Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

34. Sayı - Ekim 2005

Latin Amerika, siyasi tarihi boyunca Amerikan emperyalizminin arka bahçesi olarak hafızalarda yer edinmiştir. Bu yüzden de sömürü politikalarının en derinden işlendiği ve neoliberal saldırı politikalarının da en yoğun uygulandığı bölgedir.
Ve aslında bize de çok benzeyen bir yapı vardır Latin Amerika’da. Tek kalıptan çıkma, emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin halkların üzerinde yarattığı yoz kültür; çürümenin çeşitli biçimleri, vb. vb... Latin Amerika’da, Asya’da, Ortadoğu’da bizler, üretenler, yani emekçiler, emperyalizm nasıl istiyorsa o şekilde yaanmaya zorlanıyoruz ve tek tipleşiyoruz. Bu yüzden birbirimize benziyoruz
Latin Amerika Ülkelerinden Brezilya ise hem yoksullşmanın hem de yozlaşmanın en yoğunlaştığı noktadır; bir anlamda Türkiye’nin hızla sürüklendiği bir aşamayı simgelemektedir.
Gecekondu’nun özgün bir biçimi olarak Favela mahalleleri, bu yüzden bizim varoşlarımıza hem benzer, hem de daha dip nokta olarak örneğin İstanbul’u benzetmek istedikleri bir model gibidir.
Favela’nın Türkçe’deki karşılığı aslında “gecekondu mahallesi”dir ama bu sözcük aynı zamanda tamamen yasadışı, düzen tutmaz bölgeleri anlatmak için de kullanılmaktadır. Brezilya’nın büyük kentlerinin kenarlarında oluşan bu teneke mahalleleri bugün artık devasa bir büyüklüğe ulaşmış ve kapitalizmin en kirli yüzü olarak dünyadaki en çarpıcı örnek haline gelmiştir.
Kuşkusuz Favelalar da Türkiye’de olduğu gibi emekçilerin ekmek uğruna kentlere yığılmasıyla oluşmuştur. Emekçiler önce normal konutlarda kiracı olarak yaşamlarını sürdürmüşler, ancak emperyalizmin sömürgeci yıkım politikalarıyla birlikte elde avuçta bir şey kalmayınca kentin hemen dışında derme çatma barakalar mantar gibi türemeye başlamıştır. Brezilya’da Rio’nun ilk Favelaları, 20. yüzyılın başında hükümetin şehir merkezinde ikamet eden ve çoğunluğunu liman işçilerinin oluşturduğu emekçileri kent dışına sürgün etmesiyle ortaya çıkmıştır, ki bu kitle o zaman bile kent nüfusunun % 25’ini oluşturmaktadır. Sürgün edilenler şehrin hemen dışında hiçbir alt yapısı olmayan arazileri işgal etmişler ve bölgeye yerleşmişlerdir. Böylece ilk Favelaların, ya da başka bir isimle “morro de providencia”nın temelleri atılmıştır. Bugün, Favelalar Brezilya’nın 11 büyük kentinde yoğunluk kazanmıştır. Sadece Reolfe kentinde 1,2 milyon, Sao Paulo’da ise 4 milyon insanın yoksulluk içinde yaşadığı uçsuz bucaksız Favelalar bulunmaktadır. Ne bir belediye hizmeti, ne bir altyapı. İnsanlar buralarda tamamen kendi imkânlarıyla, tamamen doğa kanunlarının hakim olduğu bir yaşamı sürdürmekteler.
Favelalar 1950’lerden sonra genişlediğinde doğal olarak (Türkiye’de olduğu gibi) devrimcilerin potansiyelinin yüksek olduğu yerler haline geldiler. 1970’lerde durumun farkına varan askeri cunta, duruma kısmen müdahale etmiş, insanları zorla yine şehrin dışında kurdukları toplu konutlara yerleştirmeye çalışmıştır. Üstelik son derece vahşi yöntemlerle: Bir ailenin dahi bir arada yaşamasına izin verilmemiş, hepsi ayrı bölgelere dağıtılmıştır! Ama yine de bu potansiyel kırılamamıştır.
90’lara gelindiğinde ise gitgide daha fazla büyüyen Favelaların önünü alamayan burjuvazi artık kendi güvenliğinin telaşına düşmüştür. Bundan dolayı da Favelaları yalıtmak için büyük duvar örme önerilerine daha sıcak bakar olmuşlardır. Bir yandan da Samba ve futbol kültürünün beşiği olan Favelalar uyuşturulmak istenmekte, kente uzak bir orman cumhuriyeti gibi algılanmaktadır.

Uyuşturucu Ticareti ve Mafyanın Hakimiyeti
Uyuşturucu ticaretinde önceleri Kolombiya ile Avrupa arasında bir geçit olan Brezilya, uyuşturucu kullanımında Latin Amerika’nın en büyük ikinci pazarı oldu. Tabii mafya ve uyuşturucu yine en büyük zeminlerini Favelalarda bulmaktaydı. Favelalarda günde ortalama 16, ayda yaklaşık 500 kişi kurşunlara hedef olmaktadır. Rio’da bütün bunlar yaşanırken, devlet ve kolluk güçlerini satın almış olan mafya işlerini gayet rahat sürdürmektedir. Sadece Rio’da 600 kadar Favela vardır ve burada 1988-2001 yılları arasında 18 yaşın altında 4000 kişi cinayete kurban gitmiştir. 1990’da Brezilya’nın bir diğer kenti olan Sao Paulo’da askeri polis yılda 1000’den fazla şüpheliyi öldürmüştür, ki bu bir dünya rekorudur! Bugün Favelalara federal hükümet ve onun kolluk güçleri kesinlikle girememekte, insanların okul, su, elektrik vb. ihtiyaçlarının organizasyonu mafyanın örgütlenmesi içerisinde gerçekleşmektedir. Ve tabii kuşkusuz, bütün Latin Amerika’da çatılarda en çok kızıl bayrağın dalgalandığı yer de Favelalardır.
Brezilya oligarşisinin en kirli icraatı ise sokak çocuklarına yapılanlarla ilgilidir. Favelalardan kopup gelerek kent merkezlerinde sokakta yaşayan binlerce çocuk son yirmi yıl içersinde polisler ve gönüllü faşist sapıkların organizasyonuyla kurşunlanarak öldürülmüş, bu büyük “temizlik operasyonu” uluslararası basına da yansımıştır.
Şimdi artık Brezilya kentlerinde tam bir ayrışma vardır. Zenginlerin kent merkezindeki evleri, şu anda yüksek duvarlar ve tel örgülerle ayrılmıştır ve elektronik aygıtlarla, silahlı güvenlik görevlileriyle korunmaktadır. Bu yeni yapılaşmayı yaratan burjuvazi yoksul halka fazlalıkmış gibi yaklaşmaktadır. Caddelerin modern kamusal alanı, evsizlere ve sokak çocuklarına kapatılmıştır. Ve bu tür değişimler yalnızca Brezilya’ya da özgü değildir; dünyadaki, özellikle de Amerika’daki pek çok kentte hizmet ve ticaret sektörü işlerinin merkezden uzaklaştırılması gerçekleştirilmektedir.
Daha da tiksinti verici olanı, ortaya bir Favela turizminin çıkmasıdır. Bugün Brezilya’daki Rio de Janerio kentinde ismi iyice öne çıkmış olan Favelalardan Vila Canozs ve Roeinha’ya turistik turlar düzenlenmekte, zenginler hayvanat bahçesinde hayvanları izler gibi Favela insanlarını izlemektedir!
Sonuç olarak bütün yeni-sömüge ülkelerde, hatta gelişkin kapitalist ülkelerde bile, kentlerin etrafında, sağlıksız arsalarda, tehlikeli yamaçlarda giderek artan sayılarda mantar gibi türeyen kulübeler, başka bir deyişle “gecekondular”, “barrio”lar, “favela”lar, “basti”ler ortaya çıkmakta, genel olarak kentlerin kanseri sayılan bu semtler “toplum dışı” olarak görülmektedir.
Üstelik, bütün yoksulların umudu olarak iktidara gelen Lula da durumu değiştirmemiştir. Devlet Başkanı Lula da Silva, ilk yapacağı işlerin arasında favela tipi gecekondulaşmayı kontrol altına almak için milyonlarca ucuz konut yapmayı planladığını açıklamıştı. Ancak kısa sürede neoliberal politikalara bağlı kalacağı anlaşılan Lula, şu ana kadar Favelalar için ciddi bir girişimde bulunmuş değil. Bunda şaşılacak bir şey de yok aslında; çünkü yoksullardan, emekçilerden yana politikalar uygulamanın tek yolu emperyalizmden ve kapitalizmden kurtulmaktır.
Sonuçta, Favela gerçeği, patlamaya hazır bir volkan gibi için için kaynamaya devam ediyor. Brezilya’da, Türkiye’de ve dünyanın bütün varoşlarında…

 

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul