Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

35. Sayı - Kasım 2005

HKM’ler Her Yerde, Mücadelede !
Halk Kültür Merkezleri her yerde, mücadelede!...
Halk Kültür Merkezleri emekçileri "Yıkımlara Karşı Mücadele ve HKM'lerde Örgütlen" bildirilerinin kitlesel dağıtımlarını sürdürüyor.
15 Ekim 2005 günü HKM'ler yıkım tehdidi altındaki Gülsuyu/Gülensu'da ev ev, sokak sokak dolaşarak "Yıkımlara Karşı Mücadele ve HKM'ler de Örgütlen" bildirilerini kitlesel olarak dağıttı.
15 Ekim 2005 Cumartesi günü saat 16:00'da Gülsuyu son durakta toplanan HKM emekçileri, üzerinde "Barınma Hakkımız Engellenemez/HKM'lerde Birleşelim" yazılı önlükleri giyip, gruplara ayrılarak Gülsuyu/Gülensu'nun üst sokaklarından bildiri dağıtımına başladılar. Tek tek evlerin kapılarını çalarak, sokaklarda ajitasyonlarla gerçekleştirilen kitlesel bildiri dağıtımına halkın tepkisi olumluydu. İnsanlar, zafer işaretleriyle ve sohbetleriyle bizlere katıldılar. Kahvehanelerde de dağıtılan bildirilerimizi, yoldan arabalarıyla geçenlerde alıp okuyarak desteklediler. Ayrıca bildiriler yoldan geçen minübüslere de girerek dağıtıldı.
Ana caddede devam eden bildiri dağıtımında halka "İşçiler, Emekçiler, Yıllarca dişinizden, tırnağınızdan arttırarak yaptığınız iki göz evinizin yıkılmasına karşı Halk Kültür Merkezleri sizleri örgütlenmeye, mücadeleye çağırıyor" ajitasyonlarıyla seslenerek bildiri dağıtımı yapıldı.
Bildiri dağıtımına "Yıkımlara Karşı Tek Yumruk, Tek Barikat", "Barınma Hakkımız Engellenemez" sloganlarıyla yapılan yürüyüşle son verildi.
HKM'lerin "Yıkımlara ve Özelleştirmelere Hayır" kampanyası çerçevesinde yaptığı ajitasyonlu bildiri dağıtımının ikinci durağı ise Okmeydanı, Kulaksız, Çobançeşme, Güzeltepe ve Nurtepe bölgesiydi.
22 Ekim 2005 Cumartesi günü saat 13:00'de İstanbul/Okmeydanı Anadolu kahvesi önünde toplanan HKM emekçileri, bildiri dağıtımına başladılar. Yıkımlara karşı mücadele vurgusunun öne çıkarıldığı ajitasyonlarda, halk HKM'lerde örgütlü mücadeleye çağrıldı.
Yine tek tek evlere, kahvelere, atölyelere girildi. Buralarda konuşmalar yapıldı. Balkonlardan sepetler sarkılıtılarak istenilen bildiri, ilgiyi açıkça gösteriyordu.
Okmeydanı'ndan sonra bildiri dağıtımına Kulaksız'da devam edildi. Burada da gecekondulara giren HKM'liler, sepet indirerek bildiri isteyenlerle karşılaştılar. Kulaksız’da yapılan bu çalışmadan sonra HKM emekçileri Çobançeşme'de yine ajitasyonlarla bildiri dağıtımına devam ettiler. Çobançeşme'den sonra Güzeltepe'de devam edilen bildiri dağıtımına, sloganlarla Güzeltepe Durakkonducularına yapılan ziyaretle kısa bir mola verildi. Burada direnişçiler tarafından karşılanan HKM'liler, kiracıların sundukları ikramlardan sonra çalışmalarına Nurtepe'de devam etti.
Burada da evlere ve atölyelere giren HKM'liler, yaptıkları ajitasyonlu kitlesel bildiri dağıtımına, kampanyanın başka çalışmalarını sürdürme kararlığıyla son verdiler. HKM emekçileri, klasik bildiri dağıtımı tarzını değiştiren ve tek tek emekçilerin evlerine kadar giren, bir semtin tüm insanlarına ulaşan bu tür eylemlilikleri önümüzdeki süreçlerde de sık sık gerçekleştirecekler.

Susmayacağız, Halkların Kardeşliğini Savunacağız Şovenizme ve Linç Girişmelerine Karşı Halkların Kardeşliği İnisiyatifi, 24 Ekim 2005 tarihinde görülecek olan Uğur Kaymaz davasını izlemek üzere Eskişehir'e doğru İstanbul'dan 23 Ekim 2005 gecesi yola çıktı. 23 avukatın da içinde bulunduğu otobüs Eskişehir'e 10 km kala polis ve jandarma tarafından durduruldu. Avukatların geçebileceğini ancak mahkemeye gelen diğer insanların girişine izin verilmeyeceği bildirildi. Bunun üzerine avukatlar savunma hakkının engellendiğini öne sürerek mahkemeye gitmeme ve protesto etme kararı aldı. Eskişehir'de mahkemeyi izlemeye gelenlere de polisin saldırması sonucu mahkemeyi terk eden avukatlar, şehir girişinde bekletilen otobüsün yanına gelerek, bir basın açıklaması yaptı. Anti-demokratik bir uygulamayla Uğur Kaymaz davasının engellenmeye çalışıldığını belirten avukatlar, devletin gerçek yüzünün de bir kez daha açığa çıktığını söylediler. Zılgıtlar ve sloganlar eşliğinde basın açıklaması bitirilerek, İstanbul'a doğru yola çıkıldı.

Engellemeler, Saldırılar bizi yıldıramaz! Uğur Kaymaz'ın Hesabını Soracağız!..
Uğur ve Ahmet Kaymaz'ın katillerini protesto edenlere yapılan polis saldırısı ve davanın duruşmasına katılmak için Eskişehir'e gidenlere yönelik engellemeler protesto edildi 25 Ekim 2005 Salı günü İstanbul Taksim Tramvay Durağında saat 12:30'da protesto edildi. HKM'lerin de bileşeni olduğu "Şovenizme ve Linç Girişimlerine Karşı Halkların Kardeşlik İnisiyatifi" tarafından yapılan basın açıklamasında kolluk kuvvetleri tarafından yapılan saldırılara, gözaltılara ve egemenlerin göstermelikte olsa adalet uygulayamadıklarına, uygulayamayacaklarına dikkat çekildi.
Açıklamada "Yaşasın Halkların Kardeşliği", "Biji Bıratiya Gelan", "Katiller Halka Hesap Verecek" sloganları atıldı. "Halkların Kardeşliği İçin Kadın Girişimi" adına yapılan konuşmadan sonra açıklamaya sloganlarla son verildi.

Kalan (Dersim) Halk Kültür Merkezinde Etkinlik
Kalan (Dersim) Halk Kültür Merkezi, yeni dönem etkinlikleri tiyatro, folklor, şiir, müzik, eğitim ve sinevizyon gösterimiyle başladı.
30 Ekim 2005 Pazar günü Halk Kültür Merkezi'nde "İncirlik Yürüyüşü" konulu bir etkinlik yapıldı. Ağustosta yapılan "Irak'ta İşgale Hayır Koordinasyonu"nun çalışmaları konulu "HKM Sinema Kolektifi"nin hazırladığı bir sinevizyon gösterimiyle başlayan etkinliğimiz, bir arkadaşımızın İncirlik üssü ile ilgili bilgi vermesinden sonra devam etti.
Söyleşide bir çok konuşmacı söz aldı ve ABD-Türkiye ilişkileri, yeni-sömürgecilik, gizli ve açık işgal, ABD'nin Ortadoğu politikaları, Irak işgali, BOP, Kürdistan ve sömürgecilik konuları ele alındı. Ayrıca emperyalist ve sömürgeci politikalara karşı örgütlenmenin önemi ve yurtseverlerin İncirlik Yürüyüşündeki katılımları tartışıldı. Yaklaşık iki saat süren etkinliğimiz, değerlendirmeyle son buldu.
Yeni dönemle birlikte etkinliklerimiz bütün baskı ve zorluklara rağmen sürecek …

Dersim’de Faşist Uygulamalar Devam Ediyor
Sömürgeci faşist devletin "inkar, tenkil ve tehcir" politikaları, Kuzey Kürdistan özgülünde şiddetlenerek sürdürülüyor. Ev baskınları ve toplu gözaltılar, çocuk-yaşlı demeden işkenceden geçirmeler ve tutuklamalar, yargısız/yerinde infazlar ve katliamlar, şehit gerilla cenazelerine bile uygulanan işkenceler/tecavüzler, orman yakmalar ve doğa tahribatı devletin bildik şiddet uygulamalarının değişik biçimleri…

Ovacık’ta Gizli Sıkıyönetim
Ovacık ilçesinde, belediyeden anonsla duyuru yapan İlçe Jandarma Komutanlığı; devletin katliamcı yüzünü bir kez daha açığa vuruyor. 17-23 ekim 2005 tarihleri arasında ormanlık alana yönelik olarak bir haftalık atış talimi yapılacağı ve belirtilen alanlara hiçbir canlının sokulmaması uyarısını duyuran komutanlık; anonsta şöyle sesleniyor: "Bu bir haftalık atış talimi süresince ormanda gelişecek can ve mal kaybından biz sorumlu değiliz. Sürülerinizi ormana götürmeyin ve hiç kimse ormana girmesin. Olası can kaybından, hayvanların telefinden ve mal kaybından biz sorumlu değiliz" diyerek, Kürt halkının canını ve malını hiçe saymanın yanı sıra doğayı tahrip edeceğini de açıkça seslendirme cüretini gösterebiliyor. Keza atış talimi süresinde, tank ve top atışının yapıldığı ormanlık alanın değişik kesimlerinde çeşitli yangınların çıktığı çevre köylülerince anlatılmaktadır.
Ovacık kırsalının, gerillalara yataklık yaptığı ve devlet güçlerine bu alanda çeşitli kayıplar verdiği göz önüne alındığında, neden "tank ve top atışı" için hedef seçildiği ortadadır. "Alan boşaltma/insansızlaştırma" amaçlı bu atış talimi, bölgedeki köylülerce ve duyarlı kesimlerce protesto edilmiştir…

Tutuklama ve Para Cezası Terörü
15 Eylül 2005 tarihinde Hasan Akdağ adlı taksi şoförünün polis tarafından öldürülmesini protesto eden gruba müdahale eden polis, şiddet kullanarak 10 kişiyi göz altına aldı. Daha sonraki gözaltılarla bu sayı, 20'ye ulaştı. Aralarında devrimci sosyalistlerin ve K(D)HKM çalışanlarının da bulunduğu 20 kişiden 7'si tutuklanarak cezaevine konulmuştur. Gözaltına alınanların çoğunun polise "kimlik bildirmemesi" ve dayatılan belgeyi okumadan imzalamak istemeyişleri, devletin "adli kurumunca" PARA CEZASI verilmesiyle karşılık buldu.
Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın "sayı 2005/ 1400 Hz." No'lu " Ön Ödeme Bildirimi"ne göre; "Tebligat Kanununa Muhalefet" ettikleri iddiasıyla 20'ye yakın kişiye 503.5'er YTL para cezası verildi.
Gözaltına alınanların gayet meşru olan karşı duruşları ve dayatılan tebliğleri okumadan imzalamak istemeyişleri, devletin intikamcı uygulamasının bir ürünü olan para cezasıyla karşılık buldu. Yaklaşık on bin YTL'lik bu para cezasıyla amaçlanan; zaten maddi durumları kötü olan ve yoksulluk sınırının altında yaşayan gözaltı mağdurlarını ve ailelerini yıldırmaktır. Tunceli Cumhuriyet Savcısı Özgür BOZKURT imzalı "Ön Ödeme Bildirimleri", devletin kolluk güçlerince başlatılan ve adli birimlerince devam ettirilen faşist uygulamaların "yıldırma" amaçlı versiyonudur. Ne polis saldırıları, ne toplu gözaltılar, ne tutuklamalar, ne para cezaları Kürt Halkının onurlu mücadelesini de omuzlayan devrimci sosyalistlerin ve yiğit Kürt evlatlarının direnişinin önünde engel olamayacaktır…

Devrimci Kurumlara Yönelik Provokasyonlar Sürüyor
Demokratik Kitle Örgütleri'ne yönelik polis baskısı her noktada devam etmektedir. Kurumlar keyfi olarak basılmakta, kurumlara giden öğrencilerin ve gençlerin ailelerine mektuplar gönderilerek ve telefon edilerek, kurumlara gidişlerinin engellenmesini istemelerinin yanı sıra, kurumlara aileler gönderilerek provokasyon ortamı yaratılmak istenilmektedir.
Ekim ayının son günlerinde, Tunceli Temel Haklar ve Özgürlükler Derneğine giden bir kız öğrencinin ailesi, TEM şube şeflerinin kışkırtmasıyla derneğe sopayla girerek kızını zorla buradan alıp sokak ortasında döverek götürmüştür. Öğrenci ailesinin derneğe girdiği anda, TEM şubesinden bir polis şefi eşliğindeki sivil polis ekibi derneğin bulunduğu binanın kapısında durarak, olası provokasyona müdahale etmek için hazır bulunmaktadır. Benzer provokasyon ortamının yineleneceğini açıkça ifade eden emniyet müdürlüğü yetkilileri, ailelerle DKÖ'leri karşı karşıya getirmek için pusuda beklemektedir.
Dersim'in emekçi, yurtsever, öğrenci ve duyarlı insanları, devletin faşist uygulamalarına yanıt verecek birikim, deneyim ve cesarete sahiptirler. Seyit Rıza'nın, Alişer'in, Zarife'nin isyancı ruhu Dersim kitlesinin öz benliğidir.


Geleceğimizi İstiyoruz, Alacağız! YÖK’ü Dağıtacağız!
"YÖK'e, Paralı Eğitime ve Özelleştirmelere Karşı Mücadeleye" kampanyası kapsamında 6 Kasım YÖK protestosu öncesinde 26 Ekim 2005 günü Taksim Galatasaray Postanesi önünde basın açıklamamızı gerçekleştirdik. Odakule'den yürüyüşle başlayarak Galatasaray Postanesi'ne kadar "F Tipi Üniversite İstemiyoruz", "Gençlik Gelecek, Gelecek Sosyalizm", "Yaşasın Devrimci Kurtuluş Mücadelemiz" , "YÖK, Polis, Medya Bu Abluka Dağıtılacak" sloganları ve "YÖK'e, Özelleştirmelere, Paralı Eğitime Karşı Devrimci Sosyalist Gençlik Saflarına" pankartıyla ve çeşitli dövizlerle ilerledik.
Basın açıklamasında "gençliğin mücadelesinin soruşturmalarla, baskılarla engellenmeye çalışıldığı, sermayenin üniversitelere pervasızca saldırdığı, ülke değerlerinin ABD, AB ve işbirlikçiler tarafından talan edildiği ve buna karşın topyekün mücadelenin gerekliliği vurgulandı. Gençliğin mücadelesinin her koşulda mücadeleye devam edeceği, buna hiçbir gücün mani olamayacağı" belirtildi. Basın açıklamasının ardından DEV-Genç Marşı okundu.
Her zaman olduğu gibi polis yığınağı yapılmıştı. Ajitasyonlu bildiri dağıtımımız da yine polis tarafından engellenmeye çalışıldı. İstiklal Caddesi boyunca bildiri dağıtımının ardından eylem sona erdi. .

Devrimci Sosyalist Gençlik Kadıköy’de Haykırdı:
YÖK’e Hayır!
6 Kasım'da, eğitimin ve bilimin düşmanı olan YÖK bir kez daha lanetlendi.
Devrimci Sosyalist Gençlik, Kadıköy İskele Meydanı'nda yaptığı basın açıklaması ile YÖK kurumunu protesto etti. YÖK'ün kuruluş yıl dönümü olan 6 Kasım'da saat 13:00'de yapılan basın açıklaması “YÖK’e Paralı Eğitime Özelleştirmelere Karşı DSG” ve “Gelecek Gençliğin Ellerindedir-Liselinin Sesi” pankartları açılarak alkışlarla başladı. DSG'li öğrencilerin yaptığı açıklamada YÖK'e karşı üniversiteli öğrencilerin 24 yıldır mücadele verdiğini, YÖK dağıtılıp, YÖK zihniyeti üniversitelerden sökülüp atılana dek, DSG'li öğrencilerin mücadelesine devam edeceğini açıkladı. Halk Kültür Merkezleri'nin de destek verdiği basın açıklamasında sık sık "YÖK Kalkacak, Polis Gidecek, Üniversiteler Bizimle Özgürleşecek", Yaşasın Devrimci Kurtuluş Mücadelemiz", "Eşit Parasız, Bilimsel, Anadilde Eğitim" sloganları atıldı. DEV-GENÇ marşı okunduktan sonra basın açıklaması bitirildi.


Tüm Yasaklamalara ve Baskılara Rağmen İstanbul Üniversitesi Açılış Şenliği Düzenlendi
Her yıl geleneksel olarak düzenlenen İstanbul Üniversitesi geleneksel açılış şenliği, bu yıl rektörlükçe yasaklandı. Bunun üzerine Devrimci Sosyalist Gençlik olarak örgütleyicisi olduğumuz geleneksel açılış şenliğinin yasaklanmasına karşı 6 Ekim 2005 günü Edebiyat Fakültesi önünde ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdik.
Yoğun tartışmalar sonucunda 19 Ekim 2005 günü şenliğin düzenlenmesine karar verdik. Şenlik günü sabah saatlerinden itibaren okul önü otobüslerce çevik kuvvet polisi, yıldızlı komiserler ve siyasi şube polisleri tarafından ablukaya alındı ve herkes aranarak içeriye sokulmaya başlandı. Polis tarafından "öğrenci şenliğinin Emniyet Müdürlüğünce yasaklandığı" açıklaması yapıldı. Bizler ise "muhatabın polis olmadığını bu konuyu ancak dekanlıkla konuşabileceğimizi, dekanlık tarafından izin verilmese dahi şenliği yapacağımızı" belirttik. Kararlı tutumumuz karşısında Rektörlük geri adım atmak zorunda kaldı.
"YÖK'e, Paralı Eğitime ve Şovenizme Karşı Örgütlenelim" şiarıyla 300 kişinin katılımıyla şenliğimizi gerçekleştirdik. Etkinlik alanında "İstanbul Üniversitesi 12. Geleneksel Açılış Şenliğine Hoşgeldiniz!", "YÖK'e, Paralı Eğitime ve Şovenizme Karşı Örgütlenelim! Devrimci-Demokrat-Yurtsever Öğrenciler" imzalı pankartlar asıldı.
Şenlikte Ekrem Ataer, Pınar Sağ, Grup Kıvılcım ve Bayar Şahin sahne aldılar. Devrimci Sosyalist Gençlik olarak etkinlik alanında yaygın dergi ve kitap satışı gerçekleştirdik. Duvar gazetemiz Üniversitelinin Sesi herkes tarafından ilgiyle karşılandı. Alanda sık sık "Yaşasın Halkların Kardeşliği", "YÖK, Polis, Medya Bu Abluka Dağıtılacak", "Faşizme Karşı Omuz Omuza" sloganları atıldı. Şenliğimize Coca-Cola işçileri destek verdi. Coca Cola işçileri konuşma yaparak kısaca direnişlerini anlattılar. İşçilerle birlikte "Kahrolsun ABD Emperyalizmi", "İşçi-Gençlik Elele Örgütlü Mücadeleye" sloganları atıldı. Şenliğin örgütlenmesinde yoğun bir çaba göstererek "biz buradayız, üniversiteler bizimdir" mesajını verdik.

Coca-Cola İşçileri ve Üniversiteliler Ortak Eylemdeydi
Üniversite Öğrencileri, yaklaşık 5 aydan beri sendikal hakları ve işe geri alınmaları için direnen Cola işçileriyle birlikte eylem yaptı.
13 Ekim 2005 Perşembe günü saat 13:00'de Beyazıt Meydan'ında toplanmaya başlayan öğrenciler işçilerin eylem alanına gelmesini beklemeye başladılar. Bu arada eylem alanına doğru yürüyüşe geçen işçiler, polis engeline takıldılar. Polis ve işçiler arasında kısa süren bir tartışmadan sonra, işçiler beşerli guruplar halinde polis kordonundan çıktılar ve gerginliğin yaşandığı yere gelen öğrencilerle beraber yürüyüşe geçtiler.
Kısa süre sonra Beyazıt Meydan'ında yapılan basın açıklamasında öğrencilerle, işçilerin vermesi gereken emperyalist mücadeleye değinilirken, Cola işçilerinin direnişlerinin uluslararası boyuta ulaştığına değinildi.

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul