Sen yürürsün rüzgar yürür
Sabahlar sığmaz olur gözlerine
Her adımda çözülür bir karanlık
Şafaklar çiçek sunar ellerine
Gün tutuşur
Dağlar aydınlanır
Yeniden aydınlanır
Yeniden canlanan bu yaşam
Türküler dizer saçının tellerine
Sen yürürsün rüzgar yürür
Bir sevinç boylanır dünyada
Çocuklar korkusuz büyür
Kan boğulur susar
Dokunup geçtiğin her kuraklık
Yemyeşil bir vadiye dönüşür
Sen yürürsün rüzgar yürür
Bizi bu deprem günlerinde
İnan ki bir şiirsiz yaşamak
Bir de sensiz savaşmak öldürür
Biliyorum çok zor seni anlatmak. Bazen kelimeler,
bazen de cümleler yetmez duyguların derinliğini
anlatmaya. Hüznün dili yoktur çünkü. Acının da
öyle. Herkes yürek acısını kendi dilinde yaşar.
Ancak kimi zaman acı dolu yürekler aynı dost için
çarpar. Acı erken bir ayrılış içinse çok daha
yaralayıcı olur. Sana her şey yakışır diye düşünürdüm,
ama bir tek bu gidiş sana hiç yakışmadı. Çok talihsiz
ve erken bir gidiş oldu bu. Beklenmedik belki.
Devrime bu kadar bağlı ve onurlu bir yaşamın mücadeleye
katacağı o kadar çok şey var ki daha…
Bir boşluk nasıl anlatılır, bilmiyorum. Belki
bir boşluğu anlatmak için önce doluluklardan başlamak
gerek. Ama o kadar çok şeyi dolduruyordun ki,
insan nereden ve nasıl başlayacağını bilemiyor.
Çünkü seni tanımlayacak cümleler de sen olmalı.
Sen gibi içten ve mütevazi, sen gibi canlı ve
coşkulu, sen gibi inatçı ve kararlı, sen gibi
neşeli ve enerji dolu olmalı. İşte bu çok zor.
Seni anlatmanın hem bu kadar zor, hem de bu kadar
kolay olacağını hiç düşünemezdim. Çok kolay çünkü
sadece seni tanımlayabilecek tüm kelimeleri alt
alta sıralasam yetecek. Çok zor çünkü bildiğim
tüm kelimeler seni anlatmaya yetmeyecek.
Bütün ömrünü mücadeleye ve devrime adamış iyi
yetişmiş bir devrimcinin zamansız ayrılığını kabullenmek
gerçekten çok zor. Kısa ama onurlu bir yaşam!
Seni nasıl da özlü bir şekilde anlatıyor.
Güzelliklerden yana o kadar zengindin ki. İnsan
nasıl ve nereden başlayacağını bilemiyor. Çünkü
bütün insanlığın kurtuluşu için yüreği mücadeleden
yana atanların dostu olmak senin için o kadar
doğal bir davranıştı. Varoşlarda geleceği karartılmış
gençliği devrime kazanmak için çabalayan emektin
sen. Aldığın görevleri eksiksiz ve zamanında yerine
getirmek için uğraşan inattın sen. Düşmana başı
dik ve acımasız bir irade, dostuna samimi ve içten
bir yürektin sen. Devrim mücadelesinde bitmez
bir enerji, dinmez bir coşkuydun. Sen usanmaz,
üşenmez, ertelemez bir bilinçtin. Büyük bir özveriyle
davranır, bunu da hiç abartmazdın.
Belki bundandı bütün renklerin sana yakışması.
Çünkü bütün renkler sende kızıla dönüşüyordu.
Bir işçinin mavi hüznü sende kızıl bir umut oluyor,
bir öğrencinin siyah geleceği sende kızıla doğuyordu.
Bir emekçinin gri teri sende burçlara dikilecek
kızıl bir bayrak oluyordu.
Belki bu yüzden seninle tüm sohbetlerimiz gelecek
güzel günlerin inşasına dönüşüyordu her seferinde.
Bu senin için içselleşmiş bir düşünüş tarzıydı.
Saatlerce milyonların geleceğini en iyi nasıl
kurarız diye tartışmak seninle olağan bir durumdu
artık. Bugün İstanbul’un en güzel yerlerini parsellemiş
asalakların işgal ettiği yerleri binlerce sokak
çocuğunun eğitimine ayıracağımız okullar olarak
kurguluyorduk kimi zaman. Kimi zaman uyuşturucu
bağımlısı gençleri nasıl proletaryanın iktidarına
kazanacağımızı tartışıyorduk. Kapitalizmin yoz
kültürüne karşı devrimin sanatını nasıl oluşturacaktık?
Bugünden yapılan eğitim çalışmaları, romanlar,
film gösterimleri, devrimci şairlerin tanıtımı…
Evet gerekliydi ama yetmiyordu. Çünkü kapitalizm
boşluk bırakmıyordu. Daha çok işimiz vardı. Devrim.
Evet olacaktı. Belki çok yakındı, belki umduğumuzdan
daha uzak. Ama sosyalizmi inşa etmek için çok
daha fazla çalışmalıydık.
O duru sesinle saatlerce tartışmayı nasıl da severdin.
Gözlerin ışıl ışıl, canlı ve parlak. Mücadeleye
duyulan inanç bir devrimcide en çok gözlerine
yansır. Senin gözlerin de bunun bir kanıtıydı.
İyi bir devrimci olduğun kadar iyi bir dosttun
aynı zamanda. Dostluğunu da her davranışınla karşındakine
hissettirirdin. Tatlı bir bahar esintisi, insanın
içini dolduran bir nefes gibiydi seninle sohbet
etmek, şakalaşmak, hüzünlenmek. Aranan ve özlenen
bir dost olmanın bütün gereklerini tüm samimiyetinle
yerine getirirken ne kadar samimi ve mütevaziydin.
Seni çok özlüyorum. Ve biliyorum bu özlem hiç
dinmeyecek.
Kısa ve onurlu yaşamının bir bölümüne tanıklık
etmiş olduğum için çok şanslıyım. Seni tanımış
olmaktan onur duyuyorum. Yüreğini bana açtığın
için, dostluğun için sana sonsuz teşekkür ediyorum...
Sana hoşçakal demeyeceğim. Vedalaşmalar kavuşulması
olmayan ayrılıklarda olur. Ama biliyorum bizi
kavuşturacak o kadar çok şey var ki... Kitlelerin
öfkesinde yüreklerimiz, gençlerin umutlu gözlerinde
bakışlarımız, dostluğun halayını çekenlerde ellerimiz
birleşecek. Yanıbaşımızda olacaksın her an, kızıla
boyandığında sokaklar dans edeceğiz seninle sonsuza
kadar. Devrime sarsılmaz bir bağlılıkla inanan
iyi bir devrimci işte bunun için asla ölmez. Bu
senin için de geçerli. Her yeni günde tekrar doğacak,
yeni yeni Betüller’de yeşereceksin.
Seni asla unutmayacağım can dostum, yürekdaşım,
omuzdaşım...
yoldaşım...
BDSP’li Bir Siper Yoldaşın...
|