Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

30. Sayı - Mayıs/Haziran 2005

Tamer Ermutlu

24 yıl sonra yeniden Hazirancılarla birlikteyiz....
İsimlerini tek tek saymaktan her zaman gurur duyduk, duyacağız: Atilla Ermutlu, Tamer Arda, Doğan Özzümrüt, Ercan Yurtbilir ve Ahmet Saner, Kadir Tandoğan, Hakkı Kolgu...
Onlarla her seferinde tarihin başka bir aşamasında, başka koşullar altında buluşuyoruz. Hem dünya ve Türkiye tarihinin, hem de özel olarak Devrimci Sosyalist Hareketimizin tarihinin belli aşamaları bu buluşmalara kendi rengini veriyor. Bu çok doğal aslında; çünkü her seferinde durduğumuz ya da vardığımız kilometre taşından bakıyoruz geriye doğru...

***
Bu kez yine bir başka noktada, 2005 Haziranı’nda onlarla birlikteyiz...
Bir tarihi anlamak... Anlamak ve oradan neyi seçip alacağımızı bilmek...
Haziran yiğitliktir, devrimci kahramanlığın, ölümün üstüne tereddütsüz yürümenin tarihidir.
Ama aynı zamanda bir başka şeyin tarihi de değil midir Haziran? Onların nasıl öldüklerinin de ötesinde, düşmanın onlara ne yapmak istediğinin ve onların buna karşı nasıl davrandıklarının da ötesinde, Haziran, aynı zamanda Hazirancıların düşmana ne yapmak istediklerinin tarihi değil midir?
Olguya bir kez de bu açıdan bakıldığında, hem 6 Hazirancılarda hem de Ahmet-Kadir-Hakkı üçlüsünde ilk görülecek olan şey, bu yoldaşların yapmak için yola çıktıkları eylemlerin Devrimci Sosyalist Hareketin tarzını ve temel hedefler mantığını en çok simgeleyen eylemler olmasıdır.
1981 Mayıs ve Haziran ayları, Devrimci Sosyalist Hareket açısından çok kritik zamanlardır. 12 Eylül’ün ortalığı kasıp kavurduğu ilk zamanlardan beri cuntaya karşı direniş çizgisini sürdüren hareket, 1981 ortalarında artık süreci başka bir noktaya doğru yöneltme, belli bir eğitimsel hazırlıktan sonra devrimci bir savaş atılımı gerçekleştirmek kararlılığındadır. Programı buna göredir, planları buna uygundur. Bu anlamda İsrail Başkonsolosu’nun cezalandırılması kararı, son derece önemli bir aşamadır. Böylece bir yandan parti tarihinin 71’deki en görkemli dönemecine yeniden bir dönüş yapılarak gelenek zinciri sağlam bir biçimde örülmüş olacak, diğer yandan da cuntaya karşı o ana kadar yöneltilmiş en ciddi darbe vurularak sansür koşullarında yaratılan karanlık tablo parçalanacaktır. Daha sonrası ise devrimci savaşın yeni bir aşamaya taşınarak daha cepheden vuruşlarla yürütülmesidir. Kararın uygulanması için yapılan hazırlıklar, Haziran başında artık son aşamaya doğru ilerlemektedir. Eylemle görevli kadrolar, son buluşmaları yapmakta, son teknik ayrıntılar görüşülmektedir.
İhanet, tam bu noktada devreye girmiştir işte. Arkadaşlarının canını satacak kadar alçalmış olan o insan müsveddesinden gerekli bilgileri alan oligarşinin katilleri, 5 Haziran gecesinde kesin kararlarını verirler. Bütün kadro imha edilecektir. Bu, onlar için aynı zamanda uzun süredir kendilerini endişelendiren Devrimci Sosyalist Hareketle girişilmiş bir hesaplaşmadır.
5 Haziran gecesinde Maltepe’deki ev kuşatıldığında niyet tamamen budur. Devrimci Sosyalist Hareketin Kadroları Doğan Özzümrüt ve Ercan Yurtbilir, dillerinde “Ya Özgür Vatan Ya Ölüm” sloganlarıyla, cephe marşlarıyla saatlerce çatışırlar: “Her Şey Zafer İçin! Her Şey Cephe İçin!”
“Adalılar türkü söylemekte” ve “faşist namlular susmaktadır” ara sıra.
Sonunda, 6 Haziran şafağı söktüğünde, Doğan ve Ercan, artık ölümsüzlerin arasına karışmışlardır. Yürekleri biraz ferahlamış olan katiller ise sevinç içindedirler ve sabah işleyecekleri cinayetlerin hazırlığına girişmişlerdir.
Sıra Sefaköy’dedir... Yoldaşlarıyla buluşmak için bir başka yoldaşıyla birlikte bölgeye gelen Tamer Arda, saat 08.00’de pusuya düşürülür. Silahsızdır. Buluşma yeri, iğrenç bir pazarlıkla satılmıştır düşmana ve çevre tamamen kuşatılmış haldedir. Yine de şansını sonuna dek denemek ister, koşarak bir süre onları şaşırtır da gerçekten, ama artık her köşeden başka bir ekip çıkmakta ve yollar tıkanmaktadır. Sonuçta vurulur, ağır yaralıdır. Ve yerde yatarken cuntanın İstanbul Emniyet Müdürü, gelip bizzat kurşuna dizer bu büyük şehir gerillasını; hani şu yıllar sonra Miami’deki villasında (ki mutlaka emekli maaşıyla almıştır!) ölen ünlü emniyet müdürü...
Vücudunda kırktan fazla mermi yarası vardır Tamer’in.
Aynı saatlerde arabasıyla buluşmaya gelen Atilla ise, yolda trafik kontrolü bahanesiyle durdurulur. Tuzağı fark ettiğinde ise artık çok geçtir; hızla gaza basıp bir süre yol alır. Ama bu kez başka arabalar devreye girer ve pencereden kısa mesafeden kafasına ateş edilir. Böylece 6 Haziran hesaplaşması tamamlanmış, ihanet bütün hedeflerine ulaşmıştır.
***
25 Haziran 1981 şafağında idam sehpasına doğru gülerek yürüyen Kadir ve Ahmet ise, yine anti-emperyalist bir eylemden gelmektedirler. Yıl 1980 Devrimci Sosyalist Hareket İstanbul Kabataş’da Amerikan ajanlarının üs olarak kullandıkları bir evi tespit ederler. 16 Nisan 1980’de Devrimci Sosyalist Hareketin merkezi kararı sonucu bu CIA üssünü kullanan ajanların cezalandırılması için harekete geçilir. Şehir gerillası eylem grubunda Ahmet, Kadir ve Hakkı vardır. Bir Amerikalı CIA ajanı subay ve onun Türk yardımcısı cezalandırılır. Eylem başarıyla gerçekleştirildikten sonra, çembere alınırlar. Uzun süren çatışmaların ardından tutsak düştüklerinde Hakkı ağır yaralıdır. Son anına dek direniş çizgisini koruyan Hakkı, bir süre pis bir hastane odasında tutulduktan sonra şehit düşer.
Ahmet ve Kadir için ise 12 Eylül’ün en hızlı yargılamalarından biri başlar. Onları başka davalarla da birleştirmek istemezler. Cuntacıların acelesi vardır çünkü. Yargılama hızla biter ve kukla “Danışma Meclisi”nden geçen karar cunta generallerinin önüne gelir. Onlar, zamanlamayı iyi bilmektedirler. Tam da üst düzey bir ABD heyetinin Ankara’ya geldiği günün sabahında genç iki devrimcinin yaşamlarını efendilerine armağan ederler.
Ama onlar, iki ateş topudur cezaevi avlusunda. “Devrim yolunun sarp yamaçlarında ilerliyor gerillalar” diyen cephe marşının sözleriyle gelirler idam sehpasının önüne ve devrimci sloganlarını haykırarak ölümü karşılarlar. “Amerikan emperyalizmi ve onun uşaklarına karşı mücadele verdim, bundan dolayı üzüntü duymuyorum” diyordu Ahmet son sözlerinde...

***
24 yıl sonra yeniden Hazirancılarla buluşuyoruz...
Ve onlar, yalnızca ölüm karşısındaki tutumlarıyla değil, yaptıkları ve yapmak istedikleriyle de Devrimci Sosyalist Hareketin en temel kriterlerini bize bir kez daha gösteriyorlar. Emperyalizme karşı, Siyonizme karşı ve oligarşiye karşı en açık, en somut duruş noktası... Bu, tam da sınırları zorlayan, çizme boyunu ciddi biçimde aşan ve politik ortamı sarsıntıya uğratan bir eylem çizgisinin ifadesidir. Ayrıntıları, kitleleri oyalamak için ortaya atılan uyduruk gündemleri atlayarak gözünü doğrudan doğruya emekçi halkların gerçek düşmanlarına diken, küçük hesaplarla oyalanmadan düşmanla cepheden hesaplaşan bir dil ve tutumdur bu. Bütün diğer özelliklerinin yanında Devrimci Sosyalist Harekete Haziran’dan kalan en önemli ders ve miras budur.
Bu, bir kısır döngünün aşılması, devrimci hareketin içine hapsedildiği dar alanın zincirlerinin kırılıp atılması iradesidir.
Daha önce de defalarca söyledik, bu coğrafya üzerinde politik hareket olarak “var olmak”, “mevcut yapılar arasında bir yer tutmak” çok anlamlı bir durum değildir. Bu bereketli topraklar, birçok devrimci grubu üzerinde taşımakta, beslemektedir ve yenileri ortaya çıktığında kuşkusuz onları da taşıyıp besleyecektir. Dünyanın neresinde bu kadar genç nüfus ile bu denli yoğun bir sömürü ve yoksulluk bir araya gelirse orada mutlaka ortaya devrimci gruplar ve partiler çıkar, belli ölçülerde de güç kazanırlar.
Ama mesele bu değildir. Var olanla yetinmek, mevcut siyasal yelpazenin bir parçası olmak, çizilmiş sınırlar içinde bir direniş ve muhalefet hattı kurmak, alışılmış siyasal yapılar arasında boy sırasını aşmayan bir yer edinmek... Bütün bunlar, Devrimci Sosyalist Hareketin Hazirancılardan akıp gelen çizgisini ifade etmemektedir. Devrimci Sosyalist Hareket, bu sınır çizgilerini aşmayı, bütün sahte gündem maddelerini elinin tersiyle iterek emekçi halkın gerçek taleplerini ve duygularını ifade eden bir mücadele tarzı geliştirmeyi yalnızca bir görev değil, Hazirancıların şahsında bütün şehitlerimize verilmiş söz olarak algılamaktadır.
Devrimci Sosyalist Hareket, bugün bir yeniden inşa sürecinin içindedir ve bu süreç kuşkusuz kendisini ileriye doğru bir sıçrama ile somutlayacaktır. Yola çıkılmıştır ve menzile varılacağından şüphe duyulmamaktadır. Yolun henüz bir bölümü aşılmıştır belki ve hâlâ yüzlerce eksik yakamızı bırakmamaktadır; ama irademiz ve programatik yaklaşımımız kesindir.
Yolu kısaltmak ise Haziran şehitlerinin bize öğrettiği konsantrasyon özelliği ve olağanüstü çalışkanlık ile mümkündür. Bu, bugünün kadrolarına, nerede ve hangi alanda olurlarsa olsunlar ağır bir sorumluluk yüklemektedir. Doğru bir perspektif, programatik bir çalışma çizgisi, ancak uygulayıcı kadroların bitmez tükenmez azmi ve çalışma iradesiyle gerçeklik kazanacak ve bu toprakların yeniden Mahir Çayan’la tanışması mümkün olabilecektir. Yeniden İnşa süreci, herkesten iki kat enerji, herkesten iki kat irade beklemektedir. Ancak Haziran ruhuyla yapılan bir çalışma, herkesin kendisini Hazirancı olarak gördüğü bir politik tarz bize bunu sağlayabilir.
Bunun için bütün koşullar vardır. Devrimci Sosyalistin arka planı bu bakımdan güçlüdür, sağlamdır.
Çünkü orada, uzun erimli bir perspektifin yanında şehitlerimizin tertemiz anıları ve öğretici yaşamları vardır.
Orada, nereye varmak, ne yapmak istediğini bilen planlı bir yaklaşımın yarattığı kolektif emek vardır.
Orada, sağında solundakilerle kısır didişmelere kendini kaptırmayan tutarlı bir devrimcilik anlayışı vardır.
Bütün bunlar, yeni bir atılım süreci için yeterli önkoşullardır. Her Devrimci Sosyalist’in iyice kavraması gereken gerçeklik budur. Bu gerçeği kavrayarak yürüyeceğiz ve yürüyoruz.

***
24 yıl sonra yeniden Hazirancılarla birlikteyiz....
Onlarla her seferinde tarihin başka bir noktasında buluşuyoruz.
Önümüzdeki yıllar, artık bu buluşma noktasının da değiştiği yıllar olacaktır. Onlarla yeniden buluşacağız, ama bu kez gerçek bir Haziran sıcağında...


 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul