Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

36. Sayı - Aralık 2005

 

Eğitim-Sen Ankara Yürüyüşünden Notlar...

Eğitim-Sen’in 24 kasım 2005’te startını verdiği “Büyük Eğitimci Yürüyüşü” nün 26 Kasım Ankara’daki buluşmasına Devrimci Sosyalist Gençler olarak katıldık ve destek olduk. Ankara’ya girişin yasaklanması üzerine jandarma çevik kuvvet ekipleri Ankara’ya açılan yolları tutarak Ankara dışından gelen Eğitim-Sen otobüslerini durdurmaya başladı. Eğitim-Sen’li öğretmenler ve katılımcı üniversite öğrencilerini taşıyan 170 civarında otobüs (İstanbul gişelerinde 53, samsun yolunda 52, Konya yolunda 31 ve Eskişehir yolunda 32) durduruldu. Sabaha karşı 05’te Ankara girişine gelen otobüslerden inen eylemciler yol kenarında gergin bekleyişe başladı. Kızılay’da arbede çıktığı haberi ve gözaltı olduğu bilgisi ulaşınca gergin bekleyiş hızlandı ve İstanbul gişelerinde yaklaşık yarım saatlik bir arbede yaşandı….
İstanbul gişelerinde bekleyen eylemciler hem yürüyüşün yasaklanmasına hem de kürsü yönetiminin uzlaşmacı ve pasif yaklaşımlarına tepki gösterdiler. Eylemciler kendi inisiyatifleri ile yolu çift şerit olarak trafiğe kapattı. Ardından sendika yönetimi eylemcileri yolu açmaya ikna etti.
Yol kenarında ateş yakıp ısınmaya çalışan eylemciler sık sık “parasız eğitim, parasız sağlık”, “örgütlü toplum, demokratik Türkiye”, “Susurluk Şemdinli, işte çete devleti”, “emekçiye değil, çetelere barikat”, “faşizme karşı omuz omuza”, “zafer direnen emekçinin olacak”, “direne direne kazanacağız”, “bombanız, gazınız vız gelir vız”, ve “biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız! ya siz?” sloganlarını attılar. uzun zaman geçmesine rağmen kürsüden herhangi bir açıklama yapılmaması, eylemcileri oyalaması ve sürekli olarak ‘Eğitimsen’in şanlı geçmişinden bahsetmesinin mevcut tutumla uyuşmadığını gören eylemciler kürsüyü yuhaladı... “barikat kalksın yürüyüş başlasın” sloganı atılarak eylemcilerin inisiyatifi ile yol tekrar çift şeritten trafiğe kapatıldı. Son ana kadar “lütfen yolu açalım” diyen kürsü, yolun açılmayacağını anlayınca kapatılmasını sahiplendi ve ‘yolu kapatıyoruz’ açıklamasında bulundu. O esnada yol kapanalı 5 dakika olmuş ve jandarma müdahaleye hazırlanıyordu.
Çevik kuvvetin müdahalesi iki panzerden yoğun bir şekilde tazyikli su ve biber gazı ile başladı. Polisin attığı gaz bombalarından biri bir öğretmenin ayağına isabet edip ayağın kırılmasına sebep oldu. Ayağı kırılan öğretmen hemen ambulansla hastaneye kaldırıldı ve ameliyata alındı.Jandarmanın müdahalesine karşılık olarak eylemciler taşlarla cevap verdi. Panzerlerin ilk müdahalesi yarım saatlik direnişle geri püskürtüldü. Arbede sırasında 2 öğretmen daha gaz bombaları ve taşlardan yaralanarak hastaneye kaldırıldı.
Eylem, ikinci gün de jandarma ve polis barikatı ile karşılandı. Valinin şehre girişi yasaklaması ve eylemcilere yapılan saldırılar hem sendika hem de diğer kurumlar tarafından tepki topladı. Kızılay önünde toplanan eğitimsen üyeleri öğretmenler ile destek vermek amaçlı gelen öğrenciler “Milli Eğitim bakanı Hüseyin Çelik ile Ankara Valisi Kemal Önal’ı istifaya çağırdılar.
Eylemin ilk günü İstanbul gişelerinde bekleyen ve geceyi geçirmek üzere dinlenme tesislerine çekilen 1500 civarında eylemci gece geç saatlerde Ankara’ya kaçak bir şeklide girmeyi başardı. Samsun, Eskişehir ve Konya tarafından gelenler ise şehre sokulmadı. Bunun üzerine Polatlı, Gölbaşı ve Elmadağ da yollar trafiğe kapatıldı.
İstanbul’dan gelenler Ankara da eğitimsen 1 nolu şubenin önünde beklemeye başladılar. Ardından yüksel caddesine çıkıp yolu trafiğe kapattılar. Orada bekleyen kitle tarafından alkışlarla karşılanan eylemcilerin yolu polis panzerleri ile kesildi.
Eğitimsen başkanı Alaaddin Dinçer yaptığı açıklamada Başbakan’ın eylemin yasadışı olduğu yönündeki sözlerine değinerek, “Asıl bu eylemin kamuoyunda meşruiyetini tartışmak yasadışıdır. Ya Başbakan uluslararası sözleşmeleri bilmiyor ya da biliyor ona göre davranmıyor” dedi. Dinçer, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in de “evlere şenlik bir Bakan” olduğunu söyleyerek, öğretmenine düşman bir bakanın varlığının tartışmalı olduğunu söyledi. Dinçer, Bakan Çelik’in ve Ankara Valisi’nin istifa etmesini istedi.
Ziya Gökalp Caddesi’ni 6 saat boyunca trafiğe kapatan eğitim emekçileri, hükümete, Bakan Çelik’e ve Ankara Valisi’ne öfkelerini alkış, ıslık ve yuhalamalarla dile getirdiler. Eğitim emekçileri “Ders: Demokrasi, Konu: Susurluk, Şemdinli. Amaç: Karanlık Değil Aydınlık Türkiye” yazılı pankartı da taşıdılar.
Bekleyiş sürerken saat 14.30 sıralarında Dinçer’in açıklama yapacağının duyulması üzerine kalabalık alkış ve sloganlarla mücadelenin ve kararlılığın süreceğini vurguladı. Eğitim Sen Genel Başkanı Dinçer yaptığı konuşmasının ardından Ziya Gökalp Caddesi’ndeki topluluk dağıldı. Bizler de geldiğimiz otobüslerle geri döndük.
Diğer illerden gelen öğretmenler de bulundukları yerlerde açıklamalar yaparak illerine geri döndüler…

DEVRİMCİ SOSYALİST GENÇLİK

Antakya'dan Devrimci Sosyalistler;
Eğitim-Sen Eylemindeydik...

26 kasım cumartesi günü düzenlenen büyük eğitimci yürüyüşüne biz de katıldık .
25 Kasım cuma saat 8.30'da Antakya Yunus Emre Parkı'nda bekleyen araçlarla Samandağ Eğitim-Sen Şubesi ile Ankara'ya doğru hareket edildi. 26 Kasım Cumartesi saat 05.00'da bütün doğu illeri şubelerinin toplanma merkezi olan ve Ankara'ya yakın bir yerde bulunan Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu’nda diğer illerden gelenlerle buluşuldu. Eğitim-Sen Genel Sekreteri yaptığı açıklamada Gölbaşı mevkiinde girişi engellemek için yola polis ve jandarma tarafından barikat kurulduğunu, barikatın kaldırılması için görüşmelerin başladığını ve gidiş için sonucun bekleneceğini açıkladı. Bekleme sırasında, sloganlar atılarak, halaylar çekildi. Daha sonra konvoyla Ankara'ya hareket edildi. Gölbaşı mevkiine 3-4 kilometre kala konvoy durduruldu ve otobüsler ara yola çekildi. Kısa bir bekleyişin ardından ani bir hamle ile barikat yarıldı ve yol kapatılarak işgal edildi. Polis megafonla sık sık müdahale tehdidinde bulundu. Bu tehditlere "Baskılar Bizi Yıldıramaz", "Gemileri Yaktık Geri Dönüş Yok" gibi sloganlar atıldı. Bir süre sonra jandarma tarafından saldırı girişiminde bulunuldu. Bu saldırı, devrimci sosyalistlerin içinde bulunduğu devrimci ve emekçiler tarafından kararlı bir şekilde geri püskürtüldü.

Antakya Sosyalist Barikat Okurları

Telekom Çalışanlarından Barikat Eylemi...

Son dönemlerde ülkemizde ardı ardına gerçekleşen, neo-liberal saldırı politikalarının bir sonucu olarak özelleştirilen Türk Telekom'un yüzde 55 hissesinin Oger'e satışının gerçekleşmesi için sözleşme 14 Kasım 05'de imzalandı. Telekom çalışanları ve Telekom'da örgütlü sendikaların üye ve yöneticileri Telekom'un satışını ve Telekom'dan 1153 işçinin işten atılmak istenmesini önlemek amacıyla Ankara ve İstanbul'da ardı ardına eylemler gerçekleştiriyorlar.
14 Kasım 05'de Ankara'da Telekom çalışanları ile birlikte Haber-Sen, Türk Haber-Sen, ve Haber-İş üye ve yöneticileri Telekom'un devriyle ilgili sözleşmenin gerçekleştiği günün sabahı iş bıraktılar. Kapıları kapatarak önce işyeri önünde, sonrada sözleşme töreninin gerçekleştiği Halk Bankası Genel Müdürlüğü önünde Telekom'un devrini protesto amaçlı eylemlerini gerçekleştirdiler. Ankara İl Telekom Müdürlüğünde toplanan işçiler işyeri kapılarını kapattılar. Çalışanlar, içeri girmek isteyen diğer çalışanları ve halkı eylemlerine destek vermeye çağırdılar.
İstanbul'da ise Telekom çalışanları 14 Kasım 2005'de iş bırakma eylemi başlattılar. Eylemlerinin bir devamı olarak 15 Kasım 2005 günü İstanbul Gayrettepe'de bulunan Türk Telekom Avrupa Yakası Müdürlüğü ve Gayrettepe Telekom Müdürlüğü civarında toplanarak slogan atan Telekom çalışanları ve Telekomda örgütlü sendika temsilcilerine polis saat 10.00 sularında biber gazı sıkarak saldırdı. Aralarında sendika yöneticilerinin de bulunduğu 9 kişi gözaltına alındı. Saldırının ardından dağılan Telekom çalışanları, gün boyu gruplar halinde eylemlerine devam ettiler. Yaklaşık 300 kişi Gayrettepe Telekom Müdürlüğüne girerek kapıları kapattı ve barikat kurdu. Dışarda kalan kitlede içerdeki direnişçileri desteklemek amacıyla sloganlar attılar. İş bırakma eylemleri halen devam ediyor. Şu anda Genel Müdürlüğün hiç bir biriminde hizmet üretilemiyor.
Özelleştirmelerin salt el değiştirmeden ibaret olmadığı bilinmektedir. Aynı zamanda kamusal olan her şeyin paralı hale gelmesi ve metalaştırılması anlamına da gelmektedir. Oger'in peşinat olarak ödediği 1.5 milyar doların Telekom'un 1 yıllık karının ancak yarısını oluşturduğunu dikkate aldığımızda da öyle iddia edildiği gibi bu satışlardan kar edilmediği, tam tersine kamuya ait bu sektörlerin kelepir fiyatına verildiği görülmektedir.
Özelleştirmelere karşı ortak mücadele verilmediği sürece bütün yaşamımızın metalaştırılmasının ve aynı zamanda bütün kazanılmış haklarımızın birer birer gasp edilmesinin önüne kesinlikle geçemeyiz. Bugün Telekom'un yarın ise diğer kurumların satışının tüm emekçilerin ortak sorunu olduğu ve hepimizi ilgilendirdiği bilincinden hareketle eylemleri ve direnişleri lokal parçalar olmaktan çıkararak ortaklaştırmalıyız. Ancak o zaman seyirci olmaktan çıkar kendi değerlerimize sahip çıkma noktasına geliriz. Bütün deneyimlerden anlaşılacağı gibi çözüm kendi ellerimizde ve ortak direniştedir.

HALK KÜLTÜR
MERKEZLERİ

 

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Çakırağa Mah. Abdüllatif Paşa Sk. 4/5 Aksaray-İstanbul
0212 632 23 19