Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

33. Sayı - Eylül 2005

AI-
“Devrimci Sosyalist Hareketimiz, devrimci yenilenme çizgisi temelinde yeniden inşa sürecini her adımda büyüterek ilerliyor. Devrimci yenilenme çizgimizin en temel bileşenlerinden birini yenilenmenin ancak pratik mücadele ile iç içe gerçekleştirilebileceği yaklaşımı oluşturuyor. Pratik mücadeleden ise sadece sol hareketin yaşadığı varoluş sorunlarından (cezaevleri, sola dönük insan hakları ihlalleri, içe dönük mesajlar vermeyi hedefleyen kendinden menkul eylemler vb.) hareket eden pratikleri değil, emekçilerin gerçek sorunlarına hem nicel, hem de nitel olarak adım adım büyüyen müdahaleyi anlıyoruz.
Yeniden inşa sürecimizin her aşamasında, her pratiğinde emekçilerle buluşmayı, emekçilerin gerçek sorunlarından hareket etmeyi esas alan bir politik, örgütsel ve pratik hat izledik. Ve bu yolun kazandırdığını, çalışmalarımıza ivme kattığını, tersinin ise boğduğunu ve kaybettirdiğini hem kendi pratiğimizden, hem de dışımızdaki solun pratiğinden gördük, görmeye devam ediyoruz.
Devrimci Sosyalist Hareketimiz bu pratiğini büyüterek sürdürecektir. Hareketimiz bu perspektiften hareketle, emekçilerin sisteme dönük köklü sorgulamaları için ilk basamağı oluşturacak, yakıcı temel sorunlarını işleyen büyük kampanyalar örgütlemeyi önüne koymuştur.
Bu yaklaşımın bir parçası olarak, emekçilerin en yakıcı sorunlarından, birbiriyle iç içe geçmiş olan ikisini; İşsizlik ve Yoksulluğu devrimci temelde işleyen bir kampanyanın Ocak ayı ortalarından itibaren örgütlenmesi hedeflenmektedir.”
22 Ocak 2005’de başlayan İşsizlik ve Yoksullukla Mücadele Kampanyamızın temel hareket noktaları kampanya öncesi hazırlık sürecinde kaleme alınan bir yazıda böyle konuluyordu.
Yukarıda ortaya konulan hedefler ve kampanyanın çıkış noktaları aslında bir kopuş ve buluşma pratiğini gerçekleşme isteğini açıkça ortaya koymaktaydı.
Evet, devrimci yenilenme perspektifiyle yeniden inşa sürecini geliştiren Devrimci Sosyalizm, devrimci ve sol hareketin son 25 yıllık sürecini belirleyen politika yapış tarzından kopma yönünde kesin bir iradeye sahiptir. Nedir kopuşmak istenen politika yapış tarzı? sorusunun yanıtı açıktır. Devrimci sosyalizm, sol ve devrimci güçlerin kendi varoluş sorunlarından kaynaklanan pratik çalışma tarzından, emekçilerin sistemle olan temel çelişkilerinin yaşamdaki görünümlerinden hareket etmeyen genel ve soyut devrimci ajitasyon-propaganda çalışmaları pratiğinden, dağınık ve günlük olayların ardından sürüklenen tekil politik çalışmalardan, vb. pratiklerden yani son 25 yıldır devrimci ve sol güçlerin politika yapış tarzına damgasını vuran bütün unsurlardan kesin bir kopuşu hedeflemektedir.
Geliştirmek istediğimiz aynı zamanda bir buluşma ve yaratma pratiğidir. Bu, emekçi kitle çalışması, kitle-parti ilişkileri ve emekçi kitlelerin örgütlenmesinde temel hareket noktaları konusundaki devrimci sosyalist ilkelerle buluşma, bunun pratiğini asgari ölçülerde özgün koşullarımızda yaratma pratiğidir.
Her fırsatta bu ilkeleri vurguluyoruz; proletarya ve diğer emekçi kesimlere devrimci bilinç ve örgütlülük ancak dışarıdan, onların devrimci sosyalist partisi (yada örgütü) tarafından taşınabilir. Ancak her devrimci çalışma ve örgütlenme faaliyeti emekçileri devrimci saflara kazanamaz. Genel geçer bir kapitalizm teşhiri ve soyut bir devrimci ajitasyon, yada oligarşinin devrimci harekete yönelik saldırılarının teşhiri emekçileri kazanamaz.
Emekçileri devrimci saflara kazanmada, onlara bilinç ve örgütlülüğü taşımada izlenecek yolun köşe taşları açıktır. Her şeyden önce, devrimci faaliyetin emekçilerle kapitalist sistem arasındaki çelişkilerin her bir temel ve/veya güncel somut görünümü (işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, emperyalist işgal ve işbirlikçilik, yıkımlar, özelleştirme, uyuşturucu, sömürgeci ulusal baskı, vd..) üzerine inşa edilmesi başlıca temel koşuldur. Özellikle tüm emekçileri kesen sorun alanları (işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, emperyalizme bağımlılık, sömürgeci baskı, vb...) bu noktada özel bir önem kazanmaktadır. İkincisi, yürütülecek faaliyetin sistem içi çözümleri aşan, devrim hedefini öne çıkaran, devrimin ele alınan çelişkiye ilişkin geliştirdiği çözümleri açıkça koyan bir içeriğe sahip olması gerekir. Üçüncüsü, faaliyetlerin devrimci bir mücadele stratejisine dayanan politik pratik araçlarla yürütülmesi ve meşru, militan ve emekçileri sokağa taşımayı hedefleyen bir yapıya sahip olması zorunludur. Dördüncüsü, genel olarak devrimci çalışmanın, özelde ise ele alınan çelişkiye ilişkin faaliyetin sürekli, sistematik ve bütünlüklü bir niteliğe sahip olması gerekir.
Bütünlüklü ve sistematik çalışma noktasında kampanya tarzı çalışma özel bir önem taşıyor. Hatta M. Çayan yoldaş genel olarak sistematik ve bütünlüklü politik çalışmayı bir bütün olarak “politik gerçekleri açıklama kampanyası” biçiminde tanımlamıştır.
Politik gerçekleri açıklama kampanyası pratikte, kendi içinde bütünlük ve çok yönlülük taşıyan özgül kampanyalar biçiminde somutlaşır.
Bu özgül kampanyaların kavramsal çerçevesini; “kampanya bir hedef doğrultusunda sistematik biçimde birbiri ile bağlantılı olarak, birbirini tamamlayan tarzda ve belirli bir zamanlama temelinde bir dizi eylemin, faaliyetin merkezileştirilmiş tarzda örgütlenmesidir. Kampanya belli bir zaman dilimi içinde çok sayıda faaliyetin gerçekleştirilmesi değildir. Hatta bunların konusu aynı olsa bile. Yani siz anti-emperyalist hedeflere yönelik olarak bir zaman dilimi içinde pek çok faaliyet gerçekleştirebilirsiniz; fakat bu bir kampanya olarak örgütlenmiş olmayabilir. Kampanya ister bir mahalle komitesi tarafından örgütlenmiş mahalle düzeyinde olsun, ister MK tarafından tüm yapıyı kapsayan düzeyde olsun; merkezi koordinasyonuyla, baştan itibaren tüm faaliyetlerin birbirini tamamlayacak ve başta ortaya konan amacı gerçekleştirecek tarzda organize edilişiyle diğer eylem süreçlerinden ayrılır.” biçiminde koymuştuk.
Devrimci sosyalist öznenin çalışmalarının ana ekseninin bu tür bütünlüklü çalışmalar, yani kampanyalar zeminine oturması gerektiği açıktır. Hiç kuşkusuz, tekil olguları, olayları esas alan çalışmalarda önemli ve gereklidir. Ancak çalışmaların ana doğrultusunun kampanyalar üzerine oturması daha etkin bir çalışma için zorunludur.
Devrimci sosyalist hareket tüm politik pratik çalışmasını bu bakış açısından hareketle düzenlemeyi hedefliyor/düzenliyor.

II-
İşsizlik ve Yoksullukla Mücadele Kampanyamız bu bakış açısından hareketle geliştirildi.
Ağır bir kriz sürecinden geçen ve krizi emekçi sınıfların ve sömürge Kürt ulusunun üzerine yıkarak bir fırsata dönüştürmeye çalışan Türkiye oligarşisi son beş yılı tam bir cehenneme dönüştürmüş durumdadır.
Bu bağlamda, son beş yıl içinde birkaç misli artmış olan, tüm politik aktörlerin en önemli toplumsal gündemlerden (çoğu kez en önde olanı) biri olarak tespit ettiği işsizlik ve yoksulluk sorunu, başta proletarya olmak üzere tüm emekçi kesimler ile sistem arasındaki en derin ve keskin çelişki alanını oluşturmaktadır. Son birkaç yıl içinde yapılan tüm kamuoyu anketleri de geniş halk kesimlerinin en temel sorun olarak işsizlik ve yoksullaşmayı gördüklerini, bu sorunlara ilişkin acil çözüm beklentisi içinde olduklarını ortaya koyuyor. Resmi olarak kayıtlarda % 10 civarında görünen, gerçekte ise % 20’leri aşan işsizlik oranı emekçilerin günlük yaşamının kabusu durumundadır. Hiç kuşkusuz işsizliğe, onun ikiz kardeşi olan yoksulluk eşlik etmektedir. TC tarihinin gördüğü en dip yoksulluk süreci yaşanmaktadır.
Proletarya ve emekçilerin yaşamı derin yoksulluk ve işsizlikle ağır bir sakatlanmaya uğramış olmasına karşın, bu sorunlar esas olarak burjuva partilerinin ve diğer siyasal aktörlerin iki yüzlü propagandalarının konusu olmaktadır. Burjuva partiler emekçilerin bu sorunlarını sahipleniyor görüntüsü altında, sorunları daha derinleştirecek IMF, Dünya Bankası ve TÜSİAD’ın programlarını emekçilere kabul ettiriyorlar. Bu sorunları işleyen iki yüzlü çalışmalar ekseninde emekçileri yanlarına kazanarak bir yandan, onların biriken öfkesini sistem içi kanallarda eritiyorlar, diğer yandan da birbirlerine karşı üstünlük kazanma mücadelesinde kullanıyorlar. AKP bunun en somut ve gelişkin örneğidir.
Öte yandan, devrimci ve sol güçlerin özellikle son 5 yıllık pratiğinden bakıldığında kimi istisnai örnekler dışında(1) işsizlik ve yoksulluk başta olmak üzere emekçilerin sistemle olan yakıcı çelişkileri-sorunları üzerinden bütünlüklü devrimci çalışmalar örgütlenmediği açıktır. Devrimci ve sol güçlerin bu tür sorunlar karşısında ya tümüyle ilgisiz oldukları, ya bunlara ilişkin en fazla tekil olaylar üzerinden protesto faaliyetleri geliştirdikleri görülüyor. Emekçilerin sisteme karşı öfkesinin, çelişkilerinin devrimci sesi olma, onlarla bu çelişkiler üzerinden psikolojik, moral, siyasal ve örgütsel olarak yakınlaşma kaygısının istisnai örnekler dışında oldukça zayıf olduğu açıktır. Devrimci ve sol güçlerin yoğunlaşma alanları esas olarak kendi varoluş sorunlarını ve günlük protesto faaliyetleri düzeyini aşamamaktadır.
Devrimci sosyalizm, bu gerçeklerden hareketle Türkiye ve Kürt coğrafyasında tüm emekçi kesimleri kesen en yakıcı sorunlardan bu ikisini, işsizlik ve yoksulluğu devrimci bir kampanya temelinde işlemeyi hedefledi. Kampanya hazırlanırken daha baştan çok temel eksiklerimiz olduğunu kabul ederek başlamak durumundaydık. Her şeyden önce, politik gerçekleri açıklama kampanyasının-çalışmalarının temel aracı olan politik-askeri eylem düzeyinden yoksun olarak faaliyet yürütülecekti. Temel araçtan yoksun bir çalışmanın etkilerinin de elbette sınırlı olacağı, tüm ülke çapında ve sarsıcı etkiler yaratmayacağını daha baştan kabul etmek gerekiyordu. Bu durum yeniden inşa sürecimizin bütün politik çalışmaları açısından geçerli bir olgudur. Yani çalışmalarımız, kampanyalarımız SP dinamiğinden yoksun, tek ayak-dinamik üzerinden, üstelik de tali olan dinamik üzerinden yürütülüyor. Olumlu yada olumsuz sonuçları da buna denk düşen tarzda ortaya çıkıyor/çıkacak... İkincisi, uzun yıllardır devrimci sosyalist öznenin tüm dinamiklerini ortak bir politik kampanya etrafında harekete geçiren bir çalışma örgütlenmiş değildi. Üçüncüsü, böylesine kapsamlı ve tüm halk kesimlerini ilgilendiren sorunları ele alan kampanyanın işleyeceği konuların çokluğu ve çapının oldukça geniş olmasının gerekliliği ile maddi olanaklarımız, insan potansiyelimiz ve örgütlü yapımızın büyüklüğü arasında devasa bir uçurum bulunmaktaydı/bulunmaktadır. Dolayısıyla çoğunluğu genç ve yeni yoldaşlardan oluşan güçlerimiz üzerinden aylara yayılan ve politik çalışmanın pek çok aracını kapsamlı bir biçimde kullanmayı gerektiren bir çalışmada çok sayıda acemilik, aksama, eksiklik yaşamamız kaçınılmazdı.
Bütün bu önemli sorunlara karşın, geleceğin büyük ve daha komplike, her iki ayağı üzerine oturmuş çalışmalarının bugünden yaratılan birikimler, politik çalışma alışkanlıkları ve yetenekleri üzerinden yükseleceği bilinciyle, eksiklerimizin yürütülecek çalışmayı tamamen etkisizleştirmesine izin vermeden başlangıç adımlarını atmamız gerekiyordu. İşsizlik ve yoksulluk kampanyamız geleceğin daha gelişkin adımlarının yeniden inşa sürecimizdeki ilk politik-pratik nüvesiydi, tüm eksikliklerine karşın...
Bu sınırlılıklar doğal olarak kampanyanın çapını, niteliğini ve dolayısıyla beklentileri oldukça sınırlamasına karşın, doğru bir politik eksene oturması ve olanaklar ile yapılabilecekler arasında doğru bir ilişki kurulması durumunda uzun süreli, bütün ilişkileri harekete geçiren, bütünlüklü, kampanyalı çalışmaya geçiş açısından ana eşiği aşmak mümkündü...
Bu bağlamda kampanya ile ulaşabildiğimiz alanlarda;
- Emekçilerin sistem ile temel bir çelişki noktası olarak işsizlik ve yoksulluğun kaynağının kapitalist sistem olduğunu ve sistem içinde bunların kaçınılmaz olarak sürekli biçimde derinleşerek ortaya çıkacağını göstermek, emekçilerin dertlerinin, öfkesinin sesi, devrimci bilinçli ifadesi olmak,
- Bu sorunların sistem içi bir çözümünün olmadığını, ancak devrim yoluyla üstesinden gelinebileceğini, somut verilerle, örneklerle, görsel, işitsel araçlarla ve somut eylemlerle göstermek,
- Bu yollardan emekçilerle, devrimci sosyalist özne arasında bir duygu, düşünce bütünlüğü, bir özdeşleşme yaratmak, bu noktalarda ve örgütsel bağlamda emekçilerle aramızdaki mesafeyi kapatmada ciddi bir başlangıç yapmak,
- Tüm devrimci sosyalist birimleri, kurumları bu çalışmalar yoluyla bulundukları her alanda, sokakta görünür kılmak, politik mesajlarımızı yaygınlaştırmak ve daha etkili hale getirmek,
- Tüm emekçilerin meşru gördüğü bu sorun alanları ve talepler üzerinden militan bir sokak hareketinin yaratılması yolunda güçlerimizi sistematik olarak harekete geçirmek,
- Bütün bu hedefleri bütünlüklü, sistematik ve zamanlaması yapılmış bir çalışma tarzı olarak kampanya çalışması içinde birleştirmek ve bu yoldan kampanya tarzında çalışmayı (mevcut koşullar altında tek ayaklı, yani eksikli de olsa) öğrenmek hedeflendi.
Kampanyanın asgari bir başarıyla yürütülmesi durumunda olumlu sonuçlarının salt bu hedeflenenlerle sınırlı kalmayacağı açıktı. Bunların yanı sıra, örgütlenme ve yeni ilişki zeminleri yaratma noktasında daha uygun, ileri zeminler ve atmosfer yaratacağı açıktır. Yine devrimci çevreler ve arayış içinde olan kesimlerin en azından dikkatlerinin belli ölçülerde de çekilmesi mümkündür.

III-
Kampanya üç ana çalışma üzerinden biçimlendi. Birincisi, yazılı ajitasyon-propaganda araçlarının, afiş, bildiri, pul, yazılama, vb.lerinin yoğun biçimde kullanılarak geniş emekçi kesimlerine düşüncelerimizin yazılı-görsel araçlarla ulaştırılmasıydı. İkincisi, gösteriler, basın açıklamaları vb. sokak eylemlerinin tüm biçimlerinin, militan tarzda gerçekleştirilmesiydi. Üçüncüsü, imza kampanyası, panel, söyleşiler, vb. yoluyla doğrudan emekçilerle iletişim kurulmasıydı.
3 ay olarak planlanan, ancak daha sonra üç buçuk ayı biraz aşan, kampanya sürecinde bu faaliyetlerin geçmiş dönemlerdeki tüm çalışmalarımızı misliyle aşan bir düzeyde ve bulunulan bütün alanlarda koordineli tarzda gerçekleştirilmesi hedeflendi. Kampanya dönemi aynı zamanda yoğun bir takvime denk düşen Mart ayını ve 1 Mayıs’ı da kapsamaktaydı. Kampanyanın yanı sıra bu süreçlerin özgül görevlerinin de kampanyanın içeriğine ve pratik görevlerine denk düşecek tarzda ve yine geçen yılları aşan bir nitelik ve nicelikte gerçekleştirilmesi zorunluydu. Sadece kampanya bağlamında değil, Mart ayının ve 1 Mayıs’ın görevleri bağlamında da mevcut eşiklerin tümünü aşmak, çalışmalarımız açısından yeni ve daha ileri eşikler, kriterler düzeyine ulaşmalıydık.
Bu noktada, çalışmaların örgütlenmesinde, koordinasyonunda, tüm yoldaşların kampanya çalışmalarına katılım tarzında basit bir nicelik artışı değil, aynı zamanda yeni araçlar, mekanizmalarda yaratmalıydık.
Bu bağlamda kampanya hazırlık süreci basit bir teknik hazırlık olarak değil, aynı zamanda birimlerin, kurumların en ileri düzeyde katılımını, ortaklaşa iş yapmalarını sağlayacak mekanizmaların oluşturulduğu, çalışmaların bütünlüğünü sağlayan ilişki biçimlerinin yaratıldığı, daha fazla sayıda yoldaşın sürecin yönetilmesi ve işlerin gerçekleştirilmesinde sorumluluk aldığı bir süreç oldu.


IV-
Çalışmalarımızın startı 22 Ocak 2005’de İstanbul Bakırköy’de Özgürlük Meydanı’nda yapılan basın açıklaması ve gösteri ile verildi. Basın açıklamasını, HKM’lerin müzik grubunun türküleri ve marşları izledi. Bunun ardından sözlü ajitasyonla birlikte 50 kişilik bildiri dağıtım ekibi 10 bin bildiri dağıttı. Emekçilerin ilgiyle karşıladığı bu eylemi Mart başına değin İstanbul, Adana ve Dersim’deki çok sayıda eylem ve gösteri izledi.
29 Ocak 2005’de İstanbul Galatasaray’da gösteri ve bildiri dağıtımı, 31 Ocak 2005’de Adana İnönü Parkı’nda basın açıklaması ve bildiri dağıtımı, 5 Şubat 2005’de Adana Meydan Mahallesinde akşam saatlerinde meşaleli gösteri ve bildiri dağıtımı, 12 Şubat 2005’de İstanbul Kadıköy’de gösteri ve bildiri dağıtımı, 18 Şubat 2005’de İstanbul’da akşam saatlerinde iki bölgede, Esenler ve Nurtepe’de meşaleli gösteriler, 19 Şubat 2005’de İstanbul Avcılar’da gösteri ve bildiri dağıtımı, 19 Şubat 2005’de Dersim merkezde gösteri ve bildiri dağıtımı, 26 Şubat 2005’de İstanbul Galatasaray’da Liseli’nin Sesi ve Üniversitelinin Sesi tarafından gösteri ve bildiri dağıtımı eylemleri gerçekleştirildi. 22 Ocak’tan Mart başına geçen 5 haftada faaliyetler esas olarak 10 gösteri ve çok sayıda bildiri dağıtım (bunların bir bölümü sözlü ajitasyonla birlikte yapılıyordu) ve afiş asma eylemi temelinde gerçekleştirildi.
Kampanya bildirisi 200 bin adet basıldı ve büyük bölümü bu 5 hafta içinde çok sayıda dağıtım ekibi oluşturularak dağıtıldı. Toplam 10 bin adet basılan iki afiş yine bu dönemde kentlerin emekçi semtlerinde ve merkezi bölgelerinde yine çok sayıda ekip oluşturularak asıldı. 5 bin adet basılan pullar ise kampanya süreci boyunca özellikle emekçi semtlerinde yoğun biçimde yapıştırıldı.
Mart ayının 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 12 Mart Gazi Direnişi, 16 Mart Halepçe ve İstanbul Üniversitesi katliamı, 21 Mart Newroz, 30 Mart Kızıldere Direnişi gibi oldukça yoğun ve özgün bir mücadele takvimine sahip olması nedeniyle pratik çalışmalar esas olarak bu çalışmalara kaydırıldı. Kampanya faaliyetleri bu nedenle esas olarak bildiri dağıtımı ve pul yapıştırma faaliyetlerine yönlendirildi. Bunun yanı sıra Nisan ayı çalışmalarının hazırlıklarında yoğunlaşıldı.
25 Mart 2005 tarihinde İstanbul Eminönü’nde yapılan gösteri, bildiri dağıtımını, Aksaray Metro önünde imza stantı izledi. Benzer biçimde Dersim’de, Adana’da çeşitli eylemler gerçekleştirildi. Başkaca kentlerde de imza toplama çalışmaları yürütüldü. Meydanlarda imza toplama çalışmasının yanı sıra emekçi semtlerinde doğrudan evlere ve işyerlerine gidilerek, yani emekçilerin yaşam ve çalışma alanlarında da yüz yüze görüşmeler yoluyla imza toplama çalışması da yeterli düzeyde olmasa da yürütüldü.
Nisan ayı başında kampanyanın bir parçası olarak işsizlik ve yoksulluğa karşı talepleri içeren bir metin temelinde imza kampanyası başlatıldı. İmza kampanyası 3 Nisan 2005’de İstanbul Taksim Meydanı’nda bir gösteri ve bildiri dağıtımıyla birlikte imza stantının açılmasıyla başladı. Benzer biçimde 9 Nisan’da Avcılar ve Kağıthane’de imza stantları yapılan gösteriler/sözlü ajitasyonlar ve bildiri dağıtımlarıyla birlikte gerçekleştirildi. 10 Nisan’da stand açılan alan Kadıköy’dü ve burada da sözlü ajitasyon ve bildiri dağıtımıyla birlikte imza toplanma gerçekleştirildi. Bunu
Nisan ayı ortalarından itibaren çalışmalar 1 Mayıs’a çağrı çalışmasına dönüştürüldü. 1 Mayıs’a çağrı bildirisi 50 bin adet basıldı ve ana konusu kampanyanın konularıydı. Yine İşsizlik ve yoksulluk temasını işleyen 5 bin 1 Mayıs afişi basıldı. Bu bildiri ve afişler, az sayıda kalmış olan kampanya sürecinin bildirileriyle birlikte 1 Mayıs’a değin pek çok merkezi alanda ve emekçi semtlerinde dağıtıldı ve asıldı. 1 Mayıs çalışması kampanya çalışmasının bir parçasına dönüştürüldü. Böylece kampanya çalışması yeni bir ivme kazanmış oldu.
Afiş, bildiri, pul dağıtımı ve asılması, imza stantları ve evlerden, işyerlerinden imza toplanması, gündüz ve geceleri yapılan gösterilerin yanı sıra, Nisan ayı içinde iki panel ve söyleşi çalışması da gerçekleştirildi. Bunlardan ilki 2 Nisan 2005’de İstanbul Esenler HKM’de, Brezilya’daki yoksul topraksız köylülerin mücadele örgütü MST’yi ve mücadelelerini tanımaya dönük olarak, MST’yi yakından tanıyan yazar ve belgesel yapımcısı Metin Yeğin ile yapılan söyleşiydi. İkinci çalışma ise 23 Nisan 2005’de İstanbul Kağıthane HKM’de gerçekleştirilen “Herkese İş, Herkese İnsanca Yaşam İstiyoruz” başlıklı paneldi. Panele yüzü devrimci güçlere dönük olan aydınlar Temel Demirer ve İzzettin Önder ile sendikacılar Ö. Şamdan ve İ. Seçer ile HKM’ler adına Alev Çevik katıldı. Panelde işsizlik ve yoksulluğa kaynaklarının ortaya konulmasının yanı sıra, mücadele deneyimleri ve görevleri de ele alındı.
Sosyalist Barikat da kampanya sürecine, kampanya sürecini haberleştirerek ve sayfalarında geniş yer vererek katıldı. Bunların yanı sıra, işsizlik ve yoksulluğun toplumsal ve sistemik temellerini ortaya koyan araştırma yazılarının, mücadele deneyimlerinin ve devrimci sosyalistlerin görevlerini ortaya koyan çalışmaların yer aldığı kapsamlı bir dosyayı yayınladı. Böylece soruna ilişkin teorik ve politik arka plan yaratarak katıldı kampanyaya.
Kampanya çalışmaları 14 Mayıs’ta İstanbul’da burjuvazinin iğrenç sefahat mekanlarından olan Akmerkez önünde gerçekleştirilen gösteriyle ve yoksulların, işsizlerin, tüm emekçilerin mücadelesiyle oligarşinin Akmerkez’de dahil tüm kalelerinin yıkılacağı iradesi bir kez daha yinelenerek bitirildi.
Kısa bir özet yapmak gerekirse;
- Kampanya çalışmalarında (1 Mayıs da dahil) toplam 250 bini aşkın bildiri, 15 bin afiş, 5 bin civarında pul, başta İstanbul, Adana, Dersim, Manisa, Antalya olmak üzere 10’u aşkın kentte çok sayıda dağıtım ve afiş grubu tarafından yüzlerce eylemde dağıtıldı ve asıldı.
- Emekçi semtleri başta olmak üzere birçok bölgede kampanya şiarları temelinde çok sayıda yazılama gerçekleştirildi.
- Nisan ayı başından ortalarına değin süren imza kampanyasında 5 bin civarında imza toplandı.
- Çeşitli kentlerin merkezi noktalarında gündüz ve akşam saatlerinde kimileri meşaleli, kimileri imza stantlı, çoğunluğu bildiri dağıtımını da içeren 16 gösteri örgütlendi.
- HKM’lerimiz tarafından 1 panel ve 1 söyleşi düzenlendi, çeşitli film gösterimleri gerçekleştirildi.
- İşsizlik ve yoksulluk sorununa ilişkin haber, deneyim aktarımı, araştırma, çözümleme yazıları temelinde önemli bir bilinç birikimi yaratıldı.
- Kampanya sürecinde diğer günlük mücadele görevleri, takvimsel mücadele görevleri aksatılmadan yerine getirildi. 8 Mart ve 1 Mayıs bunların en önemlilerindendi ve devrimci sosyalistlerin önemli inisiyatifler geliştirdikleri süreçler oldular. Newroz’a katılım gerçekleştirildi. Şehitlerimize bağlılığın ve onların pratiğinden, anılarından öğrenme irademizin ifadesi olan anmalar gerçekleştirildi.
Böylece 22 Ocak’tan 14 Mayıs’a değin uzanan süreç, bir bütün oluşturacak tarzda gelişti. Bu süreç, tüm yoldaşlarımızın yüzlerce pratik çalışma temelinde devrimci sokak pratiğinin bir parçası olduğu, militan ve yüzü sokağa dönük bir kurumlaşma ve pratik çalışma yaratma hedefimize yaklaştığımız ve sokakta görünür hale geldiğimiz bir süreç olarak gelişti.

V-
Kampanya pratiğinin anlaşılmasında, çalışmaların yukarıda ortaya konan dökümü ancak bir yere kadar açıklayıcı olabilir. Kampanya pratiğinin içinde, insan ilişkileri içinde ortaya çıkan pek çok öğretici, düşündürücü, geliştirici somut pratikler gelişti... Kampanyaya ruh katan, onun canlı yüzünü oluşturan, niteliğini, yönünü belirleyen, yaptığımız pek çok politik yada teorik tespitin sağlamasını yapan bu öğelerdir.
Somut örnekler üzerinden yürürsek; afiş yapıştırıyoruz, kuşkusuz afişlerle, bildirilerle, duvar yazılamaları ve pullamalarla emekçilerde köklü bir bilinç oluşturmak, onları düşüncelerimize kazanmak mümkün değil, ancak yaşadıkları gerçekliğe ilişkin ilk soru işaretleri yaratabiliriz. Eğer onların sistemle olan çelişkilerini ele alan doğru soruları, şiarları seçersek, onlarla duyguda ve düşüncede yakınlaşma, özdeşleme sağlayabiliriz. Ve bunu kampanyamız sürecinde pek çok somut örnek bağlamında yaşadık. Kampanya ile ilgili afişlerimizden telefon numaraları alarak kurumlarımızı arayan, işsizlik ve yoksulluk konusunda neler yapabiliriz diye soran ve gelen emekçiler oldu... Devrimcilere belli bir sempati ile bakan yada önyargısız yaklaşanların destekleri her an oldu, bunların üzerinde fazlacadurmaya gerek var... Bunlar kazanımlarımız... Fakat destek ve olumlu tutum bu kesimlerle sınırlı değildi. Devrimcilere dönük belirli önyargısı olan, hatta çalıştıkları kurumlar, oy verdikleri partiler bağlamında düşman olarak tanımlanabilecek insanlardan dahi olumlu tepkiler alındı. Afişleri yapıştırırken, binasının duvarına daha afiş yapıştırılmadan, itiraz eden, “duvarı yeni boyadım, kirletmeyin, yapıştırmayın” diyen bir emekçinin, karşı binanın duvarına afiş yapıştırıldıktan ve afişi okuduktan sonra gelip, “madem ‘herkese iş, herkese insanca yaşam istiyoruz’ yazıyor, gelin benim evimin duvarına da yapıştırın” dediğini gördük... Bir emekçi semtinde bölgedeki meydana hakim işyeri olan islamcı bir esnafın işyeri duvarına sık sık devrimciler tarafından yazılama yapılıyor ve bu esnaf bir gün içinde derhal yazılamaların üstünü boyayarak kapatıyordu. İşsizlik ve yoksullukla mücadele şiarları yazıldığında çok uzun bir süre yazılama duvarda kaldı... Bunun sebebi ne bir zorlama, ne bir tehditti. Basit yalın bir nedeni vardı bunun; şiarlarımız tüm emekçilerin ortak talebiydi... Bunun gibi yazılamalarımız tüm bölgelerde çok uzun süre silinmeden kaldı. İmza kampanyası emekçilerin kampanya karşısındaki tutumunu anlamak açısından özellikle eğiticiydi. Polisler, evet bu sömürü ve soygun düzeninin bekçileri olarak pek çok kez kampanya çalışmalarını engellemeye çalıştılar, gözaltılar gerçekleştirdiler... Ama çok azda olsa, stant açılan yerlerde gelip imza atan polisler gördük, stantlarda yapılan sözlü ajitasyonu dinleyip, bildirileri okuyup geliyorlardı ve imza metnini dikkatlice okuduktan sonra imzalayanlar oluyordu... Çünkü işsizlik ve yoksulluk onların, onların ailelerinin, kardeşlerinin, akrabalarının da sorunuydu... Ve bu soruna sahip çıkıldığını gördüklerinde, içlerindeki en önyargısız, en az saldırgan olanlar nadirde olsa gelip imza atıyorlardı... Sadece bu değil, stantlara gelip bildiri alıp konuştuktan sonra, “ben MHP’ye oy verdim, ama kimse bu sorunları çözmedi, bu sorunlara sahip çıkmıyor, o yüzden imza atıyorum” diyenler vardı... Herhangi bir politik görüşü olmayan, arayış içinde olan, işsizlik ve yoksulluk sorununu yakıcı biçimde yaşayan pek çok emekçi stantlara gelip dinliyor, konuşuyor, soruyor ve imza atıyordu. Kimileri ise kurumlarımızın adreslerini alıyor ve geliyordu. Bu örnekler onlarca yüzlerce kez yaşandı...
Bu pek çok farklı insan kümelerinin bir devrimci çalışmaya ilgi göstermesinin tek nedeni vardı; onların tümünü kesen, tümüne acı veren, tümünün çözüm istediği ve sistem içinde çözüm bulamadığı sorunlardı ele aldıklarımız...
Bütün bunlar devrimci politikanın ana eksenlerine ilişkin yaptığımız belirlemenin yaşam içinde test edildiği somut olaylardı... Emekçilere, onların sorunlarına yüzümüzü döndüğümüzde, elimizi uzattığımızda karşılıksız kalmadığımızı gördüğümüz somut olgulardı yaşananlar... Öncü politikanın, öncü pratiğin emekçilerin sistemle çelişkilerine devrimci müdahale üzerinden ve emekçilerle iç içe gelişecek pratikler üzerinden kurulabileceğini gösteren henüz çok küçük örnek pratiklerdi bunlar...

VI-
İşsizlik ve Yoksullukla Mücadele Kampanyamızın toplamdaki sonuçlarını ana hatlarıyla şöyle özetleyebiliriz. Olumlu sonuçlardan başlayacak olursak;
a) Kampanyamız bağlamında solun kendi sorunları üzerinden politika yapma tarzını ve önemli mücadele günleri takvimine bağlı politika yapma pratiğini aşmada önemli bir başlangıç yaptık... Emekçilerin gündemi ile kendi politikalarımızı ve gündemimizi birleştirmede, bu konuda bir kültür, moral ve düşünme tarzı yaratmada önemli bir adım attık. Emekçilerin sorunlarına değip geçen değil, bunları merkeze alan bir pratik süreç yarattık... b) Bütünlüklü eylem süreçleri ve kampanyalar örgütlemede önemli bir başlangıç birikim yarattık. Bilinen hemen hemen tüm politik mücadele araçlarını, açık ve kapalı tüm devrimci sosyalist birimlerin katılımıyla, değişik düzeylerde ve değişik biçimlerde kullandık... Kombine çalışmalar yaptık. c) Devrimci sosyalist öznenin sadece birimlerinin değil, tek tek insanlarının olduğu her yerde dahil olmak üzere toplam 10 civarında kentte çalışmalar yürüttük. Böylece devrimci sosyalist hareket kendi güçlerini her yerde şu yada bu düzeyde harekete geçirdi. Kendini pratik çalışmalar nezdinde görünür hale getirdi. d) Yüz binlerce bildiri, on binlerce afiş, sayısız duvar yazılaması, bunların gerçekleştirilmesi için oluşturulan yüzlerce eylem ekibi, yüzlerce eylem, merkezi meydanlarda çok sayıda gösteri vb... faaliyetle en azından kendi cephemizde pratik çalışmalar bağlamında pek çok nicelik eşiğini aştık. Bu sadece nicelik artış değildi. Bunların kombine tarzda organizasyonu ayrıca nitelik olarak da daha gelişkin örgütlülük biçimlerini yaratmamızı, daha büyük çalışmaların zeminini yaratmamızı sağladı. e) Pratik çalışmalar sırasında ve ilişki kurduğumuz tüm emekçilerden olumlu karşılıklar aldık. Değişik kesimlerden, hatta kimi zaman gerici-faşist partilerin etki alanı altındaki emekçilerden dahi olumlu yaklaşımlar gördük. Sloganlarımız şiarlarımız hiçbir yerde emekçiler tarafından düşmanlıkla karşılanmadı... Tam tersine dostça bir ilgi gördü... Böylece emekçilerin sorunlarından hareket eden bütünlüklü devrimci çalışmaların yaşamsal ve kazandırıcı niteliğini gördük. f) Kampanya sürecinde gerçekleşen Mart ayı etkinlikleri ve 1 Mayıs çalışmasında da kampanyanın verdiği ivmeyle geçmiş yıllara nazaran çok daha kapsamlı ve etkin çalışmalar yarattık... g) Meşru ve militan bir sokak hareketi olma yolunda tutukluklarımız atıldı, sokak çalışmaları faaliyetlerimizin birincil unsuru haline geldi. Bilinen tüm politik faaliyetleri sokakta örgütleyebilecek nitelik ve niceliğin asgari düzeyde de olsa yaratılmaya başlandığı görüldü. h) İç yapımız bu tür karmaşık ve uzun süreli faaliyet süreçlerini en geniş düşünsel ve pratik katılımla organize etmede önemli deneyimler kazandı...
Hiç kuşkusuz bu süreçte başaramadıklarımız, ya da yeterince başaramadıklarımızda vardı ve bunların da ciddi biçimde önemsenmesi gerekiyor.
İlk olarak, kampanya çalışmasında bire bir kitle ilişkisi kurmada zayıf kaldık. Bu noktada en önemli araçlardan biri olan imza kampanyasını geç başlattık ve erken bitirdik. Meydanlarda stant açma dışında, özellikle emekçi semtlerinde ev ev, işyeri işyeri dolaşarak, toplantılar yaparak imza toplama, bu noktada ilişkiler kurma çalışması yapamadık yada çok zayıf yaptık. Bildiri dağıtımı vb. çalışmalarda da benzer yöntemleri uygulamada zayıf kaldık. Yine gösteri vb. eylemlere esas olarak kendi ilişkilerimizi kattık. Bunu misliyle aşabilecek olan çevre, çeper ilişkilerini katmadık, yada bu noktada çok az çaba sarf ettik.
İkincisi, kampanya sürecini kültürel, sosyal, sanatsal etkinliklerle zenginleştiremedik. Politik boyut tüm çalışmaya egemen oldu... Kültürel, sanatsal vb. faaliyetlerle çalışmaların çok daha renkli, çok daha etkin ve emekçilerle daha fazla bütünleşen bir yapı kazanması mümkündü. Sokak tiyatrosu, sokakta müzik etkinlikleri, futbol etkinliği, daha yaygın ve etkin bir film gösterimi çalışması, büyük bir gece... bu noktada ilk elde sayılabilecek olanlardır. Ancak bu boyutları hem hazırlık aşamasında, hem de kampanya süreci içinde yeterince ele almadık ve gerçekleştirmedik...
Kampanya sürecinin üçüncü temel eksikliği ise, aydınları, değişik devrimci çevreleri, demokratik kitle örgütlerini ve emekçileri sürece katacak pratik faaliyet biçimleri (geniş katılımlı forumlar, ortak açıklamalar, ortak gece, şenlik vb.leri...) gerçekleştirememizdi. Nisan ayında yapılan panel oldukça sınırlı bir etkinlik olarak kaldı...
Eksiklikleri, hataları ve olumlu yanlarıyla bir bütün olarak ele aldığımızda İşsizlik ve Yoksullukla Mücadele Kampanyamız esas olarak kazanılmış bir sürecin adıdır. Kampanya toplamda geliştirici ve kazandırıcı bir süreç olmuştur.

VII-
İşsizlik ve Yoksulluk Kampanyasının sona ermiş olması, ne sorunun ortadan kalkmış olmasından, ne de bizim soruna ilgimizin azalmış olmasından kaynaklanıyor. Sorun en yakıcı biçimleriyle hafiflemeden devam ediyor. Çalışmalarımız sorunu kendi cephemizden gündemleştirmeyi hedefliyordu. Bu yönde çalışmalar yürüttük. Şimdi emekçilerin gündeminin en ön sırasında duran diğer sorunlara yöneliyoruz. Ancak kampanyanın “Herkese İş, Herkese İnsanca Yaşam”, “İşsizliğe ve Yoksulluğa Karşı Devrimci Mücadele Saflarına”, “İşsizlik ve Yoksulluk Kader Değildir, Çözüm Devrimde”, “Aşımızı İşimizi Elimizden Aldınız Öfkemizden Korkun” vb. temel şiarlarını bundan sonrada kullanacağız. Bunları ajitasyon ve propaganda çalışmalarımızın temel unsurları arasına katacağız.
Uzun yılların ardından bir başlangıç olan kampanyamızın deneyimleri, kazanımları yeni süreçlerimizi biçimlendirmede belirleyici roller oynayacak. Bu anlamda da, kampanya sürecimizi yeni çalışmalarımızda rehber olarak kullanacağız.

VIII-
Devrimci sosyalistler kampanya sürecinin ve sonrasının verdiği dinamizmle, genel olarak durgun geçen yaz aylarında da yoğun bir pratik çalışma süreci yaşıyorlar. İstanbul özgülünde çeşitli devrimci öznelerle birlikte güvencesiz çalışmaya, kötü çalışma koşullarına vb. karşı yürütülen küçük çaplı kampanya ve giderek çapını büyüterek bir kampanya dinamizmi ve çapına ulaştırmaya başladığımız yıkımlara karşı barınma hakkı talepli çalışmalarımız ivme kazanıyor.
İşsizlik ve yoksulluk kampanyamızın deneyimlerini bu çalışmalara ustalıkla uygulamayı becermeliyiz. Her olanağı, her zemin ve imkanı çalışmalar için bütünlüklü planlar temelinde seferber etmeliyiz.

IX-
İşsizlik ve Yoksullukla Mücadele Kampanyamız tek ayak üzerinden yürüyen bir kampanyaydı... Bu durumun kaçınılmaz tüm eksikliklerini, zayıflıklarını bağrında taşıyordu. Ve bu anlamda, ancak yeniden inşa sürecimizin bağlamı içinde bir kampanya ismini hak ediyor. Bu özelliğini de gözeterek değerlendirdiğimizde kampanya devrimci sosyalist öznenin yeniden inşa sürecimizdeki politik çalışmaları içinde en önemli kazanımı olmuştur.
Öte yandan, devrimci sosyalizm, elbette ki bu kampanyayı aşacak yeni kampanyalar örgütleyecektir, bunun çalışmalarına başlamıştır. Tek ayak sorunu da mutlaka aşılacaktır; bugünün çalışmalarını daha da büyüterek, daha yetkin kılarak aşılacaktır... M. Çayan yoldaşın ifade ettiği “politik gerçekleri açıklama kampanyası” düzeyine mutlaka ulaşılacaktır... Öyleyse görevlerimize daha güçlü, daha sıkı sarılalım...


(1) Dayanışmaevleri ve Halkevlerinin kimi dönemlerde bu konulara ilişkin geliştirdikleri kampanyalar söz konusudur.

 


 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul