Politeknik eğitim, birçok bilimi içine alan eğitim
olarak da anlamlandırılabilir. Biraz daha açmaya
çalışırsak, eğitimin zihinsel ve bedensel yönlerini
bir arada alan, ne tek başına, ne de mesleki eğitim
değildir. Politeknik eğitim, yapılan işin neden
ve nasıllarını, sonuçlarını verir. Kısacası, politeknik
üniversitelerinin tarihsel olarak da anlamı büyüktür.
Hatırlanacaktır; bundan iki ay önce ülkemizde
12 Eylül faşist cuntası protesto edildi. Aradan
geçen uzun yıllara rağmen, sokaklarda estirilen
polis terörü, 12 Eylül'ün güncelliğinden bir şey
kaybetmediğini gösteriyordu. Ama 12 Eylül gibi
cuntalar sadece bize özgü değildir. Dünyanın birçok
köşesinde emekçilere karşı yapılan bu darbeler,
milyonlarca insanı işkencelerden geçirerek, katlederek,
idam sehpaları kurarak halk düşmanı yüzünü ortaya
koymuştur.
Elbette bütün "demokrasiyi koruma" demagojilerine
rağmen, bu yapılanlar kapitalist sistemin rayına
oturtulması, bir avuç asalağın sömürüsünü daha
iyi sürdürmesi içindir. Oligarşi ve emperyalizmin
komutası altındaki ordu, çoğunlukla önce ülkede
tanklarını yürütür, genel bir katliam, baskı sürecini
kurar, daha sonra da geri çekilir ve yerini uşaklarına
bırakır. Bazı ülkelerde bu geri çekilmeler kendiliğinden
yaşanırken, bazılarında ise halk direnişleri etkili
olmuştur.
Bilindiği gibi, 1945'de Alman işgalinden kurtuluşun
ardından emperyalizm ve işbirlikçilerine karşı
Komünist Parti önderliğinde harekete geçen Yunan
halkının direnişi vahşice bastırılır. Ancak iç
savaşın ardından suskunluk dönemi uzun sürmez.
Emekçi Yunan halkı 1960'lara doğru tekrar devrimci
güçlerin etrafında birleşmeye başlar ve halkın
yükselen tepkisi burjuvazide rahatsızlık yaratır.
Nihayet, 21 Nisan 1967'de burjuvazi ordu ile birlikte
"Albaylar Cuntası"nı örgütler. Albay
Papadopulos önderliğindeki askeri hükümet daha
ilk anda darbenin niteliğinin anti-komünist olduğunu
açıklar.
Yunan emekçi halkına karşı büyük bir saldırı başlamıştır.
Devrimciler cezaevlerine atılır, işkencelere maruz
kalır; kışlalarda, hapishanelerde binlerce işçi
ve öğrenci sorgulanır, bazıları sorgusuz sualsiz
öldürülür. Ancak direniş de gelişir. Direnişin
başını komünistler çekmekte ama bu kez sosyal-demokratlar
ve diğer güçler de sürece katılmaktadır. Direniş
aynı zamanda silahlı bir nitelik taşır.
Cunta daha ilk andan itibaren sert bir direniş
tavrı ile karşı karşıya kalır. Silahlı direniş
cuntaya açık destek verenler dışında, geniş kesimlerce
benimsenir.
Bu arada, toplumun her kesiminde olduğu gibi,
öğrenci gençlik içerisinde de hareketlilik artmaktadır.
Sonunda, Yunanistan Üniversiteli Öğrenciler Birliği,
15 Kasım 1973'te, Atina'daki Politeknik Üniversitesi'ni
işgal eder. Öğrenciler, üniversitedeki olanakları
kullanarak radyo yayınları ile seslerini Yunan
halkına duyururlar. İşgalin ertesi günü, polis
ve askeri birlikler üniversite bahçesinde öğrenciler
üzerine ateş açar ve 16 öğrenciyi katleder. Ancak
cuntanın katilleri bununla yetinmez, okulun duvarlarını
tanklarla yıkarak üniversiteye girer. Yirmi öğrenci
de burada katledilir. Polisle çatışmalar ara sokaklarda
devam eder. Bu arada üniversitede öğrenciler mikrofonlarla
seslerini çığlığa çevirirken, kendilerine dönen
tanklara aldırış bile etmezler.
Politeknik Direnişi, Yunanistan tarihinde cuntaya
karşı militan duruşuyla önemli bir yer tutar.
Direniş sonucunda 75 öğrenci katledilmiş, birçok
öğrenci ve emekçi yaralanmıştır. Bilindiği gibi
daha sonradan kurulan Yunan devrimci örgütlerinden
17 Kasım, ismini bu olaydan almıştır.
Sonuç olarak 17 Kasım Politeknik direnişi, özellikle
bir üniversite direnişi olarak dünya tarihinde
çok önemli bir yere sahiptir. Cunta koşullarında
yapılan bu son derece cesaretli ve kararlı çıkış,
tarih boyunca unutulmayacaktır. Türkiye devrimci
gençlik hareketinin ve genel olarak devrimcilerin
bu tarihsel olaydan çıkaracakları dersler sonsuzdur.
|