Halk Kültür Merkezleri,
Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, Devrimci Hareket,
Emekli-Sen 3
No'lu Şube,
Haklar ve Özgürlükler Cephesi, Kaldıraç, Mücadele
Birliği, Odak,
Proleter Devrimci
Duruş;
“Devrimci
Değerlerimizi Koruyacağız”
|
BASINA VE KAMUOYUNA
Bir süredir 78'liler Birliği Vakfı Girişimi adına
bir grup, 12 Eylül döneminde ve daha öncesinde
gerçekleşmiş bir dizi direniş ve katliam olayı
ile ilgili dosyaların yeniden açılması konusunda
girişimlerde bulunuyor. 6 Haziran 1981'de 12 Eylül
Cuntası tarafından öldürülen Tamer Arda ve Atilla
Ermutlu'nun dosyalarının yeniden açılması ve gerekirse
AİHM'e gidilmesi aynı grup tarafından gündeme
getirildi. Bu çabanın özünde devrim savaşçılarını
"mağdur" olarak gösterme ve onları son
nefeslerine değin bir parçası oldukları devrimci
hareketten ve tarihinden koparma bulunmaktadır.
78'liler Birliği Vakfı Girişimi adına hareket
eden bu grubun faaliyetleri iki noktadan kabul
edilmezdir.
Birincisi, bilindiği gibi Tamer Arda, Atilla Ermutlu,
Doğan Özzümrüt ve Ercan Yurtbilir, devrimci bir
eylem öncesinde 6 Haziran 1981 günü İstanbul'un
değişik semtlerinde cunta tarafından katledilmişlerdir.
Son derece açık bir biçimde bu devrimcileri imha
etme planı ile davranan cunta güçlerinin saldırısına
karşı direnen dört devrim savaşçısı 6 Haziran
sabahı aramızdan ayrılmıştır.
6 Haziran şavaşçıları, bir devrimci hareketin
üyesi ve yöneticileriydiler ve onlar, en zor koşullarda
dahi olsa devrim mücadelesinin sürekliliğinin
savunmuş, son nefeslerine değin devrim için savaşma
iradesiyle hareket etmişlerdir.
Buna karşın, 78'liler adına davranan bu grup,
6 Haziran 1981'de devrim savaşçıları tarafından
geliştirilen direnişi, bir "mağduriyet"
ve "hukuk ihlali" sorununa indirgeyerek
bu devrim savaşçılarını kendilerine malzeme yapmaya
çalışmaktadırlar. Savaşarak ölümsüzleşen düşen
devrimciler "mağdur" değil, iddia ve
hedeflerinin arkasında sonuna değin duran kahramanlardır.
Ortada olan şey ise basitçe "hukuk ihlali"
kavramının içine sıkıştırılabilecek herhangi bir
adli sorun değil, politik mücadelenin akışı içinde
gerçekleşen egemenlerin saldırısına karşı direniştir,
politik bir sorundur.
İkincisi, örgütlü devrimci mücadele içinde ölümsüzleşen
her devrimci, aynı zamanda tüm devrim hareketinin
ve özelde ise içinde bulunduğu devrimci hareketin
iradesinin ve tarihinin bir parçasıdır. Devrim
mücadelesi tarihsel bir sürekliliğe sahiptir.
Devrim savaşçılarına, onların direnişlerine dair
yapılan her şey aynı zamanda son nefeslerine değin
içinde bulundukları devrimci hareketin tarihine
ve iradesine ilişkin yapılmış bir iş sayılır.
Devrim savaşçılarına saygı ifade etmek, onların
katledilmelerini protesto etmek, anılarını ve
kurtuluş iradelerini yaşatmak için etkinlikler
yapmak her devrimcinin olduğu kadar, özgürlük,
eşitlik, demokrasi ve sosyalizm isteyen her insanın
ve yapının hakkıdır ve daha da ötesi görevidir.
Ancak, devrim savaşçılarının devrimci direniş
iradesini, kurtuluş hedefini yansıtmayan, bir
parçası oldukları devrimci hareketin iradesini,
o sürece bakış açısını hiçe sayan hiç bir tutum
meşru değildir, yapılamaz. Bunu yapan hangi kurum
olursa olsun karşısında devrimci hareketin toplamını
bulur. 78'liler adına davranan bu grup, devrimci
hareketlerin örgütlü iradesini tanımama tavrı,
örgütsüzleştirme, örgütlü devrimci mücadeleye
yüz çevirme tutumlarının uzantısıdır.
6 Haziran 1981'de ölümsüzleşen devrim savaşçılarına
ilişkin 78'liler Vakfı Girişimi adına bir grup
tarafından başlatılan girişim bu her iki açıdan
da yanlıştır ve saygısızcadır. 6 Haziran savaşçılarının
bir parçası olduğu siyasal hareket bu girişime
her iki noktadan da itiraz etmesine ve bu girişimin
durdurulmasını istemesine karşın, 78'liler Vakfı
Girişimi adına hareket eden grup oldukça saygısız
bir tutumla tavrını sürdürmüş, 6 Haziran 2006'da
bir basın açıklaması ile 6 Haziran'da ölümsüzleşenleri
"mağdur" gösteren ve ucu AİHM'e kadar
uzanan bir yolu açmıştır. Bu dosya açma sürecinin
sadece 6 Haziran savaşçılarıyla ile sınırlı kalmayıp,
başkaca devrimci hareketlerden savaşçıları da
kapsayarak devam edeceği ise gelen bilgiler arasındadır.
Son günlerde 78'liler Vakfı Girişimi adına hareket
eden bu grubun mezarını bulma iddiasıyla Veysel
Güney'i de gündemlerine alması benzer bir durumdur.
Taşıdığı politik kimliği, uğruna bedeller ödediği
değerleri dikkate almadan girişilmiş bir çabadır.
Mezarının bulunması da bu gerçeği değiştirmez.
Veysel Güney sahipsiz değildir. 78'liler Vakfı
Girişimi adına hareket eden bu grup bunu kendilerine
vazife etmekten derhal vazgeçmelidir.
78'liler Vakfı Girişimi adına hareket eden bu
grubun, devrim savaşçılarını ve devrimci değerleri
bir mağduriyet zemini üzerinden kendi politikalarına
konu yapmaları asla kabul edilemez bir tutumdur.
78'liler Vakfı Girişimi adına hareket eden bu
grup devrim savaşçılarının ve devrimci değerlerin
üzerinden elini çekmelidir. Bu değerler ölümsüzleşenlerimizin
kanları, canları pahasına yaratılmış değerlerdir
ve bunları sahipleri ise bir bütün olarak bu ülkede
devrim mücadelesi veren devrimcilerdir, onların
örgütleridir. Bu siyasi yapıları yok sayarak böyle
bir kampanya düzenlenemez; sözünü ettiğimiz kampanya
da işte tam böyle bir kampanyadır, mantığı budur.
Bu yüzden 78'liler devrimci hareketlerin tarihlerine,
değerlerine, ve bu tarih ve değerlerin en önemli
bileşeni olan devrim mücadelesinde ölümsüzleşenlerin
anılarına müdahale anlamını taşıyan bu kampanyayı
derhal durdurmalı ve devrimci hareketten, bu uğurda
savaşarak ölümsüzleşenlerin ailelerinden özür
dilemelidir.
|