Sınıflar mücadelesinin tarihinde öyle anlar vardır
ki, bu tarihsel gerçeklikler emperyalist film
üreticileri tarafından ele alındıklarında bile
balçıkla sıvanamayan güneş misali ışıltılarıyla
insanlığa yol göstermeyi bilirler. “Kapıdaki Düşman”
filmi de böylesi bir tarihsel gerçekliği taşır
günümüze. İkinci Paylaşım Savaşı’nın en kızgın
günlerinde, Stalingrad önlerinde iki sınıf çarpışmaktadır.
İnsanlığın gördüğü en karanlık sistemin yaratıcısı
emperyalist kapitalizmin en uç noktası olan Alman
Faşizmi şahsında burjuvazi ve yine insanlığın
o güne kadar üretebildiği en özgür, en eşitlikçi
ve paylaşımcı, en insancıl sistem olarak Sovyet
Sosyalizmi şahsında proletarya...
Ve sınıf mücadelesi, her sınıfın kendi kahramanlarını
yaratarak ilerler. Proletarya cephesinde, basit
bir köylü çocuğu Vassili Zaitsev yeteneklerini,
ait olduğu sınıfın umutlarıyla, özlemleriyle,
inancıyla ve savaşkanlığıyla birleştirerek bir
keskin nişancı olarak düşmana kök söktürür. Burjuvazi
ise bir rütbeli, bir aristokrat, “iyi” eğitimli
bir katille proletaryanın karşısına çıkar: Binbaşı
König. Film, bu iki keskin nişancının yaşamlarında
iki sınıfın arasındaki uçurumu da sergilemektedir.
Bir tarafta her türlü konfora ve maddi güce sahip
Binbaşı König, yemesi içmesi, rahatıyla günümüzün
kolasız bir tek adım dahi atamayan işgalci ABD
askerlerini anımsatırken, tüm enerjisini düşmanına
yoğunlaştıran yoksul Vassili, bir yandan da açlıkla,
soğukla, hastalıklarla boğuşurken en büyük desteği
iradesini ve gelecek umudunu, inançlarını partisinde
cisimleştiren sınıf kardeşlerinden almaktadır.
Sınıf savaşının bir cephesi de propagandadır.
Faşizmin “ezdik bitirdik, ha düştü ha düşecek”
söylemleri güçlü hoparlörlerle Stalingrad sokaklarında
ortalığı kaplarken, basit-ilkel cephe matbaalarında
basılan, kötü bir fotoğrafla süslenen ve can-kan
pahasına dağıtılan el kadar kızılordu bültenleri
cephedeki halk kahramanın yaptıklarını anlatarak
sınıf kardeşlerinin umudunu, inancını büyütmektedir.
Gerisini izleyicilere bırakalım diyerek bu tarih
dersi niteliğindeki filmi dikkatle okuyarak izlemenizi
öneriyoruz. Şüphesiz yapımcılarının burjuva niteliğinden
ötürü ile filmde savunmayacağımız, hatta şiddetle
karşı çıkacağımız birçok sahne de var elbette.
Ama şu çok önemli: Bugün eski Sovyet Cumhuriyetleri’nin
birçok köşesinde Vassili Zaitsev’in heykeli, büstü
faşizmi ezen halkların onur abideleri olarak alanları
süslerken “herşey bitti” diye çığlıklar atan postmodern
ahlaksızların tüm çabalarına rağmen o topraklarda
yaşayan halkların ortak belleğinde bu halk kahramanın
anısı hala yaşamaya devam etmektedir.
İnternet
Dünyasından
Sınıf Araştırmaları İçin
Yararlı Bir Kaynak: www.sendika.org
Bu sayımızda tanıtacağımız sendika.org sitesi
uzun süredir yayın hayatını sürdürüyor.
Site, işçi sınıfına dönük araştırmalar,
politik değerlendirmeler ve dosya çalışmalarının
yanında kaydadeğer sol iktisatçıların, yazarların
çalışmalarına kolayca ulaşma imkanı da sağlıyor.
Ayrıca Emek Haberleri,Emek Ajandası gibi
bölümler süreci izlemek açısından yararlı.
Ama bütün bunlardan daha önemlisi, sitenin
özellikle Latin Amerika’ya yönelik bir çeviri
çabasının olması ve hem makaleler hem de
haberler düzeyinde bunu gerçekleştirmesi.
Bütün bu açılardan sendika.org, düzenli
bir biçimde izlenmeyi hak ediyor. Okurlarımızın
bu bilgi kaynağını değerlendirmesi kuşkusuz
yararlı
olacaktır.
|
|