Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

33. Sayı - Eylül 2005

"Yıkımlara karşı mücadele sürecinde pratikte sık sık bir araya geldiğimiz Kaldıraç ile “Kentsel Dönüşüm Projesi” ve mücadele perspektifleri konusunda yaptığımız röportajı sunuyoruz. Gönderdiğimiz soruları tek bir metinle yantlayan Kaldıraç dergisine duyarlıkları için teşekkür ediyoruz. "

Öncelikle genelden başlayıp, “Kentsel Dönüşüm Projesi” ile neyin hedeflendiğini açmaya çalışalım. Kapitalist-emperyalist sistem, sosyalizmin yakın bir tehdit olarak varolmadığı bir dünyada, süregelen krizini aşmak ya da kendi deyimleri ile yönetebilmek için kapsamlı bir saldırı başlatmış durumda. Bu saldırıların bir boyutu, işçi sınıfı ve emekçilerin tüm ekonomik kazanımlarının geri alınması, kölelik koşullarında sömürerek sermaye birikim sürecinin yoğunlaştırılmasıdır.
Diğer boyutu ise emperyalist işgallerle talan ve yağmanın açıktan yapılmasıdır. Ve elbette bunlara paralel emperyalist pazar paylaşımının her geçen gün daha gözle görülür hale gelmesidir. Bu sermaye birikimi sürecinde, işçi-emekçi halkların emeği yağmalanırken, bu yağmadan nasibini almayan hiçbir yer, alan kalmamaktadır. Büyük kentlerin rantı yüksek yerleri de bu alanlardan biridir. Irak’ın petrol kuyuları bu paylaşımın konusu olduğu gibi, rantı yüksek kentsel mekanlar da yağmanın konusudur. Ve “çağdaşlık” adı altında hayata geçirilen bu projeler, yağmanın ideolojik örtüsü olması dışında hiçbir anlam taşımıyor. Tıpkı “küreselleşme” gibi... Genel olarak çok kısa bunları belirtmek istedik. Yıkımlara karşı mücadele eğer bu çerçevede ele alınmazsa geri püskürtülmesi çok zor olacaktır. Basit bir gecekondu yıkımından değil, ülkenin şehir şehir paylaşımından sözediyoruz. Elbette karşı taraf bu amacı doğrultusunda bir kararlılık ortaya koyuyor. Bunun karşısında en az onun kadar güçlü bir kararlılık geliştirmemiz gerekiyor. Yukarıda aktarmaya çalıştığımız kapsamlı bir saldırının bir parçası olarak gündeme gelen yıkımlara karşı, emekçi insanların barınma haklarını savunmaları, bütünlüklü direnişin bir parçası olarak ortaya çıkacaktır.
Bu, öznel niyetlerden bağımsız, nesnel olarak böyledir. Ancak bunun bilince çıkarılıp çıkarılmamasının, direnişin kararlılığına etki edeceği de açıktır. Şu anda zaman zaman gündeme gelen yıkımlar için buzdağının görünen yüzü demek bile fazla olacaktır. Henüz başlamış sayılmaz. Bugüne kadar ki parça parça yıkımları, bir hazırlık olarak, kararlılık gösterisi olarak ele almak gerekir. Elbette bunun karşısında direnişler de benzer çerçevede ele alınmalıdır. Süresini mücadelenin seyrinin belirleyeceği uzun vadeli bir süreç olacağını söyleyebiliriz. Ve bu mücadelenin emekçilerin lehine sonuçlanması geliştirilen örgütlülüğün gücüne bağlı olacaktır. Örgülülüğün gücünü ise mahallelerde emekçilerin bizzat sorunu sahiplenip sahiplenmemesi belirleyecektir. Bu noktada olumlu örnekler vardır. Mahallelerde kurulan mahalle komiteleri, komisyonlar vb. gibi örgütlülükler üzerinden yürütülen mücadelenin gelişme potansiyeli vardır.
Burada kritik iki nokta vardır. Bir tanesi, bu mahallelerin birbirleriyle bağlantıya geçip, şehir çapında merkezi bir örgütlülüğü yaratmasıdır. Bir mahallede örgütlülük ne kadar güçlü olursa olsun, tek başına kaldığı sürece yıkım saldırılarını önlemesi neredeyse imkansızdır. İkinci nokta ise, bu saldırıların gerçek amacının net olarak bilinmesi, bilince çıkarılmasıdır. Bu nokta, sorunun bütün emekçilere taşınması konusunda da çok önemlidir. Örneğin, yıkım ekibi olarak gelen belediye işçilerinin, sendikaları ile yıkım karşıtı bir tutum almaları böyle sağlanabilir. Yağma saldırısının bir parçası olarak ele almak ve bununla birlikte barınma hakkını savunmak önemli bir zemin yaratacaktır. Bu barınma hakkı, insanca yaşanabilir bir ortamla birlikte ele alınmalıdır.
Bu bakış ve talep mahallelerdeki mücadeleyi ortaklaştırdığı gibi, yıkım bölgelerinde çalışan devrimci hareketlerin ortak hareketini sağlayacak zemin de olacaktır. Aslında bu noktada devrimci hareketlerin biribirine yakın yaklaşımları olduğu bir gerçek. Bir araya gelme noktasında yaşanan sıkıntı öznel tercihlerle açıklanabilir.
Buna rağmen, birlikte hareket etmenin önemini bir daha vurgulamak isteriz. Bu birlikteliğin nasıl sağlanacağı konusunda, bir yandan ortak hareket etmek isteyen hareketlerle bir araya gelerek çalışmayı yürütürken, mahalle komiteleri arasında oluşturulacak merkezi örgütlenmenin de bu birlikteliği alttan zorlayacağını düşünüyoruz.


 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul