Munzur
Kızıllaşarak Özgürlüğe Aktı...
Seyit Rıza'ların ve Ali Şer'lerin ardılları,
yasaklamalara rağmen Munzur Festivali'nde buluştu.
Erenlerin ve ermişlerin diyarı Munzur, baskılara
ve dayatmalara karşı tek yürek olup kardeşleşmeye
ve özgürleşmeye aktı.
6. Munzur Doğa ve Kültür Festivali, bütün dayatmalara
rağmen 28-31 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşti.
Sömürgeci devlet festivale gölge düşürmek için
terör estirirken, Dersim halkı da inadına sokağa
çıkarak festivalini sahiplendi. Festivale bir
gün kala gelen İçişleri Bakanlığı ve Valiliğin
45 günlük erteleme kararı ve bu anti-demokratik
uygulamalar Dersim halkı tarafından basın açıklamalarıyla,
kitlesel gösterilerle protesto edildi.
Kürtlerin en doğal demokratik taleplerine bile
tahammül edemeyen sömürgeci rejimin, Kürtlere
karşı sürdürdüğü politikanın bir parçası olarak
aldığı yasaklama kararı, yeni savaş konsepti kararından
bağımsız düşünülemez. Ancak, yeni oluşturulan
savaş konseptinin ("topyekün savaş, kamuoyunun
susturulması, vb.) bir parçası olan erteleme kararı
festivalin coşkulu geçmesini engelleyememiştir.
Devlet, son savaş kararıyla devreye sokmak istediği
politikaların gereği olarak Kürdün kazanma iradesini
kırmak ve bu anlamda Kürtlerden öç almak istemiştir.
Buna karşın, sömürgeci devletin bütün dayatmalarına
rağmen gerçekleştirilen festival kardeşleşmeye
dönüşmüş, 4 gün boyunca yapılan bütün etkinliklerde
bu dayatmalar protesto edilirken, her etkinlikte
Kürdün özlemleri anlatılmıştır. Festivale damgasını
vuran, Kürdün dili, kültürü ve rengidir. Festivalin
ana temasında sömürgeci politikalar işlenirken
ayrıca Munzur'da yapılmak istenen barajlara ve
siyanürlü altın araması yapan maden şirketlerine
karşı çalışmalar yapılmış, Mercan Vadisi'nde şehit
düşenler anılmıştır. Festival boyunca sömürgecilerin
topyekün imha ve inkâr politikalarına karşı Kürt
halkı demokratik taleplerini yükselti. Son günlerde
bölgede yaşanılan faili-meçhul(!) katliamlara
karşı halkın kini ve öfkesi doruktaydı.
Yasaklamalara rağmen her yıl olduğu gibi yeraltı
çarsısı üzerinde yapılan açılışla başlayan Festival,
daha en baştan "Munzur kardeşleşmeye ve özgürleşmeye
akacak" dedi. Dersim halkı resmi ideolojinin
bütün dayatmalarına rağmen festivalini sahiplenmiş,
festivali halkın festivaline dönüştürmüştür. Bu
anlamda festivale devrimci öz kazandırılmıştır.
Bölgedeki çatışmalı ortam kitle katılımını olumsuz
yönde etkilese de festivalin coşkulu geçmesini
engelleyememiştir. Denilebilir ki, Emek ve Demokrasi
platformunun organize ettiği bu yılki festival,
geçmiştekilerden içerik bakımından daha zengindir.
Açılan standlarda bizler de Sosyalist Barikat
olarak yerimizi aldık. Standımızda coşku doruktaydı,
halaya duruldu marşlar ve türküler söylendi. Standımıza
ilgi büyüktü. Festival boyunca dergi satışı ve
tanıtımı yapıldı.
Paneller ve söyleşilerle devam eden festival konserlerle
sona erdi.
Sonuç olarak, Dersim halkı kendi geleneğine sahip
çıkmıştır; ama bir yandan da Munzur sıkıntıdadır.
Munzur üzerinde yapılmak istenilen barajlara ve
siyanürle altın arayan maden şirketlerine karşı
herkesi duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Bütün Yasaklamalara Rağmen,
Festival Halkındır
6.
Munzur Kültür ve Doğa Festivali valiliğin güvenlik
gerekçesiyle festivale bir gün kala 45 gün sonraya
ertelenme kararına rağmen Emek ve Demokrasi Platformu,
sanatçılar ve halk tarafından devam ettirildi.
Valiliğin verdiği bu kararı protesto etmek için
26 Temmuz 2005 günü yer altı çarşısı üzerine gelen
kitle basın açıklaması yaptı.
Daha sonra Emek ve Demokrasi Platformunun bütün
girişimlerinin sonuçsuz kalması üzerine 28 Temmuz
2005 günü belediye yeraltı çarşısı üzerinde bin
kişilik bir kitleyle yine yasaklama kararı protesto
edildi. Kitleye hitaben belediye başkanı Songül
Erol Abdil, Tunceli Emek ve Demokrasi Platformu
sözcüsü Hüseyin Ser, Tunceli Dernekler Federasyonu
(TUDEF) başkanı İsmail Arslan ve sanatçılar Necati
Şahin, Ferhat Tunç birer konuşma yaptı. Sık sık
"Vali İstifa”, “Munzur Onurdur Onuruna Sahip
Çık”, “Festivale Uzanan Eller Kırılsın”, “Munzur
Özgür Akacak”, “Direne Direne Kazanacağız”, “Festival
Halkındır Halkın Kalacak" sloganları atıldı.
Festivale şehir dışından gelen Dersimliler Pertek’te
ve Mazgirt'in Seyitli Köprüsü’nde uzun süre bekletilerek
şehir merkezine alınmadı. Bunun üzerine akşam
saatlerinde standların bulunduğu Kışla Meydanı’ndan
Belediye Yeraltı Çarşısı üzerine yürüyüşe geçen
kitle burada marşlar ve türküler eşliğinde oturma
eylemi yaptı. Polis uyarılarına sloganlarla karşılık
veren kitle sık sık “Vali İstifa”, “Baskılar Bizi
Yıldıramaz, “Türkeşin İtleri Yıldıramaz Bizleri”,
Yaşasın Halkların Kardeşliği”, “Festival Halkındır
Halkın Kalacak" vb. sloganlar atıldı. Tunceli
kent merkezine sokulmayarak Pertek ve Mazgirt'in
Seyitli Köprüsü’nde bekletilen kitlenin yapılan
görüşmeler sonucu şehre girmesine izin verildi.
Bekletilen kitlenin Dersim’e girmesine izin verildiği
haberi gelince, Yeraltı Çarşısı üzerinde oturan
kitle gelen kitleyle birleşerek Kışla Meydanı’nda
bulunan standlara doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş
esnasında sık sık sloganlar atıldı. Kışla Meydanı’na
gelen kitle zılgıtlar ve marşlar eşliğinde halaylara
durdu. Çeşitli demokratik kitle örgütleri bazı
parti ve kurumlar standlar açtı. Halkla beraber
festivali sahiplendi.
Bizler de Sosyalist Barikat, Kalan (Dersim) Halk
Kültür Merkezi olarak standlarımızı açtık.
İKİNCİ GÜN
Munzur
Doğa ve Kültür Festivali’nin 2. gününde de bir
dizi etkinlik yapıldı. Kalan (Dersim) Halk Kültür
Merkezi ve sosyalist Barikat emekçileri olarak
standlarımızı açarak Dersim halkı ile beraberdik.
Festivalin ikinci gününde Valiliğin ve emniyetin
bütün keyfi uygulamalarına rağmen standlarda etkinlikler,
basın açıklamaları ve müzik dinletileri yapıldı.
Bu etkinliklerden birisi olan, K(D)HKM’nin de
desteklediği anadil konulu bir basın açıklaması
yapıldı. Bu eylemde sık sık "Anadil Hakkımız
Engellenemez" vb. sloganları atıldı. Devletin
festival öncesi ve festival sonrasındaki bütün
engellemelerine rağmen, etkinlikler coşkuyla devam
ettirildi.
Gündüz yapılan etkinliklerden sonra, akşam saatlerinde
Munzur kenarında Grup Munzur, Grup Yorum ve Cevdet
Bağca müzik dinletisi verdi. Bizler de dinletide
yerlerimizi alarak, Sosyalist Barikat’ın tanıtımı
ve satışını yaptık. Kitlemizin coşkusu, sık sık
attığımız "Mahir Hüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar
Savaş”, “Yaşasın Devrimci Kurtuluş Mücadelemiz”,”Yaşasın
Devrimci Dayanışma”, “Munzur Onurdur Onuruna Sahip
Çık" sloganlarına yansıyordu. Verilen konserler
Emniyetin engellemesinden dolayı 4 saat sürdü.
ÜÇÜNCÜ GÜN
Festivalin
üçüncü gününde anmalar, müzik dinletileri yapıldı.
Sabah saatlerinde bizlerinde içerisinde bulunduğu
kitle "DERSİMDE BARAJLARA VE SİYANÜRLÜ ALTIN
ARAMAYA HAYIR" pankartı açarak Belediye Yeraltı
Çarşısı’ndan Munzur kıyısına kadar 2 km’lik yürüyüş
yaptı. Yürüyüşe çeşitli parti ve sivil toplum
örgütlerinin yanı sıra Akın Birdal ve Bergamalı
çevreciler de katıldı. Yürüyüş sırasında "Munzur
Onurdur Onuruna Sahip Çık”, “Katil Ata Holding
Dersim'den Defol”, “Katil Rio Tinto Nalet Şere
To" vb sloganlar atıldı. Yapılan basın açıklamasından
sonra kitle etraftaki çöpleri toplayarak yeniden
şehir merkezine yöneldi.
Akşam saatlerinde Mercan Vadisi’nde katledilen
17 MKP-HKO gerillalarının anmasına destek amaçlı
yapılan çağrıya cevap olarak katılım gösterildi.
Kitlenin yürüyerek mezar başına geldiği eylem,
17’ler ve devrim şehitleri anısına yapılan bir
dakikalık saygı duruşundan sonra okunan şiirler,
marşlar ve sloganlarla son buldu.
Günün ilerleyen saatlerinde açılışı yapılan kültür
sokağında Sosyalist Barikat satışı ve dağıtımı
yapıldı. Bu sırada sık sık "Yaşasın Devrimci
Kurtuluş Mücadelemiz”, “Yaşasın Devrimci Dayanışma”,
“Mahir Hüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş”, “Munzur
Onurdur Onuruna Sahip Çık" sloganları atıldı.
Kültür sokağının açılışı Metin Kahraman ve Zele
Mele'nin verdiği dinletiyle son buldu.
DÖRDÜNCÜ GÜN
Festivalin son gününde Tunceli Belediyesi tarafından
hazırlanan Gençlik Kültür Merkezi’nin açılışı
yapıldı.
Açılışta Çetin Oraner, Veysel Aydın, Çar Newa,
Suavi, bir konser verdi. Bizler yine Sosyalist
Barikat’ın tanıtımı ve satışını yaptık. Coşkulu
geçen konserde "Yaşasın Devrimci Mücadelemiz,
“Mahir Hüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş”, “Yaşasın
Devrimci Dayanışma" sloganları atıldı.
Güvenceli İş Hakkımızdır, Hakkımızı istiyoruz,
Almaya Geliyoruz!
18 Haziran'dan itibaren iş güvencesi, sigortasız
işçi çalıştırma, işsizlik konularında "Hakkımızı
İstiyoruz, Almaya Geliyoruz" kampanyası çerçevesinde
biraraya gelen İşçilerin Mücadele Birliği, Dayanışma
Evleri, Dayanışma Sendikası, Bilinç ve Eylem,
TÖP, Kara Kızıl ilk eylemlerini Galata Köprüsü
üzerinde gerçekleştirdiler.
Yerelliklerde işten atılmalara, güvencesiz çalışmaya
karşı başlayan eylemliliklere kampanya çevresinde
Temmuz başından itibaren HKM'ler de katıldı.
16 Temmuz 2005'te Kartal'da bildiri dağıtımına
ve Yalçın Tekstil önündeki yürüyüşe Maltepe Halk
Kültür Merkezi destek verdi.
23 Temmuz 2005 tarihinde Okmeydanı'nda atölyelerin
kapanmasına, işten çıkarılmalara, güvencesiz çalışmaya
tepki olarak Kağıthane Halk Kültür Merkezi'’nin
yoğun olarak katıldığı bir basın açıklaması gerçekleştirildi.
Kampanya çerçevesinde gerçekleşen basın açıklaması,
Okmeydanı Cemevi önünden yürüyüş ile başladı.
Yürüyüş, mahalle arasından caddeye gelindiğinde
tek şeridin kapatılmasıyla devam etti. Slogan
ve dövizlerle halka çağrı yapılarak tekrar Cemevi
istikametine gidildi. Ve Mahmut Şevket Paşa Spor
Tesisleri'nin önünde yol kapatıldı. Burada bir
tekstil işçisi konuşma yaptı. Halktan olumlu tepkiler
alan eylem, basın açıklaması okunarak sona erdirildi.
Özelleştirme, Yalan, Yağma
ve Peşkeştir!
Türk
Telekom da çalışan memur ve işçi sendikaları üyesi
emekçiler, 5 Temmuz 2005 Salı günü Türk Telekom'un
özelleştirilmesini protesto etmek için iş bıraktılar
ve İstanbul AKP İl Merkezine yürüdüler.
Sabah saatlerinde Gayrettepe' de toplanan Telekom
emekçileri "Özelleştirme Yalan, Yağma, Talan
ve Peşkeştir" pankartı açarak Gayrettepe'den
Şişli PERPA'ya kadar yürüdüler. Burada toplanan
Telekom emekçileri sendikaların konuşma yapmasının
ardından kortejlerle trafiği kapatarak yürüyüşe
geçtiler. Yürüyüş sırasında halk ve SSK çalışanları
eylemcilere destek oldular. Yürüyüş sırasında
sık sık "IMF Uşağı Hükümet İstifa",
"Katil ABD İşbirlikçi AKP", "Direne
Direne Kazanacağız", "Susma Sustukça
Sıra Sana Gelecek", "IMF'nin İtleri
Sattırmayız KİT'leri", "SSK'ya uzanan
eller Kırılsın" sloganı atan emekçiler AKP
İl binasının önüne geldiklerinde "İşte Burası
İşbirlikçi Yuvası" sloganı attılar.Basın
açıklamasında "Bugüne kadar Telekom'u özelleştirmeye
kalkanların tarihin çöplüğünde olduğuna, Telekom'un
dünya çapında bir işletme olduğuna, sadece 2 yıllık
karına karşılık tekellere ve emperyalizme peşkeş
çekildiğine, ayrıca telekom emekçisine 'bundan
böyle yatamayacak' diyen başbakanın da bundan
sonra rahat yatamayacağına ve tüm bunları çarpıtarak
yazan burjuva basının satılmış olduğuna"
dikkat çeken emekçiler "Satılmış Basın İstemiyoruz"
sloganı atarak burjuva basına tepkilerini dile
getirdiler.
Antakya’da Birlik, Mücadele, Dayanışma
Pikniği Yapıldı
Antakya’da
devrimci sosyalistler, "Emperyalizme, Kapitalizme
ve Türevleri Olan Açlığa, İşsizliğe, Yoksulluğa
ve Yozlaşmaya Karşı Birlik-Mücadele-Dayanışma"
pikniğinde buluştular.
Pikniğimiz 24 Temmuz Pazar 2005 günü merkeze bağlı
bir köyde gerçekleştirildi. Pikniğimize 30 kişi
katıldı. İki bölüm halinde yaptığımız pikniğin
ilk bölümü, devrim şehitleri için yapılan bir
dakikalık saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşunun
ardından bir yoldaşımız, günümüzün çelişkileri,
sorunları ve çözümün nerede olduğu üzerine bir
konuşma yaptı. Konuşmanın içeriğinde temel sorun;
sınıf hareketine yön verecek, kitle muhalefetini
yönetecek, kapitalizme karşı sürekli dinç ve savaşkan
bir komünist öznenin eksikliği olarak ortaya konuldu.
Bu eksikliğin giderilmesi noktasında devrimci
sosyalistlere düşen görevler, örgütlenme, aktif
mücadele üzerinde duruldu. Konuşmasının sonunda,
pikniğe katılan arkadaşlar söz alarak, sorunlar
üzerinde duruldu. İşçi, öğrenci, memur, kadın-erkek,
karma bir şeklide yapılan pikniğimizde söz alan
arkadaşlar sorunlara kendi pencerelerinden bakarak
konuştular. Herkesin ortaklaştığı ilk nokta, sorunların
kaynağının "kapitalist" sistem olduğu,
diğer sorunların (açlık, işsizlik, yozlaşma, toplumsal
baskı, kapkaç, çeteleşme, eroin vs.) ana kaynağın
türevleri olduğu ve buna karşı devrim eksenin
de sosyalist bir mücadelenin verilmesi gerektiğiydi.
İkinci nokta ise, bu mücadelenin örülmesinde biz
devrimci sosyalistlere görev düştüğü ve bizlerin
bu işin öncülüğünü çekmemiz gerektiğiydi.
Pikniğimizin ikinci bölümü daha çok ayrıntı üzerinde
şekillendi. Bireylerin yaşam içerisinde karşılaştığı
sorunlar, eğitim, sağlık, aile baskısı vs. noktaları
üzerinde duruldu. Ülkemizde sol hareket içerisindeki
parçalanmışlık ve dağınıklığın nedenleri ve bunun
içinden nasıl çıkılacağı üzerine sohbetler edinildi.
Dergi tanıtımı yapılarak dergi satışı gerçekleştirildi.
Pikniğin sonlarına doğru eğlenmek ve farklı bir
an yaşatmak üzere yoldaşlarla bilgi yarışması
yapıldı. Bilgi yarışması politika, felsefe, kültür
sanat ve mizah olmak üzere 4 bölümden oluştu.
Bilgi yarışmasında çok eğlenceli anlar yaşandı.
Son olarak, yerel müzik grubumuz Grup Diyar'ın
söylediği türkü ve marşlarla pikniğimiz sona erdi.
Pikniğimizin kapanışında bu pikniğimizin ilk olmadığı
gibi son olmayacağı, bu tür ortaklaşmaların, basın
açıklaması, miting, barikat başı ve meşru tüm
eylemlerde de yaşanması gerekliliği üzerinde duruldu..
“96 Ölüm Orucu Şehitleri
Ölümsüzdür”
1996
yılında gerçekleştirilen Ölüm Orucunda yaşamını
yitirenleri anmak amacıyla ilk '96 ölüm orucu
şehidi Aygün Uğur'un ölüm yıldönümünde 21 Temmuz
günü Çakmak Caddesi Kültür Sokak girişinde biraraya
gelen Sosyalist Barikat, İşçi Köylü, Devrimci
Demokrasi, Alınteri okurları BDSP ve ESP'liler,
önlerinde "96 Ölüm Orucu Şehitleri Ölümsüzdür"
yazılı bir pankart ve ellerinde dövizlerle Saat
11.00'de basın açıklamalarını okumaya başladılar.
Sık sık "İçerde Dışarda Hücreleri Parçala",
"Yaşasın Devrimci Dayanışma", "Ölüm
Orucu Şehitleri Ölümsüzdür", "Devrim
Şehitleri Ölümsüzür" sloganlarıyla kesilen
basın açıklamasının ardından yine sloganlarıyla
yürüyüşe geçen kitle, merkez postanenin önüne
geldi. Burada bu defa son günlerdeki haksız tutuklamaları
ve hücrelerdeki hak gasplarını ve ağırlaştırılan
tecrit uygulamalarını protesto eden başka bir
basın açıklaması okundu. Ardından cezaevlerindeki
tutsaklara mektup ve kartlar gönderildi. Bu sırada
dışarıdaki kitle kısa bir oturma eylemi gerçekleştirdi.
Mektupların gönderilmesinin ardından eylem sloganlarla
bitirildi.
Genelkurmay Açıklaması Kınandı...
4
Ağustos 2005 perşembe günü Adana'da bulunan KESK'e
bağlı sendikalar, İHD, ÖDP, DEHAP, EMEP, ESP,
BDSP, DHP, İşçi Köylü, Sosyalist Barikat, Alınteri
ve Çağrı okurlarının düzenlediği bir basın açıklamasıyla,
son günlerde MGK'nın İlker Başbuğ aracılığıyla
dile getirdiği saldırgan uygulamalar ve bunun
sokaktaki uzantısı olan sivil faşist terör protesto
edildi. Saat 12.00'de Adana İHD önünde toplanan
sosyalist basın bileşenleri sloganlarıyla yürüyerek
12.30'da İnönü Parkı'na geldi. Sendikalar ve ÖDP'liler
Eğitim-Sen önünden yürüyerek İnönü Parkı'na gelirken,
DEHAP'lılar ise kendi parti binalarının önünden
yürüyerek aynı yere geldiler. "Yaşasın Halkların
Kardeşliği", "Faşizme Karşı Omuz Omuza",
"Bıji Bıratiye Gelan", "Yaşasın
Devrimci Dayanışma" Sloganlarının atıldığı
eylemde, son günlerde İHD'ye yönelik yürütülen
karalama kampanyası ve çeşitli basın açıklamalarına,
Eskişehir'deki Uğur Kaymaz davasına ve Bursa'daki
Kürt işçilere yönelik saldırılar özelinde MGK
destekli tüm faşist saldırılar protesto edilirken,
bunların özelleştirme, gecekondu yıkımları vb.
saldırılarıyla birleşerek tüm halka yönelik bir
saldırı dalgasının başlatıldığına dikkat çekildi.
Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur!
Tekirdağ
F Tipi Cezaevindeki saldırı ve sürgün sevkler
başta olmak üzere son günlerde çeşitli cezaevlerinde
yaşanan saldırıları protesto etmek amacıyla Adana'da
bulunan ESP, HÖC, BDSP, DHP ile Sosyalist Barikat
ve İşçi Köylü okurları 5 Ağustos 2005 Cuma günü
saat 12.30'da Adana Büyük Postanesi'nin önünde
toplanarak bir basın açıklaması gerçekleştirdiler.
"İçerde Dışarıda Hücreleri Parçala"
yazılı bir pankartın arkasında toplanan kitle,
"Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur", "Yaşasın
Devrimci Dayanışma", "Hücreleri Parçala
Tutsaklara Sahip Çık" vb. sloganlarını attı.
Basın açıklamasının ardından okunan metni Adalet
bakanlığına protesto faksı olarak gönderen kitle,
eylemini bu şekilde bitirdi.
|