Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

37. Sayı - Ocak 2006

Bolivya seçimlerini Sosyalizme Doğru Hareket (MAS) lideri Evo Morales’in kazanmasının ardından bütün dünyanın gözü bu küçük ülkeye çevrildi. Evo Morales de, eğrileriyle doğrularıyla, kendisine yapılan eleştirilerle odak noktasında duruyor. Öte yanda da Bolivya emekçilerinin olağanüstü savaşma deneyimi ve atılgan ruhu var. Özellikle korkunç bir yoksulluğun hüküm sürdüğü El Alto gibi emekçi kentleri, mahalleleri her zaman sonucu belirleyen bir unsur olmakta. Bu sayımızda Bolivya’daki atmosferin okurlarımız tarafından daha iyi anlaşılması için sendika.org sitesinin The Green Left Weekly’den yaptığı bir çeviriyi yayınlıyoruz.

Deniz seviyesinden 4000 metre yukarda ve başkent La Paz’ın üstünde sere serpe uzanan ve Latin Amerika’nın en hızlı büyüyen şehri El Alto’nun sakinleri son iki yılda iki devlet başkanı defederek hakları için savaşmaya ne kadar hazır olduklarını göstermişlerdi.
El Alto’dan Bolivya’nın yaklaşan seçimlerinin müstakbel galibine verilen mesaj çok açık. El Alto Mahalle Meclisleri Federasyonu (FEJUVE) lideri Abel Mamani, Gren Left Weekly’ye “Her kim olursa olsun [devlet başkanı olursa] El Alto halkının taleplerine kulak vermek zorunda kalacak. Bizim konumumuz budur” diye konuştu.
El Alto’nun Latin Amerika’daki en güçlü ve radikalleşmiş toplumsal hareketlerden birine ev sahipliği yapması belki hiç de şans eseri değil. El Alto’nun nüfusu 1952’den beri, 11,000’den 1976’da 95,000’e; 1985’te 307,000’e ve 2001’de 650,000’e çıktı. Bugün, nüfusun 800,000’in üzerinde olduğu hesaplanıyor, ki bunun %81’i çoğunluğunu Aymaraların oluşturduğu yerliler. Bu genç şehrin yaş ortalaması 22 ve nüfusun %60’ı 30 yaşın altında.
El Alto yaşanan göçlerle radikal bir döküm potasına dönüştü. Küçük-ölçekli geleneksel tarımın kriziyle topraklarından olan pek çok Aymara ve Qeuchua Kızılderilisi El Alto’ya taşındı. Güçlü yerel öz-örgütlenme geleneklerinin -örneğin 2000 yılında köylülerin polisi, yargıçları ve belediye başkanlarını kovup kendi otoritelerini kurdukları Omasuyos bölgesinden Aymaralar gibi- olduğu kırsal alanlardan gelirken, bu gelenekleri de kendileriyle birlikte getirdiler, ki buna El Alto’da belediye başkanının ofisini yakmak da dahildir.
Diğerleriyse 1985’te Bolivya madenlerinin özelleştirilmesinin bir sonucu olarak geçim kaynaklarından mahrum bırakılan ve Bolivya’nın militan işçi sınıfının tarihsel omurgası maden işçileri. Bolivyalı pek çok işsiz de hızla büyüyen enformel sektörde yer almak üzere El Alto’ya göçtü.
Raul Zibechi’nin 14 Ekim’de Counterpunch’da yayınlanan “El Alto’da Hayatta Kalma ve Yaşam” başlıklı makalesinde belirttiği gibi “bu olağanüstü büyüme -yıllık ortalaması yaklaşık %10- El Alto sakinlerinin büyük bir kısmını temel hizmetlere erişemez durumda bıraktı. UNICEF’in 1997’de yaptığı hesaplamalara göre El Alto sakinlerinin yalnızca %34’ü döşeli yol, çöp toplama ve telefon dahil tüm hizmetlere erişim şansına sahipti. 1992’de, kent sakinlerinin sadece %20’si kanalizasyon hizmetinden yararlanabilirken, çöp toplama hizmeti de sadece %18’ine nasip oluyordu. Ama bazı bölgelerde bu yüzdeler düşüyor; kanalizasyonda bu düşüş %2, ki bunu yukarı çekecek adımlar atmak 10 yıl alıyor. Yüzde yirminin içme suyu ve elektriği yok ve %80 kirli sokaklarda yaşıyor.”
Bugün, El Alto’da nüfusun %45’i yoksulluk içinde yaşıyor, %20’si bunun da ötesinde mutlak yoksulluk çekiyor. Bu durum El Alto halkını kendi şehirlerini baştan başa inşa etmeye girişmeye zorlamış. Zibechi “Hizmetler, sonradan FEJUVE’yi oluşturacak olan mahalle meclisleri kuran kent sakinlerinin bizzat kendileri tarafından düzenlenmekte” diye ekliyor.
Bugün, Aymara sosyologu Pablo Mamani’nin tabiriyle “mikro hükümetler” olarak işleyen yaklaşık 600 mahalle meclisi var. Toplum bu komitelerden, toplulukları ihtiyaç duyulan kamusal işleri yürütebilecek şekilde örgütleyerek ya da halkı hükümet yetkililerinin halkın taleplerini karşılamasını sağlayacak şekilde harekete geçirerek sorunlarına çözüm bulmasını bekliyor.
Ekim 2003 hareketi El Alto siyasetinde önemli bir gelişme açığa çıkardı. Öncelikle, FEJUVE ve El Alto Bölgesel İşçi Merkezi (COR) aracılığıyla örgütlenen altenoları [alteno, El Alto’da yaşayan insanları tanımlamak için kullanılan bir terimdir -Çevirenin Notu] Bolivya toplumsal hareketlerinin ön saflarına itti, ki eski devlet başkanı Gonzalo Sanchez de Lozada’nın defedilmesinde belirleyici bir rolleri vardı. Belki daha önemli sayılabilecek bir şey de şu ki, bu hareket ilk defa El Alto halkının taleplerinde lokal sorunlardan ulusal sorunlara doğru bir ilerlemeyi açığa çıkarmasıydı; yani gazın yeniden ele geçirilmesinin ve bu muazzam zenginlik kaynağını kimin -ulus ötesi şirketler ya da halk- kontrol edeceğinin ulusal tartışmaya açılması.
El Alto halkı bu başarıyı bu yılın Mayıs-Haziran isyanında, bu kez Carlos Mesa’yı istifaya zorlayarak tekrarladı. Toplumsal hareketler gazın ulusallaştırılması talebi etrafında birleştiler. Bu hareketler aynı zamanda erken seçim çağrısıyla sonuçlandı.
Yaklaşan seçimlerle yüz yüze gelince, El Alto’nun örgütleri farklı konumlar aldılar. Hem COR’un hem de FEJUVE’nin liderleri başlangıçta Sosyalizme Doğru Hareket (MAS) liderliği altındaki adayları destekleme fikrine yanaştılar; aynı zamanda Bolivya’nın büyük kentlerinin mevcut belediye başkanları içinden kimilerinin önerdiği merkez-sol seçim cephesine katılmayı da tartışıyorlardı.
Seçimleri kazanması halinde çoğunluğu yerli olan ulusu ilk kez yerli bir devlet başkanına kavuşturacak olan MAS, çoğunluk tarafından bu seçimlerin sol-kanat alternatifi olarak görülüyor. MAS’ın devlet başkanı adayı ve Chapare bölgesinden koka üreticileri federasyonunun Aymara yerlisi lideri Evo Morales, son yirmi yıllık yeni-liberal yönetime ara verilmesi, gazın ulusallaştırılması ve yerli çoğunluğun anayasanın yeniden yazılmasına dahil olması için bir kurucu meclis oluşturulması hedeflerini savunan bir platformda ilerlerken şu anda seçim yarışında da önde gidiyor.
Seçim cephesi önerisi başarısızlıkla sonuçlandığında, MAS ve FEJUVE arasındaki tartışmalar Abel Mamani’nin La Paz eyalet valisi adayı olabilecek gibi göründüğü bir noktaya erişmişti. Ne var ki FEJUVE’nin MAS biletinde önerilenden daha fazla olan talepleri ve MAS üyelerinin yıllar boyu örgüt içinde yürüttükleri militanlıkları karşılığında hak ettiklerini düşündükleri konumlarını garanti etmek için ortaya koydukları kavga sonucunda görüşmeler yürütülemedi.
COR ve FEJUVE’nin orta kademe liderliğinden üyeler El Alto’un kendi politik aygıtını yaratma fikrini yükselttiler, ancak bu tartışmalar yeni bir politik kuvvetin inşasına dönüşmeye kadir değildi.
Linder Surco, COR’un eğitim ve kültür departmanı yöneticisi, GLW’ye “ne yazık ki, bu seçimler yüz yüze olduğumuz, yoksulluk gibi, sorunlara bir çıkar yolu önermiyor. Ülkenin hidrokarbonlar konusunda yaşadığı sorun benzeri sıkıntıları da çözmeyecekler. İşte bu noktada, Aralık’ta yapılacak seçim gibi bir seçimi desteklemiyoruz ve desteklemeyeceğiz.”
COR seçimlere doğru eylemler yapmak ve 18 Aralık’ta aktif bir boykot örgütlemek için bir zemin oluşturmaya çalıştı. Bu konu COR, Bolivya İşçi Merkezi (COB) ve Bolivya Maden İşçileri Sendikaları Federasyonu (FSTMB) tarafından 8-10 Aralık’ta El Alto’da ortaklaşa örgütlenecek olan bir konferansta ele alınacak (Söz konusu konferansta alternatif iktidar odakları olarak Sovyet tipi işçi örgütlenmelerine gidilmesi kararı alındı).
FEJUVE’nin yaklaşımı ise biraz daha farklıydı. Abel Mamani şöyle açıklıyor: “Seçimler gerçekleşmeli. Seçimleri boykot etmenin akılcı bir şey olduğunu düşünmüyorum çünkü en nihayetinde, bu seçimler sayesinde seçimlerden çok daha önemli olan bir şey kazanacağız, ki bu da Kurucu Meclis’tir. İşte bizi ilgilendiren de budur.
“Kurucu Meclis sayesinde ülkede, hidrokarbonların [petrol ve doğalgaz -Ç.N.] yönetimi ve temel hizmetlerin devletleştirilmesi ve daha başka pek çok şey gibi birtakım değişiklikler yapmayı başarabileceğiz. İşte benim için seçimleri önemli kılan da budur.”
Olası bir MAS hükümetinin ne anlama geleceği konusunda Mamani çok netti. “Bazı hoş olmayan şeyler var ki o da yaratılan boş hayaller. Ben, şahsen bir şeyler değişeceğine inanmıyorum, en azından anında olmayacak bu. Bu yüzden de halka gerçekleri söyleme gibi bir yükümlülüğümüz olduğuna inanıyorum.
“MAS’ın hükümette olursa değişimi gerçekleştireceğine dair bir beklenti var. Bunu yapabileceklerine inanmıyorum.”
Şüphesiz bu beklentiler mevcut ve öyle görünüyor ki pek çok alteno toplumsal hareket liderlerinin daha radikal söylemlerini reddedecek ve bir Morales zaferi için seçimlere aktif bir şekilde katılacak. Böylesi bir karar altenolar açısından yeni bir şey değil. COR, ki ozaman yanında FEJUVE de vardı, Haziran 2004’teki gaz referandumunda kendini yine boykotta konumlandırmıştı. Ne var ki, Aymara gazeteci ve Altena Press Agency (APA) direktörü Julio Mamani’nin anlatımıyla, El Alto halkı “muhalefetlerini yalnızca sokak gösterilerinde değil, aynı zamanda seçim sandıklarında da göstermek” yerine seçimlere katılmama önerisini reddetti. Altenolar MAS’ın çağrısını yaptığı bazı şeyler için referanduma kitlesel katılım gösterdi.
Julio Mamani diyor ki, “Eğer rasgele bir altenoya kime oy vereceğini sorarsanız size anında Evo diyecektir.” Sokaklara inip insanlarla konuştuğunuzda bu duyguyu hissetmemeniz pek de olası değil. 2002 başkanlık seçiminde, Morales El Alto’daki en yüksek oyu almıştı, ki kamuoyu yoklamaları yine aynı şeyin olacağını gösteriyor.
Ne var ki, hem bu şehrin siyasetinin karmaşık yapısının hem de MAS’a dair kimi güvensizliklerin bir belirtisi olarak, mevcut El Alto belediye başkanı ve sağ kanattan La Paz vali adayı olan Jose Luis Paredes de El Alto’dan gereken oyu kuvvetle muhtemel alacaktır. İki faktör bu tezatı açıklamada yardımcı olabilir. Birincisi, Paredes her ne kadar sağ-kanat parti PODEMOS’un etiketini taşıyorsa da, pek çok El Altolu, Paredes’in, belediye başkanlığı yaptığı iki dönemde altenoların yaşam koşullarında kimi iyileştirmeler yaptığına inanıyor. Hem Julio Mamani hem de Pablo Mamani, altenoların ezici çoğunluğunun geçtiğimiz Aralık’ta Paredes’i yeniden seçmelerinin bu yüzden olduğunu düşünüyor.
Bu aynı zamanda yerel yönetimlerde MAS listelerinden gösterilen adaylara dönük bir itirazı da gösteriyor. Her ne kadar Morales, çoğunluk tarafından “içlerinden biri” olarak görülse de, parlamento için yarışan adayların pek çoğu altenolar tarafından topluluklarının gerçek liderleri olarak görülmüyor. Adayların çoğu tabana hiç danışılmadan Mas liderliği tarafından özenle seçildi. Morales’in etrafına topladığı politikacılar hakkında bir güvensizlik ve Morales’i geleneksel tabanından ayırmak için çalıştıkları şeklinde bir sezgi de var. Şüphe yok ki, El Alto’da halkın ezici çoğunluğu Morales’i seçiyor, kimi durumlar da bu belki şartlı bir destek; fakat çoğu durumda diğer [başkanlık dışındaki] konumlar için muhalefet partilerine oy vermek de bu duruma eklenecek.
Şüphe yok ki bu beklentiler bir Morales hükümeti tarafından karşılanmak zorunda olacak, ve Morales bu istekleri sadece parlamento yoluyla karşılamakta zorlanacak. Son yoklamalar sağ’ın senatoyu kontrol edecek çoğunluğu yakalayacağını ve ilk seçimde dokuz valilikten en az altısını alacağını gösteriyor. COR-COB-FSTMB konferansı örgütçülerinden biri olan Surco, toplantının amacının Mayıs-Haziran ayaklanmasından beri süren ateşkese son verecek bir birlik oluşturmak olduğunu açıkladı.
“Aralık ve Ocak’tan itibaren bu ateşkes kaldırılacak ve biz bir kez daha hidrokarbonların ulusallaştırılması için harekete geçmeyi tasarlıyoruz; sağcı ya da solcu, hangi hükümet gelirse gelsin.”
El Alto, 3-5 Aralık tarihleri arasında, FEJUVE’nin ve Oscar Olivera başkanlığındaki Yaşamı ve Suyu Savunma Koalisyonu’nun asıl örgütleyicileri olduğu Birinci Ulusal Yaşamı, Temel Hizmetleri ve Suyu Savunma Kongresi’ne de ev sahipliği yaptı. Aynı, El Alto halkının Ocak ayında, 1990’ların sonunda Bolivya suyunun özelleştirilmesini takiben şehrin su kaynağını satın alan Fransız çok-uluslusu Suez’i defettiği gibi, Yaşamı ve Suyu Savunma Koalisyonu da 2000 yılındaki kahramanca direnişiyle hükümeti ABD şirketi Bechtel’le yaptığı anlaşmayı bozmaya zorlamıştı. Bechtel su kaynaklarını satın almış ve Cochabamba halkını biriktirdikleri yağmur sularını kullanmaya mecbur bırakmıştı.
Yeni oluşturulan Ulusal, Yaşamı, Temel Hizmetleri ve Suyu Savunma Koalisyonu sözcülerinden Mamani “[temel hizmetler çerçevesindeki] bu talepler El Alto kenti sınırları içine hapsedilmiyor, bunlar ülke içinde, ülkenin her köşesinde yükseltilen taleplerdir; çünkü yaşamak için bu temel gereksinimlere ihtiyacımız var… Güçleri birleştirmek için örgütlenme anlayışıyla çalışma nedenimiz bu, çünkü taleplerimiz aynı.
18 Aralık’ta kim kazanırsa kazansın bu talepler ardında hareket etmeyi planlayan Mamani uyarıyor: “Kazanan her kim olursa olsun, inanıyoruz ki, halkın taleplerini önemsemek ve yerine getirmek için hareket geçmek zorunda olacak.” Bu kentin, devlet başkanlarını defettiği yakın geçmişinden bakınca şunu söyleyebiliriz ki, kazanan her kim olursa olsun, altenoların taleplerini dikkate almamak için kafadan kontak olması lazım.


 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
0212 632 23 19