Tarihin herhangi bir diliminde Ortadoğu ile ilgili
konuşuluyorsa eğer, Filistin ve Kürt halklarından
söz etmemek neredeyse imkânsızdır. Özellikle Kürt
halkından, parçalanmış ve bölüşülmüş Kürt topraklarından
bahsetmeden Ortadoğu coğrafyasından söz edilemez.
Tarih boyunca her zaman bir halk olarak kendini
kabul ettiren Kürt halkı, kendi varlığını en görmeyen
gözlere dahi göstermiştir.
Özellikle Türkiye Cumhuriyeti tarafından tekrar
tekrar inkar edilen Kürtler, savaşımını hiçbir
zaman bırakmamıştır. Son 20 yılın gazete arşivlerine
bakılması, atılan bomba sayılarının araştırılması,
boşaltılan köylerin sayılması, çocuk yaştaki bedenlere
sıkılan kurşunlar, artan bir Kürt gerçeğinin ülke
gündemine damgasını vurduğunu bize gösterir. Dersim’den
Ağrı’ya irili ufaklı bir dizi isyan, türlü katliam
ve cinayetlerle bastırılmış ama her seferinde
Kürt halkı yeniden ayağa kalkmasını bilmiştir.
Özellikle 1984 yılından itibaren Kürtlerin, gerilla
ile birlikte gelişip, gündeme damgasını vurması
herkesi yeniden düşünmeye sevk etmiştir. Bu yansımanın
etkileri değişik zeminlerde, farklı etki ve tepkiler
yaratmıştır.
Ama egemenlerin ara sıra “Kürt Realitesi” dedikleri
şey, aslında yüzlerce yıllık bir öyküdür. Yüzyıllar
boyunca bölgedeki imparatorlukların çatışmaları
arasında savrulup duran Kürtler, bütün bunlara
karşın varlık ve birliklerini koruyabilmişlerdir.
Daha yakın tarihlere gelindiğinde ise, modern
Kürt uyanışı başlar. 1889’da Kahire’de ilk Kürtçe
gazete olan Kürdistan yayın hayatına başlar… 1918
10 Ocak’ta Kürt Teali Cemiyeti kurulur. 1923,
Lozan anlaşması ile Kürt toprakları dört parçaya
bölünür. 1925’te Şeyh Said başkaldırır… 1926’da
Ağrı Başkaldırısı ve katliamı… 1927 Xoybun Cemiyeti’nin
kuruluşu… 1938 Dersim isyanı…
1946 ise Mahabad Kürt Cumhuriyetinin kuruluş yılıdır.
Bölge, İran Şahlığının despotluğu altındadır.
İran Şahı Rıza Pehlevi, yıllarca kurduğu baskı
ile Kürt ulusunu kendisine boyun eğdirmeye zorlamıştır.
Bu bir anlamda Kürtleri tamamen yoketmeye yönelik
bir saldırıdır. Birçok Kürt, idam edilir ya da
sürgüne yollanır. 1941 yılında İngiliz ve Rusların
İran’a girişleri, Rıza Pehlevi’nin iktidarına
son verir.
Bu son durum, bölgede üç ayrı konumlanmaya yol
açtı. Urmiye kenti civarında Sovyet hakimiyeti,
Hanekin-Kirmanşah yolunun kuzeyinde İngilizler
ve bu iki bölge arası da Kürt güçlerine kalmıştı.
Bu arada sürgündeki Kürtler geri dönmeye başlamıştır.
1942 yılında Mahabadlı zanaatçı Zabihi’ni girişimi
ile Komala Jiawavewey Kûrdistan (Kürdistan’ın
dirilişi) kurulur. Kürdistan Dirilişi’nin programı
birleşik Kürdistan’ı hayata geçirmektir. Komala,
İran bölgesi dışında Güney Kürdistanda Musul,
Kerkük, Hewler, Süleymaniye, Rewanduz ve Şaqlawa’da
da faaliyet yürütür. 1944 yılında Komala büyür,
“Niştiman” adlı gazeteyi çıkarır. 1945 yılında
Komala Mahabad Bölgesinde kendini resmen ilan
eder. Mahabad bölgesinin sevilen kişiliklerinden
Qazi (Kadı)Muhammed, Komala’nın üyeliğine kabul
edilir. Kadı ailesi bölgenin saygın ailelerindendir.
Qazi Muhammed, Farsça, Türkçe, İngilizce ve Rusça
bilmektedir. Süreç içerisinde, Qazi Muhammed,
Komala’nın liderliğini eline alır. Qazi Muhammed,
ilerleyen dönemlerde Kürdistan Demokrat Partisini
kurar. Partinin kuruluşunda aldığı bazı kararlar
şunlardır; İran’daki Kürt halkı, yerel yönetim
serbestliğine sahip olmalı, kendi kendini yönetmeli,
İran sınırları içinde özerkliğe sahip olmalı,
Kürdistan’da ayrı bir anayasa kabul edilmeli ve
herkesin geleceği garanti altına alınmalı vb...
Çok geçmeden, 24 Ocak 1946 yılında, Mahabad Çıwarçıra
Meydanı’nda Mahabad Kürt Cumhuriyeti ilan edilir.
On üç üyeli Bakanlar Kurulu oluşturulur. Qazi
Muhammed Cumhurbaşkanı seçilir.
Tarihte bir ilk olma özelliğini taşıyan Kürt Cumhuriyeti’nin
Başbakan ve Bakanlar Kurulu Başkanı Şeyh Hacı
Baba’dır. Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Savaş Bakanı
Seyfi Qazî (Qazi Muhammed’in amcası oğlu), Eğitim
Bakanı Menaf Kerimi, Sağlık Bakanı S. Muhammed
Eyyuban, Dış işleri Bakanı A. İlhanizade, Ulaştırma
Bakanı İsmail İlhanizade, Ekonomi Bakanı Mirza
Ahmet İlahi, Tarım Bakanı Mahmud Walizade, Ticaret
Bakanı H. Mustafa Dawudi, İç işleri Bakanı Mirza
Gani Husrevi; Adalet Bakanı M. Huseyin Mecdi;
Çalışma Bakanı Halil Husrevi; Haberleşme Bakanı
Kerim Ahmediyan.
Mart ayında dünyaya duyurulan Kürt Cumhuriyeti,
Uşnu, Miandoap, Serdest, Bane, Sagiz, Senendec
şehirlerini sınırlarına dahil ederken, Mahabad’ı
başkent ilan eder. Cumhuriyetin resmi dili Kürtçedir.
İlköğretim için yasalar çıkarılır, Kürtçe ders
kitapları bastırılır. Kürt devletinin günlük ve
aylık resmi yayın organı “Kürdistan” yayınlanmaya
başlar. Hawar, Hilale, Agir, Gelawêj, Nıştiman
dergileri yayınlanır. Hilale’nin farkı kadın dergisi
olmasıdır. Kürt Cumhuriyetinin milli marşı “Ey
Raqip”tir. Halktan düzenli vergiler alınmaya başlanır.
Günlük 16.00’dan 22.00’a kadar radyo yayını yapılmaya
başlanır.
Radyo vericisi ve matbaa makinası SSCB tarafından
sağlanmıştır. Yoksul ailelerin çocuklarına eğitim,
ders kitapları, yiyecek ve gıda yardımı yapılır.
Bu arada Kürt Cumhuriyeti, Azerilerle sorunlar
yaşar. Azerilerin Kürt topraklarını kendi topraklarına
katmak istemesi bunun başlıca sebeplerindendir.
3 Mayıs 1946 yılında, Kürt Cumhuriyeti Tebriz’de
Azerilerle anlaşma imzalar. Bu anlaşmalara göre,
karşılıklı konsolosluklar açılacak, gerekli durumlarda
askeri anlaşmalar yapılacak, dostluğu bozacak
kim olursa olsun, iki ülke tarafından cezalandırılacaktır.
Ancak Azeri topraklarındaki Kürtlerin Mahabad
Kürt Cumhuriyeti’ne katılma isteği, saldırılarla
karşılaşır. Diğer taraftan İran, gerek Azerilerin,
gerekse de Kürtlerin durumundan rahatsızlık duymaktadır
ve aslında bu devletleri ortadan kaldırmak istemektedir.
Dönemin diplomatik çıkarları gereği, İran devletlere
baskı yapmakta ve BM’ye başvurarak, İran topraklarındaki
Sovyet askerlerinin çekilmesini talep etmektedir.
Buna karşın SSCB, Azeri yönetimine teslim olmasını
öğütlemektedir.
16 Kasım 1946’da Azeri yönetimi İran’a bağlanır.
Bu durumda İran’ın Mahabad’a girişi kolaylaşır.
Qazi Muhammed, 5 Aralık 1946’da savaş konseyini
topladı. Direnişe geçmek için hazırlıklar yapılıyordu.
Fakat, bazı aşiretlerin bundan vazgeçmeleri direnişi
zayıflatır.
Askeri malzeme açısından oldukça zayıf olan Kürt
Cumhuriyeti, çeşitli direnişlerin ardından daha
fazla insan kıyımının yaşanmaması için teslim
olur. 17 Aralık 1946 yılında İran ordusunun Mahabad’a
girmesiyle, 11 aylık Kürt devleti son bulmuş,
Cumhuriyet yönetiminde görev almış insanlar tutuklanmıştır.
Ancak İran tarafından yargılanan Qazi Muhammed,
direnişçi tutumunu asla bırakmaz ve İranlılara
şöyle seslenir; “... eliniz Kürdistan bayrağına
hiçbir zaman yetişmeyecektir. Bir gün gelecek
o bayrak, şu anda yargılandığım mahkeme binasının
üstüne dikilecek ve dalgalanacaktır”. İran tarafından
idam edilen Qazi Muhammed’in bu sözleri, yeni
yıla girdiğimiz şu günlerde Kuzey Mezotopamya
halkına ışık olmayı sürdürüyor.
Bölgedeki emperyalizmin türlü oyunları yine başta
Qazi Muhammed olmak üzere, tarih boyunca kanının
son damlasına kadar davasını savunan, her katliamdan
sonra Kürt mücadelesini ön saflara taşıyan Kürt
halkının direniş duvarına çarpacaktır. 2006 ve
ilerleyen yıllar, yok sayılmaya karşı direnen
Kürt halkının olacaktır.
|