Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

35. Sayı - Kasım 2005

8 Ekim 2005 günü 7.6 şiddetinde büyük bir depremle sarsılan ve şimdiye dek 80 binin üzerinde insanını yitiren Pakistan, emperyalist dünyanın gerçek yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi. Öyle ki, bir anlamda bu deprem, hem yeni dünya düzeni denilen vahşeti, hem de bir yeni-sömürge ekonomisinin çarpıklığını anlamak için herkese olağanüstü veriler sundu.
Örneğin facia sonrasında ikiyüzlü bir biçimde “ah-vah” edenlerin hiçbiri, bu büyüklükteki bir depremin neden Pakistan’da başka ülkelere göre on kat daha fazla ölüme neden olduğunu sormadı. Uzun yıllar İngiliz sömürgesi olan Hindistan’dan bölünerek oluşan Pakistan’ın neredeyse kırk yıldır neden hep ABD uşağı diktatörler tarafından yönetildiğini de kimse sormadı. Oysa, kurulduğu günden beri bütün kaynakları emperyalistler tarafından vahşice sömürülen Pakistan’ın yaşadığı derin yoksulluk bu depremdeki can kaybının da başlıca nedeniydi. 12 Eylül kasaplarının dostu Ziya Ül Hak’tan bugünkü Pervez Müşerref’e dek ülkeyi yöneten bütün Amerikan ajanı cunta şeflerinin hırsızlıklarından geriye kalan bu yoksulluk, zaten herhangi bir depreme de gerek kalmaksızın her gün yığınlarla Pakistanlının kanına girmeyi başarıyordu. Üstelik, Afganistan’da Sovyet varlığına karşı yürütülen savaş sırasında çapı gitgide büyüyen eroin ticareti ve kullanımı da bizzat Pakistan ordusunun marifetlerinden biriydi.
Şimdi bu Pakistan depremle vurulduğunda “dost ve kardeş ülke” edebiyatı yapanlar, yani bu yıkımın yaratıcıları ve destekleyicileri, hiç utanmadan “dünya bağış yorgunu” diyebiliyorlar!
80 bin insan bir çırpıda ölüyor, 2.5 milyon insan evsiz ve yaklaşan kış koşullarında on binlerce insanın daha ölmesinden endişe ediliyor ve emperyalist dünya, “sağa sola bağış yapmaktan sıkıldığını” ima ediyor bize!
Peki “yardım” dedikleri nedir?
Örneğin Dünya Bankası’nın 470 milyon dolarlık “kredi yardımı” var! Yardım değil, borç veriyor Dünya Bankası’nın katil başkanı Paul Wolfowitz. Üstelik onun da 200 milyonunu hemen veriyor ve nerelere harcanacağını da baştan söylüyor. Şu kadarını şuraya şu kadarını da şuraya harca ve sonra bana öde diyor Pakistan’a.
Öte yandan ABD, İngiltere, Çek Cumhuriyeti ve Avustralya’nın toplam yardımı 2,46 milyon dolardan ibarettir; AB’nin yardım vaadi ise 4.4 milyon dolardır. Diğerlerinin vaadleri ve fiilen verdikleri de bu rakamların çok üstünde değildir. Yani nereden bakarsanız bakın kapitalist dünyanın Pakistan’a reva gördüğü şey, tam bir dilenci muamelesidir. 500 binden fazla insana henüz tek bir yardım bile ulaşmamışken ve cesetler ortalık yerde kokuşurken bu kadarcık yardımı adeta bir dilencinin önüne atar gibi atıyorlar. Üstelik İslamabad’daki BM yardım operasyonları şefi Andrew McLeod, “dünya’da ihtiyaca cevap verecek yeterli çadır bulunmadığını söylemek yanlış olmaz” diyerek acizliklerini alaycı bir şekilde dile getiriyor...
Ve sonra, “dünya bağış yorgunu” diyorlar utanmadan...
Tarımını, sanayisini, toplumsal hayatını mahvettikleri bir ülkeye, yerlerde yatan bebek ölülerine bakıp “çok yorulduk yardım etmekten” diyorlar.
Türkiye tablosu ise iyice yüz kızartıcıdır. Her fırsatta hain Ziya Ül Hak ve Müşerref cuntalarıyla olan dostluklarını vurgulayanlar, Pakistan halkını da “kardeş” ilan edenler iftar yemeklerinde topladıkları üç kuruşu bizzat gidip götürmeyi marifet sanıyorlar.
Sonuç olarak, nereden bakılırsa bakılsın, Pakistan depremi, asla sıradan bir doğal afet değildir. Bu olayda, çürütülüp yoksullaştırılmış bir ülkenin çektiği acı ile bütün bu rezilliğin sorumlusu olan sömürgeci haydutların küstahlığı iç içe geçip önümüze çıkmıştır. Ve yine bu olay, emperyalizmin yeryüzünden silinmesinin insanlığın kurtuluşu için kesin bir ön şart olduğunu yeniden kanıtlamıştır.

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul