Bolivya seçimlerini Sosyalizme Doğru Hareket
(MAS) lideri Evo Morales’in kazanmasının ardından
bütün dünyanın gözü bu küçük ülkeye çevrildi.
Evo Morales de, eğrileriyle doğrularıyla, kendisine
yapılan eleştirilerle odak noktasında duruyor.
Öte yanda da Bolivya emekçilerinin olağanüstü
savaşma deneyimi ve atılgan ruhu var. Özellikle
korkunç bir yoksulluğun hüküm sürdüğü El Alto
gibi emekçi kentleri, mahalleleri her zaman sonucu
belirleyen bir unsur olmakta. Bu sayımızda Bolivya’daki
atmosferin okurlarımız tarafından daha iyi anlaşılması
için sendika.org sitesinin The Green Left Weekly’den
yaptığı bir çeviriyi yayınlıyoruz.
Deniz seviyesinden 4000 metre yukarda ve başkent
La Paz’ın üstünde sere serpe uzanan ve Latin Amerika’nın
en hızlı büyüyen şehri El Alto’nun sakinleri son
iki yılda iki devlet başkanı defederek hakları
için savaşmaya ne kadar hazır olduklarını göstermişlerdi.
El Alto’dan Bolivya’nın yaklaşan seçimlerinin
müstakbel galibine verilen mesaj çok açık. El
Alto Mahalle Meclisleri Federasyonu (FEJUVE) lideri
Abel Mamani, Gren Left Weekly’ye “Her kim olursa
olsun [devlet başkanı olursa] El Alto halkının
taleplerine kulak vermek zorunda kalacak. Bizim
konumumuz budur” diye konuştu.
El Alto’nun Latin Amerika’daki en güçlü ve radikalleşmiş
toplumsal hareketlerden birine ev sahipliği yapması
belki hiç de şans eseri değil. El Alto’nun nüfusu
1952’den beri, 11,000’den 1976’da 95,000’e; 1985’te
307,000’e ve 2001’de 650,000’e çıktı. Bugün, nüfusun
800,000’in üzerinde olduğu hesaplanıyor, ki bunun
%81’i çoğunluğunu Aymaraların oluşturduğu yerliler.
Bu genç şehrin yaş ortalaması 22 ve nüfusun %60’ı
30 yaşın altında.
El Alto yaşanan göçlerle radikal bir döküm potasına
dönüştü. Küçük-ölçekli geleneksel tarımın kriziyle
topraklarından olan pek çok Aymara ve Qeuchua
Kızılderilisi El Alto’ya taşındı. Güçlü yerel
öz-örgütlenme geleneklerinin -örneğin 2000 yılında
köylülerin polisi, yargıçları ve belediye başkanlarını
kovup kendi otoritelerini kurdukları Omasuyos
bölgesinden Aymaralar gibi- olduğu kırsal alanlardan
gelirken, bu gelenekleri de kendileriyle birlikte
getirdiler, ki buna El Alto’da belediye başkanının
ofisini yakmak da dahildir.
Diğerleriyse 1985’te Bolivya madenlerinin özelleştirilmesinin
bir sonucu olarak geçim kaynaklarından mahrum
bırakılan ve Bolivya’nın militan işçi sınıfının
tarihsel omurgası maden işçileri. Bolivyalı pek
çok işsiz de hızla büyüyen enformel sektörde yer
almak üzere El Alto’ya göçtü.
Raul Zibechi’nin 14 Ekim’de Counterpunch’da yayınlanan
“El Alto’da Hayatta Kalma ve Yaşam” başlıklı makalesinde
belirttiği gibi “bu olağanüstü büyüme -yıllık
ortalaması yaklaşık %10- El Alto sakinlerinin
büyük bir kısmını temel hizmetlere erişemez durumda
bıraktı. UNICEF’in 1997’de yaptığı hesaplamalara
göre El Alto sakinlerinin yalnızca %34’ü döşeli
yol, çöp toplama ve telefon dahil tüm hizmetlere
erişim şansına sahipti. 1992’de, kent sakinlerinin
sadece %20’si kanalizasyon hizmetinden yararlanabilirken,
çöp toplama hizmeti de sadece %18’ine nasip oluyordu.
Ama bazı bölgelerde bu yüzdeler düşüyor; kanalizasyonda
bu düşüş %2, ki bunu yukarı çekecek adımlar atmak
10 yıl alıyor. Yüzde yirminin içme suyu ve elektriği
yok ve %80 kirli sokaklarda yaşıyor.”
Bugün, El Alto’da nüfusun %45’i yoksulluk içinde
yaşıyor, %20’si bunun da ötesinde mutlak yoksulluk
çekiyor. Bu durum El Alto halkını kendi şehirlerini
baştan başa inşa etmeye girişmeye zorlamış. Zibechi
“Hizmetler, sonradan FEJUVE’yi oluşturacak olan
mahalle meclisleri kuran kent sakinlerinin bizzat
kendileri tarafından düzenlenmekte” diye ekliyor.
Bugün, Aymara sosyologu Pablo Mamani’nin tabiriyle
“mikro hükümetler” olarak işleyen yaklaşık 600
mahalle meclisi var. Toplum bu komitelerden, toplulukları
ihtiyaç duyulan kamusal işleri yürütebilecek şekilde
örgütleyerek ya da halkı hükümet yetkililerinin
halkın taleplerini karşılamasını sağlayacak şekilde
harekete geçirerek sorunlarına çözüm bulmasını
bekliyor.
Ekim 2003 hareketi El Alto siyasetinde önemli
bir gelişme açığa çıkardı. Öncelikle, FEJUVE ve
El Alto Bölgesel İşçi Merkezi (COR) aracılığıyla
örgütlenen altenoları [alteno, El Alto’da yaşayan
insanları tanımlamak için kullanılan bir terimdir
-Çevirenin Notu] Bolivya toplumsal hareketlerinin
ön saflarına itti, ki eski devlet başkanı Gonzalo
Sanchez de Lozada’nın defedilmesinde belirleyici
bir rolleri vardı. Belki daha önemli sayılabilecek
bir şey de şu ki, bu hareket ilk defa El Alto
halkının taleplerinde lokal sorunlardan ulusal
sorunlara doğru bir ilerlemeyi açığa çıkarmasıydı;
yani gazın yeniden ele geçirilmesinin ve bu muazzam
zenginlik kaynağını kimin -ulus ötesi şirketler
ya da halk- kontrol edeceğinin ulusal tartışmaya
açılması.
El Alto halkı bu başarıyı bu yılın Mayıs-Haziran
isyanında, bu kez Carlos Mesa’yı istifaya zorlayarak
tekrarladı. Toplumsal hareketler gazın ulusallaştırılması
talebi etrafında birleştiler. Bu hareketler aynı
zamanda erken seçim çağrısıyla sonuçlandı.
Yaklaşan seçimlerle yüz yüze gelince, El Alto’nun
örgütleri farklı konumlar aldılar. Hem COR’un
hem de FEJUVE’nin liderleri başlangıçta Sosyalizme
Doğru Hareket (MAS) liderliği altındaki adayları
destekleme fikrine yanaştılar; aynı zamanda Bolivya’nın
büyük kentlerinin mevcut belediye başkanları içinden
kimilerinin önerdiği merkez-sol seçim cephesine
katılmayı da tartışıyorlardı.
Seçimleri kazanması halinde çoğunluğu yerli olan
ulusu ilk kez yerli bir devlet başkanına kavuşturacak
olan MAS, çoğunluk tarafından bu seçimlerin sol-kanat
alternatifi olarak görülüyor. MAS’ın devlet başkanı
adayı ve Chapare bölgesinden koka üreticileri
federasyonunun Aymara yerlisi lideri Evo Morales,
son yirmi yıllık yeni-liberal yönetime ara verilmesi,
gazın ulusallaştırılması ve yerli çoğunluğun anayasanın
yeniden yazılmasına dahil olması için bir kurucu
meclis oluşturulması hedeflerini savunan bir platformda
ilerlerken şu anda seçim yarışında da önde gidiyor.
Seçim cephesi önerisi başarısızlıkla sonuçlandığında,
MAS ve FEJUVE arasındaki tartışmalar Abel Mamani’nin
La Paz eyalet valisi adayı olabilecek gibi göründüğü
bir noktaya erişmişti. Ne var ki FEJUVE’nin MAS
biletinde önerilenden daha fazla olan talepleri
ve MAS üyelerinin yıllar boyu örgüt içinde yürüttükleri
militanlıkları karşılığında hak ettiklerini düşündükleri
konumlarını garanti etmek için ortaya koydukları
kavga sonucunda görüşmeler yürütülemedi.
COR ve FEJUVE’nin orta kademe liderliğinden üyeler
El Alto’un kendi politik aygıtını yaratma fikrini
yükselttiler, ancak bu tartışmalar yeni bir politik
kuvvetin inşasına dönüşmeye kadir değildi.
Linder Surco, COR’un eğitim ve kültür departmanı
yöneticisi, GLW’ye “ne yazık ki, bu seçimler yüz
yüze olduğumuz, yoksulluk gibi, sorunlara bir
çıkar yolu önermiyor. Ülkenin hidrokarbonlar konusunda
yaşadığı sorun benzeri sıkıntıları da çözmeyecekler.
İşte bu noktada, Aralık’ta yapılacak seçim gibi
bir seçimi desteklemiyoruz ve desteklemeyeceğiz.”
COR seçimlere doğru eylemler yapmak ve 18 Aralık’ta
aktif bir boykot örgütlemek için bir zemin oluşturmaya
çalıştı. Bu konu COR, Bolivya İşçi Merkezi (COB)
ve Bolivya Maden İşçileri Sendikaları Federasyonu
(FSTMB) tarafından 8-10 Aralık’ta El Alto’da ortaklaşa
örgütlenecek olan bir konferansta ele alınacak
(Söz konusu konferansta alternatif iktidar odakları
olarak Sovyet tipi işçi örgütlenmelerine gidilmesi
kararı alındı).
FEJUVE’nin yaklaşımı ise biraz daha farklıydı.
Abel Mamani şöyle açıklıyor: “Seçimler gerçekleşmeli.
Seçimleri boykot etmenin akılcı bir şey olduğunu
düşünmüyorum çünkü en nihayetinde, bu seçimler
sayesinde seçimlerden çok daha önemli olan bir
şey kazanacağız, ki bu da Kurucu Meclis’tir. İşte
bizi ilgilendiren de budur.
“Kurucu Meclis sayesinde ülkede, hidrokarbonların
[petrol ve doğalgaz -Ç.N.] yönetimi ve temel hizmetlerin
devletleştirilmesi ve daha başka pek çok şey gibi
birtakım değişiklikler yapmayı başarabileceğiz.
İşte benim için seçimleri önemli kılan da budur.”
Olası bir MAS hükümetinin ne anlama geleceği konusunda
Mamani çok netti. “Bazı hoş olmayan şeyler var
ki o da yaratılan boş hayaller. Ben, şahsen bir
şeyler değişeceğine inanmıyorum, en azından anında
olmayacak bu. Bu yüzden de halka gerçekleri söyleme
gibi bir yükümlülüğümüz olduğuna inanıyorum.
“MAS’ın hükümette olursa değişimi gerçekleştireceğine
dair bir beklenti var. Bunu yapabileceklerine
inanmıyorum.”
Şüphesiz bu beklentiler mevcut ve öyle görünüyor
ki pek çok alteno toplumsal hareket liderlerinin
daha radikal söylemlerini reddedecek ve bir Morales
zaferi için seçimlere aktif bir şekilde katılacak.
Böylesi bir karar altenolar açısından yeni bir
şey değil. COR, ki ozaman yanında FEJUVE de vardı,
Haziran 2004’teki gaz referandumunda kendini yine
boykotta konumlandırmıştı. Ne var ki, Aymara gazeteci
ve Altena Press Agency (APA) direktörü Julio Mamani’nin
anlatımıyla, El Alto halkı “muhalefetlerini yalnızca
sokak gösterilerinde değil, aynı zamanda seçim
sandıklarında da göstermek” yerine seçimlere katılmama
önerisini reddetti. Altenolar MAS’ın çağrısını
yaptığı bazı şeyler için referanduma kitlesel
katılım gösterdi.
Julio Mamani diyor ki, “Eğer rasgele bir altenoya
kime oy vereceğini sorarsanız size anında Evo
diyecektir.” Sokaklara inip insanlarla konuştuğunuzda
bu duyguyu hissetmemeniz pek de olası değil. 2002
başkanlık seçiminde, Morales El Alto’daki en yüksek
oyu almıştı, ki kamuoyu yoklamaları yine aynı
şeyin olacağını gösteriyor.
Ne var ki, hem bu şehrin siyasetinin karmaşık
yapısının hem de MAS’a dair kimi güvensizliklerin
bir belirtisi olarak, mevcut El Alto belediye
başkanı ve sağ kanattan La Paz vali adayı olan
Jose Luis Paredes de El Alto’dan gereken oyu kuvvetle
muhtemel alacaktır. İki faktör bu tezatı açıklamada
yardımcı olabilir. Birincisi, Paredes her ne kadar
sağ-kanat parti PODEMOS’un etiketini taşıyorsa
da, pek çok El Altolu, Paredes’in, belediye başkanlığı
yaptığı iki dönemde altenoların yaşam koşullarında
kimi iyileştirmeler yaptığına inanıyor. Hem Julio
Mamani hem de Pablo Mamani, altenoların ezici
çoğunluğunun geçtiğimiz Aralık’ta Paredes’i yeniden
seçmelerinin bu yüzden olduğunu düşünüyor.
Bu aynı zamanda yerel yönetimlerde MAS listelerinden
gösterilen adaylara dönük bir itirazı da gösteriyor.
Her ne kadar Morales, çoğunluk tarafından “içlerinden
biri” olarak görülse de, parlamento için yarışan
adayların pek çoğu altenolar tarafından topluluklarının
gerçek liderleri olarak görülmüyor. Adayların
çoğu tabana hiç danışılmadan Mas liderliği tarafından
özenle seçildi. Morales’in etrafına topladığı
politikacılar hakkında bir güvensizlik ve Morales’i
geleneksel tabanından ayırmak için çalıştıkları
şeklinde bir sezgi de var. Şüphe yok ki, El Alto’da
halkın ezici çoğunluğu Morales’i seçiyor, kimi
durumlar da bu belki şartlı bir destek; fakat
çoğu durumda diğer [başkanlık dışındaki] konumlar
için muhalefet partilerine oy vermek de bu duruma
eklenecek.
Şüphe yok ki bu beklentiler bir Morales hükümeti
tarafından karşılanmak zorunda olacak, ve Morales
bu istekleri sadece parlamento yoluyla karşılamakta
zorlanacak. Son yoklamalar sağ’ın senatoyu kontrol
edecek çoğunluğu yakalayacağını ve ilk seçimde
dokuz valilikten en az altısını alacağını gösteriyor.
COR-COB-FSTMB konferansı örgütçülerinden biri
olan Surco, toplantının amacının Mayıs-Haziran
ayaklanmasından beri süren ateşkese son verecek
bir birlik oluşturmak olduğunu açıkladı.
“Aralık ve Ocak’tan itibaren bu ateşkes kaldırılacak
ve biz bir kez daha hidrokarbonların ulusallaştırılması
için harekete geçmeyi tasarlıyoruz; sağcı ya da
solcu, hangi hükümet gelirse gelsin.”
El Alto, 3-5 Aralık tarihleri arasında, FEJUVE’nin
ve Oscar Olivera başkanlığındaki Yaşamı ve Suyu
Savunma Koalisyonu’nun asıl örgütleyicileri olduğu
Birinci Ulusal Yaşamı, Temel Hizmetleri ve Suyu
Savunma Kongresi’ne de ev sahipliği yaptı. Aynı,
El Alto halkının Ocak ayında, 1990’ların sonunda
Bolivya suyunun özelleştirilmesini takiben şehrin
su kaynağını satın alan Fransız çok-uluslusu Suez’i
defettiği gibi, Yaşamı ve Suyu Savunma Koalisyonu
da 2000 yılındaki kahramanca direnişiyle hükümeti
ABD şirketi Bechtel’le yaptığı anlaşmayı bozmaya
zorlamıştı. Bechtel su kaynaklarını satın almış
ve Cochabamba halkını biriktirdikleri yağmur sularını
kullanmaya mecbur bırakmıştı.
Yeni oluşturulan Ulusal, Yaşamı, Temel Hizmetleri
ve Suyu Savunma Koalisyonu sözcülerinden Mamani
“[temel hizmetler çerçevesindeki] bu talepler
El Alto kenti sınırları içine hapsedilmiyor, bunlar
ülke içinde, ülkenin her köşesinde yükseltilen
taleplerdir; çünkü yaşamak için bu temel gereksinimlere
ihtiyacımız var… Güçleri birleştirmek için örgütlenme
anlayışıyla çalışma nedenimiz bu, çünkü taleplerimiz
aynı.
18 Aralık’ta kim kazanırsa kazansın bu talepler
ardında hareket etmeyi planlayan Mamani uyarıyor:
“Kazanan her kim olursa olsun, inanıyoruz ki,
halkın taleplerini önemsemek ve yerine getirmek
için hareket geçmek zorunda olacak.” Bu kentin,
devlet başkanlarını defettiği yakın geçmişinden
bakınca şunu söyleyebiliriz ki, kazanan her kim
olursa olsun, altenoların taleplerini dikkate
almamak için kafadan kontak olması lazım.
|