Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

43. Sayı - Ağustos 2006


Sen yürürsün rüzgar yürür
Sabahlar sığmaz olur gözlerine
Her adımda çözülür bir karanlık
Şafaklar çiçek sunar ellerine
Gün tutuşur
Dağlar aydınlanır
Yeniden aydınlanır
Yeniden canlanan bu yaşam
Türküler dizer saçının tellerine

Sen yürürsün rüzgar yürür
Bir sevinç boylanır dünyada
Çocuklar korkusuz büyür
Kan boğulur susar
Dokunup geçtiğin her kuraklık
Yemyeşil bir vadiye dönüşür

Sen yürürsün rüzgar yürür
Bizi bu deprem günlerinde
İnan ki bir şiirsiz yaşamak
Bir de sensiz savaşmak öldürür

Biliyorum çok zor seni anlatmak. Bazen kelimeler, bazen de cümleler yetmez duyguların derinliğini anlatmaya. Hüznün dili yoktur çünkü. Acının da öyle. Herkes yürek acısını kendi dilinde yaşar. Ancak kimi zaman acı dolu yürekler aynı dost için çarpar. Acı erken bir ayrılış içinse çok daha yaralayıcı olur. Sana her şey yakışır diye düşünürdüm, ama bir tek bu gidiş sana hiç yakışmadı. Çok talihsiz ve erken bir gidiş oldu bu. Beklenmedik belki. Devrime bu kadar bağlı ve onurlu bir yaşamın mücadeleye katacağı o kadar çok şey var ki daha…
Bir boşluk nasıl anlatılır, bilmiyorum. Belki bir boşluğu anlatmak için önce doluluklardan başlamak gerek. Ama o kadar çok şeyi dolduruyordun ki, insan nereden ve nasıl başlayacağını bilemiyor. Çünkü seni tanımlayacak cümleler de sen olmalı. Sen gibi içten ve mütevazi, sen gibi canlı ve coşkulu, sen gibi inatçı ve kararlı, sen gibi neşeli ve enerji dolu olmalı. İşte bu çok zor.
Seni anlatmanın hem bu kadar zor, hem de bu kadar kolay olacağını hiç düşünemezdim. Çok kolay çünkü sadece seni tanımlayabilecek tüm kelimeleri alt alta sıralasam yetecek. Çok zor çünkü bildiğim tüm kelimeler seni anlatmaya yetmeyecek.
Bütün ömrünü mücadeleye ve devrime adamış iyi yetişmiş bir devrimcinin zamansız ayrılığını kabullenmek gerçekten çok zor. Kısa ama onurlu bir yaşam! Seni nasıl da özlü bir şekilde anlatıyor.
Güzelliklerden yana o kadar zengindin ki. İnsan nasıl ve nereden başlayacağını bilemiyor. Çünkü bütün insanlığın kurtuluşu için yüreği mücadeleden yana atanların dostu olmak senin için o kadar doğal bir davranıştı. Varoşlarda geleceği karartılmış gençliği devrime kazanmak için çabalayan emektin sen. Aldığın görevleri eksiksiz ve zamanında yerine getirmek için uğraşan inattın sen. Düşmana başı dik ve acımasız bir irade, dostuna samimi ve içten bir yürektin sen. Devrim mücadelesinde bitmez bir enerji, dinmez bir coşkuydun. Sen usanmaz, üşenmez, ertelemez bir bilinçtin. Büyük bir özveriyle davranır, bunu da hiç abartmazdın.
Belki bundandı bütün renklerin sana yakışması. Çünkü bütün renkler sende kızıla dönüşüyordu. Bir işçinin mavi hüznü sende kızıl bir umut oluyor, bir öğrencinin siyah geleceği sende kızıla doğuyordu. Bir emekçinin gri teri sende burçlara dikilecek kızıl bir bayrak oluyordu.
Belki bu yüzden seninle tüm sohbetlerimiz gelecek güzel günlerin inşasına dönüşüyordu her seferinde. Bu senin için içselleşmiş bir düşünüş tarzıydı. Saatlerce milyonların geleceğini en iyi nasıl kurarız diye tartışmak seninle olağan bir durumdu artık. Bugün İstanbul’un en güzel yerlerini parsellemiş asalakların işgal ettiği yerleri binlerce sokak çocuğunun eğitimine ayıracağımız okullar olarak kurguluyorduk kimi zaman. Kimi zaman uyuşturucu bağımlısı gençleri nasıl proletaryanın iktidarına kazanacağımızı tartışıyorduk. Kapitalizmin yoz kültürüne karşı devrimin sanatını nasıl oluşturacaktık? Bugünden yapılan eğitim çalışmaları, romanlar, film gösterimleri, devrimci şairlerin tanıtımı… Evet gerekliydi ama yetmiyordu. Çünkü kapitalizm boşluk bırakmıyordu. Daha çok işimiz vardı. Devrim. Evet olacaktı. Belki çok yakındı, belki umduğumuzdan daha uzak. Ama sosyalizmi inşa etmek için çok daha fazla çalışmalıydık.
O duru sesinle saatlerce tartışmayı nasıl da severdin. Gözlerin ışıl ışıl, canlı ve parlak. Mücadeleye duyulan inanç bir devrimcide en çok gözlerine yansır. Senin gözlerin de bunun bir kanıtıydı.
İyi bir devrimci olduğun kadar iyi bir dosttun aynı zamanda. Dostluğunu da her davranışınla karşındakine hissettirirdin. Tatlı bir bahar esintisi, insanın içini dolduran bir nefes gibiydi seninle sohbet etmek, şakalaşmak, hüzünlenmek. Aranan ve özlenen bir dost olmanın bütün gereklerini tüm samimiyetinle yerine getirirken ne kadar samimi ve mütevaziydin. Seni çok özlüyorum. Ve biliyorum bu özlem hiç dinmeyecek.
Kısa ve onurlu yaşamının bir bölümüne tanıklık etmiş olduğum için çok şanslıyım. Seni tanımış olmaktan onur duyuyorum. Yüreğini bana açtığın için, dostluğun için sana sonsuz teşekkür ediyorum...
Sana hoşçakal demeyeceğim. Vedalaşmalar kavuşulması olmayan ayrılıklarda olur. Ama biliyorum bizi kavuşturacak o kadar çok şey var ki... Kitlelerin öfkesinde yüreklerimiz, gençlerin umutlu gözlerinde bakışlarımız, dostluğun halayını çekenlerde ellerimiz birleşecek. Yanıbaşımızda olacaksın her an, kızıla boyandığında sokaklar dans edeceğiz seninle sonsuza kadar. Devrime sarsılmaz bir bağlılıkla inanan iyi bir devrimci işte bunun için asla ölmez. Bu senin için de geçerli. Her yeni günde tekrar doğacak, yeni yeni Betüller’de yeşereceksin.
Seni asla unutmayacağım can dostum, yürekdaşım, omuzdaşım...
yoldaşım...

BDSP’li Bir Siper Yoldaşın...

 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
0212 632 23 19