Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

38. Sayı - Şubat 2006

devrim emekçileri...

1960 yılında Adana'da doğdu. Faşist milis saldırıların yoğunlaştığı bir dönemde, lisede devrimci mücadeleye katılmaya başladı. Liseden sonra Adana Eğitim Enstitüsü'ne girmiş ve burada THKP-C/HDÖ'nin örgütsel faaliyetleriyle tanışmıştır. 1979 yılında THKP-C/HDÖ üyesi olarak okul ve mahalle ilişkilerinde çalışmış ve 1979 ortalarında Adana Çukobirlik Yağ Fabrikası'na işçi olarak girerek, sendikal çalışmaların örgütlenmesine katılmıştır. Bu çalışmalarındaki etkinliği, sarı sendikacılar tarafından etkisizleştirilmek amacıyla polise ihbar edilmiş ve bir süre polis tarafından gözaltına alınmıştır. 1980 başından itibaren polis tarafından aranması üzerine, illegal örgütsel faaliyette bulunmakla görevlendirilmiştir.
14 Eylül 1980 günü Süleyman AYDEMİR isimli yoldaşıyla birlikte gerçekleştirdikleri eylem sonrasında oligarşinin resmi zor güçleriyle silahlı çatışmaya girmişler ve çatışmada bir tank yüzbaşısını öldürmüşlerdir. Serdar Soyergin, çatışma sırasında aldığı iki kurşun yarası sonucu oligarşinin eline tutsak düşmüştür.
Olayda bir yüzbaşının öldürülmesi üzerine 12 Eylül faşist askeri yönetimi çılgına dönmüş, halka ve devrimcilere duydukları bütün kinlerini Serdar Soyergin’in yargılanmasında göstermişlerdir.
40 gün süren tüm yargı-yargıtay ve onay işlemleri, hiçbir hukuk kuralına uyulmaksızın gerçekleştirilmiş ve idam cezası 25-26 Ekim 1980 günü infaz edilmiştir.
Serdar’ın son isteği, zafer günü yoldaşlarıyla birlikte içmeyi tasarladığı kahveyi, cellatların gözlerinin içine bakarak içmek olmuştur

Sevgili Anneciğim
Eğer ben asılıp ölürsem, sen hiç üzülme. Geride kalan yoldaşlar da senin oğlundur. Ve onların benim intikamımı alacağına ve güven. Devrim yolunda binlerce yiğit öldü, öldürüldü, işkence ile öldürüldü, ama bize bunu yapan köpeklerin sonu daha kötü olacak. Onlar bu topraklarda sağ yaşayamayacaklardır. ABD'nin kuklası olan faşist askeri cunta ondan aldığı emirleri yerine getiriyor. Ama cunta kendi mezarını kendi hazırlıyor. Bunca asılan gençlerin hesabı cuntadan sorulmayacak mı? Sorulacak elbet. Çünkü dünyanın her tarafında askeri cuntalar gelmiştir. Fakat eninde sonunda yıkılmışlardır. Çünkü cuntanın amacı devrimci mücadeleyi söndürmek ve cunta yönetimini ABD'nin seçtiği sivil yönetime devretmektir. Anne öldükten sonra bacılarıma sahip ol ve onları teselli et üzülmesiler. Çünkü devrimci mücadelede ölüm her an yaşanacak bir olaydır. Çünkü bu yola baş koyanlar, ya ölmüşlerdir ya cezaevlerine atılmışlardır. Fakat yılmamışlar ve savaşarak ölenler, geride çekirdek bırakmışlardır. Çünkü Yaşam süresince boş durmamışlardır. Mutlaka bir şeyler yapmışlar veya yapmaya çalışmışlardır. Çünkü analar yiğitlere gebedir. Yiğitler de devrimlere gebedir. Çünkü biz aşığız devrimlere, susamışız özgürlüğe. Özgürlük yolunda düşen tüm gerillalara selam olsun. Onlar unutulmadı, bizler de unutmadık. Nasıl 1971'lerin intikamı alındı unutulmadıysa, 1980'lerde unutulmayacaktır. Çünkü devrimci mücadele ölenlerle sönmez. Biz bir ölürüz bin doğarız. Çünkü faşist askeri cunta bizim tabii ki kellemizi isteyecektir. Biz ölürken bile başımız dik yürürüz, hiçbir köpeğe taviz vermeyiz ve sloganımızı atarız.


Serdar SOYERGİN
Yaşasın THKP-C HDÖ

 



 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
0212 632 23 19