Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

35. Sayı - Kasım 2005

“Haklarımızı İstiyoruz, Almaya Geliyoruz” kampanyası bileşenleri tarafından işçi sınıfının durumu ve sınıf örgütlülüğü üzerine bir forum düzenlendi. Forum, 23 Ekim 2005 Pazar günü Okmeydanı Mercan Düğün Salonu’nda, saat 13.00’da başladı. Konuşanlara geçilmeden önce işçi sınıfı mücadelesi ve sosyalizm için şehit düşenler için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.
Sahneye “Güvenceli İş Hakkımızı İstiyoruz” pankartının asıldığı forum, iki bölümde yapıldı. İlk bölümde güvencesizlerin mücadele ve örgütlenme süreçlerine bakışı tartışıldı. Bu bölümde sırasıyla Volkan Yaraşır, Hakan Koçak, Yüksel Akkaya söz hakkı aldı.
İkinci bölümde ise, işsizlerin ve güvencesizlerin örgütlenmesi için ne yapmalı, Türkiye’den örgütlenme deneyimleri ve perspektifleri üzerine de Dayanışmaevleri, Dayanışma Sendikası, Emek Çalışmaları Merkezi, Halk Kültür Merkezleri, İşçi Evleri, İşçilerin Mücadele Birliği, Mayıs’ta Yaşam Kooperatifi temsilcileri birer sunum gerçekleştirdi.
Forumun ilk konuşmasını Volkan Yaraşır yaptı. İşçilerin tek başına bir su damlacığını andırdığını ama işçilerin aynı zamanda bir sel olduğunu, çünkü sellerin de küçük bir su damlacığından meydana geldiğini belirtti. Selin yıkıcı bir güç olduğundan yola çıkarak işçi sınıfının da aynı basınca sahip olduğunu söyledi. Bunun da işçi sınıfına sel olması gerektiğini hatırlatmaktan geçtiğini söyledi. Volkan Yaraşır, İşçi sınıfıyla girilen ilişkilerde önemli olan olgunun işçinin kimliğini ve gücünü anlatmak olduğunu belirtti.
Volkan Yaraşır’dan sonra sözü Hakan Koçak aldı. Hakkı Koçak, işçi sınıfının değişim sürecinde olduğunu, toplumsal konumuma ve siyasi rolüne dair, bütün bu değişimlere rağmen hâlâ merkezi bir yerde durduğunu, üstelik niceliksel ve oran olarak da gücünü yitirmediğini tersine daha büyüdüğünü gösteren birçok şeyin olduğunu belirtti. İşçi hareketinin krizi lafının artık aşılmaya başlanması gerektiği, bundan ziyade, yaşanan deneyimlerin tartışılması, parlatılması, öne çıkarılması, küçük küçük akan şeylerin biraraya getirilmesi gerektiğini belirtti. İlk bölümde sözü son olarak Yüksel Akkaya aldı. Yüksel Akkaya, sendikalar işçi hareketini yükseltmek, sınıf bilincini artırmak için vazgeçilmez araçlar mı? Sendikal örgütlenmeler dışında alternatif örgütlenmeler düşünülebilir mi? sorusunu sorduktan, mevcut kimi sendikaların yararından çok zararı olduğunu söyledi. Yüksel Akkaya, işçi sınıfının örgütlenmedeki tek aracının sendikalar olmadığını başka araçları da araştırmak gerektiğini belirtti. Ayrıca, hangi model sendika olursa olsun, oraya üye işçilerin dönüştürülmesi gerektiğini belirten Yüksel Akkaya, bunun aksinin yapıldığında ise sendikal örgütlenmede canlılık yaratılamayacağını belirtti. Yapılması gerekenin ilk önce, emekçilere, sınıfa güven vermek olduğunu, daha sonrasında da hangi modelin kurulursa kurulsun fark etmeyeceğini belirtti.
Forumun ikinci bölümünde “Hakkımızı İstiyoruz, Almaya Geliyoruz” kampanyası ile ilgili bilgilendirme ile başladı. 10’ar dakikalık yapılan konuşmalar, sırasıyla Mayıs’ta Yaşam Kooperatifi, İşçi Evleri, Emek Çalışmaları Merkezi, Dayanışma Evleri, Dayanışma Sendikası, Halk Kültür Merkezleri, İşçilerin Mücadele Birliği Girişimi, Umut Derneği, İmece, Kara Kızıl Notlar, Anadolu’da Yaşam Kooperatifi söz aldı.
Halk Kültür Merkezi temsilcisi yaptığı konuşmada işçi sınıfının değişen yapısından bahsederken, özellikle 90’lı yıllardan itibaren reel sosyalizmin çözülmesi sonucu emperyalist kapitalist sistemin dünya pazarına hakimiyeti hakkında bilgiler verdi. Özellikle bu süreçten sonra yeni yapılanmaların, emek cephesine yönelik yeni saldırıların daha da boyutlandırdığını, esnek üretimin devreye sokulduğunu söyledi. Bunların yanında kamu sektörünün esnek üretim modelinin ve özelleştirmelerin dayatılmasının sonucu, taşeronlaştırmalarla işçi sınıfına dahil olduğu, evlere iş verme, kayıt dışı işçinin artması bunun sonucunda ise yüzde onluk bir pay ile işçi sınıfının içerisinde yedek iş gücü olarak işsizlerin büyük bir yet tutmaya başladığını söyledi.
Sendikal örgütlenmelerin bir süre sonra dönemin ihtiyaçlarına cevap veremediğine değinen HKM temsilcisi, sendikaların belli fabrikalarda dışında, küçük atölyede çalışan, parça başı iş alan, ev hizmetlilerine yönelik bir örgütlenme yapamadığını belirtti.
Devrimci cephede ise 90’lı yıllardan sonra değişmeler yaşandığını, yeni döneme yönelik politika geliştirme anlamında değişikliklerin yapıldığını, işçilerin, emekçilerin kendi yaşantılarına dönük politika yapma tarzına önem verildiğini söyledi. İşçi sınıfının her alanda ve her düzeyde birliğinden tüm halkın birliğine ve birleşik mücadelesinden bahsederek, emperyalizmin ve oligarşinin işçi sınıfına ve emekçi halkın üzerindeki baskıyı kıracak olanın da bu olduğunu söyledi. Bunun da ancak 1- vurduğu yerden ses getiren bir örgütle, 2- devrimin güncelliği ve mümkünlüğüne inanmakla olacağını belirtti. HKM temsilcisi, 10 dakikaya sığdırdığı konuşmasını Politik Kültürel Odakların açılımını, neler yapmak istediği üzerine bilgilendirme yaparak, konuşmasını sonlandırdı.
250 kişiye yakın kişinin katıldığı forum, konuşmalardan sonra, izleyicilerin soru ve görüşlerinin ardından sona erdirildi.

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul