Tarih sayfalarımızı hazırlarken bir yandan halkların
mücadele tarihine dair bir şeyler öğrenme şansını
yakalıyoruz. Diğer yandan ise her seferinde insanlığın
geçtiği kritik dönemeç noktaları bizi şaşırtıyor.
Belki o yaşananlar birebir şu ana etki etmiyor
fakat bize katliamlardan kahramanlıklara kadar
gerçek tarihin tablolarını sunuyor. Bunlar çoğu
defa karşımıza farklı farklı çıkıyor. Ama temelde
bir noktada birleşiyor; katliam ve direniş. Katliamları
yapanlara baktığımızda karşımıza her zaman sömürücü
sınıflar, emperyalistler ve sömürgeciler çıkıyor;
direnenlere baktığımızda ise, emekçi halklar ve
işçi sınıfının gücüyle karşılaşıyoruz.
Amerikan emperyalizmi ve Siyonizmin halklara karşı
uyguladığı faşist saldırganlığın nefret topladığı
bu günlerde, tarihe dönüp baktığımızda aynı saldırganlığın
değişik versiyonlarıyla karşılaşıyoruz.
Bu sefer anlatacağımız katliam, ünlü İspanyol
ressam Pablo Picasso’nun çok bilinen bir resmine
konu olmuştur. Öyle ki, sonradan bu resim sayesinde
milyonlarca insan bu küçük Bask kasabasını ve
katliamı öğrenebilmişlerdir. Hatta bu konuyla
ilgili yaşanmış bir öykü de vardır. Guernica katliamını
anlattığı bu tablosu bittiğinde Pablo Picasso’nun
atölyesinde bir Nazi Subayı vardır ve Nazi Subayı
Picasso’ya sorar; “Bunları siz mi yaptınız?”
Picasso’nun cevabı şöyledir: “Hayır, siz yaptınız!”
Picasso haklıdır, gerçekten de Guernica tablosunun
yaratıcıları Nazilerdir.
Dönem İspanya İç Savaşı dönemidir. Cumhuriyete
karşı ayaklanan Faşist Franko ve milisleri, Hitler
ve Mussolini tarafından desteklenmektedir. Naziler
İspanya’ya uçaklar, silahlar, denizaltılar, top
ve zırhlı araçlar göndermekte, sol güçlerin ezilmesi
için hiçbir katkıyı esirgememektedirler. Ancak
buna rağmen Franko çetesi, özellikle solun çok
güçlü olduğu kentlerde ve Katalan-Bask bölgelerinde
ciddi bir ilerleme sağlayamamaktadır. Direniş
güçlü ve çok serttir. Sonunda, faşistler Bask
bölgesinde yedikleri ağır darbelerin intikamını
Guernica kasabasından alırlar. 26 Nisan 1937’de
Alman ve İtalyan uçakları Guernica kasabasına
bomba yağdırırlar. Bu bombalama yönteminin adını
bile koymuşlardır: “halı dokur gibi bombalamak!”
Faşistlerin tek hedefi insanlardır. O gün Basklılar
için kutsal olan Guernica’da gerçekten de taş
üstünde taş kalmaz. Bombalamadan sonra yapılan
gözlemlere göre birkaç saat içinde 1650 kişi katledilmiştir.
Evlerin onda dokuzu kullanılmaz hale gelmiş, aralıklarla
akşama kadar süren bombalamalarda, Guernica halkının
bir bölümü dağ yamaçlarına sığınarak canlarını
kurtarmıştır.
Katliamın tanığı olan George Steer’in ağzından
dinlersek: “Guernica’da sıradan bir pazartesiydi.
Saat 16.30 suları. Köylüler pazar yerine geliyorlar
ve alanın en kalabalık olduğu anlarda kalabalığın
sesine karışan çan sesleri ve halkın sığınaklara
girmesini isteyen anonslar… Kısa bir süre sonra
Alman bombardıman uçakları belirdi.
Kentin üzerinde yarım daire çizdikten sonra ilk
kez altı büyük bomba tren istasyonunun üzerine
atıldı. Sonra benzer bombalar pazar yerinin üzerine
atıldı. Ayrıca uçaklardan, el bombaları ve benzeri
bombalar atılıyordu. Bir süre sonra üç Junkers
uçağı geldi, yine kenti bombaladı. Kentin on bin
kadar olan nüfusu panik halinde kaçışmaya başladı.
Uçaklar, kaçışan halkın üzerine de makineli tüfekleriyle
ateş açıyorlardı. Tek tek tüm evler, uzaktaki
çiftlikler bombalandı, yakıldı. Kuşkusuz yeni
bir savaş tekniği ile saldırıyorlardı. Şu anda
ölenleri saymak olası değil. Ancak sayısının yüksek
olduğu ve çoğunluğunun kadın ve çocuk olduğu söylenmektedir.”
Steer’in anlattıkları bugün bize ne kadar da tanıdık
geliyor!
Nazi uçakları ile İsrail uçaklarının insanların
üzerine attığı bombalar ne kadar birbirine benziyor!
Ortak noktaları çok kesin, etrafa ölüm saçıyorlar.
İnsanlığın karşısına dikilmişler, kafa tutuyorlar.
Fakat burada çok önemli bir şeyi kaçırıyorlar.
Er geç bu zulüm düzeninin sona ereceğini akıllarına
bile getirmiyorlar. Tıpkı Hitler ve faşist sürülerinin
yaptığı gibi….
|