HKM’ler
Her Yerde, Mücadelede !
Halk Kültür Merkezleri her yerde, mücadelede!...
Halk Kültür Merkezleri emekçileri "Yıkımlara
Karşı Mücadele ve HKM'lerde Örgütlen" bildirilerinin
kitlesel dağıtımlarını sürdürüyor.
15 Ekim 2005 günü HKM'ler yıkım tehdidi altındaki
Gülsuyu/Gülensu'da ev ev, sokak sokak dolaşarak
"Yıkımlara Karşı Mücadele ve HKM'ler de Örgütlen"
bildirilerini kitlesel olarak dağıttı.
15 Ekim 2005 Cumartesi günü saat 16:00'da Gülsuyu
son durakta toplanan HKM emekçileri, üzerinde
"Barınma Hakkımız Engellenemez/HKM'lerde
Birleşelim" yazılı önlükleri giyip, gruplara
ayrılarak Gülsuyu/Gülensu'nun üst sokaklarından
bildiri dağıtımına başladılar. Tek tek evlerin
kapılarını çalarak, sokaklarda ajitasyonlarla
gerçekleştirilen kitlesel bildiri dağıtımına halkın
tepkisi olumluydu. İnsanlar, zafer işaretleriyle
ve sohbetleriyle bizlere katıldılar. Kahvehanelerde
de dağıtılan bildirilerimizi, yoldan arabalarıyla
geçenlerde alıp okuyarak desteklediler. Ayrıca
bildiriler yoldan geçen minübüslere de girerek
dağıtıldı.
Ana caddede devam eden bildiri dağıtımında halka
"İşçiler, Emekçiler, Yıllarca dişinizden,
tırnağınızdan arttırarak yaptığınız iki göz evinizin
yıkılmasına karşı Halk Kültür Merkezleri sizleri
örgütlenmeye, mücadeleye çağırıyor" ajitasyonlarıyla
seslenerek bildiri dağıtımı yapıldı.
Bildiri dağıtımına "Yıkımlara Karşı Tek Yumruk,
Tek Barikat", "Barınma Hakkımız Engellenemez"
sloganlarıyla yapılan yürüyüşle son verildi.
HKM'lerin "Yıkımlara ve Özelleştirmelere
Hayır" kampanyası çerçevesinde yaptığı ajitasyonlu
bildiri dağıtımının ikinci durağı ise Okmeydanı,
Kulaksız, Çobançeşme, Güzeltepe ve Nurtepe bölgesiydi.
22
Ekim 2005 Cumartesi günü saat 13:00'de İstanbul/Okmeydanı
Anadolu kahvesi önünde toplanan HKM emekçileri,
bildiri dağıtımına başladılar. Yıkımlara karşı
mücadele vurgusunun öne çıkarıldığı ajitasyonlarda,
halk HKM'lerde örgütlü mücadeleye çağrıldı.
Yine tek tek evlere, kahvelere, atölyelere girildi.
Buralarda konuşmalar yapıldı. Balkonlardan sepetler
sarkılıtılarak istenilen bildiri, ilgiyi açıkça
gösteriyordu.
Okmeydanı'ndan sonra bildiri dağıtımına Kulaksız'da
devam edildi. Burada da gecekondulara giren HKM'liler,
sepet indirerek bildiri isteyenlerle karşılaştılar.
Kulaksız’da yapılan bu çalışmadan sonra HKM emekçileri
Çobançeşme'de yine ajitasyonlarla bildiri dağıtımına
devam ettiler. Çobançeşme'den sonra Güzeltepe'de
devam edilen bildiri dağıtımına, sloganlarla Güzeltepe
Durakkonducularına yapılan ziyaretle kısa bir
mola verildi. Burada direnişçiler tarafından karşılanan
HKM'liler, kiracıların sundukları ikramlardan
sonra çalışmalarına Nurtepe'de devam etti.
Burada
da evlere ve atölyelere giren HKM'liler, yaptıkları
ajitasyonlu kitlesel bildiri dağıtımına, kampanyanın
başka çalışmalarını sürdürme kararlığıyla son
verdiler. HKM emekçileri, klasik bildiri dağıtımı
tarzını değiştiren ve tek tek emekçilerin evlerine
kadar giren, bir semtin tüm insanlarına ulaşan
bu tür eylemlilikleri önümüzdeki süreçlerde de
sık sık gerçekleştirecekler.
Susmayacağız, Halkların
Kardeşliğini Savunacağız Şovenizme
ve Linç Girişmelerine Karşı Halkların Kardeşliği
İnisiyatifi, 24 Ekim 2005 tarihinde görülecek
olan Uğur Kaymaz davasını izlemek üzere Eskişehir'e
doğru İstanbul'dan 23 Ekim 2005 gecesi yola çıktı.
23 avukatın da içinde bulunduğu otobüs Eskişehir'e
10 km kala polis ve jandarma tarafından durduruldu.
Avukatların geçebileceğini ancak mahkemeye gelen
diğer insanların girişine izin verilmeyeceği bildirildi.
Bunun üzerine avukatlar savunma hakkının engellendiğini
öne sürerek mahkemeye gitmeme ve protesto etme
kararı aldı. Eskişehir'de mahkemeyi izlemeye gelenlere
de polisin saldırması sonucu mahkemeyi terk eden
avukatlar, şehir girişinde bekletilen otobüsün
yanına gelerek, bir basın açıklaması yaptı. Anti-demokratik
bir uygulamayla Uğur Kaymaz davasının engellenmeye
çalışıldığını belirten avukatlar, devletin gerçek
yüzünün de bir kez daha açığa çıktığını söylediler.
Zılgıtlar ve sloganlar eşliğinde basın açıklaması
bitirilerek, İstanbul'a doğru yola çıkıldı.
Engellemeler, Saldırılar bizi yıldıramaz!
Uğur Kaymaz'ın Hesabını Soracağız!..
Uğur ve Ahmet Kaymaz'ın katillerini protesto edenlere
yapılan polis saldırısı ve davanın duruşmasına
katılmak için Eskişehir'e gidenlere yönelik engellemeler
protesto edildi 25 Ekim 2005 Salı günü İstanbul
Taksim Tramvay Durağında saat 12:30'da protesto
edildi. HKM'lerin de bileşeni olduğu "Şovenizme
ve Linç Girişimlerine Karşı Halkların Kardeşlik
İnisiyatifi" tarafından yapılan basın açıklamasında
kolluk kuvvetleri tarafından yapılan saldırılara,
gözaltılara ve egemenlerin göstermelikte olsa
adalet uygulayamadıklarına, uygulayamayacaklarına
dikkat çekildi.
Açıklamada "Yaşasın Halkların Kardeşliği",
"Biji Bıratiya Gelan", "Katiller
Halka Hesap Verecek" sloganları atıldı. "Halkların
Kardeşliği İçin Kadın Girişimi" adına yapılan
konuşmadan sonra açıklamaya sloganlarla son verildi.
Kalan (Dersim) Halk Kültür
Merkezinde Etkinlik
Kalan (Dersim) Halk Kültür Merkezi, yeni
dönem etkinlikleri tiyatro, folklor, şiir, müzik,
eğitim ve sinevizyon gösterimiyle başladı.
30 Ekim 2005 Pazar günü Halk Kültür Merkezi'nde
"İncirlik Yürüyüşü" konulu bir etkinlik
yapıldı. Ağustosta yapılan "Irak'ta İşgale
Hayır Koordinasyonu"nun çalışmaları konulu
"HKM Sinema Kolektifi"nin hazırladığı
bir sinevizyon gösterimiyle başlayan etkinliğimiz,
bir arkadaşımızın İncirlik üssü ile ilgili bilgi
vermesinden sonra devam etti.
Söyleşide bir çok konuşmacı söz aldı ve ABD-Türkiye
ilişkileri, yeni-sömürgecilik, gizli ve açık işgal,
ABD'nin Ortadoğu politikaları, Irak işgali, BOP,
Kürdistan ve sömürgecilik konuları ele alındı.
Ayrıca emperyalist ve sömürgeci politikalara karşı
örgütlenmenin önemi ve yurtseverlerin İncirlik
Yürüyüşündeki katılımları tartışıldı. Yaklaşık
iki saat süren etkinliğimiz, değerlendirmeyle
son buldu.
Yeni dönemle birlikte etkinliklerimiz bütün baskı
ve zorluklara rağmen sürecek …
Dersim’de Faşist Uygulamalar
Devam Ediyor
Sömürgeci faşist devletin "inkar,
tenkil ve tehcir" politikaları, Kuzey Kürdistan
özgülünde şiddetlenerek sürdürülüyor. Ev baskınları
ve toplu gözaltılar, çocuk-yaşlı demeden işkenceden
geçirmeler ve tutuklamalar, yargısız/yerinde infazlar
ve katliamlar, şehit gerilla cenazelerine bile
uygulanan işkenceler/tecavüzler, orman yakmalar
ve doğa tahribatı devletin bildik şiddet uygulamalarının
değişik biçimleri…
Ovacık’ta Gizli Sıkıyönetim
Ovacık ilçesinde, belediyeden anonsla duyuru yapan
İlçe Jandarma Komutanlığı; devletin katliamcı
yüzünü bir kez daha açığa vuruyor. 17-23 ekim
2005 tarihleri arasında ormanlık alana yönelik
olarak bir haftalık atış talimi yapılacağı ve
belirtilen alanlara hiçbir canlının sokulmaması
uyarısını duyuran komutanlık; anonsta şöyle sesleniyor:
"Bu bir haftalık atış talimi süresince ormanda
gelişecek can ve mal kaybından biz sorumlu değiliz.
Sürülerinizi ormana götürmeyin ve hiç kimse ormana
girmesin. Olası can kaybından, hayvanların telefinden
ve mal kaybından biz sorumlu değiliz" diyerek,
Kürt halkının canını ve malını hiçe saymanın yanı
sıra doğayı tahrip edeceğini de açıkça seslendirme
cüretini gösterebiliyor. Keza atış talimi süresinde,
tank ve top atışının yapıldığı ormanlık alanın
değişik kesimlerinde çeşitli yangınların çıktığı
çevre köylülerince anlatılmaktadır.
Ovacık kırsalının, gerillalara yataklık yaptığı
ve devlet güçlerine bu alanda çeşitli kayıplar
verdiği göz önüne alındığında, neden "tank
ve top atışı" için hedef seçildiği ortadadır.
"Alan boşaltma/insansızlaştırma" amaçlı
bu atış talimi, bölgedeki köylülerce ve duyarlı
kesimlerce protesto edilmiştir…
Tutuklama ve Para Cezası Terörü
15 Eylül 2005 tarihinde Hasan Akdağ adlı taksi
şoförünün polis tarafından öldürülmesini protesto
eden gruba müdahale eden polis, şiddet kullanarak
10 kişiyi göz altına aldı. Daha sonraki gözaltılarla
bu sayı, 20'ye ulaştı. Aralarında devrimci sosyalistlerin
ve K(D)HKM çalışanlarının da bulunduğu 20 kişiden
7'si tutuklanarak cezaevine konulmuştur. Gözaltına
alınanların çoğunun polise "kimlik bildirmemesi"
ve dayatılan belgeyi okumadan imzalamak istemeyişleri,
devletin "adli kurumunca" PARA CEZASI
verilmesiyle karşılık buldu.
Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın "sayı
2005/ 1400 Hz." No'lu " Ön Ödeme Bildirimi"ne
göre; "Tebligat Kanununa Muhalefet"
ettikleri iddiasıyla 20'ye yakın kişiye 503.5'er
YTL para cezası verildi.
Gözaltına alınanların gayet meşru olan karşı duruşları
ve dayatılan tebliğleri okumadan imzalamak istemeyişleri,
devletin intikamcı uygulamasının bir ürünü olan
para cezasıyla karşılık buldu. Yaklaşık on bin
YTL'lik bu para cezasıyla amaçlanan; zaten maddi
durumları kötü olan ve yoksulluk sınırının altında
yaşayan gözaltı mağdurlarını ve ailelerini yıldırmaktır.
Tunceli Cumhuriyet Savcısı Özgür BOZKURT imzalı
"Ön Ödeme Bildirimleri", devletin kolluk
güçlerince başlatılan ve adli birimlerince devam
ettirilen faşist uygulamaların "yıldırma"
amaçlı versiyonudur. Ne polis saldırıları, ne
toplu gözaltılar, ne tutuklamalar, ne para cezaları
Kürt Halkının onurlu mücadelesini de omuzlayan
devrimci sosyalistlerin ve yiğit Kürt evlatlarının
direnişinin önünde engel olamayacaktır…
Devrimci Kurumlara Yönelik Provokasyonlar
Sürüyor
Demokratik Kitle Örgütleri'ne yönelik polis baskısı
her noktada devam etmektedir. Kurumlar keyfi olarak
basılmakta, kurumlara giden öğrencilerin ve gençlerin
ailelerine mektuplar gönderilerek ve telefon edilerek,
kurumlara gidişlerinin engellenmesini istemelerinin
yanı sıra, kurumlara aileler gönderilerek provokasyon
ortamı yaratılmak istenilmektedir.
Ekim ayının son günlerinde, Tunceli Temel Haklar
ve Özgürlükler Derneğine giden bir kız öğrencinin
ailesi, TEM şube şeflerinin kışkırtmasıyla derneğe
sopayla girerek kızını zorla buradan alıp sokak
ortasında döverek götürmüştür. Öğrenci ailesinin
derneğe girdiği anda, TEM şubesinden bir polis
şefi eşliğindeki sivil polis ekibi derneğin bulunduğu
binanın kapısında durarak, olası provokasyona
müdahale etmek için hazır bulunmaktadır. Benzer
provokasyon ortamının yineleneceğini açıkça ifade
eden emniyet müdürlüğü yetkilileri, ailelerle
DKÖ'leri karşı karşıya getirmek için pusuda beklemektedir.
Dersim'in emekçi, yurtsever, öğrenci ve duyarlı
insanları, devletin faşist uygulamalarına yanıt
verecek birikim, deneyim ve cesarete sahiptirler.
Seyit Rıza'nın, Alişer'in, Zarife'nin isyancı
ruhu Dersim kitlesinin öz benliğidir.
Geleceğimizi İstiyoruz, Alacağız!
YÖK’ü Dağıtacağız!
"YÖK'e,
Paralı Eğitime ve Özelleştirmelere Karşı Mücadeleye"
kampanyası kapsamında 6 Kasım YÖK protestosu öncesinde
26 Ekim 2005 günü Taksim Galatasaray Postanesi
önünde basın açıklamamızı gerçekleştirdik. Odakule'den
yürüyüşle başlayarak Galatasaray Postanesi'ne
kadar "F Tipi Üniversite İstemiyoruz",
"Gençlik Gelecek, Gelecek Sosyalizm",
"Yaşasın Devrimci Kurtuluş Mücadelemiz"
, "YÖK, Polis, Medya Bu Abluka Dağıtılacak"
sloganları ve "YÖK'e, Özelleştirmelere, Paralı
Eğitime Karşı Devrimci Sosyalist Gençlik Saflarına"
pankartıyla ve çeşitli dövizlerle ilerledik.
Basın açıklamasında "gençliğin mücadelesinin
soruşturmalarla, baskılarla engellenmeye çalışıldığı,
sermayenin üniversitelere pervasızca saldırdığı,
ülke değerlerinin ABD, AB ve işbirlikçiler tarafından
talan edildiği ve buna karşın topyekün mücadelenin
gerekliliği vurgulandı. Gençliğin mücadelesinin
her koşulda mücadeleye devam edeceği, buna hiçbir
gücün mani olamayacağı" belirtildi. Basın
açıklamasının ardından DEV-Genç Marşı okundu.
Her zaman olduğu gibi polis yığınağı yapılmıştı.
Ajitasyonlu bildiri dağıtımımız da yine polis
tarafından engellenmeye çalışıldı. İstiklal Caddesi
boyunca bildiri dağıtımının ardından eylem sona
erdi. .
Devrimci Sosyalist Gençlik
Kadıköy’de Haykırdı:
YÖK’e Hayır!
6 Kasım'da, eğitimin ve bilimin düşmanı
olan YÖK bir kez daha lanetlendi.
Devrimci Sosyalist Gençlik, Kadıköy İskele Meydanı'nda
yaptığı basın açıklaması ile YÖK kurumunu protesto
etti. YÖK'ün kuruluş yıl dönümü olan 6 Kasım'da
saat 13:00'de yapılan basın açıklaması “YÖK’e
Paralı Eğitime Özelleştirmelere Karşı DSG” ve
“Gelecek Gençliğin Ellerindedir-Liselinin Sesi”
pankartları açılarak alkışlarla başladı. DSG'li
öğrencilerin yaptığı açıklamada YÖK'e karşı üniversiteli
öğrencilerin 24 yıldır mücadele verdiğini, YÖK
dağıtılıp, YÖK zihniyeti üniversitelerden sökülüp
atılana dek, DSG'li öğrencilerin mücadelesine
devam edeceğini açıkladı. Halk Kültür Merkezleri'nin
de destek verdiği basın açıklamasında sık sık
"YÖK Kalkacak, Polis Gidecek, Üniversiteler
Bizimle Özgürleşecek", Yaşasın Devrimci Kurtuluş
Mücadelemiz", "Eşit Parasız, Bilimsel,
Anadilde Eğitim" sloganları atıldı. DEV-GENÇ
marşı okunduktan sonra basın açıklaması bitirildi.
Tüm Yasaklamalara ve Baskılara
Rağmen İstanbul Üniversitesi Açılış Şenliği Düzenlendi
Her
yıl geleneksel olarak düzenlenen İstanbul Üniversitesi
geleneksel açılış şenliği, bu yıl rektörlükçe
yasaklandı. Bunun üzerine Devrimci Sosyalist Gençlik
olarak örgütleyicisi olduğumuz geleneksel açılış
şenliğinin yasaklanmasına karşı 6 Ekim 2005 günü
Edebiyat Fakültesi önünde ortak bir basın açıklaması
gerçekleştirdik.
Yoğun tartışmalar sonucunda 19 Ekim 2005 günü
şenliğin düzenlenmesine karar verdik. Şenlik günü
sabah saatlerinden itibaren okul önü otobüslerce
çevik kuvvet polisi, yıldızlı komiserler ve siyasi
şube polisleri tarafından ablukaya alındı ve herkes
aranarak içeriye sokulmaya başlandı. Polis tarafından
"öğrenci şenliğinin Emniyet Müdürlüğünce
yasaklandığı" açıklaması yapıldı. Bizler
ise "muhatabın polis olmadığını bu konuyu
ancak dekanlıkla konuşabileceğimizi, dekanlık
tarafından izin verilmese dahi şenliği yapacağımızı"
belirttik. Kararlı tutumumuz karşısında Rektörlük
geri adım atmak zorunda kaldı.
"YÖK'e, Paralı Eğitime ve Şovenizme Karşı
Örgütlenelim" şiarıyla 300 kişinin katılımıyla
şenliğimizi gerçekleştirdik. Etkinlik alanında
"İstanbul Üniversitesi 12. Geleneksel Açılış
Şenliğine Hoşgeldiniz!", "YÖK'e, Paralı
Eğitime ve Şovenizme Karşı Örgütlenelim! Devrimci-Demokrat-Yurtsever
Öğrenciler" imzalı pankartlar asıldı.
Şenlikte Ekrem Ataer, Pınar Sağ, Grup Kıvılcım
ve Bayar Şahin sahne aldılar. Devrimci Sosyalist
Gençlik olarak etkinlik alanında yaygın dergi
ve kitap satışı gerçekleştirdik. Duvar gazetemiz
Üniversitelinin Sesi herkes tarafından ilgiyle
karşılandı. Alanda sık sık "Yaşasın Halkların
Kardeşliği", "YÖK, Polis, Medya Bu Abluka
Dağıtılacak", "Faşizme Karşı Omuz Omuza"
sloganları atıldı. Şenliğimize Coca-Cola işçileri
destek verdi. Coca Cola işçileri konuşma yaparak
kısaca direnişlerini anlattılar. İşçilerle birlikte
"Kahrolsun ABD Emperyalizmi", "İşçi-Gençlik
Elele Örgütlü Mücadeleye" sloganları atıldı.
Şenliğin örgütlenmesinde yoğun bir çaba göstererek
"biz buradayız, üniversiteler bizimdir"
mesajını verdik.
Coca-Cola İşçileri ve Üniversiteliler
Ortak Eylemdeydi
Üniversite Öğrencileri, yaklaşık 5 aydan
beri sendikal hakları ve işe geri alınmaları
için direnen Cola işçileriyle birlikte eylem yaptı.
13 Ekim 2005 Perşembe günü saat 13:00'de Beyazıt
Meydan'ında toplanmaya başlayan öğrenciler işçilerin
eylem alanına gelmesini beklemeye başladılar.
Bu arada eylem alanına doğru yürüyüşe geçen işçiler,
polis engeline takıldılar. Polis ve işçiler arasında
kısa süren bir tartışmadan sonra, işçiler beşerli
guruplar halinde polis kordonundan çıktılar ve
gerginliğin yaşandığı yere gelen öğrencilerle
beraber yürüyüşe geçtiler.
Kısa süre sonra Beyazıt Meydan'ında yapılan basın
açıklamasında öğrencilerle, işçilerin vermesi
gereken emperyalist mücadeleye değinilirken, Cola
işçilerinin direnişlerinin uluslararası boyuta
ulaştığına değinildi.
|