Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

KAVRAM

Ajite kavramı, tıbbi literatürde kullanılan biçimiyle, tek bir algıya kilitlenme haline denk düşen psikolojik durumu anlatan bir kavramdır.
Kavramın siyasal literatürdeki anlamı ise tamamen farklıdır. Siyasal literatürdeki ajitasyon, belirlenen hedef kitleyi belli bir politik reflekse ya da davranışa yöneltmek için yapılan her türden etkili çalışmadır. Günlük çalışma sırasında zaman zaman propaganda kavramıyla karıştırılsa da aslında ajitasyon farklı bir yerde durur. Plehanov’un yaptığı ilk tanıma göre “propagandacı, birçok fikirleri bir ya da birkaç kişiye sunar; ajitatör ise bir ya da bir-iki fikri ileri sürer ve savunur, ama bunu bir insan yığını önünde yapar.”
Daha sonradan bu tanımı geliştiren Lenin’de kavram daha açıkça ortaya konulur: “Propagandacı ‘birçok fikirleri’ birden savunmalıdır, o kadar ki, bu fikirler birbiriyle bağlantılı bir bütün olarak ancak (nisbeten) az sayıda kimseler tarafından anlaşılır olsun. Aynı konu üzerine konuşan bir ajitatör ise, bir örnek göstererek konuyu ele alacaktır, dinleyicilerin kolayca anlayabileceği ve iyi bildiği bir gerçek üzerinde duracak, örneğin işsiz bir işçinin ailesinin açlıktan ölmesi, artan yoksullaşma, vb. üzerinde duracak ve herkesin bildiği bu gerçekten yararlanarak yığınlara tek bir fikri, örneğin servet artışı ile yoksulluğun artışı arasındaki çelişkinin saçmalığı fikrini iletme yolunda çaba sarfedecektir; ve bu çelişkinin daha tam bir açıklamasını propagandacıya bırakarak bu göze batan haksızlığa karşı yığınlar arasında hoşnutsuzluk ve öfke yaratmaya çalışacaktır. İşte bu yüzdendir ki, propagandacı, genellikle yazı yazarak görevini yerine getirir, ajitatör ise konuşarak...”
Bu anlamda ajitasyon, somut olaylar ekseninde gelişir. Belli somut olayları ele alır ve onları sıradan emekçilerin anlayabileceği bir dile çevirir. Bu, asla sorunu basitleştirmek anlamına gelmez; ajitatör sorunu “basitleştiren” değil, “yalınlaştıran” kişidir. Lenin’in ifadesiyle “ajitasyonun ortaya çıkardığı meseleler tutarlı bir sosyalist ruhla açıklanacaktır, tavizlerde bulunmadan, bilerek ya da bilmeyerek marksizmden taviz vermeden...”
Yani halkın anladığı dilden konuşmak, tümüyle halk gibi konuşmak ya da onların yarım-yetersiz algılarına teslim olmak değildir. Tersine ajitatör, kitlelerin bilinç seviyesini yükselten bir görev üstlenir. Örneğin yoksulluğun nedenleri üzerine bir yazı, ajitatöre bilgi dağarcığı sağlar; ajitatör bu bilginin üzerine hayatın gerçeklerini koyar ve somutlaştırır. Dolayısıyla bu, ajitatörün mutlaka herkesten çok okuması ve birçok konuda bilgili olması gerektiği anlamına gelir. Yoksa kimse “hayat mektebinde okuma” gibi köylü işi söylemlerin arkasına sığınarak, “halk dilini kullanma” adına sıradanlaşarak kitlelerle ilişki kuramaz. Kitleler, bilgi satanları sevmezler; ama aynı zamanda bilgisizleri de sevmezler.
Ama yalnızca konuyu iyi bilmek de yetmez. Ajitasyonu yapacak olanın kitlenin nabzını, kültürünü, kavramlarını, algısının nelere açık olduğunu çok iyi bilmesi gerekir. Konuşmasında hangi somut olgulardan hareketle, nereden nereye varacağı konusunda kafası çok net olmalıdır. Evet, kitle çalışması sırasında karşılaşılan olayların çoğu kendiliğinden ve hızlı gelişir ama ajitatör hızla planlamas yapabilen bir yapıya sahip olmalı ve bu tür gelişmelere hazırlıklı olmalıdır.
Sonuçta ajitasyon da propaganda gibi önceden planlanan bir sürecin önemli unsurlarındandır. Ancak tekil olaylar özgülünde bazen planlanmaksızın da ajitasyona başvurulabilir. Devrimciler çalışma yürüttükleri alanlardaki ani gelişmeler karşısında önce plan yapalım sonra müdahale edelim mantığıyla, bir atalet içersinde edilgen bir tavır sergileyemezler. Gelişmelere anında ve hızlı bir biçimde müdahale ederek anı yakalamalı ve olası bir sıçramalı gelişim fırsatını kaçırmamalıdır. Bunun başarılabilmesi için ise kitlelerin nabzının çok iyi bilinmesi ve her an böylesi bir ajitasyon için hazırlıklı olunabilmesi gerekir. Böylesi bir durum için belleğinde hazırlığı olmayan bir ajitatör, üç beş cümleden sonra tıkanır kalır. Bu arada, ajitatörlük bir profesyonellik gerektirse de somut durumu uygun olan herkesin bunu başarabileceğini unutmayalım.
Ajitatörün hitabı kitleyi belli bir şeyi yapmaya ya da yapmamaya yöneltecek güçte olmalıdır. Bu noktada kitlenin değer yargıları çok iyi bilinmeli ve bunlara seslenilmelidir. Ajitasyon daha çok yüreğe hitap eder. Kitleyi heyecanlandırır, coşturur, tek bir hedef etrafında birleştirir. Kitleler karşılarında konuşan kişinin heyecanından-coşkusundan, neşesinden olumlu etkilenmelidir. Onları endişelendirecek bir tarzın başarı şansı yoktur.
Ajitatör, konuşurken otoritesini sağlayabilmeli, kendini dinletebilmelidir. Akıl karıştırıcı değil, netleştirici olmalıdır. Ajitatörün değişik tipteki kitlelerin, hangi olaylara nasıl tepki verdiğini çok iyi bilmesi, gözlemlemesi gerekmektedir. Ajitatörün enstrümanı dilidir; dolayısıyla dile çok iyi hakim olmalıdır. Halk deyimlerinin, değişik kültürel duyarlıkların bilgisine sahip olmalıdır. Ve elbette ki egemen popüler kültürün etkisinden kopuşabilmek ve proleter kültürün yaratıcılarından biri olduğunun bilincinde olmak anlamıyla ajitatör, marksizme çok iyi hakim olmalıdır.
Kısacası ajitasyon, devrimci hareketin ön cephesi, kitlelerle ilk temas noktası olarak aslında siyasi çalışmanın en temel unsurudur.

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul