Türkiye ezilenleri ve emekçileri olarak cumhuriyet
tarihinin en kapsamlı saldırılarından biriyle
karşı karşıyayız. Uluslararası ve yerli sermayenin
taleplerini karşılamak için uygulamaya sokulan,
sokulmak istenen "Kamu reformu yasası",
"personel rejimi yasası" gibi yapısal
değişimler tamamen işçilerin ve emekçilerin ekonomik-demokratik
haklarını hedef almaktadır. İşsizlik gün geçtikçe
büyüyen bir kabus, yoksulluk bir avuç para babası
sermayedarın dışındakiler için günlük yaşamın
parçası olmuş durumda.
Durumun vahameti yetmezmiş gibi egemenler, ezilenlerden
ve emekçilerden daha fazlasını istemeye devam
ediyorlar. Yıllardır emekçilerin sırtından kesilen
vergilerle kurulan Kamu İktisadi Teşekkülleri
sermayeye peşkeş çekiliyor. Bunun karşısında bir
direnişin oluşmaması için de yasal ve yasadışı
yollardan ezilenlere ve emekçilere saldırılar
sertleşerek devam ediyor.
Gelinen noktada bütün ezilenleri ve emekçileri
hedef alan "topyekun" saldırının karşısında
"topyekun" bir direnişin oluşmaması
için her yönteme başvurmaktan kaçınmıyorlar. İşçilerin
sendikalarını kapatıyorlar, örgütlenme haklarının
önüne geçiyorlar, çalışma yasalarını tamamen kendi
çıkarlarına göre düzenliyorlar.
Son olarak da bu oyunun başka bir perdesini sahneye
koymaya çalışıyorlar. Egemenler, ekonomik ve demokratik
haklarını arayanlara, özgürlük mücadelesi verenlere
karşı faşist-ülkücü çetelerle birlikte fütursuzca
saldırıyorlar. Yüz yıllardır bir arada ve kardeşçe
yaşayan halkları birbirlerine düşman etmeye çalışıyorlar.
Kürt halkının en demokratik haklarını ve taleplerini
dahi büyük bir terör uygulayarak bastırmaya çalışıyor,
uyguladıkları provokatif yöntemlerle de halklar
arasına düşmanlık tohumları ekerek hak ve emek
düşmanı politikalarına karşı ezilenleri ve emekçileri
bölmeye çalışıyorlar. Türkiye işçileri ve emekçileri
bu oyuna gelmemelidir.
2005 Newrozunda Mersin'de yaşanan bayrak provokasyonuyla
birlikte şovenizm bilinçli olarak tırmandırılmış
ve bu şovenist histeri ilk meyvesini Trabzon'da
yaşanan linç girişimiyle vermiştir. Bu linç girişimini
Balıkesir Gönen'de Kürtlere yönelik ırkçı saldırılar
takip etmiştir. Mersin'de "sözde vatandaş"
söylemini kullanan Genelkurmay, "topyekûn
savaş" şiarını öne sürerek bu söylemin devamını
getirmiş, mesajı alan faşist çeteler kendilerince
bu "topyekûn savaş"a Seferihisar'da,
Cunda Adası'nda ve Bozüyük'teki linç girişimiyle,
Düzce'de Kürt fındık işçilerine yönelik ırkçı
bir saldırıyla ve nihayet 6-7 Eylül olayları ile
ilgili düzenlenen sergiyi basarak katılmışlardır.
Başta Genelkurmay olmak üzere devletin yetkili
kurumları ne bu olayları etkin bir biçimde önlemeye
çalışmıştır ne de suçluları cezalandırmak için
harekete geçmiştir. Tersine "milli hassasiyet"
benzeri söylemlerle bu saldırıları mazur göstermeye
çalışmışlardır.
Devletin Kürt halkının ulusal-demokratik talepleri
için giriştikleri mücadeleye silahla ve askeri
operasyonlarla karşılık vermesi, barışçıl eylemlere
kimi zaman silahla müdahale etmesi ve insanların
ölümüne yol açması gerginliği tırmandırmaktadır.
Egemenlerin kendi çıkarları doğrultusunda halkları
birbirine düşürecek, Türk ve Kürt çatışmasına
sürüklemekten kaçınmayacağını göz ardı etmemeliyiz.
Tırmandırılan çatışma ortamı, hak ve özgürlükleri
kısıtlayan başta "Terörle Mücadele Yasası"
olmak üzere baskıcı içerikli yasaların gündeme
getirilmesi ile perçinlenmek istenmektedir.
Halklarımızın bir kör dövüşüne sürüklenmekte olduğunu
görmekteyiz. Bu gidişatın önüne derhal bir set
çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunu halkların
kardeşliği ve dayanışması ile gerçekleştirebiliriz.
Susmamalıyız. Susamayacağız. Halkların kardeşliğinin
sağlanması için inisiyatif geliştireceğiz.
İşsizliğin, pahalılığın, yoksulluğun üzerini Kürt
düşmanlığıyla örtemezsiniz. Türk ve Kürt emekçilerinin
karşı karşıya gelmesine izin vermeyeceğiz. Egemenlerin
açtığı "Topyekûn savaş" şiarına karşı
"Topyekun direniş"i öreceğiz! Türk ve
Kürt halklarının kardeşliğinden başka çıkar yol
yoktur. Provokasyonlar, linç girişimleri ve ırkçı
eylemler cezasız kalmamalıdır. Her türlü baskı
yasası geri çekilmelidir. Askeri operasyonlar
durdurulmalı, Kürt Halkının ulusal - demokratik
taleplerini özgürce savunmasını engelleyen bütün
uygulamalara derhal son verilmelidir.
Halkların Kardeşliği İnisiyatifi Bileşenleri
Bilinç ve Eylem, Emekçi Hareket Partisi, Ezilenlerin
Sosyalist Platformu, Halk Kültür Merkezleri, Haziran
Çevresi, İşçi Mücadelesi, Karakızıl Notlar, Odak
Dergisi, Sınıf Mücadelesi, Sosyalist Dayanışma
Platformu, Sosyalist Demokrasi Partisi, Toplumsal
Özgürlük Platformu
Deklarasyonu Destekleyenler
KESK İstanbul Şubeler Platformu, Dayanışma Sendikası,
DİSK Limter-İş, Tekstil-Sen
|