“Haklarımızı İstiyoruz, Almaya Geliyoruz” kampanyası
bileşenleri tarafından işçi sınıfının durumu ve
sınıf örgütlülüğü üzerine bir forum düzenlendi.
Forum, 23 Ekim 2005 Pazar günü Okmeydanı Mercan
Düğün Salonu’nda, saat 13.00’da başladı. Konuşanlara
geçilmeden önce işçi sınıfı mücadelesi ve sosyalizm
için şehit düşenler için bir dakikalık saygı duruşu
yapıldı.
Sahneye “Güvenceli İş Hakkımızı İstiyoruz” pankartının
asıldığı forum, iki bölümde yapıldı. İlk bölümde
güvencesizlerin mücadele ve örgütlenme süreçlerine
bakışı tartışıldı. Bu bölümde sırasıyla Volkan
Yaraşır, Hakan Koçak, Yüksel Akkaya söz hakkı
aldı.
İkinci bölümde ise, işsizlerin ve güvencesizlerin
örgütlenmesi için ne yapmalı, Türkiye’den örgütlenme
deneyimleri ve perspektifleri üzerine de Dayanışmaevleri,
Dayanışma Sendikası, Emek Çalışmaları Merkezi,
Halk Kültür Merkezleri, İşçi Evleri, İşçilerin
Mücadele Birliği, Mayıs’ta Yaşam Kooperatifi temsilcileri
birer sunum gerçekleştirdi.
Forumun ilk konuşmasını Volkan Yaraşır yaptı.
İşçilerin tek başına bir su damlacığını andırdığını
ama işçilerin aynı zamanda bir sel olduğunu, çünkü
sellerin de küçük bir su damlacığından meydana
geldiğini belirtti. Selin yıkıcı bir güç olduğundan
yola çıkarak işçi sınıfının da aynı basınca sahip
olduğunu söyledi. Bunun da işçi sınıfına sel olması
gerektiğini hatırlatmaktan geçtiğini söyledi.
Volkan Yaraşır, İşçi sınıfıyla girilen ilişkilerde
önemli olan olgunun işçinin kimliğini ve gücünü
anlatmak olduğunu belirtti.
Volkan Yaraşır’dan sonra sözü Hakan Koçak aldı.
Hakkı Koçak, işçi sınıfının değişim sürecinde
olduğunu, toplumsal konumuma ve siyasi rolüne
dair, bütün bu değişimlere rağmen hâlâ merkezi
bir yerde durduğunu, üstelik niceliksel ve oran
olarak da gücünü yitirmediğini tersine daha büyüdüğünü
gösteren birçok şeyin olduğunu belirtti. İşçi
hareketinin krizi lafının artık aşılmaya başlanması
gerektiği, bundan ziyade, yaşanan deneyimlerin
tartışılması, parlatılması, öne çıkarılması, küçük
küçük akan şeylerin biraraya getirilmesi gerektiğini
belirtti. İlk bölümde sözü son olarak Yüksel Akkaya
aldı. Yüksel Akkaya, sendikalar işçi hareketini
yükseltmek, sınıf bilincini artırmak için vazgeçilmez
araçlar mı? Sendikal örgütlenmeler dışında alternatif
örgütlenmeler düşünülebilir mi? sorusunu sorduktan,
mevcut kimi sendikaların yararından çok zararı
olduğunu söyledi. Yüksel Akkaya, işçi sınıfının
örgütlenmedeki tek aracının sendikalar olmadığını
başka araçları da araştırmak gerektiğini belirtti.
Ayrıca, hangi model sendika olursa olsun, oraya
üye işçilerin dönüştürülmesi gerektiğini belirten
Yüksel Akkaya, bunun aksinin yapıldığında ise
sendikal örgütlenmede canlılık yaratılamayacağını
belirtti. Yapılması gerekenin ilk önce, emekçilere,
sınıfa güven vermek olduğunu, daha sonrasında
da hangi modelin kurulursa kurulsun fark etmeyeceğini
belirtti.
Forumun ikinci bölümünde “Hakkımızı İstiyoruz,
Almaya Geliyoruz” kampanyası ile ilgili bilgilendirme
ile başladı. 10’ar dakikalık yapılan konuşmalar,
sırasıyla Mayıs’ta Yaşam Kooperatifi, İşçi Evleri,
Emek Çalışmaları Merkezi, Dayanışma Evleri, Dayanışma
Sendikası, Halk Kültür Merkezleri, İşçilerin Mücadele
Birliği Girişimi, Umut Derneği, İmece, Kara Kızıl
Notlar, Anadolu’da Yaşam Kooperatifi söz aldı.
Halk Kültür Merkezi temsilcisi yaptığı konuşmada
işçi sınıfının değişen yapısından bahsederken,
özellikle 90’lı yıllardan itibaren reel sosyalizmin
çözülmesi sonucu emperyalist kapitalist sistemin
dünya pazarına hakimiyeti hakkında bilgiler verdi.
Özellikle bu süreçten sonra yeni yapılanmaların,
emek cephesine yönelik yeni saldırıların daha
da boyutlandırdığını, esnek üretimin devreye sokulduğunu
söyledi. Bunların yanında kamu sektörünün esnek
üretim modelinin ve özelleştirmelerin dayatılmasının
sonucu, taşeronlaştırmalarla işçi sınıfına dahil
olduğu, evlere iş verme, kayıt dışı işçinin artması
bunun sonucunda ise yüzde onluk bir pay ile işçi
sınıfının içerisinde yedek iş gücü olarak işsizlerin
büyük bir yet tutmaya başladığını söyledi.
Sendikal örgütlenmelerin bir süre sonra dönemin
ihtiyaçlarına cevap veremediğine değinen HKM temsilcisi,
sendikaların belli fabrikalarda dışında, küçük
atölyede çalışan, parça başı iş alan, ev hizmetlilerine
yönelik bir örgütlenme yapamadığını belirtti.
Devrimci cephede ise 90’lı yıllardan sonra değişmeler
yaşandığını, yeni döneme yönelik politika geliştirme
anlamında değişikliklerin yapıldığını, işçilerin,
emekçilerin kendi yaşantılarına dönük politika
yapma tarzına önem verildiğini söyledi. İşçi sınıfının
her alanda ve her düzeyde birliğinden tüm halkın
birliğine ve birleşik mücadelesinden bahsederek,
emperyalizmin ve oligarşinin işçi sınıfına ve
emekçi halkın üzerindeki baskıyı kıracak olanın
da bu olduğunu söyledi. Bunun da ancak 1- vurduğu
yerden ses getiren bir örgütle, 2- devrimin güncelliği
ve mümkünlüğüne inanmakla olacağını belirtti.
HKM temsilcisi, 10 dakikaya sığdırdığı konuşmasını
Politik Kültürel Odakların açılımını, neler yapmak
istediği üzerine bilgilendirme yaparak, konuşmasını
sonlandırdı.
250 kişiye yakın kişinin katıldığı forum, konuşmalardan
sonra, izleyicilerin soru ve görüşlerinin ardından
sona erdirildi.
|