Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

33. Sayı - Eylül 2005

“Kentsel Dönüşüm Projesi” ilgili Dayanışmaevleri ile yaptığımız röportajı sunuyoruz. Dayanışmaevleri’ne gösterdikleri duyarlık için teşekkür ediyoruz.

SB: “Kentsel Dönüşüm Projesi” adı altında başlatılan yıkım saldırısı, şimdilik küçük sayılabilecek adımlarla ilerliyor. Önümüzdeki süreci bu bakımdan nasıl değerlendiriyorsunuz ve genel olarak yıkımlara karşı mücadeleye nasıl bakıyorsunuz? Bu mücadele nasıl bir yoldan, hangi taleplerle, vb. ilerletilebilir?
Dayanışmaevleri: “Kentsel Dönüşüm Projesi”nin son 25 yıldır uygulanan yeni liberal politikaların bir ayağı olduğunu düşünüyoruz. Yeni liberal politikalarla kamuya ait işletmelerin özelleştirilmesi, ulusal ve uluslararası kapitale nasıl rant olanağı sağlıyorsa bu proje ile de kent toprakları sermaye birikimine hizmet edecek tarzda yeniden kullanıma açılmaya çalışılacak. Özelleştirmeler nasıl spontane gelişmeler değilse dünya çapında uygulanan yeni liberal politikaların kapsamlı bir uzantısı ise, “Kentsel Dönüşüm Projesi” de öyle. Yani yıllar önce yaşanan tekil gecekondu girişimlerinden farklı bir boyutu var, kapsamlı bir uygulamanın uzantısı... Son yıllarda özellikle değer kazanan bölgelerde emekçi ve yoksulların barındığı gecekonduların yıkılarak, buraların zenginlerin yerleşimine açılması ya da ticaret merkezi yapılması hedeflenmektedir.
Yıkımlar şimdilik zamana yayılarak adım adım uygulanacak gibi görünüyor. Bu durumun belediyelerin bir taktiği olduğunu düşünüyoruz. Parça parça yapılacak yıkımlarla kitlenin nabzını tutmaya, mücadelenin alacağı seyri gözlemleye, zayıf noktalardan yüklenmeye çalışacaklar. Bir anda İstanbul’da 85 bin konutu yıkamazlar. Açığa çıkabilecek kendiliğinden mücadeleyi bile kontrol etmekte zorlanırlar.
Tabi yıkımların böyle parça parça zamana yayılarak yapılması arada yıkımların belli bölgelerde durduğu söylentisinin yayılması, halkın mücadeleye olan konsantrasyonunu dağıtıyor.
Yıkımlara karşı mücadele, konunun yeni liberal politikalarla bağlantısı kavranmadan sağlıklı yürüyemez.
Bunun dışında sadece ev sahiplerini ve mülk edinme mantığının uzantısı olan “tapumuzu istiyoruz !” sloganıyla da yeterince kapsayıcı olamaz. Kiracıları da kapsayan ve konut sorununu farklı yönlerini de vurgulayan “sağlıklı barınma hakkı” öne çıkarılmalıdır.
Biz yıkım kapsamında bulunan bölgelerde öncelikle halk inisiyatiflerinin geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü, bu öyle bir konu ki, halk bu sorunu yeterince ve doğru noktalardan sahiplenmezse mücadele istenen sonucu vermeyecektir.
Yerellerde geliştirilen halk inisiyatiflerinin, merkezi düzeyde de biraraya gelerek politikalar üretmesi gerekiyor. Bu seviye zaten yakalandı.

SB: Yıkımlara karşı mücadele, pek homojen olmayan bir kitle üzerinden yürüyor ve coğrafi olarak da metropol bir kentin değişik noktalarına yayılmış durumda. Bütün bunların yarattığı güçlükler nasıl aşılabilir ve nasıl ortaklıklar yakalanabilir? Aynı şekilde sorunun bütün emekçilere taşınması için neler yapılabilir?
Dayanışmaevleri: Kitlenin homojen olmamasından kasıt kiracı-ev sahibi ikilemi ise bunu, daha önce de söylediğimiz gibi, “sağlıklı barınma hakkı” talebini önce çıkararak aşabiliriz. Ama belli bölgelerde kitlenin sağcıların etkisinde olduğu kastediliyorsa, buralarda yıkımların kapsamı ve amacı yeterince açıklanarak yürütülecek tutarlı bir çalışma bu kitleyi de etkileyecektir. Keza Okmeydanı’nda yaşanan böylesi bir durumdur.
Kentin değişik noktalarına yayılan yıkımlara karşı bir yandan yerellerde halk inisiyatifleri geliştirilmeye çalışılırken, bir yandan bu inisiyatiflerin temsilcileriyle oluşturulacak merkezi kurumsallaşmalar kurulmalı.
Kanunun tüm emekçilerin gündemine taşınması, ancak kanunun yeni-liberal politikalarla bağlantısı deşifre edilebildiği oranda olacaktır. Zaten yıkımı planlanan bölgeler emekçinin yaşadığı bölgelerdir ve neredeyse her emekçi semt için yıkım gündemi vardır.

SB: Yıkım bölgelerinde doğal olarak çeşitli devrimci hareketlerin şu ya da bu oranda güçleri var. Bu güçlerin sıcak mücadele içinde birlikte davranması nasıl sağlanabilir?
Dayanışmaevleri: Öncelikle yıkım bölgelerinde çalışması bulunan devrimci hareketler, ara ara kulisler yaparak ortaklaştırdıkları taleplerle konuya müdahale edebilirler. Burada bizce öncellikle halk inisiyatiflerinin geliştirilmesi gerektiği hiç unutulmamalıdır.
Bizlerin arasında karar alıp kitleye dayattığımız talepler karşılık bulmayabilir. Önemli olan bu taleplerin halk tarafından sahiplenilir hale getirilmesidir.
Konu ile ilgili merkezi örgütlülükler için farklı yerellerde gücü bulunan devrimci hareketler görüşmeler yapıp ortaklaşabildiği oranda sürece müdahale edebilirler.


 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul