Sıcak bir yaz başlıyor ya da çoktan başladı bile.
1980’lerden beri devam eden özelleştirme saldırısı
bugünlerde kritik bir noktaya gelip dayanmış durumda.
Bu kez çok sayıda işçiyi bir araya getiren kilit
kurumlar söz konusu ve bu kez direnişin bütünleştirilmesi,
hükümetin ciddi biçimde zora sokulmasının en azından
imkânı var. Devrimci sosyalistlerin dikkat göstermesi
gereken bu sürece yönelik yazılarımız ve sendika
röportajlarımız bu sayıda var ve gelecek sayıda
da devam edecek.
Haziran ayı, hem bizim için hem de devrimci hareketin
tümü için acı kayıplarla doluydu. Yeni kuşağın
pırıl pırıl yeteneklerinden birini, Erdal yoldaşı
yitirdik. “Her ölüm erkendir”, evet, ama Erdal’ın
ölümü gerçekten de çok erkendi. Anısını yaşatmak
devrimci sosyalist hareket için artık bir boyun
borcudur.
MKP’ye yönelik operasyon ise devrimci öfkemizi
büyüten bir etki yarattı. Mercan Vadisi’nde katledilen
gerillalar devrim tarihinin en onurlu sayfalarında
yerlerini aldılar. Öte yandan bu devrimci kadroların
çoğuyla birebir tanışıklığımızın olması da söz
konusuydu. Örneğin platform toplantılarınnda artık
Taylan’ın ışıklı yüzünü görememek gerçekten çok
üzücü. Ve tabii, Eyüp Beyaz’ın elleri kelepçeliyken
kurşuna dizilmesi, devletin yüzünü ortaya koyan
en açık görüntüydü.
Devrimci Yenilenme Üzerine Notlar başlıklı yazımız
bu sayıda sona eriyor. Ayrıca, ABD’nin Venezuela’da
çevirdiği dolaplar üzerine bir çevirimiz ve Parti-Kültür
yazımız da bu sayıda yer alıyor. Ayrıca bu sayıdan
itibaren “Dünden Yarına Mektuplar” başlıklı yeni
bir yazımız da başlıyor.
32. sayımızda buluşma kararlılığıyla...
|