Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

38. Sayı - Şubat 2006

1917 Ekim Devrimi’nin en doğrudan sonuçlarından biri de kuşkusuz, eskiden Çarlık yönetiminin halka karşı kullandığı ordunun dağıtılması ve yepyeni bir halk ordusu olarak Kızılordu’nun kurulmasıydı.
Ekim Devrimi bu bakımdan kendisinden sonraki bazı örneklere göre oldukça farklı bir yol izlemiştir. Örneğin daha sonraları gerçekleşen Çin, Vietnam, Küba devrimlerinde ezilen kitlelerin silahlı kuvvetleri devrimin ilk aşamalarından beri bir halk ordusu olarak örgütlendiği için, bu ülkelerdeki devrimci güçler iktidara geldiklerinde “halkın silahlı örgütlenmesi” sorununu nasıl çözecekleri sorunu ile karşı karşıya kalmamışlardı. Ki zaten bu devrimci güçler iktidara yürürlerken mevcut devlet ordusunu yenilgiye uğratmak ve onu büyük ölçüde yok etmek durumundaydılar.
Oysa 1917 Ekim’ine gelindiğinde ortada büyük paylaşım savaşında yenilgiye uğramış bir çarlık ordusu vardır, bu ordunun askerlerinin birçoğu ise işçilerle birlikte devrim saflarında, ayaklanma halindedir. Yani Ekim günlerinde iktidar Sovyetler tarafından alındığında, işçi milisleri, Bolşevik müfrezeler vardır ama henüz bir Sovyet ordusu yoktur. Öte yandan aynı süreçte iç savaşın da eli kulağındadır.
Tam da bu noktada, Beyaz generalleri yenilgiye uğratmak ve devrimi korumak için bir Kızılordu kurulması zorunlu olmuştur. Zaten bu Bolşeviklerin düzenli orduya ilişkin devrimci düşüncelerine de uygun bir durumdur. Çünkü bu düşünceler, esas olarak yeni bir ordu tipine de denk düşmekteydi. Örneğin, daha 17 Aralık 1917’de, yani devrimin ilk günlerinde Sovyet Yönetimi, onbaşıdan generale kadar ordudaki bütün rütbeleri, selamlama zorunluluğunu, subay kulüplerini ve emirsubaylığı kurumunu kaldıran bir kararname yayınlamıştı. Ancak savaşın sürmekte olması ordunun tamamen terhis edilmesini imkânsız kılıyordu. 15 Ocak 1918’de Sovyet Yönetimi, işçiler ve köylülerden oluşan bir kızılordunun kurulması için gönüllülere bir çağrı yayınladı. Ancak bu ilk çağrı yeterince etki yaratmadı. Petersburg’da bile ancak 5.500 asker toplanabildi. Ancak Brest-Litovsk görüşmelerinin çıkmaza girdiği- noktada Alman ilerlemesi yeniden başlayınca, çok daha yoğun bir propaganda hamlesi başlatıldı. Geçici olduğuna tarafların hiçbir kuşkusu olmadığı barış imzalandıktan sonra Troçki, Savaş Halk Komiserliği ve Yüksek Savaş Konseyi Başkanlığı görevlerini devraldı ve Nisan ayı içinde 100 binden fazla gönüllü Kızılordu’ya katıldı.
Bu gönüllüler arasında, daha devrimden önce çalışmak için Rusya’ya gelmiş birçok yabancı işçi ve savaş tutsağı da vardı. Sovyet yurttaşlığına geçen Çinli, Alman, Polonyalı, Çek, Slovak, Macar, Koreli, Romanyalı ve başka uluslardan gelen bu insanlarla, uluslararası alaylar ve tugaylar oluşturuluyordu.
Ancak İç Savaş’ın patlamasıyla birlikte, 1918 yazında Sovyet iktidarı, gönüllülük ilkesinden vazgeçerek zorunlu askerlik hizmetini kabul etmek zorunda kaldı. Bu, o zamana kadar büyük ölçüde militan işçilerden oluşan Kızılordu’nun sınıfsal karakterinin de değişmesine, köylülerin orduda ağır basmasına yol açtı. Orduya gönderilen parti militanları, disiplin eksikliğine karşı savaşıyor, birliklerde eğitim çalışmaları yaparak, müdahalecilerin ve Beyaz muhafızların niyetlerini anlatıyorlarsa da, ordu büyüdükçe Rus köylülerinin geleneksel anti-militarizmi karşısında bu uygulama etkisini giderek yitiriyordu. Örneğin İç Savaş’ın belki de en yoğun yılı olan 1919 yılı başından ordunun mevcudunun 3 milyona ulaştığı 1920’ye kadar, toplam 2.846.000 kişi ordudan firar etti. Yine de buna karşın Kızılordu karşıdevrim ordularını yenilgiye uğratarak devrimi korumayı başardı. Daha sonraki yıllarda da Çar dönemi subaylarının yeniden orduya alınması her zaman bir tartışma konusu olarak kaldı ama her şeye karşın Kızılordu, Bolşevik devrimin en sağlam temeli olarak süreçte sağlam bir yer tuttu. Aynı Kızılordu, daha sonraları 1940’larda Stalingrad önlerine dek gelen Alman işgalcileri karşısında destanlar yazacak ve faşist sürülerini önüne katarak Berlin kapılarına dek kovalayacaktı.


 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
0212 632 23 19