1960
yılında Adana'da doğdu. Faşist milis saldırıların
yoğunlaştığı bir dönemde, lisede devrimci mücadeleye
katılmaya başladı. Liseden sonra Adana Eğitim
Enstitüsü'ne girmiş ve burada THKP-C/HDÖ'nin örgütsel
faaliyetleriyle tanışmıştır. 1979 yılında THKP-C/HDÖ
üyesi olarak okul ve mahalle ilişkilerinde çalışmış
ve 1979 ortalarında Adana Çukobirlik Yağ Fabrikası'na
işçi olarak girerek, sendikal çalışmaların örgütlenmesine
katılmıştır. Bu çalışmalarındaki etkinliği, sarı
sendikacılar tarafından etkisizleştirilmek amacıyla
polise ihbar edilmiş ve bir süre polis tarafından
gözaltına alınmıştır. 1980 başından itibaren polis
tarafından aranması üzerine, illegal örgütsel
faaliyette bulunmakla görevlendirilmiştir.
14 Eylül 1980 günü Süleyman AYDEMİR isimli yoldaşıyla
birlikte gerçekleştirdikleri eylem sonrasında
oligarşinin resmi zor güçleriyle silahlı çatışmaya
girmişler ve çatışmada bir tank yüzbaşısını öldürmüşlerdir.
Serdar Soyergin, çatışma sırasında aldığı iki
kurşun yarası sonucu oligarşinin eline tutsak
düşmüştür.
Olayda bir yüzbaşının öldürülmesi üzerine 12 Eylül
faşist askeri yönetimi çılgına dönmüş, halka ve
devrimcilere duydukları bütün kinlerini Serdar
Soyergin’in yargılanmasında göstermişlerdir.
40 gün süren tüm yargı-yargıtay ve onay işlemleri,
hiçbir hukuk kuralına uyulmaksızın gerçekleştirilmiş
ve idam cezası 25-26 Ekim 1980 günü infaz edilmiştir.
Serdar’ın son isteği, zafer günü yoldaşlarıyla
birlikte içmeyi tasarladığı kahveyi, cellatların
gözlerinin içine bakarak içmek olmuştur
Sevgili Anneciğim
Eğer ben asılıp ölürsem, sen hiç üzülme.
Geride kalan yoldaşlar da senin oğlundur.
Ve onların benim intikamımı alacağına ve
güven. Devrim yolunda binlerce yiğit öldü,
öldürüldü, işkence ile öldürüldü, ama bize
bunu yapan köpeklerin sonu daha kötü olacak.
Onlar bu topraklarda sağ yaşayamayacaklardır.
ABD'nin kuklası olan faşist askeri cunta
ondan aldığı emirleri yerine getiriyor.
Ama cunta kendi mezarını kendi hazırlıyor.
Bunca asılan gençlerin hesabı cuntadan sorulmayacak
mı? Sorulacak elbet. Çünkü dünyanın her
tarafında askeri cuntalar gelmiştir. Fakat
eninde sonunda yıkılmışlardır. Çünkü cuntanın
amacı devrimci mücadeleyi söndürmek ve cunta
yönetimini ABD'nin seçtiği sivil yönetime
devretmektir. Anne öldükten sonra bacılarıma
sahip ol ve onları teselli et üzülmesiler.
Çünkü devrimci mücadelede ölüm her an yaşanacak
bir olaydır. Çünkü bu yola baş koyanlar,
ya ölmüşlerdir ya cezaevlerine atılmışlardır.
Fakat yılmamışlar ve savaşarak ölenler,
geride çekirdek bırakmışlardır. Çünkü Yaşam
süresince boş durmamışlardır. Mutlaka bir
şeyler yapmışlar veya yapmaya çalışmışlardır.
Çünkü analar yiğitlere gebedir. Yiğitler
de devrimlere gebedir. Çünkü biz aşığız
devrimlere, susamışız özgürlüğe. Özgürlük
yolunda düşen tüm gerillalara selam olsun.
Onlar unutulmadı, bizler de unutmadık. Nasıl
1971'lerin intikamı alındı unutulmadıysa,
1980'lerde unutulmayacaktır. Çünkü devrimci
mücadele ölenlerle sönmez. Biz bir ölürüz
bin doğarız. Çünkü faşist askeri cunta bizim
tabii ki kellemizi isteyecektir. Biz ölürken
bile başımız dik yürürüz, hiçbir köpeğe
taviz vermeyiz ve sloganımızı atarız.
Serdar SOYERGİN
Yaşasın THKP-C HDÖ
|
|