6. MUNZUR DOĞA VE KÜLTÜR FESTİVALİ
BASKILARA RAĞMEN YAPILDI
7. MUNZUR DOĞA VE KÜLTÜR
FESTİVALİNE DAİR;
Bu yıl 7.si düzenlenen Munzur festivalinin
tarihine baktığımız zaman halk tarafından, devletin
bütün yasaklama ve terörize etme çabalarına rağmen
inatla gerçekleştirilmiş ve kazanılmış olduğunu
görürüz. Bundan dolayı da sürekli bir devrimci
öz taşıdığı bir gerçektir. Özellikle de son dönemlerde
halk tarafında kutsal kabul edilen ve tarihler
boyunca Dersim halkının ve devrimcilerin boyun
eğmezliğinin simgesi haline gelen Munzur nehri
üzerine yapılmak istenen barajlar ve siyanürlü
altın aramalarıyla gündemleştiği bir dönem söz
konusu olmasından dolayı gelenekselleşmiş Munzur
festivali de bu uygulamalara karşı verilen bir
cevap niteliği taşımaktadır.
Tarlalarda
çalışanların tarandığı, tarlaların, ormanların
yakıldığı, köylerin boşaldığı Dersim'de gelenekselleşen
6. Munzur doğa ve kültür festivali bütün baskı
ve hak ihlallerine rağmen başladı.
Halkı tedirgin ederek festivale katılımlarını
engellemek için gerçekleştirilen ve iyice
çığırından çıkan kimlik aramaları, tutuklamalar,
giriş yapmak isteyen insanların geri çevirilmesi,
saatlerce bekletilmesiyle başladı. Bir önceki
gün yine Partizan standındaki devrimci lider
İbrahim Kaypakkaya'nın flamasına yönelik bir
saldırı gerçekleştirildi, yaşanan gerginlikte
Partizan, ESP ve TKP stantlarından toplam
9 kişinin gözaltına alınmasıyla başlayan saldırı
furyasında 80 yakın gözaltı yaşandı. Emniyet
tarafından terörize edilmeye çalışılan festival
bütün engelleme politikalarına rağmen devrimci
kurum ve halk tarafından inatla gerçekleştirilmeye
başlandı.
1. GÜN
Dersim merkez ve bazı ilçelerinde gerçekleştirilecek
festivalin ilk gününde etkinliklere konukların
ve katılımcıların merkeze girişleriyle start
verildi. Saat 16:30 da "bölgeler arası
eşitsizlik" konulu panel gerçekleştirildi.
Saat 17.30 da Kışla Meydanı’nda 96 ölüm
orucu direnişini selamlamak amacıyla bir
etkinlik gerçekleştirildi. Etkinlik basın
açıklamasıyla başladı. ESP, HÖC, HKM, DHP
ve PARTİZAN imzalı "96 ÖLÜM ORUÇU ŞEHİTLERİ
ÖLÜMSÜZDÜR" pankartı açıldı, sık sık
"96 ölüm orucu direnişi, yaşasın devrimci
dayanışma vb. sloganların atılması ve ölüm
oruçları süreci hakkında bir ananın yaptığı
konuşmasının ardından basın açıklaması halaylar
ve sloganlarla son buldu.
Aynı saatlerde Mazgirt ilçesinde yapılan
festivalde Grup Diyar, Doğan Çelik, Grup
Masalcı, Vedat Baran, Grup Kotan dinleti
verdi.
Akşam saatlerinde grup diyar K(D)HKM standın
da dinleti verdi. Coşkulu gecen dinletiye
ilgi büyüktü.
Yine akşam saatlerinde yerel sanatçılar,
Koma Rewşen, Ezginin Günlüğü, Servet Kocakaya
konser verdiler.
2. GÜN
Festivalin 2. gününde "Tunceli'nin
ekolojik sorunları ve çözüm ürünleri"
paneli ve Kemal Ulusoy'un "suyun önünü
kesmek günahtır" ve Barbara halk sahnesinin
"altta kaldım abi" adlı tiyatro
gösterimi gerçekleştirildi.
Akşama doğruda HKM, ESP, HÖC, PARTİZAN,
DHP imzalı "ABD EMPERYALİZMİ, İSRAİL
SİYONİZMİ YENİLECEK DİRENEN HALKLAR KAZANACAK"
yazılı pankart açılarak İsrail'in Lübnan'daki
saldırıları lanetlendi.
3. GÜN
Festivalinin 3. günü Ahmet Telli'nin şiir
dinletisiyle başladı. Daha sonra Belediye
konferans salonunda Eşber Yağmurdereli,
Akın Birdal, Selçuk Kozaağaçı, Kamil Tekinsürek'in
katıldıkları "TMY ve düşünce özgürlüğü"
konulu panel gerçekleştirildi. Ardından
Munzur kenarında Zele Mele ve Metin Kahraman
tarafından bir müzik dinletisi verildi.
Yine akşam saatlerinde stadyumda Hasan Sağlam,
Kardeş Türküler ve Aynur Doğan tarafında
verilen konserle son buldu.
4. GÜN
Festivalin 4. gününde Munzur yürüyüşüyle
başladı. "Doğaya egemen değil, dost
olalım, barajlar yok etmesin Munzur'uma
dokunma, Munzur'da Sinop'ta her yerde doğayı
yok eden enerji istenmiyoruz." pankartları
açılarak Mavi Köprü’ye kadar yürüyen kitle,
burada Pankartların Mavi Köprüye asılmasından
sonra basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın
açıklamasında "Munzur özgür akacak,
Munzur onurdur, onuruna sahip çık"
sloganları atılarak Munzur'a yapılmak istenen
barajlar protesto edildi.
Saat 11.00 da Celile Celil tarafından "Kürt
dili ve edebiyatı" konulu bir söyleşi
gerçekleştirildi.
Yine saat 13.00 da "Savaş, Şiddet,
Taciz, İntihar" konulu kadın forumu
yapıldıktan sonra Yılmaz Odabaşı bir şiir
dinletisi verdi. Gün boyunca çeşitli tiyatro
ve dinletilerle devam etti.
Yine Nazmiye ilçesinde bir konser gerçekleştirildi.
Akşam saatlerinde de Dersim'de stadyumda
Yavuz Bingöl. Suavi, Adile Yadırgı. Fuat
Saka tarafından konser verildi. Konser renkli
görüntülere sahne oldu.
|
Son olarak geçen yıl festivale 1
gün kala valilik tarafından festivalinin ertelenmesi
halk tarafından yanıtsız bırakılmamış festival
bütün yasaklamalara rağmen fiili bir şekilde çeşitli
basın açıklamaları, oturma eylemleri ve konserlerle
özüne uygun bir şekilde yasaklamalar ve baskılar
boşa çıkartılmıştır. Bu yılda devlet tarafından
benzer bir politika izlenildi. Festivalde haftalar
önce bu politika uygulanmaya başlandı. Başlıca
olayları örneklendirecek olursak;
*Dersim'in Hozat ilçesinde askerler tarafından
yaylacılara havan saldırısı gerçekleştirilmişti.
(bkz Ü. Ö. Gündem 6 Temmuz '06) Karakola şikâyet
için giden köylülere " belki göktaşı düşmüştür"
demekle yetinen karakol hakkında daha sonra suç
duyurusunda bulunulmuştur.
*Yine Dersim'de operasyon nedeniyle 1 köy boşaltıldı
7 köy günlerce ablukada tutuldu. Köylülerden günlerce
haber alınamadı. Operasyonda yaralanan köylüler
hastanede tecrit edilerek yakınlarıyla bile görüştürülmediler.
(bkz Ü.Ö Gündem 14 Haziran '06) Yine köylerinden
zorla çıkarılan köylüler karakol tarafından tehdit
edilmiş, Bu durum İHD ve çeşitli kurumlar tarafından
basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurulmuştur.
*Ayrıca mercan vadisinde şehit düşen 5 devrim
şehidinin mezarları başında anma yapmak isteyen
aile ve halka yapılan keyfi müdahale sonucu 70
kişi gözaltına alınmış, aralarında kurum temsilcileri
ve şehit aileleri bulunduğu çok sayıda kişi işkenceye
maruz bırakılmıştı.( bkz Ü. Ö. Gündem 18 Haziran
'06)
*Yine geçtiğimiz yıl bahçesinde çalışırken kaçırılan
ve infaz edilen Hasan Şahin'inin kardeşi Ali Hıdır
Şahin'in askeri bölgedeki tarlalarını peş peşe
yakılması dikkatleri çekmişti. (bkz Ü. Ö. Gündem
29 Haziran '06)
*Ve son olarak ta Mazgirt ilçesinde gece saatlerinde
tarlalarında aileleriyle çalışan köylülerin taranması
sonucu bir kişi ağır yaralanmasıyla devletin dersim
politikaları göz önüne serile bilinir.
Festival bir önemli yanı ise bütün bu uygulamalar
cevap niteliği taşıması olmasıydı. Ya bütün politikalar
karşısında sinilecek ya da ciddi bir yükselişle
cevap verilerek festival sahiplenilecekti. Çalışmaları
tam da bu amaçla toplantılarla başladı.
Festivale dair;
6. Munzur doğa ve kültür festivalinin olumlu yanlarıyla
birlikte eleştirilmesi gereken eksikleri de olmuştur.
Bu anlamda en önemli eksikliği de bölge sorunlarının
yeterince işlenmemesidir. Özelliklede Munzur üzerine
yapılmak istenen barajlara, siyanürle altın aramak
isteyen şirketlere karşı ciddi bir duruş sergilenememiştir,
bunun somut örneği de son gün organize edilen
Munzur yürüyüşüne katılımın ciddi anlamda düşük
olmasıdır.
Yine bölge halkının kültürel zenginliklerinin
görmezlikten gelinmesi, ilçe programlarının yeteri
kadar zenginleştirilmemesi vb. de ayrı bir sorundur.
Ama bizim üzerinde durduğumuz sorun Munzur festivalinin
anlamına ve bölgedeki ihtiyaca cevap olabilmesidir.
Çünkü Munzur festivali bölgede yapılan en büyük
festival özelliği taşımaktadır, Türkiye ve Kürdistan'ın
yanı sıra yurtdışında da geniş bir ilgi görmektedir.
Bundan dolayı da bölgenin ve halkın istemlerinin
işlenmesi anlamında festival üzerine çok görev
düşmektedir.
Ama özellikle belediyenin dar ve grupçu anlayışı
festivalin sloganında olduğu gibi ne yazık ki
gökkuşağı kadar renkli geçmemesine neden olmuştur.
Demokrasi kültürünün bir gereği olan temsil ve
ifade hakkı mutlaka bu tür çalışmalarda verilmek
zorundadır. Festival çalışmalarında maalesef bu
hak dikkate alınmamıştır. Özellikle belediyenin
festivali kendi çevresinin tekeline alarak, diğer
devrimci kurum ve iradelere karşı ilk günden bu
yana sürekli yok sayma, ret etme, dayatma mantığıyla
hareket etmesi, valiliğin ve emniyetin de uygulamalarıyla
festivale olan katılımın baltalanmasına, festivalin
sönük geçmesine sebebiyet vermiştir.
****
Bütün
bu eksiklere rağmen özellikle devrimci kurumlar
özellikle gerçekleştirdiği, 96 ölüm orucu anması,
İsrail'in Lübnan işgalinin protesto edilmesi,
valilik ve emniyetin tutuklama ve baskı furyasına
karşı yapılan basın açıklamaları anlamlı olmuştur.
Ayrıca TMY yasasını bahane eden emniyetin festivalin
ilk günü İbrahim Kaypakkaya'nın flamasına saldırmasından
sonra standlarda Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya
ve Deniz Gezmiş'in fotoğraflarının asılması, yine
stand çevresinde yapılan etkinlikler, mini dinletiler
bizim açımızdan önemliydi.
Kendi cephemizde de festival, kitleyle bağ kurulduğu,
devrimci sosyalist kültürün tanıtıldığı bir etkinlik
olmuştur. Ve yine Grup Diyar'ın Mazgirt ve merkezde
bütün imkânsızlara rağmen verdiği dinletiler de
anlamlı olmuş, hem gelecek çalışmalarda yol gösterici
hem de bölge açısından heyecan verici olmuştur.
Özellikle de mevcut olumsuzlara karşı yapılan
toplantı ve basın açıklamasında kaygılarımız da
dile getirilmiştir.
“Bunu başarabilmek
tüm siyasi anlayışların birlikte, ortaklaşarak,
her kesimin kendini ifade edebildiği bir
çalışma ile mümkündür. Birlik olunabildiğinde
tüm dayatmaları, baskıları bertaraf etmek
daha kolay olacaktır.”
7. si düzenlenen Munzur Kültür
ve Doğa Festivali 27-30 Temmuz tarihleri
arsında gerçekleştirildi. Munzur Festivali
resmiyette 6. olarak görünse de Dersim halkı
açısından 7. si olarak kutlanmaktadır. Bu
da yasaklara -baskılara karşı direnmenin
bir göstergesidir.
Dersim 38'lerle başlayan katliam, sürgün
politikalarıyla yönetiliyor. Ekonomik, sosyal,
siyasi nedenlerle zorunlu göç ile karşı
karşıya bırakılmış. İnsanlar yurtdışına
ve diğer illere yerleşmek zorunda bırakılmıştır.
Dersim halkı toprağından sürülmüş, aile
yapısı parçalanmış, toprağında acılar yaşamış
bir halktır. Munzur Festivali tüm Dersimliler
için toprağına, insanına olan özlemleri
gidermenin yanında bölgede halen devam eden
sorunlara karşı birlik olma, sorunları dile
getirme, çözüm arama aracıdır. “Toprağına
Geri Dön, Munzur'a Sahip Çık "sloganı
artık festivallerin ana temalarına bir mesaj
olmuştur.
İktidar, festivale katılımı engellemek,
programın içeriğini politik mesajlardan
uzak bir içerikte yaptırmak için Komite
üzerinde psikolojik baskı uygulamıştır.
Komiteye eğlence yönlü bir Festival programı
dayatmaları yapmıştır. İlk baştan DKÖ 'lerinin
stantların da kitap satışını, bayrak-flama,
pankart asılması, program dışı yapılacak
etkinliklerin yasak olduğunu etkinliklere
saldıracağını belirtmiştir. Festivalin bir
gün öncesi Partizan standındaki İbrahim
Kaypakkaya resminin yasak olduğu gerekçesi
ile standa saldırıp 10 kişiyi işkence ile
gözaltına almış, 5 kişiyi keyfi olarak tutuklamıştır.
Bu yolla festivali gerginleştirmeyi, katılımı
azaltmayı, devrimci kurumların stantlarını
tecrit etmeye çalışmıştır.
1. Gün ise il dışından gelen misafirler
Valiliğin yayınladığı genelge ile Merkeze
sokmamaya çalışmıştır. Gerekçe ise "daha
önce gözaltına alınan, tutuklanan, soruşturma
geçiren kimselerin giremeyeceği". Kendi
yasalarına dahi aykırı bir durumdur. Dersimde
gözaltına alınmayan insan pek nadirdir.
Kısaca bu tutum katılımı engellemek, Festivali
provoke etme amacı taşıyordu. Kitlelerin
kararlı tutumu sonrası bu keyfi dayatma
kırılarak ile giriş yapılmıştır.
Fakat aynı uygulamalar devam etmiştir. Devrimci
kurumların stantları sürekli kamera çekimi
ile polis yığınakları ile gözetlenerek taciz
edildi. Yapılan stant önü etkinliklerine
robokop polisleri ve panzerler ile yığınak
yapıldı. Sürekli "etkinlikleri yapmayın
saldıracağız, yaptırmayacağız tehditleri"
gönderildi. Mezarları ziyaret etmek isteyen
aileler ve arkadaşlarının ziyaretleri engellenip
5 bin asker ile mezarlığa yığınak yapıldı.
Festival program hazırlığında, belediye
öncülüğünde DKÖ'lerin katılımıyla bir yürütme
kurulu oluşturularak, yapılan toplantılar
sonrası program içeriği hazırlanmıştır.
Program ve toplantılar hakkında olumlulukların
yanında gördüğümüz eksikleri de belirtmek
istiyoruz. Program içeriğinin oluşumunda
devrimci kurumların yaptığı birçok öneri
belediye tarafından dikkate alınmayıp geçiştirilmiştir.
Bu anlayış festival sonrasın da yapılan
değerlendirme toplantısına kadar devam etmiştir.
Belediyenin kendi hazırladığı program çerçevesi
üzerinden bir program oluşturulmuş, kendine
tabi olmayan anlayışlar yok sayılmıştır.
Kısacası yürütme kurulu üyesi olan birçok
kurum demokratik bir işleyiş içerisinde
kendini ifade etme olanağı bulamamıştır.
Bu tür yaklaşımlar bileşenleri olumsuz etkilemiş
bütünleşme - birlikte çalışma ruhunu yok
etmiştir. Gelecek yıllardaki festivallerin
daha güçlü yapılabilmesi açısından belediye
yönetimini daha duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Program hazırlanışında, sanatçı seçimlerinde
popüler sanatçılar ön plana çıkarılmış,
toplumsal mesaj vere bilecek halkla bütünleşmiş
sanatçılar ve devrimci grupların getirilme
önerileri red edilmiştir. Panel konularında
yerel sorunlar ve yöre kültürüne dönük konular
ele alınmamıştır. Panellerin yapıldığı ortamlar
fiziki olarak yetersizdi. Bölgenin en büyük
sorunlarından barajlar ve siyanürlü altın
arama konusunda yeterli tepki örgütlenememiştir.
Bu yıl ilki yapılan festival etkinliklerinin
yerellerde yani ilçelerde örgütlenmesi genel
anlamda olumludur. Şöyle ki Bilindiği gibi
hala Dersim’de 70-80 yaşına basmış fakat
neredeyse bir asırlık bir ömürleri olmasına
rağmen tek bir konsere tek bir etkinliğe
katılmayan yüzlerce insanımız yaşamaktadır.
Ayrıca Festivalin özünü oluşturan insan,
doğa ve kültür ilçelerdeki programlar aracılığı
ile eksiklikleri olsa da bir bütünleşme
sağlamıştır. Fakat ilçe programlarının oluşturulmasında
Tertip komitesinin eksik kaldığını ve yeterli
özeni ilçelere göstermediğini görmekteyiz.
Son olarak ilçelerdeki programların merkezdeki
etkinlikleri zayıflattığıyla ilgili olarak
şunu diyebiliriz "Merkezde stadyum
etkinlikleri kitlesel olmadığı zaman sorun
oluyor da ilçelerde ki etkinlikler zayıf
olduğu zaman sorun olmuyor" anlayışı
yanlıştır. Çünkü bir etkinliğin iyi olması
yalnızca kitleselliği ile değil bütün yönleriyle
ele alındığı zaman iyi ya da kötü olduğu
belirlenir. Dolayısıyla bu paralelde baktığımız
da ilçelerdeki programların Mazgirt dışında
hem kitleselliği ile hem de program içerikleri
ile olumlu olduğu halk tarafından onaylanmıştır.
Ayrıca yıllardır bedel ödeyerek dersim halkına
seslenen devrimci müzik gruplarının Dersim
halkı tarafından sahiplenişiyse gözlerden
kaçmayan bir noktaydı. Ayrıca TUDEF'in ve
ilçe belediye başkanlarının duyarlılıkları
programların nitelikli geçmesini sağlamıştır.
7. Munzur festivali sistemin yasak ve baskı
uygulamaları gölgesinde yapılmıştır. Gergin
bir ortam yaratılarak festival dersim halkına
zehir edilmeye çalışılmıştır. Devrimci kurumlar
valiliğin baskı politikasına karşı birliktelik
çerçevesinde cevap vererek bu havayı büyük
ölçüde kırmış, bu havadan etkilenen komiteyle
ortak bir tavır alma çabası vermiştir. Fakat
şunu belirtmek gerekir; komite valiliğin,
emniyetin yarattığı ortamın etkisinde kalarak
yapılan her etkinliğe polis saldırır, festival
iptal olur kaygısıyla yaklaşmış, yasal olan
tüm etkinliklerde devrimci kurumlara yapmayın
yönlü uyarmıştır. İktidarın Munzur festivalinin
siyasetten, toplumsal mesajlardan, halkın
dayanışma sorunlarını çözme içeriğinden
uzak yaptırma politikasına karşı bizler
dayanışma içerisinde bir festival yapma
sorumluluğuyla karşı karşıyayız. Bunu başarabilmek
tüm siyasi anlayışların birlikte, ortaklaşarak,
her kesimin kendini ifade edebildiği bir
çalışma ile mümkündür. Birlik olunabildiğinde
tüm dayatmaları, baskıları bertaraf etmek
daha kolay olacaktır.
8. Munzur festivaline dayatmacı mantıktan
uzak olarak hazırlanıldığı taktirde kitlelerin
beklentilerini karşılayacak, sahiplenmeyi
ve duyarlılığı artıracak sonuçlar alınacaktır.
Bizler bu konuda tüm kurumları duyarlı olmaya
çağırıyor, geçmiş festivallerden ders çıkarılarak
önümüzdeki festivale ilerici, yurtsever,
devrimci kurumların halkla bütünleşen, sorunlara
çözüm arayan bir festival programı oluşturulması
için gereken çabayı göstermesini bekliyoruz.
TUNCELİ
DERNEKLERİ FEDERASYONU (TUDEF),
HALK KÜLTÜR MERKEZLERİ (HKM),
DEMOKRATİK HAKLAR PLATFORMU (DHP),
DERSİM HAKLAR VE ÖZGÜRLÜKLER CEPHESİ (HÖC)
|
***
SİVAS KATLİAMINI UNUTMAYALIM
HESAP SORALIM!
Sivas’ta
33 demokrat, yurtsever ve devrimcinin katledildiği,
Sivas katliamı 13. yıl dönümün de çeşitli etkinliklerle
Dersim’de lanetlendi. Dersim genelinde bir süredir
yapılan çalışmalardan sonra DTP, EMEP, ESP, KESK,
DİSK, K(D)HKM, DHP, HÖC’ün çağrısı üzerine öğle
saatlerinde Dersim Kültür Sokağı’nda bir araya
gelinerek bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamada
kitleye hitaben ”bize Sivas’ı unutturmak isteyenler
esasında bir gerçeği unutturmak istiyorlar. Biz
onların karanlık yüzünü unutturmayacağız” denildi.
Basın açıklamasında katledilen 33 aydının resimlerinin
yanı sıra “SİVAS KATLİAMINI UNUTMAYALIM HESAP
SORALIM” yazılı pankart açıldı. Sık sık “ Sivas
şehitleri ölümsüzdür, yaşasın halkların kardeşliği,
Sivas’ın hesabı sorulacak” sloganlarının atıldığı
basın açıklaması son buldu. Aynı gün akşam saatlerinde
belediye konferans salonunda bir etkinlik organize
edildi. Saygı duruşuyla başlayan etkinlik; müzik,
şiir dinletisi ve 33 aydının resimlerinin gösterildiği
sinevizyon izletisinin ardından cemevi semah ekibinin
semah gösterimiyle devam etti.
GULSUYU’NDA
SİVAS KATLİAMI ANMASI
2 Temmuz
2006 Pazar günü Gülsuyu'nda yapılan anma
ile Sivas katliamı lanetlendi. 2 Temmuz
şehitleri anma etkinliği, Maltepe Gülsuyu
son durakta yürüyüşle başladı. Yürüyüş coşkulu
bir şekilde atılan sloganlarla Özgürlük
Meydanı'na kadar devam etti. Burada yapılan
basın açıklamasının ardından Grup Anadolu
Türküleri, Grup Yürek Çağrısı müzikleri
ile yeraldı. HKM, DHP, ESP, G. Sanat ve
Hayat, HÖC, Partizan, PDD, PSAKD Maltepe
şubesinin desteklediği, 300 kişinin katıldığı
etkinlik şiir dinletisi ve sinevizyon gösterimi
ile son buldu.
|
5. GELENEKSEL SAMANDAĞ FESTİVALİ’NDEYDİK
Akdeniz ikliminin sıcak insanının katıldığı
ve demokrasi bileşenleri tarafından ortak düzenlenen
5. Geleneksel Samandağ Festivali 12-15 Temmuz
tarihleri arasında yapıldı. Evvel Temmuz (1 Temmuz)
bayramı olarak kutlanması çerçevesinde yapılan
festivale Samandağ halkının dışında, Antakya,
İskenderun, Harbiye, Altınözü ve civarı köylerden
binlerce kişi katıldı. Festivale ilk iki gün katılım
az olsa da son iki günde günlük yaklaşık 50 bin
kişilik bir katılım oldu. Genel olarak kitlenin
durumu ve coşkusu çok iyiydi. Sahnede ilk gün
Grup Sevgi, daha sonra Grup Munzur ve Grup Yorum
yer aldı. Grup Munzur ve Grup Yorum öncelikle
son kasetlerinden seslendirdikleri türkülerle
kitleyi coşturdu. 2. Gün Ferhat Tunç sahne alarak
gerek söylediği türkülerle gerekse yaptığı konuşmalarla
halkın beğenisini topladı.
3. gün bu toprakların yetiştirdiği bir sanatçı
olan Hilmi Yarayıcı yer aldı. Festivalin son günü
Ali Asker ve Suriye'den gelen Ali El Dik festivale
katıldı.
Bizler de festivalin ilk gününden itibaren dergilerimizle,
kitaplarımızla, bildirilerimiz ve bayraklarımızla
alandaki yerimizi aldık. Festivalin ilk iki gününde
stant açarak yayınlarımızı halkla buluşturduk.
"Emperyalizme Karşı Özgür Bir Ülke, İnsanca
Bir Yaşam" kampanyamızdan kalan 2000 civarında
bildiriyi dağıtarak alandaki kitle ile buluşturduk.
Siyonist İsrail'in ABD ve AB ülkelerini arkasına
alarak Filistin ve Lübnan'a bombalar yağdırdığı
şu günlerde emperyalizme karşı ses olmak çok anlamlıydı.
Alanda sık sık "Emperyalizme Karşı Özgür
Bir Ülke ve İnsanca Bir Yaşam İçin Sosyalist Barikat"
"Emperyalist İşgallere, Yoksullaşmaya ve
Yozlaşmaya Karşı Sosyalist Barikat", "Açlığa,
Yoksulluğa ve Yozlaşmaya Karşı Barikat" sloganları
eşliğinde dergimizi, gençlik dergisi Granma'yı
ve Lisenin Sesi’ni kitlelerle buluşturduk. Halk
bültenini ücretsiz olarak dağıttık...
ÇETELERE KARŞI OMUZ OMUZA
Antakya’da BDSP'den bir arkadaşa "çete"
olduğu söylenen kişiler tarafından önce tehdit
ardından fiziki saldırı geldi. Bunun üzerine ortak
bir basın açıklaması örgütlenerek saldırının faillerinin
teşhir edilmesi kararı alındı.
Her türlü yozluğun, mafya, çete, eroin ve hap
satımı-dağıtımı, haraç vs. ilişkilerin devlet
destekli çeteler yoluyla yürütüldüğü Armutlu Mahallesi’nde
siyasal faaliyet yürütmeye çalışan, halkı bu konuda
duyarlı olmaya çağıran biz devrimciler bir basın
açıklaması yaptı. Basın açıklamasında Armutlu’da
"Çeteler Halka Hesap Verecek, Devrimcilere
Uzanan Elleri Kıracağız - Faşizme Geçit Vermeyeceğiz"
pankartı açıldı. Basın açıklaması, “Çeteleşmeye,
Yozlaşmaya, Faşizme Geçit Vermeyeceğiz”, Faşizme
Karşı Tek Yumruk, Tek Barikat”, Çeteler Halka
Hesap Verecek”, “Halkımız Saflara Hesap Sormaya”,
“Bedel Ödedik, Bedel Ödeteceğiz”, “Birlik, Mücadele
Zafer” solganlarıyla bitirildi. Halkın pencerelere
çıkarak ve yoldan izlediği eylemde, bizler de,
"Çeteleşmeye, Yozlaşmaya Faşizme Geçit Vermeyeceğiz",
"Çetelere Karşı Halkla Birlikte Mücadeleye",
"Çeteler Halka Hesap Verecek" yazılı
dövizlerimiz ve bayraklarımızla alandaydık.
VAHŞETE
SUÇ DUYURUSU
Batman ilinin Beşiri ilçesindeki bir operasyonda
sağ olarak yakalanan Abbas Emani isimli PKK gerillasının
yakılarak öldürülmesi hakkında suç duyurusunda
bulunuldu.
11 Temmuz 2006 Pazartesi günü saat 13.00'te Sultanahmet
Adliyesi önüne gelen devrimci ve demokratik kurumlar,
Emani'nin yakılarak öldürülmesini protesto ederek
savcılığa suç duyurusunda bulundular. Burada yapılan
basın açıklamasında Abbas Emani'nin sorgulandıktan
sonra kafasına kurşun sıkılarak öldürüldüğü ve
daha sonra özel timler tarafından çatışma yerine
taşınıp burada yakıldığı açıklamada ifade edildi.
Suç duyurusunda bulunan kurumların isimleri okunduktan
sonra "analar adına" sözü alan Selvi
Gülmez ise yıllardır akıtılan kardeş kanının durdurulması
için halka ayağa kalkma çağrısı yaptı. Daha sonra
oluşturulan bir heyet tarafından kanıtlar ve suç
duyurusu dilekçesi savcılığa iletildi.
Orman Yakanlar, Seferi
Yılmaz’ı Tutuklayanlar;
ÖFKEMİZDEN KORKUN
HPG gerillalarına karşı yürütülen saldırılar sırasında
Cudi Dağı'ndaki ormanların yakılması ve Şemdinli'de
kontr-gerilla tarafından hedef tahtasına konulan
Seferi Yılmaz'ın tutuklanması protesto edildi.
Cudi, Gabar, Besta ve Mava dağlarında "güvenlik
gerekçesiyle" ormanlık alanların yakılması,
bu yangınlara müdahale edilmemesi, Şemdinli'de
kontr-gerillayı delilleriyle ve belgeleriyle yakalayan
Seferi Yılmaz'ın tutuklanması basın açıklamasıyla
protesto edildi.
Açıklama, 8 Temmuz 2006 Cumartesi günü saat 13:30'da
Beyoğlu Galatarasay Postanesi önünde Halkların
Kardeşlik İnisiyatifi tarafından yapıldı. Açıklamaya
DTP İstanbul Örgütü de katılarak destek verdi.
Yapılan basın açıklamasında "Cudi'de Yakılan
İnsanlıktır", "Seferi Yılmaz Serbest
Bırakılsın", "Yaşasın Halkların Kardeşliği",
"Kahrolsun MGK, MİT, JİTEM, Kontr-gerilla"
sloganları atıldı.
Seferi Yılmaz'ın serbest bırakılmasını ve orman
yangınlarına müdahale edilmesi istenilen basın
açıklamasında, DTP İl Başkanı Doğan Erbaş da bir
konuşma yaptı. Erbaş, birlikte yaşama olanağının
devlet tarafından gitgide daraltıldığına, orman
yangınlarının operasyonlarla birlikte arttığına,
Seferi Yılmaz'ın tutuklanmasının haksızlığına
ve bu konularda Halkların Kardeşlik İnisiyatifi
ile sürekli yan yana olacaklarına değindi.
Açıklama iki çam fidanının Seferi Yılmaz'a gönderilmesiyle
son buldu.
DEVRİMCİ SANAT SUSTURULAMAZ
Paris Halkıyla Dayanışma Derneği çalışanları
ve Grup Şiar solistinin Fransa'da tutuklanması
11 Temmuz 2006 günü Tohum Kültür Merkezi tarafından
düzenlenen, Halk Kültür Merkezleri ve devrimci
demokratik kurumlar, aydınlar ve sanatçılar tarafından
da desteklenen bir basın açıklaması ile protesto
edildi.
İstanbul Beyoğlu'nda bulunan Fransız Konsolosluğu
önünde saat 12:30'da toplanan kitle "Devrimci
Sanat Susturulamaz/Tohum Kültür Merkezi"
pankartı açarak "Devrimci Sanat Susturulamaz",
"Gözaltılar, Tutuklamalar, Baskılar Bizi
Yıldıramaz", "Kahrolsun Emperyalizm
Yaşasın Mücadelemiz", "Tutuklananlar
Serbest Bırakılsın" sloganlarını attı.
İŞSİZLİĞE MAHKUM EDİLEN
SEYHAN BELEDİYESİ TEMİZLİK İŞÇİLERİ DİRENMEYE
DEVAM EDİYOR
İşten atılan Seyhan Belediyesi bünyesinde taşerona
bağlı olarak çalışan temizlik işçilerinin her
çarşamba düzenledikleri basın açıklamaları devam
ediyor. 21 Haziran 2006 günü saat 12.30'da İnönü
Parkı'nda biraraya gelen temizlik işçileri yaptıkları
basın açıklamasıyla, Seyhan Belediyesinde dönen
dolaplaı teşhir etmeye devam ettiler. AKP'li belediye
başkanının kimi tarikatlara yaptığı yardımları
kamuoyuna açıklayan işçiler "İşçiyiz Haklıyız
Kazanacağız", "Direne Direne Kazanacağız"
vb. sloganlarını da haykırdılar. Basın açıklamasının
ardından yine kendileri gibi işten çıkarılan Mensa
işçileriyle dayanışma amacıyla Atilla Altıkat
Köprüsü yakınlarında bulunan DİSK/Tekstil Mensa
Şubesi'ne doğru yürüyüşe geçtiler. Yürüyüş boyunca
sloganlarını haykırmaya devam eden işçiler geldikleri
sendika binasında, sendika yöneticileriyle deneyimlerini
paylaştıkları bir sohbet toplantısı gerçekleştirdiler.
***
5 temmuz 2005 günü de aynı eylemlilik zinciri
devam etti. Saat 12.30'da İnönü Parkı’nda buluşan
işçiler sloganlarıyla Seyhan Belediyesi’ne kadar
yürüdüler. Burada bir süre oturan işçiler daha
sonra eylemlerini sona erdirdiler.
***
Adana Seyhan Belediyesi bünyesindeki Miray Temizlik
firmasında taşeron işçisi olarak çalışırken işten
çıkarılan temizlik işçileri 12 Temmuz 2006 günü
de saat 12.30'da İnönü Parkı'nda bir araya geldiler.
Önlerinde "İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız"
yazılı bir pankartla yürüyüşe geçtiler. Yürüyüşleri
boyunca "İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız",
"Azim İstifa", "Direne Direne Kazanacağız",
"Seyhan Bizimle Temiz Kalacak" sloganlarını
atan işçiler yürüyüşlerini AKP İl binasına kadar
sürdürdüler. Burada yaptıkları basın açıklamasında
Seyhan Belediye Başkanı Azim Öztürk'ün yolsuzluklarını
teşhir eden temizlik işçileri sloganlarını bir
kez daha haykırdıktan sonra eylemlerini sonlandırdılar.
İŞKENCECİLER
ADANA'DA PROTESTO EDİLDİ
Ankara Ulucanlar Cezaevi’nden Sincan'a
sevk edilen devrimci kadın tutsaklara yapılan
işkenceler Adana'da düzenlenen bir basın açıklaması
ile protesto edildi. 11 Temmuz 2006 günü saat
12.30'da İHD Adana Şubesi önünde bir araya gelen
ve aralarında ÇHKM, İHD, ESP, İşçi Mücadelesi,
TAY-DER, Alınteri, BDSP ve SDP'nin olduğu kitle
"İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek",
"Devrimci Tutsaklar Teslim Alınamaz",
"Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur" vb.
sloganlarını attı. Yapılan basın açıklamasında
tutsakların sevk sırasında dövüldükleri, cezaevine
girişte zorla çırılçıplak soyularak arandıkları,
gördükleri işkenceyi belgelemek amacıyla adli
tıbba çıkma isteklerinin reddedildiği, avukatlarıyla
görüştürülmedikleri vurgulandı. Bir süre oturma
eyleminin de yapıldığı basın açıklaması sloganların
ardından sona erdi.
KÜRKÇÜLER’DE TECRİT PROTESTOSU
İHD Adana Şubesi Cezaevi Komisyonunun girişimiyle
oluşturulan eylem takvimi çerçevesinde son günlerde
cezaevlerindeki tecrit uygulamasına bağlı olarak
geliştirilen insan hakları ihlallerini, özelde
Kürkçüler E ve F tipi cezaevlerindeki baskıları
protesto etmek için Kürkçüler Cezaevi’nin önünde
İHD, ÇHKM, ESP, SDP, THAYD-DER, İşçi Mücadelesi,
Alınteri ve BDSP tarafından bir basın açıklaması
gerçekleştirildi. 15 Temmuz 2006 günü bir otobüsle
Kürkçüler cezaevine giden protestocular cezaevine
yakın bir yerde araçtan inip yürüyüşe geçtiler.
"İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek",
"Devrimci Tutsaklar Yalnız Değildir",
"İçerde Dışarıda Hücreleri Parçala",
"Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur" sloganlarının
atıldığı yürüyüşün ardından cezaevinin önünde
basın açıklaması yapıldı.
|