olduğunda
geri dönmelerini emrettim. Hepsi de geldi, örneğin
aralarında İvan Marquez de vardı, kendisi bugün
sekreterliğimizin bir üyesi ama o zaman mecliste
bir temsilciydi. Bu arada Komünist parti liderliği
yola devam etti; çünkü parti yasaldı, ama teker
teker hepsini katletmeye devam ettiler.
Demokratik Birlik’te ise durum farklı. Komünist
parti bu cepheye dahil ama artık daraltılmış bir
Komünist parti olan Marksist-Leninist parti var
ve diğer devrimci gruplar, bazı Troçkistler…Ama
hepsi de Kolombiya siyasi hayatında fazla nüfuzu
olmayan küçük gruplardır. Sosyal-demokratlar bu
cephede en geniş varlığa sahipler ve hükümette/devlette
önemli pozisyonları elde etmek için başkanlığı
almaya çalışıyorlar. Bunların (sosyal-demokratların)
arasında çoktandır dağıtılmış olan M 19, Navarro,
Gustavo Petro ve benzeri grupların birçok eski
üyesi var. Ayrıca Komünist partiden ayrılan bazı
kişiler de var ve bunlar da artık kendilerini
demokratik-sol olarak ifade ediyorlar. Bunların
arasında Lucha Garzon ve Angelino Garzon da var.
Bu insanlar düzeni, devleti kabul ettiler, devrimci
solu da cezbedebileceklerini varsaydılar, ki bu
yanlış bir varsayımdır. Devrimci sol, sosyal-demokratlar
tarafından cezbedilemez; çünkü sosyal demokratların
eninde sonunda sağa, burjuvaziye hizmet edeceğini
biz biliyoruz.
Yeni Kolombiya, Büyük Anavatan ve sosyalizm savaşında
biz, açlığın olmadığı, sosyal adalete dayanan,
özgürlükleri kısıtlamayan, onurlu, bağımsızlığımıza
saygılı, FARC’ı ve bütün devrimci solu kapsayan
sürekli bir barış isteği gibi önemli her değişikliğe
dikkat çekiyoruz. Ancak bu sosyal-demokratlar
solu dışlamalarına ve sağa hizmet etmelerine rağmen,
ülkenin problemlerini çözebilecekleri fikrini
bize yutturmaya çalışıyorlar. Bu yüzden biz sosyal-demokratlarla
ve Uribe’nin başını çektiği sağ arasında bir fark
görmüyoruz.
Bu birlikte Komünistler tarafından temsil edilen
devrimci solun sosyal demokratlara karşı olan
mücadelesi çok zorludur; çünkü sosyal-demokratlar
sağın desteğine sahipler. Ve şu anda Bogota’nin
yeni belediye başkanının, yani Lucho Garzon’un
varisinin kim olacağını belirliyorlar. Elbette
Demokratik Birlik’te hiç kimse Bogota belediye
sarayının aşırı sağın ellerine geri dönmesini
istemiyor. Ancak sosyal-demokratlar, sağ ile birlik
içinde, Lucho Garzon yönetiminde geliştirilen
program ve politikaların aynen devam ettirilmesini
istiyorlar, devrimci solla beraber hiçbir şey
yapmak istemiyorlar, tersine onu dışlamaya çalışıyorlar.
Bu nedenle Navarro Wolf ve Petro, Demokratik Birlik
liderliğinin izni veya onayı olmadan Maria Emma
Meija ismini Bogota belediye başkanlığı için öne
sürdüler. Maria Emma Meija, bu cepheyle yakınlaşan
ve sonra da bu Birlik’e katılan bir liberaldir,
ancak hiçbir zaman sol tarafta olmamıştır. Yani
aslında bu politik manevra ile Navarro ve Petro
bir elle liberalizmi bir elle de Uribe’yi şımartmak,
aynı zamanda da Birlik içindeki devrimci sol kesime
zarar vermek istiyor.
Yani bunların bağlılığı halka değildir; istedikleri
şey, hükümet içinde yeni pozisyonlar elde edebilmektir.
Evet, bugün bu birliğin içinde hala onu biraz
daha sola çekmek için mücadele edenler de var.
Onlar “eğer birlik sola kaydırılmazsa, cephe içindeki
sol ile liberal partiyi ayırt etmek mümkün olmayacak”
diyorlar. Ama işin doğrusu bu çok zor bir mücadele
olacak…
Yani Kolombiya devleti bütün bunlardan ötürü,
bunları bildiği için bu süreçte geçmişte yaptığı
gibi zor kullanmadı ve suikastlara girişmedi.
Ama şu esinlikle not edilmeli; cinayetler durmuş
değildir, insanları katletmeye devam ediyorlar.
Ancak bu sefer gerçekten solda olan insanlara
karşı seçici cinayetler işliyorlar. Halk mücadelesiyle
ilişkili olan sendika liderleri ve öğretmenleri
öldürüyorlar. Ve her zamanki gibi hiç kimse bu
cinayetlerden sorumlu tutulmuyor; çünkü bu devlet
terörüdür.
Soru: FARC, birçok kez sivillerin ölümüne
neden olduğu halde neden polis karakollarına yaptığı
saldırılarda ev yapımı havan toplarını kullanıyor?
Reyes: Burada iki nokta var. Birincisi havan topları
kolluk kuvvetlerine karşı kullanılıyor. FARC ağır
silahlara sahip değil ve FARC savaşın bir tarafı
olarak tanınmadığı için bir ordunun elinde bulunması
gereken silahları edinemiyor. Bunun için polise,
orduya, DAS’a, yani kolluk güçlerine karşı kullanmak
üzere ev yapımı silahlar geliştiriyor. Ve birçok
kez bu aletleri, yani havan topları ve diğer silahları
kullananlar hata yapıyorlar. Karakola nişan alıyorlar
ama yandaki komşu evi vuruyorlar. Bu birkaç kez
oldu ve tabii ki üzücüdür, bunun herhangi bir
özrü olamaz. Ancak bunlar, silahı ateşleyenin
heyecanından da kaynaklanan insan hataları. Bazen
de topun yapısındaki bir hata buna neden oluyor.
Sonuçta bu bir hata ve düzeltmek için çalışıyoruz
ki halka zarar veren böyle yanlışlar bir daha
olmasın.
Fakat bazen de durum bu saydığım iki nedenden
kaynaklanmıyor. Örneğin biz bir karakolla çatışma
halindeyken hava kuvvetleri, helikopterlerle ve
uçaklarla gelip, komşu evleri, kiliseyi ve her
şeyi vurup geçiyor; daha sonra da bu yıkımın gerillalar
tarafından yapıldığını iddia ediyorlar.
Soru: Bazı insan hakları örgütleri FARC’ın
çocukları da, hatta bazen zor kullanarak askere
aldığını iddia ediyorlar. Bu suçlamalar için ne
diyorsunuz?
Reyes: Burada yanlış bir bilgilendirme var. FARC’a
katılanların yaşı 15 ile 30 arasındadır, ölçüt
budur. Bu yaştan daha genç olanlar FARC’a katılamaz.
FARC asla kimseyi katılıma zorlayamaz, bu tamamen
güvenlik kurallarımıza aykırı. Neden zorla katılmış
birinin eline silah verip ona korumam olmasını
söyleyeyim ki? Elindeki o silahla benden hesap
sormaz mı? Bu sözünü ettiğiniz organizasyonların
bir dezenformasyonudur. Böyle bir şey bizde asla
olmaz. Bu yanlış bilgilendirmelerin sebebi de
şudur: Bir dizi örnekte, bize katılan kızlar ve
oğlanlar şu ya da bu sebepten ötürü ayrılmaya
karar verirler. Bizde hayat çok serttir, kişi
disiplinli olmalıdır. Ya da belki göremedikleri
aileleri, çocukları ya da sevgilileri vardır ve
bu sebepten ayrılmak isterler. Ya da başlangıçta
bu savaşın kolay olduğunu düşünüp gelirler ama
daha sonra gereken fedakarlığı göze alamazlar
ve ayrılırlar. Eğer bunlar gençlerse, yani 20
yaş altındakilerden bahsediyorum, o zaman bir
çok örnekte, kendilerini polisin, bir çok durumda
da ailelerinin baskısına karşı korumak için zorla
alıkonulduklarını söylerler.
Ayrıca birçok başka örnekte de durum şudur: Aileler
çocuklarının gerillaya katılmasını istemez; çünkü
baba oğlunu, anne de kızını yanında, evinde tutmak
ister. Ama çocuklar ısrarcıdırlar, evlerinden
kaçarak bize gelirler. Yani FARC’a gönüllü olarak
katılırlar. Ama çoğu kez evden kaçarken anne ve
babalarına “bunu yapmaya zorlandıkları” yalanını
söylerler. Daha sonra da devlet sorguya giriştiğinde
aileler çocuklarının zorla götürüldüğünü söyler.
Ve nihayet bütün bu bilgiler Uluslar arası Af
Örgütü ve benzeri örgütler tarafından toplanır,
kayıtlara geçer. Ben ısrarla şunu söylüyorum;
çocukları askere almak ve herhangi birini zorla
alıkoyarak gerilla yapmak FARC’ın politikası değildir.
Soru: Sivil kayıplara yol açmasına rağmen,
FARC neden anti-personel kara mayınlarını kullanıyor?
Reyes: FARC mayınları kolluk kuvvetlerine karşı
kullanıyor, asla ve asla sivil nüfusa karşı değil.
Bazı durumlarda bir yol aniden mayınlandığında,
bir sivil orada mayın olduğunu bilmeyebiliyor
ve kendisinin ya da mayın tarlasındaki gözcülerin
dikkatsizliğinden, yaşamını yitirebiliyor. Böyle
durumlar her zaman olmuştur ve tabii ki bu üzücüdür.
Ama bizim kuralımız, gerillamızın kayıp olmaması
için uğraşması ve bunu sağlamasıdır.
Soru: Uribe hükümeti, Plan Patriota’nın FARC’ı
yenmekte ve ülke topraklarını devletin kontrolü
altına almakta başarılı olduğunu iddia ediyor.
Plan Patriota, FARC’ı ve bölgedeki köylüleri nasıl
etkiledi?
Reyes: Plan Patriota’nin sonuçlarını ve bu planın
devrimci FARC ordusunu, sivil nüfusu, halkçı ve
sosyal örgütleri ve silahsız devrimcileri nasıl
etkilediğini analiz ederken, şunu fark ettik ki,
bu işten en az zarar görenler biz, yani silahlı
güçler olduk. Bizde devlette olan silahlar tabii
ki yok; devletin ABD’den aldığı tavsiyeler ve
yardımlar da cabası. Ama yine de biz ve devlet,
iki silahlı grubuz, iki ordu... Devletin ordusu
çok fazla güce sahip, çok adam, fazlaca teknoloji,
hava ve deniz desteği ve her şeyi bildiklerini
zanneden danışmanlar… Çok açık bir hedefi var;
FARC’ı dağıtmak, önde gelen liderlerini öldürmek
ya da mahkum etmek, FARC’ın elindeki esirleri
zorla geri almak ve geriye kalanları da Uribe’nin
istediği her anlaşmayı imzalamaya zorlamak… Plan
Patriota’nın hedefi budur.
Ama bu plan ki hedefine ulaşamadı, FARC’ın önde
gelen liderlerini ele geçiremedi, FARC’ı zayıflatamadı
ve savaş esirlerini de geri alamadı. Fakat diğer
yandan, düşmanımın dostu da düşmanımdır teorisinden
hareketle sivil nüfusa zarar vermeyi başardı!
Belli bölgelerde esir düşmüş birçok gerilla görüntüsü
yayınladılar. Ama bunlar gerilla değil, yalnızca
gerillaların dostu olan insanlardı. Cartagena
de Chaira’daki bir örneği hatırlıyorum, basına
göre 14. cepheden 80 gerilla yakalanmıştı! Oysa
gerçekte böyle bir şey asla olmadı. Ama haberler
böyleydi işte, insanların zihnine yerleştirilen
buydu. Öyle ki, bu kişilerden bir teki bile gerilla
değildi, hepsi halktan insanlardı ve daha sonraları
da devlet hepsini serbest bırakmak zorunda kaldı.
Üstelik onlar serbest bırakılırken de ordudan
hiç kimse “hata yaptık” demedi. Bir keresinde
de Canon del Duda’da “200 FARC gerillasının öldürüldüğünü”
söylediler, bu da doğru değildi ama kim bununla
uğraşıp yalanlayabilir ki?
Aslında gerçekte Plan Patriota’dan etkilenenler
köylülerdi, yani siviller... Birçok insan bölgeden
kaçtı, işlerini kapattı, tarlalarını terk etti,
çünkü korkuyorlardı, çoğu kez uçaklar hedef gözetmeksizin
bombalarını atıp makineli tüfeklerini ateşliyorlardı.
Plan Patriota’dan etkilenen başka insanlar da
var tabii: Sendika üyeleri ve benzer insanlar,
devlet onların ya terörist ya da teröristleri
destekleyen insanlar olduklarını, yani düşman
olduklarını söylüyor. Sonra da onları tutuklayıp
cezaevine koyuyorlar. Halk şu anki hükümetten
büyük zarar görüyor; bu hükümet, savaşı bir yönetim
biçimi olarak kullanan, yalanları ve hileyi de
baskı ve çarpıtma için kullanan faşist, diktatör
bir hükümettir.
Ancak Plan Patriota hükümet için gerçek bir başarısızlıktır.
Dahası, bu sadece Kolombiya hükümetinin değil
ABD’nin de başarısızlığıdır; çünkü Plan Patriota’yı
finanse eden ve bize karşı yürütülen savaş için
askeri Kolombiya hükümetine danışmanlar gönderen
ABD’dir. Uribe ve Kolombiya ordusu, bütün bu parayla
ve askeri danışmanlarla FARC’ı bitirebileceklerini
sanıyorlardı, ama bu amaçlarına ulaşamadılar.
FARC, bugün politik ya da askeri olarak zayıflatılmış
değildir.
Buna rağmen Uribe vazgeçmiyor ve Kolombiya’nın
her yeri askeri birliklerle dolu. Kitlelerimizin,
cephelerimizin ve bölüklerimizin bulunduğu bölgeler
de dahil olmak üzere birçok yerde çok sayıda asker
bulunuyor ve bunların tümü de bizi bulup yok etmeyi
amaçlıyor; bu kesintisiz bir savaş. Devletin birlikleri
yaralılar ve ölüler veriyor. Bu savaşta hayatlarını
riske atanlar Uribe, Kolombiya Oligarşisi ya da
Bush değil, Kolombiya halkıdır. Başka bir iş bulamayan
ya da üniversiteye gidemeyen insanlar maaş için
orduya ya da polise katılıyor. Kolombiya’yı sömürenlerin,
uluslar arası şirketlerin, imparatorluğun çıkarlarını
koruyorlar ve bu çıkarlar için hayatlarını ortaya
koyuyorlar.
Soru: Plan Kolombiya şu anda 6 yaşında ve
Bush yönetimi daha yıllarca bu planı devam ettirmek
niyetinde. Peki Plan Kolombiya köylüleri nasıl
etkiliyor?
Reyes: Kolombiya hükümeti, ekim alanlarını kurutup
tütsülüyor. Ve bu tütsülemeler ABD hükümeti tarafından
gönderilen, yani Amerikan halkının cebinden çıkan
milyonlarca dolarla yapılan bir iş. Bu işten en
çok etkilenenler köylüler, çünkü sadece koka ekim
alanlarını tütsülemiyorlar, gıda ürünlerini de
yok ediyorlar: Muzları, yucca çiçeklerini, mısırları,
baklagilleri, susamları, patatesi, her şeyi...
Evcil hayvanların yanında, halkın tavukları ve
domuzları da bundan etkileniyor. “Glyphosate teşhisi
konmuş çocuklar var, düşük yapan hamileler… Birçok
hastalık zehirlenmiş cevre ve su yüzünden ortaya
çıkıyor, öyle değil mi? Ve hâlâ yasadışı ürünlerin
(Koka) yok edilmesinde istenilen sonuca varamadılar;
çünkü köylüler tarlalarındaki zehrin etkilerine
karşı yeni yöntemler geliştiriyorlar. Buna karşı
önlem almak için köylüler hızla başka alanlarda
ekim yapıyorlar ve iş devam ediyor. Devam ediyor,
çünkü uyuşturucuyu alan insanlar var, gelişmiş
dünyadaki tüketimden dolayı devam ediyor. Bu öyle
büyük bir tüketim ki, sadece köylülerin değil,
uyuşturucu kaçakçılarının ve aracıların da kâr
etmesini sağlıyor.
FARC, Kolombiya’nın her yerinde örgütlü ve köylülerin
durumunu gayet iyi biliyor.
Biliyor ki, köylüler dağlarda koka ve afyonu uyuşturucu
kaçakçısı olduğu için ekmiyor; hayır, Kolombiya
köylüsü uyuşturucu kaçakçısı değildir. Kolombiya
köylüsü neoliberal modelin yağmacı etkilerinden
ötürü yapacak başka bir şeyi olmadığından bu ürünleri
yetiştirmek zorunda kalıyor. Çünkü şu anda mısırı
Amerika’dan, sığır etini Arjantin’den ithal etmek
Kolombiya’da yetiştirmekten daha iyi bir iş. Ayrıca,
desteklemeler kaldırıldığı için kahveyi de Kolombiya’da
üretmek yerine Vietnam’dan ithal etmek tercih
ediliyor. Böylece köylü de varlığını sürdürebilmek
için yeni bir yol bulmak zorunda kalıyor ve koka
ekiyor.
Bu yüzden FARC, uyuşturucu kaçakçılığına son verecek
olan bir çözüm arayışı içindedir. FARC’ın San
Vicente del Caguan görüşmelerindeki önerisi, koka
tarımını başka bir şeyle değiştirme çağrısı yapıyor;
çünkü FARC bu işi, toplumun ve insanlığın kanseri
olarak görüyor ve herkesin bununla savaşması gerektiğini
düşünüyor. Cartagena de Chaira yönetimini, bir
pilot yönetim olarak almayı önerdik, böylece bu
bölgede kokain hammaddesi üretimiyle savaşmanın
mümkün olduğunu göstermek istedik. Aynı şekilde,
tüketimin yasallaşması için bir çağrı yaptık.
Bu konunun biz Kolombiyalıları kötü şekilde etkilediğini
ve bu konuda suçun sadece Kolombiyalılarda olmadığını
düşünüyorum; bu, tüketici ülkelerin suçu; bu,
Kolombiya’nın kötü hükümetlerinin suçu, IMF’nin
ve bankacılık sektörunun politikalarının suçu,
kimyasal türevler üreten ülkelerin sucu, kısacası
neoliberal modelin hatalarının suçu. Neoliberal
model, gelişmiş ülkeleri de etkiledi, örneğin
birçok insanin sokaklarda sadaka dilendiği, çocukların
araba camı sildiği Avrupa ülkeleri gibi… Ama Kolombiya
gibi az gelişmiş ülkelerde ya da üçüncü dünya
ülkeleri denilen ülkelerde durum çok daha kötü.
Soru: Uribe ve daha önceki Kolombiya Hükümetleri
tarafından yerleştirilen neoliberal politikalar
nasıl değiştirilebilir?
Reyes: FARC’a göre neoliberal modeli ve bu yöndeki
hükümet politikalarını değiştirmenin tek yolu
iktidarı ele geçirmektir. Yeni, demokratik, vatansever,
çok sesli bir ulusal uzlaşı hükümetinin kurulmasıyla
işe başlamalı ve bu hükümet gerçekten halkın liderleriyle
beraber geleceği inşa etmeyi amaçlamalı. Bu olmaksızın
neoliberal modeli ve politikaları değiştirmek
imkânsız, çünkü Kolombiya elli yıldır savaş yaşıyor
ve bu süre boyunca neoliberal model ortada yokken
bile her hükümet aynı şeyi yaptı; IMF ve Dünya
Bankası reçetelerini uygulamak… Daha sonra neliberal
model ortaya çıktı ve bu sefer de bu politikalara
bağlandılar. Bu Uribe’den önceydi, sonra da terörist
devleti geliştirdiler ve bu da problemleri artırdı.
Yani bizim inancımız şu: Gerçek bir değişim için,
ki bunu Kolombiya halkının çoğunluğu istiyor,
yapılması gereken şey, Uribe ve öncekilerin hükümetlerinden
tamamen farklı bir yönetim kurulmasıdır. Yeni
Kolombiya’yı inşa etmek için, demokrasinin önünü
açan, derin değişiklikler yapmak amacına bağlı
bir hükümet diyebiliriz. İnsanların sömürülmediği
ve tabii ki sömürücülerin olmadığı yeni bir Kolombiya…
Fakat bu devasa bir iştir; çünkü Kolombiya bir
mafya sınıfına ve katil / ahlaksız bir yöneticiye
sahip. Ve bunlar ülkemizin kaderini kontrol etmeye
devam ettikleri surece, halk için kendi kaderini
tayin etmek oldukça zor olacaktır. İste FARC bu
yüzden devrimci savaşını sürdürüyor.
Az önce, Yurtsever Birlik’e ve Komünistlere nasıl
suikastlar yapıldığını ve bunun legal mücadele
kapılarını nasıl kapadığını anlatmıştık. Hâlâ
belirli hedeflere karşı suikastlara ve halk önderlerini
öldürmeye devam ediyorlar. Bunlar silahlı devrimci
mücadeleyi haklı çıkaran sebeplerdir. Bu silahlı
devrimci mücadelenin sonu ise barış olacaktır.
Bizler için barış temel sorundur. Barışın, halka
zarar veren problemlerin çözümü olduğuna inanıyoruz.
Kolombiya da barış olduğu gün bunun gerçek bir
demokrasiye sahip olduğumuz anlamına geleceğini
düşünüyoruz. Kapitalistler için değil halk için
bir demokrasi, halkın protestolar yapabileceği,
katılım sağlayabileceği, yaşam, iletişim, sağlık,
eğitim haklarının olduğu, tarımsal reformlar yapmayı,
yolsuzlukla mücadele etmeyi, yabancı güçlerin
önünde diz çökmemeyi, özgür ve bağımsız bir ülke
olarak bütün ülkelerle eşit şartlarda saygıdeğer
ilişkiler kurmayı, vb. kapsayan bir demokrasi...
Ayrıca ordunun silahlarının halka karşı değil,
sadece ülkemizin bağımsızlığının korunması için
kullanıldığı bir demokrasi.... İşte bu amaca ulaşmak
için ormanlardayız. Ve bu hedef yolunda gerektiği
kadar uzun sure savaşmaya devam edeceğiz, bunda
kararlıyız.
Tutsak değişim önerimiz de çatışmanın yan konularından
birini çözüme kavuşturma isteğimizi ifade ediyor.
Kolombiya, şu ana kadar hiçbir hükümetin çözmek
istemediği askeri, sosyal, politik ve ekonomik
bir çatışmadan zarar görmektedir. Bu yüzden, iki
taraftan da tutsakların serbest bırakılmasına
yönelik bir anlaşmayı imzalamanın barışa doğru
ilerlemek için yeni bir diyalogun yolunu açabileceğini
söylüyoruz. FARC barış istiyor, ama teslimiyetten
gelen bir barış değil, halkımızın yaşamını ve
onurunu koruyan bir barış olmalı.
Soru: Kolombiya’da adil bir barış ve zenginlerle
yoksullar arasında daha iyi bir eşitlik sağlamak
için ne yapmak gerekiyor?
Reyes: Bu hedefe ulaşmak için önce tutumda bir
değişiklik gerekli. Egemen sınıf en kârlı işin
barış olduğunu anlamalı. Barışın bir iş olduğunu
ve bu iş için bir yatırım gerektiğini anlamalı;
çünkü Kolombiya’nın halkın emeğine dayanan büyük
miktardaki zenginlikleri, barış halinde çok daha
artabilir. Ancak halka karşı savaş yürüten hükümet,
halkın yararına değil de savaş için yatırım yapıyor
ve bu yüzden Kolombiyalılar her geçen gün daha
da yoksullaşıyor. Zengin ve fakir arasındaki uçurum
büyüyor ve toplumsal hoşnutsuzluk da artıyor;
tam da bu nedenle hoşnutsuzluğunu legal yollarla
dile getirmeye cesaret edenlere karşı baskı da
buyuyor. Çoğu kez insanlar öldürülüyorlar ya da
sürgüne gönderiliyorlar, tehditlerle yerlerinden
ediliyorlar, ya da mallarına el konuluyor; böylece
de gerillaların sayısı artıyor ve silahlı mücadele
buyuyor. Bu politik-askeri bir savaştır. Uribe,
hala Kolombiya’da bir iç çatışma olmadığını iddia
ediyor. Bu onun Kolombiya’ya ve dünyaya söylediği
bir numaralı yalan ve bu yalana göre de burada
çözülecek bir sorun yok! Oysa burada insanların
sürekli öldürüldüğü bir çatışma söz konusu, ayrıca
bu çatışma için Kolombiya halkının bağımsızlığını
ve onurunu ipotek ederek destek istiyor. Herkes
sunu sormalı: “Madem bir çatışma yok, o zaman
destek istemek niye?” Bu bir çelişki değil mi?
Egemen sınıfın tutumu “bundan sonra bizim için
en iyi iş barıştır” demek olmalı. Ve barış bizim
için bir iş ise o zaman barış için yatırım yapacağız.
Kolombiyalı yoksullardan aldığımız kadarını geri
verip barışa yatıracağız, demeliler. Ama egemen
sınıfın böyle bir karara kolayca varacağına inanmıyorum,
çünkü kapitalizmin özü farklıdır; halkın feda
edilmesi pahasına daha fazla kar yapmak… Bu nedenle
biz, silahlı mücadele yürütmekte kararlıyız. Halk
kitlelerinin eylemlerini, sendikaların ve diğer
örgütlerin düzenlediği protestoları ve nihayet
ayni şekilde gerilla eylemlerini desteklemekte
kararlıyız. Bu, bütün mücadele biçimlerinin birlikte
kullanılması dediğimiz şeydir; FARC devrimci bir
örgüttür ve sadece silahlı mücadeleyle uğraşmaz.
FARC politik-askeri bir örgüt olarak biçimlenmiştir.
Liderliği politik bir hücredir, FARC’ın tamamı
politik bir hücredir. Bunun için de yaptığı çalışma,
politik ve ideolojik olarak güçlü olan gerillalar
yaratmaktır, böylece bunun yapısal değişiklikler
için verilen bir savaş olduğu anlaşılabilir. Ve
bu savaşın insanın ormanda yasamak için ailesini
terk etmesi ve 24 saat boyunca düşmanın saldırı
tehlikesine açık olması gibi fedakârlıklar gerektirdiğini
de anlarlar. Biz bu fedakârlıklarla Kolombiya’nin
ve dünya halklarının devrimci mücadelesine katkıda
bulunduğumuza inanıyoruz.
Soru: FARC’ın Kolombiya için olan vizyonu
nedir?
Reyes: Yeni Kolombiya dediğimizde, ezen ve ezilenin
olmadığı bir Kolombiya’dan söz ediyoruz; sosyal,
ekonomik ya da politik eşitsizliğin olmadığı bir
Kolombiya; paramilitarizm ya da devlet terörizmi
yoluyla yolsuzlukların olmadığı bir Kolombiya;
endüstriyel gelişimin olduğu, özgür ve bağımsız
bir Kolombiya; kaynakların bilimsel ve teknolojik
akıtıldığı bir Kolombiya; doğanın korunduğu bir
Kolombiya, zenginliklerinin halk için kullanıldığı
bir Kolombiya; özelleştirmelere son veren bir
Kolombiya; devletin kurumlarını satmayan ve bunları
sosyal programlar yararına kullanan bir Kolombiya;
toprak reformunun olduğu bir Kolombiya; insanlara
toprak verip onları aç bırakan değil, onlara teknik
yardım veren bir toprak reformu, köylüler için
altyapı oluşturmayı içeren, çocuklarının okumasına
olanak veren bir toprak reformu, tarım ürünlerinin
satın alınmasının garantilendiği bir toprak reformu,
köylülerin devletten karşılanabilir kredi alabilecekleri
bir toprak reformu, istihdamlı bir Kolombiya,
işsizlere maddi yardım sağlayan bir Kolombiya;
barınma hakkı, sağlık, eğitim haklarının hepsini
garantileyen bir Kolombiya…
Bu, hayalini kurduğumuz Kolombiya’dır ve buna
Yeni Kolombiya diyoruz, yeni bir devlet tarafından
yönetilen, demokratik, yurtsever ve çoksesli toplumun
hiçbir bölümünü dışlamayan yeni bir hükümetin
yönettiği bir Kolombiya. İsteyen herkesin, bir
işadamının bile katılım gösterebileceği bir Kolombiya.
Eğer bazı vergileri ödeyecekse, işçileri sömürmeyecekse
ve onlara yasalara göre ücret ödeyecekse, insanların
kâr etmesi bir problem olmayacaktır Vergilerini
ödediği ve halkı sömürmediği surece sorun yok.
Çünkü geniş çaplı bir işin insanları açlığa mahkum
eden ücretler ve vergi kaçakçılığı ile kâr etmesine
izin verilemez.
|