Odak Dergisi’nin 3 Kasım 2005 tarihli sayısında
“Gerçekliğimizle Yüzleşme Cesaretimiz” başlıklı
Hamza Yalçın’a ait olduğu belirtilen bir çalışma
yayınlandı. Yazıda devrimci ve sol hareketin güncel
durumuna ve bunun toplumsal, tarihsel kökenlerine
vb.. ilişkin tespitler yapılıyor. Yazı, kimi yönleriyle
devrimci sosyalist hareketimizin yaptığı ve daha
önce S. Barikat’ın çeşitli sayılarında yayınlanan
tespitlerle örtüşen fikirler taşıyor. Genel olarak
ise pek çok açıdan tartışılmaya değer yanlar barındırıyor.
Burada genel bir değerlendirme yapmayacağız. Özel
olarak üzerimize alındığımız/alınmak zorunda olduğumuz
bir noktaya açıklama getirmek ve toptancı bir
eleştiri noktasını düzeltmek istiyoruz.
Yazıda, sol içi ilişkilere ilişkin değerlendirmeler
yapılırken özetle; Irak’ta İşgale Hayır Koordinasyonu’nun
gerçekleştirdiği İncirlik Eylemi’ne Hareket olarak
katılmak istediklerini, ancak HÖC tarafından geçmişe
dair ve geçersiz iddialar nedeniyle engellendiklerini,
ESP’nin de bu tutumu desteklediği ifade edilerek,
biz de dahil olmak üzere Koordinasyondaki diğer
siyasetlerin tutumu ise şu sözlerle tanımlanmaktadır;
“O sırada toplantıya katılmış olan diğerleri ise
sözde itiraz etmekle birlikte HÖC’ün dayatmasına
düpedüz boyun eğmişlerdir.(...)
Bu olay yüz kızartıcı durumumuzun fotoğraflarından
biridir.”
“O sırada toplantıya katılmış olan diğerlerinden”
biri olarak HKM’ler ve devrimci sosyalist hareketimiz
bu eleştiriyi ve bu eleştiri üzerinden geliştirilen
“yüz kızartıcı durum” tespitini kendi adına kabul
etmemektedir.
Her şeyden önce, Odak Dergisi’nde ifadesini bulan
devrimci hareketi, taşıdığı devrimci damar nedeniyle
önemsiyor ve tüm devrimci hareketlere karşı olduğu
gibi, Odak’a da saygı ve dostluk temeline dayanan
bir hukukla yaklaşıyoruz. Bilindiği gibi, Odak
dergisi özellikle SDP sürecinin ardından devrimci
ve demokratik platformlara oldukça sınırlı ölçüde
katılmaktaydı. İncirlik Yürüyüşü eyleminden önceki
dönemde resmi veya kişisel düzeyde ilişki içinde
olduğumuz Odak çevresinden arkadaşlara başta Irak’ta
İşgale Hayır Koordinasyonu olmak üzere, devrimci
ve demokratik güçler tarafından oluşturulan platformlara
katılmalarının yararlı olacağı yönünde düşüncelerimizi
sürekli biçimde ifade ettik. Bu ve benzeri platformlarda
yer almalarının hem bu platformların güçlendirilmesi
açısından, hem de kendi cephelerinden yararlı
olacağını, kendileriyle birlikte mücadele yürütmekten
memnun olacağımızı ifade ettik.
Irak’ta İşgale Hayır Koordinasyonu’nda yaşanan
olay karşısındaki tutumumuz ise, benzeri her durumda
olduğu gibi nettir. Odak’tan arkadaşlar platforma
ve İncirlik yürüyüşüne katılma taleplerini koordinasyona
bildirmiş ve HÖC buna, Odak’taki yazıda belirtilen
gerekçeler temelinde karşı çıkmıştır. ESP de bu
noktada HÖC’ü destekleyen bir tutum geliştirmiştir.
HKM ve diğer tüm bileşenler ise bu tutuma karşı
tavır almışlardır. Söz konusu toplantıda sonuç
alınamayınca, kesin bir karar alınması amacıyla
konunun bir sonraki toplantıda ele alınması kararlaştırılmıştır.
HKM ve devrimci sosyalist hareket derhal bu durumu
kendi içinde değerlendirmiş ve çok özetle şu sonuçlara
ulaşmıştır;
Birincisi, HÖC’ün gerekçeleri kabul edilemezdir,
Koordinasyonun ilkelerini ve hukukunu kabul eden
her kişi yada kurum, siyaset koordinasyonun bileşeni
olabilir.
İkincisi, Odak, Koordinasyonun kuruluşunda imzacılardan,
yani kuruculardan biridir. Daha sonraki çalışmalara
katılamamış, ya da sınırlı katılmış olması bu
gerçeği değiştirmez. Bu nedenle, onun çalışmalara
katılması için yeniden katılım talebinde bulunmasına
dahi gerek yoktur.
Üçüncüsü, Odak’ın çalışmalara katılmasının ret
edilmesi, ya da bunun bir biçimde engellenmesi
durumunda, Koordinasyonun kuruluş ilkeleri ve
hukuku ortadan kaldırılmış olur, yani Koordinasyon
fiilen ortadan kalkar, sürdürülmesi gereksiz hale
gelir. Bu durumda HKM’ye düşen görev sadece bunun
ilanı olur.
Yapılacak ilk toplantıda ifade edilecek düşünceler
ana hatlarıyla bunlardır. Bu düşünceler, Odak’tan
o süreçte görüşülen arkadaşlara da ifade edilmiştir.
Ancak yapılan ilk toplantıda taraflar sorunu aralarında
görüşerek çözdüklerini ifade etmişlerdir.
Bizim cephemizden gelişmeler budur; bu tabloda
kendi adımıza boyun eğme ya da “yüz kızartıcı”
bir durum yoktur.
Irak’ta İşgale Hayır Koordinasyonu’nda Odak ile
HÖC arasında yaşanan soruna ilişkin, söz konusu
değerlendirmedeki yaklaşım yukarıda ifade ettiğimiz
nedenlerden ötürü bizim açımızdan geçerli değildir
ve toptancı bir yaklaşımı ifade etmektedir.
Biz doğruları kim ifade ederse etsin, -bu Odak,
HÖC ya da bir başkası olabilir- destekleriz, yanlışlara
ise her kim ifade ediyor olursa olsun, ne denli
“güçlü” olursa olsun kesin biçimde karşı dururuz.
Bu bilince ve bu politik cesarete sahibiz. Politik
olarak hatalar yapabiliriz, ancak asla “boyun
eğmeyiz”. “Boyun eğme” devrimciliğin bitiş noktasıdır,
tüm tarihimizde “boyun eğme”nin izi dahi yoktur...
Devrimcilere ilişkin değerlendirmelerde “boyun
eğme”, “yüz kızartıcı” vb. kavramları kullanırken
daha dikkatli olunması, toptancı tutumlardan kaçınılması
dileğiyle...
|