Brezilya
Topraksız Köylü Hareketi (MST)
Kırdan Şehire Yerelden Genele
James Petras
|
30 yıldır, asker ve sivil Brezilya hükümetlerinin hepsi,
“Tarım Reformu”na ihtiyaç olduğunu söyleyip durmuşlar
ama bir yandan da saldırgan politikaları ısrarla sürdürmüşlerdir.
Toprak dağıtımından sorumlu Federal Hükümet Bürosu INCRA
(Ulusal Kolonileştirme ve Tarım Reformu Enstitüsü) topraksız
aileleri, uzak sınırlardaki topraklara -genellikle pazarı
olmayan, kısır ve sıtma salgınının olduğu topraklara-
yerleştirme politikalarını sürdürmüştür. 30 yıllık varlığı
boyunca INCRA, 4 miyon insandan sadece 331 bin 276’sını,
yani topraksız köylülerin sadece % 7’den daha azını
yerleştirmiştir. Üstelik bu yerleşimlerin büyük çoğunluğuna
daha sonra INCRA’nın da yasal olarak tanıdığı MST’nin
(Topraksız Kır İşçileri Hareketi) örgütlediği toprak
işgalleri sebep olmuştur.
Federal ve devlete ait tarım kaynaklarının çoğu tarımsal
ticareti ve büyük ihracata yönelik çiftçileri desteklemek
ve güçlendirmek amacıyla paylaştırılmıştır. Askeri Cardoso
rejimi tarafından büyük ihracatçı çiftçilere teşvik
vermek ve finansal destekte bulunmak, “tarımsal modernleşme”
olarak nitelendirilmiştir. Tarımsal mordernleşme Cardoso
rejiminin neoliberal stratejisinin kilit parçası olmuş
ve MST’nin etkisinin artışı ve köylülerin büyüyen militanlığı
ile bağlantılı olarak küçük çiftçileri ve köylüleri
kırlardan göçe zorlamıştır. Sonuç olarak, kırsal bölge,
ekonominin en zorlu sektörü ve muhalefetin merkezi olmuştur.
Cardoso’nun ekonomiyi yeniden yapılandırması, parlementodaki
muhalefet partileri (İşçi Partisi, Brezilya Komünist
Partisi vs.) ve Şehir Sendikaları (CUT gibi) arasında
güçsüz ve etkisiz bir muhalefetle karşılanmıştır. Diğer
yandan kırlarda başka çatışmalar da yaşanıyordu. Cardoso’nun
politik saldırganlığı çok geniş bir zemine yayılıyordu.
Kârlı madenlerin, telekomünikasyon şirketlerinin, enerji
ve diğer kilit endüstrilerin özelleştirilmesi, finans
pazarının düzenlenişi ve yerel üreticilerle sanayi işçilerinin
yoğunlaştığı ulusal popülist ekonomik temeli ciddi olarak
yıpratan ticari ve parasal akışların liberalleştirilmesi,
bu saldırganlığın bir yansımasıdır. Cardoso’nun kentsel
saldırganlığı, denizaşırı bankerler ve endüstri sahipleri
ittifaklarının temelini oluşturur. Cardoso’nun öngördüğü
büyük ölçekli ve uzun dönemli dönüşümlerin kır ve kent
işçileri, küçük çiftçiler ve yerel üreticiler açısından
olumsuz sosyo-ekonomik sonuçlarının farkına varılması
ise MST’nin liderliği sayesinde olmuştur.
Bir adım ileri
iki adım geri
Cardoso’nun saldırganlığına karşı MST’nin yanıtı, 1995’in
başlarında kırsal kesimde kendi-karşı-saldırısını başlatmak
biçiminde gelişmiştir. MST, Cardoso’nun görev süresi
boyunca, gitgide artan sayıda topraksız aileyi kapsayarak
büyüyen kampanyalar örgütlemiştir.
Cardoso rejiminin MST’ye yanıtı ise, değişik zamanlarda
değişik biçimler göstermiştir. Hükümet, başlangıçta
karşısındaki bu olguyu yok saymaya çalışıp önemini azaltmak
amacıyla onu “çağdışı bir hareket” olarak adlandırmıştır.
Daha sonra ise, 1996’da MST 100.000 kişilik tarihi bir
gösteri düzenlediğinde, Cardoso, taktiklerini değiştirip
görüşmeleri başlatmış ve hareketi felç etmek amacıyla
toprak alımlarında kota uygulamayı önermiş ve hareketi
bu görüşmelerin içine çekmeye çalışmıştır. Cardoso,
MST’nin tasfiye edilmesiyle uluslararası tarımsal-endüstriyel
kompekslerle birlikte geniş ölçekli, yüksek teknolojiye
sahip, ihracata dönük bir tarım sektörü yaratmaya yönelik
stratejik politikalarınının önünün açılacağını ummuştur.
MST bu görüşmelere katılmıştır; ama Cardoso rejiminin
sabitlediği kontenjan sınırlarıyla en temel ihtiyaçlarını
bile karşılayamayan ve sayıları neredeyse 4 milyonu
bulan topraksız kır işçilerinin toprak işgallerini hiçbir
şart altında durdurmayacakları konusunda ısrarcı olmuştur.
MST eylemleri 1996’da rekor seviyedeki toprak işgalleriyle
son hızla devam etmiştir. Hareketin toprak işgalleri
stratejisi, yerel yurttaş guruplarını, belediye görevlilerini,
parlementodaki partileri, şehir sendikalarını, insan
hakları gruplarını ve kilise organizasyonlarını biraraya
getiren bir politik koalisyon biçiminin oluşturduğu
“extra- parlemento” hareketi ile birleşmiştir. MST,
işlenmeyen toprakların kamulaştırılması, topraksız tarım
işçilerine toprak dağıtımı ve yeni tarım yerleşimleri
için finans sağlamaya yönelik anayasa maddelerine yaslanmıştır.
Bu anayasal meşru çerçevede MST, barış yanlılarını ve
iyi örgütlenmiş toprak işgallerini denetleyen geniş
koalisyonlar kurabildi ve büyük şehirlerdeki kamuoyu
desteğiyle merkezi hükümetin baskılarını etkisiz kılabildi.
Yine de idari ve yerel derecelerdeki valiler, yerel
görevliler ve toprak sahipleri arasında Cardoso yanlıları,
MST’nin büyüyen etki gücünü yok etmek için şiddetli
baskılar ve hukuki engeller yaratmaya devam etti.
Eldorado katliamı
Ayrıca, Cardoso rejiminin politik desteğini sağlayan
UDR (Uniau Demokratica Ruralista: Tarımsal Demokratik
Birlik) içinde örgütlenen toprak sahipleri ve onların
valiler ve yerel görevliler arasındaki etkileri sayesinde,
vahşi sağcı saldırılar düzenlendi. Bu saldırıların en
önemlisi 1996’da topraksız işçilerin barışçıl protesto
kortejini dağıtmak için valinin emriyle askeri polisin
19 topraksız işçiyi alçakça katlettiği Eldorado dos
Carajas katliamıdır. Cardoso rejiminin ilk dört yılında
163 ten fazla topraksız kır işçisi cinayete kurban gitmiştir.
Ancak, El Dorado’daki katliamın MST’ye gözdağı vermeye
yönelik amacı ters etki yaratmış, kamuoyu desteği ezici
bir çoğunlukla hareketten yana dönmüş ve MST bu katliama
ülkenin tümünde yeni toprak işgalleri dalgası oluşturarak
cevap vermiştir. Bu süreçte, Cardoso Rejimi savunma
konumuna geçmeye ve izole olmaya itilmiş, yeni yerleşimcilere
kredi imkânı tanıyarak avantaj sağlamaya yeltenmiştir.
Ancak bu hükümet politikaları da başarısız olmuş ve
ailelerin toprak işgalleri ikiye katlanarak çoğalmıştır.
Hükümet, ekonominin stratejik sektörlerinin özelleştirilmesinde,
bankaların yeniden düzenlenmesinde ve ticari sınırları
açmada başarı sağladıysa da, kırsal kesim gittikçe inatçı
oldu. Gümrük engellerinin indirilmesi ucuz gıda ithalatı
anlamına geliyordu; gümrük vergilerinin kaldırılması,
kredi ve teknik yardım desteği ise yerel ufak üreticilere
zarar veriyordu. Sonuç felaketti: Cardoso rejiminin
ilk dört yıllık süresi boyunca, 400 binden fazla küçük
çiftçi iflasa sürüklendi, topraklarından koparıldı,
topraksız işçiler haline dönüştü veya Cardoso’nun “ihracata
yönelik tarımsal modenleşme” stratejisinin merkezini
oluşturan ihracata yönelik büyük tarımsal endüstrilerin
çalışanı oldu.
1996’da özellikle Brezilya’nın güneyinde MST örneğini
izleyen küçük çiftçiler hareketli ve organize olmaya
başladılar. 1997’ye gelindiğinde yeni bir kitle örgütü,
Küçük Çiftçiler Hareketi (MPA) ortaya çıktı. MPA, yolları
kapama, hükümet ofislerinin işgalleri ve merkezi eyaletlerde
büyük ölçekli gösteriler düzenlemek gibi MST’nin doğrudan
eylem taktiklerini uygulamaya başladı. 1999 Ağustosunda
ağır borç yükü altındaki 15 binden fazla büyük, orta
ve küçük ölçekli çiftçi borçlarının %40-60’lık oranının
affedilmesi talebiyle gösteriler düzenlemeye başladılar.
Cardoso (özellikle büyük çiftlik sahiplerine) %10 ile
20 arasında bir af önermişti. Aynı zamanda, Uluslararası
Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın (DB) hazineye yönelik
taleplerini karşılamak amacıyla küçük çiftçilere ayrılmış
olan federal bütçe kısıtlanırken, baskı altındaki Cardoso
rejimi MPA’ya bazı imtiyazlar (kredileri kolaylaştırmak,
kısmi borç affı gibi) önermişti. Sonuç, iki hafta sonra
Brezilya’da çiftçiler ve çiftlik çalışanlarının 100
bin kişilik geniş bir katılımla ve protestolar eşliğinde
sendikalara ve solcu partilere üye olmasıydı.
Yeni politikalar
Devletin uzlaşmaz tavrıyla karşılaşan MST, yönünü bir
ulusal-politik kampanya yoluyla şehir hareketleri ve
entelektüel kesimle beraber sosyo-politik koalisyonlar
oluşturmaya çevirdi. Kitlesel katılım ve tarım reformuyla,
devlet güdümlü endüstriyel programları, sistem yanlılarını
ve milliyetçileri birleştiren bir alternatif kalkınma
programı, “Colsuta Popular” böyle doğdu. MST’nin “yeni
eğilimi” (dar kırsal çerçeveyi kırma) yeni kentsel girişimlere
önayak oldu; Sao Paulo (1), Rio ve diğer büyük şehirlerdeki
Favela (2) halkını örgütledi. Bu kent örgütlenmeleri,
Sao Paulo’ya bir saatten daha az mesafedeki (işsizler
topluluğunun ve metal işçilerinin yoğunlukta olduğu)
Nuevo Canudos’taki toprakların işgaline neden olmuştur.
Cardoso rejimi ve eyalet valisi Nuevo Canudos’taki toprakların
“geliştirileceğini” öne sürerek kent göçmenlerini oradan
çıkarmak amacıyla bölgeye askeri polis sevk etti. Gerçekte
ise bunun nedeni, Sao Paulo’ya bir saat mesafedeki bu
bölgenin spekülatif amaçlar için değerli olmasıydı.
Kent topraklarına yerleşenlerin ümitsiz durumu, sonrasında
bölgeye polis baskını yapılmasına ve birçok eylemcinin
tutuklanmasına yol açan, pasta ve biftek yüklü iki kamyonun
kaçırılmasına neden olmuştur.
1999’un başına gelindiğinde, federal hükümet anayasaya
göre düzenlenmiş toprak kamulaştırmalarında devlet finansmanını
kaldırmaya karar verdi. Cardoso Dünya Bankası şemasına
uygun bir “Piyasa Tarım Reformu” uygulamak için yola
koyuldu. Federal hükümet fonları INCRA’dan (Tarım Reformu
Enstitüsü) “Toprakbank”a kaydırdı. INCRA’nın bütçesi
%53 azaltıldı, kooperatiflere yönelik düşük faizli kredilere
son verilmiştir. INCRA’nın bütçesindeki etkili kısıtlamalar,
köylü göçmenlerin işgal ettikleri verimsiz topraklarda
hiçbir parasal desteğe sahip olmayacakları anlamına
geliyordu.
“Piyasa Tarım Reformu”nun ekonomik olarak ayakta kalma
yeteneğinden yoksun olduğu ortadaydı. Gerçekte, hükümetin
amacı, MST’nin toprak işgallerinin, başarılı üretici
kooperatiflere yol açması ihtimalini ortadan kaldırmaktı.
Cardoso’nun stratejisinin ikinci amacı, topraksız işçilere
yerleşim amacıyla toprak sunarak ve kredi önererek onları
ayartmak, böylece hareketi bölüp, küçük çiftçiler arasında
rejimi destekleyen bir tabaka yaratmaktı. Ancak “Piyasa
Tarım Reformu”nun deneyimleri yine de umut verici değildi.
Büyük çaptaki devalüasyon, kâr düşüşleri ve zararla
karşılaşan, ağır bir şekilde borçlanmış çiftlik sahipleri
borçlarının affedilmesi talebiyle büyük bir gösteriler
serisi düzenledi.
Cardoso’nun sermaye kısıtlamaları, kamulaştırmaların
yapılmadığını iddia eden, verimsiz toprakları işgal
etmiş büyüyen çok sayıdaki topraksız aileyi ortaya çıkardı.
1999’un ilk dört ayı boyunca, MST ve CONTAG (Confederacion
Nacuonal de Trabolhederos na Agrucuultora) 155 büyük
arazinin üstünde 22 bin ailenin yerleşmesini örgütledi.
1999’un ortasına gelindiğinde, federal toprağa “karargah
kurmuş” 72 binin üstünde aile ve 350 binin üstünde çiftlik
çalışanı vardı. Bazı aileler bu kamplarda dört yıldır
yaşıyordu. Cardoso rejimi federal fonları elinde tutarak,
toprak işgalcilerinin cesaretini kırmayı ve MST’nin
desteğini çökertmeyi ummuştu. Hükümetin işsizlere ve
yoksul çiftlik işçilerine genel cevabı -şehirlere göçmek
zorunda kalanlara- çoğu büyük şehir merkezlerindeki
%20 işsizlik oranı ve içi boş vaatlerdi. Cardoso’nun
kırdaki büyük çiftçileri savunması ve potansiyel üretici
olan topraksız işçilere yönelik olumsuz politikaları,
yeni göç dalgalarıyla yoğunlaşan şehirlerde tansiyonu
yükseltti. Tansiyonun yükselmesine bir diğer neden de,
MST’nin gittikçe güçlenerek şehir organizasyonlarında
yer almasıydı.
Şehirlere ve genele geçiş
Hükümetin anayasa üstündeki ataklarına ve toprak reformu
bütçesindeki kısıtlamalarına MST’nin yanıtı, yönünü
daha fazla politik alana çevirmek oldu. Burada sorun,
popüler desteğe ve toprak işgallerine dayanarak topraksız
işçilerin ne kazandıkları ve devletin yeni oluşturulan
yerleşim yerlerini finanse etmesinden ne kaybettikleridir.
Bu süreçte, MST’nin ulusal önderliği kendi açısından
iki yönde gelişme sağladı. Birincisi, yükselen gücüyle
seçime yönelik politikalarda doğrudan etkisi olacağı
sinyallerini verdi. İkincisi de, doğrudan hükümete meydan
okumaya yönelik siyasi koalisyonlardaki çabalarını arttırdı.
Ulusal düzeydeki bu stratejik değişiklikler yaşanırken
ve MST federal ya da yerel düzeyde politik inisiyatifi
alma çabalarını artırırken, Cardoso’nun sağcı yandaşları
da MST’ye karşı saldırılarının dozajını artırdılar.
Parana, Para, Sao Paolo eyaletlerinde çok sayıda MST
eylemcisi ve topraksız işçi işkence gördü, dövüldü ve
hapse atıldı. Barışçıl köylü protestocuları öldürmeleri
açıkça video görüntülerle saptanan askeri görevliler
El Dorado De Caragas katliamının emrini veren askeri
görevliler gibi temize çıkarıldılar. Toprak sahipleri
ve yargıçlar-savcılar arasındaki güçlü bağlar sonucunda,
1985-90 yılları arasında 1.158 kırsal eylemcinin cinayete
kurban gitmesine karşın sadece 56 kişinin yargılamaya
getirilebildi ve yalnızca 10 kişi suçlu bulundu.
MST politikalarındaki yeni eğilimde çeşitli faktörler
ağır basmaktadır. Birincisi, yargı sisteminin yüksek
derecede politize olmuş doğası (Para’da 19 topraksız
işçinin öldürülmesine sebep olan askeri görevlilerin
yargılanma şekli gibi) normal yargı sürecinin ağır ihlalleriyle
kanıtlanmıştır. Sunulan güçlü delilleri ve jürinin suç
bulgularını görmezden gelen, sunulan delillerin yeterliliğini
tartışmaya açan yargı müdahalesi ve kilit görgü şahitlerinin
reddedilmesi, organize olmuş ve politik nüfuza sahip
toprak sahiplerine karşı mahkemelerde adaletin olanaksız
olduğunun kanıtıdır. Doğrudan politik baskı olmadan
adaletin sağlanması artık mümkün değildir.
MST politikalarındaki yeni eğilimin ikinci sebebi ise
Tarım Reformu Enstitüsü’nün parçalara ayrılması ve yeni
yerleşim birimlerinde göçmenler için sermaye sağlanmasının
hükümet tarafından imkânsız kılınmasıdır. MST’nin toprak
işgalleri stratejisi, çoğunlukla INCRA’yı yasal uzlaşma
zeminine çekerek yerleşim birimlerindeki göçmenlere
üretim için sermaye sağlamak yönündeydi. INCRA’nın parasal
desteği olmadan, MST’nin örgütlediği toprak işgalleri
özellikle tohum, gübre, çiftçilik aletleri ve temel
yaşam araçları sağlamada finansal darboğazlarla karşılaşıyordu.
Cardoso Rejimi, INCRA’nın kaynaklarını kısıtlayarak
kaynakları Toprak Bank’a aktardığı için, yalnızca ulusal
planda bir politik güç olunduğunda işgaller yoluyla
oluşturulan yerleşim birimlerini ayakta tutmanın mümkün
olduğu anlaşıldı. Sadece bu çaptaki bir politik örgütlenme,
Dünya Bankası’nın desteğiyle sürdürülen politikalara
karşı çıkmaya yeterli olacaktı.
MST’nin geniş sosyal ittifaklar politikasındaki yeni
eğilimini etkileyen üçüncü faktör ise önceleri hareketsiz
duran sektörlerin taleplerinin radikalleşip genişlemesi
ve derinleşen ekonomik krize bağlıydı. Böylece sosyal
ittifaklar, küçük ve orta ölçekli çiftlik sahiplerini,
endüstrinin ulusalcı sektörlerini, huzursuzlaşan kamu
görevlilerini ve çoğu işsiz kalmış eski sanayi işçilerini
kapsamaya başlamıştı.
Ulusal ittifak programlarını değiştirmeyi etkileyen
dördüncü neden; hükümetin tarım politikasının tümüyle
mahvedici etkileridir. Serbest pazar politikaları, ucuz
ithalat, krediler ve hammadde maliyetlerine bağlı olarak
fiyatlardaki nispi düşüş, 1986-96 arasında 5,5 milyona
yaklaşan insanın kırlardan büyük göçüne neden olmuştur.
1986 kırsal nüfus sayımı kırsal nüfusu 23,4 milyon tahmin
ederken, 1996’ya gelindiğinde kırsal nüfus 18 milyona
gerilemiştir. Brezilya’da toprağın belli ellerde yoğunlaşması
ve topraksızların artışı üst boyutlara ulaşmıştır.
Toplam çiftçilerin %7’si toprakların %40’ına sahiptir.
1996’da toprak sahiplerinin %1’i, toprakların %45’lik
tutarı olan bin hektarın üzerindeki topraklara sahiptir.
4 milyonun üzerinde çiftlik çalışanı topraksızdır. Kırsal
nüfustaki azalma ve kasabalarla şehirlere göç özellikle
kırsal bölgeleri elinde tutan MST organizatörleri için
kentleri başlıca potansiyel bölge haline getirmiştir.
MST karışık sonuçlarla karşı karşıya kalmış, kırsal
kesimlerdeki toprak işgalleri için işsiz kır göçmenlerini
örgütlemeye çalışmıştır. En zor sorunlardan biri, şehirlerin
yakınlarındaki toprakların en azından kısmen gelişmiş
olmasıdır. (Hükümetin aileleri işgal edilen topraklardan
şiddet kullanarak çıkarması için kullandığı bir bahane)
Geliştirilmeye uygun olmayan topraklar olarak tanımlanan
dar kapsamlı sınırların içinde, MST toprak işgallerinin
sınırlarını genişletmeye yönelik politikalarla ilgilenme
ihtiyacını hissetmiştir.
MST bir yandan ulusal politikaları ve ulusal ittifakları
inşa etmeye yönelirken diğer yandan kırsal örgütlenmeye
ve gelişmemiş toprakların işgaline devam etmiştir. 1999
yılının ilk altı ayında, 23 binin üzerinde aileyi kapsayan
147 işgal gerçekleştirilmiş, böylece “Piyasa Tarım Reformu”nun
bütün zorluklarına rağmen hükümet üstündeki baskılarını
devam ettirmiştir. MST, kırsalda ve ulusal düzeydeki
ittifaklarda halka içindeki örgütlenmesini sürdürmeyi
sağlayan iki yönlü bir strateji izliyor. Kır-kent ittifaklarının
başarısının anahtarı; Kent partileri ve hareketlerinin
MST’ye desteğini artırmak için oldukça güçlü bir kırsal
hareketin genişletilmesi...
MST’nin başarılı seferberliği ve topraksız işçileri
dönüştürmesi, iyi örgütlenmiş, politik bilince sahip
ve demokratik yapısı olan bir hareketin Dünya Bankası-IMF’nin
neoliberal politikalarına karşı durabileceğini göstermiştir.
Kamu desteği oluşturmada ve sosyal ittifaklar aşamasında
yasal ve doğrudan eylem taktikleriyle sivil kuruluşların
birleştirilebilmesinin başarısı, MST’nin Cardoso rejimine
karşı muhalefetin merkez gücü olmasına yol açmıştır.
Geleneksel sol partiler ve sendikaların gerilemesi ise
bir ölçüde ekonomideki yapısal değişimden kaynaklanmakla
birlikte, daha çok iç politik ve örgütsel yetersizliklerinin
sonucudur.
Brezilya’da kitlesel politik eylem için “objektif şartlar”
olgunlaştırılmıştır. Gelir düşüşünün, ticari politikalarının
liberalleştirilmesi ve yükselen faiz oranlarının üreticileri,
küçük çiftçileri ve kırdan göçe zorlanmış topraksız
işçileri yoksullaştırması hiçbir yerde kırlardaki kadar
olmamıştır.
Topraksız işçi sayısındaki artış, küçük çiflik tarımındaki
azalma ve mülk sahiplerinin topraklarındaki genişleme,
etkisini büyütmek ve çekim gücünü arttımak için MST’ye
uygun olanaklar sağlamıştır. Onun iyi örgütlenmiş, başarılı
toprak işgallerinin tutarlı ve verimli zirai kooperatiflerine
dönüşmesinin halkın dikkatini çektiği büyük şehirlerdeki
kamuoyu yoklamalarında kanıtlanmıştır.
MST: Başarabilecek mi?
Kısacası, Cardoso rejiminin karşı-reformcu tavrı, sonuçta
MST’nin stratejisindeki radikal bir değişimi de böylece
zorunlu hale getirdi: Sosyal bir hareketten sosyo-politik
bir harekete, kıra ağırlık veren bir örgütlenmeden,
başlıca şehir hareketleri ve partilerle bir ittifaka
doğru...
J. Yves Martin’e göre; Cardoso’nun pazar ekonomisi stratejisi,
karşılıklı politik cepheleşmenin artışını ve kırsal
kesimdeki baskıcı yöntemleri beraberinde getirmiştir.
Bu, Financial Times’in sayfalarında, çok iyi örnekleniyor.
Yanyana iki başlık şöyledir: “Brezilya Yabancı Yatırımcıları
Cezbetmek İçin Engelleri Kaldırıyor” ve “Brezilya’daki
cinayette (3 polis görevlisi) aklama.“
Cardoso’nun politikalarının yabancı sermaye için çekiciliği,
baskıcı görevliler için kaçınılmaz imtiyazlar gerektiren,
daha büyük baskılara zorlayan ekonomik önlemlere sıkıca
bağlanmış olmasıdır. “Yenilikçi” Cardoso, geleneksel
oligarşik politikaların (yabancı teşvikler, toprak sahiplerinin
ittifakı, sosyal politikalardaki gerileme ve askeri
baskılar) ağıyla kaplanmıştır. Cardoso rejiminin zayıflatılması
ve etkisinin azaltılması, MST’ye yeni durumdan politik
yararlar sağlayabilmesi için büyük fırsatlar sunuyor.
Bu durumda MST’nin temel problemi, zayıf ve parçalanmış
şehir hareketleri ve partileriyle güçlerini birleştirme
çabalarıdır. Sonuç olarak MST, şimdiye kadar şaşırtıcı
başarılar sağlamış olsa da, yerel bağlamda “hareket
politikalarının” sınırlarını ancak tayin edebilmiştir.
Parlamenter rejimin bulanık suları ve sendikaların tutarsız
politikalarında ulusal-politik bir güç olmayı başarıp,
başaramayacağı ise merak konusudur.
Dipnot:
(1) Brezilya’nın başkenti.
(2) Brezilya’nın büyük kentlerindeki gecekondu ve yoksulluk
bölgeleri.
Kaynak ve Çeviri: Cosmopolitik
|