Latin Amerika, siyasi tarihi boyunca Amerikan
emperyalizminin arka bahçesi olarak hafızalarda
yer edinmiştir. Bu yüzden de sömürü politikalarının
en derinden işlendiği ve neoliberal saldırı politikalarının
da en yoğun uygulandığı bölgedir.
Ve aslında bize de çok benzeyen bir yapı vardır
Latin Amerika’da. Tek kalıptan çıkma, emperyalizmin
ve yerli işbirlikçilerinin halkların üzerinde
yarattığı yoz kültür; çürümenin çeşitli biçimleri,
vb. vb... Latin Amerika’da, Asya’da, Ortadoğu’da
bizler, üretenler, yani emekçiler, emperyalizm
nasıl istiyorsa o şekilde yaanmaya zorlanıyoruz
ve tek tipleşiyoruz. Bu yüzden birbirimize benziyoruz
Latin Amerika Ülkelerinden Brezilya ise hem yoksullşmanın
hem de yozlaşmanın en yoğunlaştığı noktadır; bir
anlamda Türkiye’nin hızla sürüklendiği bir aşamayı
simgelemektedir.
Gecekondu’nun özgün bir biçimi olarak Favela mahalleleri,
bu yüzden bizim varoşlarımıza hem benzer, hem
de daha dip nokta olarak örneğin İstanbul’u benzetmek
istedikleri bir model gibidir.
Favela’nın Türkçe’deki karşılığı aslında “gecekondu
mahallesi”dir ama bu sözcük aynı zamanda tamamen
yasadışı, düzen tutmaz bölgeleri anlatmak için
de kullanılmaktadır. Brezilya’nın büyük kentlerinin
kenarlarında oluşan bu teneke mahalleleri bugün
artık devasa bir büyüklüğe ulaşmış ve kapitalizmin
en kirli yüzü olarak dünyadaki en çarpıcı örnek
haline gelmiştir.
Kuşkusuz Favelalar da Türkiye’de olduğu gibi emekçilerin
ekmek uğruna kentlere yığılmasıyla oluşmuştur.
Emekçiler önce normal konutlarda kiracı olarak
yaşamlarını sürdürmüşler, ancak emperyalizmin
sömürgeci yıkım politikalarıyla birlikte elde
avuçta bir şey kalmayınca kentin hemen dışında
derme çatma barakalar mantar gibi türemeye başlamıştır.
Brezilya’da Rio’nun ilk Favelaları, 20. yüzyılın
başında hükümetin şehir merkezinde ikamet eden
ve çoğunluğunu liman işçilerinin oluşturduğu emekçileri
kent dışına sürgün etmesiyle ortaya çıkmıştır,
ki bu kitle o zaman bile kent nüfusunun % 25’ini
oluşturmaktadır. Sürgün edilenler şehrin hemen
dışında hiçbir alt yapısı olmayan arazileri işgal
etmişler ve bölgeye yerleşmişlerdir. Böylece ilk
Favelaların, ya da başka bir isimle “morro de
providencia”nın temelleri atılmıştır. Bugün, Favelalar
Brezilya’nın 11 büyük kentinde yoğunluk kazanmıştır.
Sadece Reolfe kentinde 1,2 milyon, Sao Paulo’da
ise 4 milyon insanın yoksulluk içinde yaşadığı
uçsuz bucaksız Favelalar bulunmaktadır. Ne bir
belediye hizmeti, ne bir altyapı. İnsanlar buralarda
tamamen kendi imkânlarıyla, tamamen doğa kanunlarının
hakim olduğu bir yaşamı sürdürmekteler.
Favelalar 1950’lerden sonra genişlediğinde doğal
olarak (Türkiye’de olduğu gibi) devrimcilerin
potansiyelinin yüksek olduğu yerler haline geldiler.
1970’lerde durumun farkına varan askeri cunta,
duruma kısmen müdahale etmiş, insanları zorla
yine şehrin dışında kurdukları toplu konutlara
yerleştirmeye çalışmıştır. Üstelik son derece
vahşi yöntemlerle: Bir ailenin dahi bir arada
yaşamasına izin verilmemiş, hepsi ayrı bölgelere
dağıtılmıştır! Ama yine de bu potansiyel kırılamamıştır.
90’lara gelindiğinde ise gitgide daha fazla büyüyen
Favelaların önünü alamayan burjuvazi artık kendi
güvenliğinin telaşına düşmüştür. Bundan dolayı
da Favelaları yalıtmak için büyük duvar örme önerilerine
daha sıcak bakar olmuşlardır. Bir yandan da Samba
ve futbol kültürünün beşiği olan Favelalar uyuşturulmak
istenmekte, kente uzak bir orman cumhuriyeti gibi
algılanmaktadır.
Uyuşturucu Ticareti ve Mafyanın Hakimiyeti
Uyuşturucu ticaretinde önceleri Kolombiya ile
Avrupa arasında bir geçit olan Brezilya, uyuşturucu
kullanımında Latin Amerika’nın en büyük ikinci
pazarı oldu. Tabii mafya ve uyuşturucu yine en
büyük zeminlerini Favelalarda bulmaktaydı. Favelalarda
günde ortalama 16, ayda yaklaşık 500 kişi kurşunlara
hedef olmaktadır. Rio’da bütün bunlar yaşanırken,
devlet ve kolluk güçlerini satın almış olan mafya
işlerini gayet rahat sürdürmektedir. Sadece Rio’da
600 kadar Favela vardır ve burada 1988-2001 yılları
arasında 18 yaşın altında 4000 kişi cinayete kurban
gitmiştir. 1990’da Brezilya’nın bir diğer kenti
olan Sao Paulo’da askeri polis yılda 1000’den
fazla şüpheliyi öldürmüştür, ki bu bir dünya rekorudur!
Bugün Favelalara federal hükümet ve onun kolluk
güçleri kesinlikle girememekte, insanların okul,
su, elektrik vb. ihtiyaçlarının organizasyonu
mafyanın örgütlenmesi içerisinde gerçekleşmektedir.
Ve tabii kuşkusuz, bütün Latin Amerika’da çatılarda
en çok kızıl bayrağın dalgalandığı yer de Favelalardır.
Brezilya oligarşisinin en kirli icraatı ise sokak
çocuklarına yapılanlarla ilgilidir. Favelalardan
kopup gelerek kent merkezlerinde sokakta yaşayan
binlerce çocuk son yirmi yıl içersinde polisler
ve gönüllü faşist sapıkların organizasyonuyla
kurşunlanarak öldürülmüş, bu büyük “temizlik operasyonu”
uluslararası basına da yansımıştır.
Şimdi artık Brezilya kentlerinde tam bir ayrışma
vardır. Zenginlerin kent merkezindeki evleri,
şu anda yüksek duvarlar ve tel örgülerle ayrılmıştır
ve elektronik aygıtlarla, silahlı güvenlik görevlileriyle
korunmaktadır. Bu yeni yapılaşmayı yaratan burjuvazi
yoksul halka fazlalıkmış gibi yaklaşmaktadır.
Caddelerin modern kamusal alanı, evsizlere ve
sokak çocuklarına kapatılmıştır. Ve bu tür değişimler
yalnızca Brezilya’ya da özgü değildir; dünyadaki,
özellikle de Amerika’daki pek çok kentte hizmet
ve ticaret sektörü işlerinin merkezden uzaklaştırılması
gerçekleştirilmektedir.
Daha da tiksinti verici olanı, ortaya bir Favela
turizminin çıkmasıdır. Bugün Brezilya’daki Rio
de Janerio kentinde ismi iyice öne çıkmış olan
Favelalardan Vila Canozs ve Roeinha’ya turistik
turlar düzenlenmekte, zenginler hayvanat bahçesinde
hayvanları izler gibi Favela insanlarını izlemektedir!
Sonuç olarak bütün yeni-sömüge ülkelerde, hatta
gelişkin kapitalist ülkelerde bile, kentlerin
etrafında, sağlıksız arsalarda, tehlikeli yamaçlarda
giderek artan sayılarda mantar gibi türeyen kulübeler,
başka bir deyişle “gecekondular”, “barrio”lar,
“favela”lar, “basti”ler ortaya çıkmakta, genel
olarak kentlerin kanseri sayılan bu semtler “toplum
dışı” olarak görülmektedir.
Üstelik, bütün yoksulların umudu olarak iktidara
gelen Lula da durumu değiştirmemiştir. Devlet
Başkanı Lula da Silva, ilk yapacağı işlerin arasında
favela tipi gecekondulaşmayı kontrol altına almak
için milyonlarca ucuz konut yapmayı planladığını
açıklamıştı. Ancak kısa sürede neoliberal politikalara
bağlı kalacağı anlaşılan Lula, şu ana kadar Favelalar
için ciddi bir girişimde bulunmuş değil. Bunda
şaşılacak bir şey de yok aslında; çünkü yoksullardan,
emekçilerden yana politikalar uygulamanın tek
yolu emperyalizmden ve kapitalizmden kurtulmaktır.
Sonuçta, Favela gerçeği, patlamaya hazır bir volkan
gibi için için kaynamaya devam ediyor. Brezilya’da,
Türkiye’de ve dünyanın bütün varoşlarında…
|