Okurlarımızın
bildiği gibi "devrim emekçileri" sayfamızda
genel olarak devrim davasına emek vermiş olan
ve bazıları az tanınan kişilikleri ele alıyoruz.
Ancak, insanlığın özgürlük arayışı boyunca zaman
zaman bilim için, aydınlık bir dünya için gericiliğe
karşı hayatını ortaya koyan cesur insanlar da
olmuştur. Bu insanları da kendi şehitlerimiz gibi
algılamayı doğru buluyoruz; çünkü onlar bize bugünkü
özgür düşüncelerimizin kapılarını aralamışlardır.
Giordano Bruno da bunlardan biri ve sayfamızda
yer almayı hak ediyor.
“Bilgisizliğin azgınlığına karşı savaştım. İnanınki
dünya nimetleri, ya da öz saygı için bu acıya
katlanmıyorum, yaşamı bende çok seviyorum; fakat
inançlarım bunun üstündedir.” 1548 yılında İtalya’da
askeri memur Bruni ile karısı Savalina’nın oğulları
olarak dünyaya gelen Bruno’nun 1600’de Roma’da
yakılmadan önceki son sözleri böyledir.
Küçük yaşta yetim kalan Bruno, Neapel Üniversitesi’nde
mantık ve diyalektik öğrenimine başlar. Üç yıl
sonra Dominican tarikatına girerek manastır eğitimi
alır. Bu dönemde manastır ve tarikatla ilk çelişkisi
fazla gecikmez. Satirik komedi “Kâfir yapıcı”nın
ilk taslakları ve “Kandil” adlı şiirde din adamlarını
yalancılık, sahtecilik ve dejenerasyonla suçlamaktadır.
Belleği ile ün salan Bruno’nun kilise ile arası
iyice açılır. İki kez sorguya çekilir. Üzerindeki
baskıyı hafifletmek için Roma’ya ardından Napoli’ye
ve daha sonra Turin ve Venedik'e gider; bu yıllarda
“Zaman Görüntüleri"ni yayınlar.
1579 Ekimde Lion’a oradan da Toulous’e ve Paris’e
geçer. St. Thomos düşüncesini ve dinsel baskıları
eleştiren 30 maddelik çalışmalarını hazırlar.
“Düşüncelerin Gölgeleri” adlı eserini kaleme alır.
Daha sonra Londra’ya geçerek hicivli diliyle otoriteleri
rahatsız eder. Oxford’daki bir tartışmada üniversite
profesörlerini mat eder. Öğrenciler çoşku içindedir,
yeni düşüncelere sarılırlar. Sonra yine Paris’e
geri dönmek zorunda kalır. Aristoteles’in doğa
felsefesine karşı Bruno’nun evrenselliği çarpışır.
“Sınırsız mekandaki sonsuz maddeler bir bütünlük
içindedir. Dünya sonsuz gezegenler ve yıldızlardan
sadece biridir ve hiçbir ayrıcalığı yoktur. Uzay
yaratılmamıştır ve hiçbir şey değişmez değildir”
demektedir Bruno.
Sonunda Venedik’te “Bellek Geliştirme Sanatı”
derslerini verdiği bir yobazın ihbarıyla tutuklanır.
30 Temmuz 1592’de işkenceye başlanır. Engizisyon
7 yıl boyunca din, dünya, bilim ve özgürlük üzerine
düşüncelerinde yanıldığını itiraf etmesini istemekte
ama Bruno korkunç işkencelere karşı direnmektedir.
14 Ocak 1599’da son uyarı yapılır. “Yanıldığınızı
ve pişman olduğunuzu kabul edin ve imzalayın.”
Bruno’nun yanıtı ise nettir; “pişmanlık duyacağım
hiçbir düşünceyi benimsemedim.” Bunun üzerine
karar verilir ve Bruno sivil mahkemeye teslim
edilir ve Şubat 1600’de Roma Valilik Mahkemesi
“Bruno kafirdir yakılarak arındırılacaktır” kararını
verir. Bruno’nun cevabı gecikmez “siz kararı bildirirken
korkuyorsunuz; fakat ben dinlerken korkmuyorum.”
17 Şubat günü olanları görgü tanığı Kapsar Schoppe
şöyle anlatır: “Bruno donuk ve solgun görünüyordu.
İşkenceler yüzünden çok kan yitirmişti. Güçsüz
ve zayıftı. Mafsalları tekerlek işkencesinden
yırtılmıştı. Etleri bazı yerlerinde kemiğine kadar
parçalanmıştı… Odun yığınına götürüldü ve orada
soyuldu. Ardından direğe bağlandı ve canlı olarak
yakıldı.”
Ama o tarihin derinliklerinden bize seslenir:
“Zaferin elde edilebilir olduğunu düşünerek mertçe
savaştım. Ne yazık ki ruhumun gücü bedenimden
esirgenmiş. İnanıyorum ki gelecek kuşaklar gerçek
uğruna savaşmayı tüm yaşam zevklerinden üstün
tutacaklardır.”
|