Kürt halkının ve bütün Ortadoğu halklarının bayramı
ve mücadele günü Newroz geliyor...
Son yıllarda sömürgecilerin de sahiplenmeye çalıştığı
Newroz, özünde direniş ve başkaldırı günüdür.
Bilindiği gibi Newroz'un anlamı "Yeni Gün"dür.
Efsaneye göre Mezotopotamya bölgesinde hüküm süren
Dehaq adındaki zalim kral, omuzundan fışkıran
yılanların verdiği acıyı dindirmek için ülkedeki
genç insanların beyinlerini yılanlara yedirmektedir.
O kadar ki artık bütün Mezopotamya'da gençler
avlanmakta ve öldürülerek beyinleri Dehaq'ın sofrasına
sunulmaktadır.
Sonunda, tarihin her döneminde olduğu gibi zulüm,
kendisine karşı çıkacak önderleri ve direnişi
de yaratır. 12 oğlundan 11'ini Dehaq'a kurban
veren Demirci Kawa öne çıkar ve büyük bir ayaklanmanın
başına geçer. Ölümden kurtulmak için dağlara çıkmış
olan gençleri örgütleyen Kawa sonunda sarayı basar
ve Dehaq, onun balyozuyla öldürülür. Dağlarda
ateş yakılır, insanlar gündüz gece halaya tutuşur,
eğlenirler. Bir zalim ortadan kaldırılmıştır.
O günden bugüne aslında bir şey değişmiş değildir.
Ortadoğu ve Kürt halkı yine zalim Dehaq'larla
karşı karşıya, üstelek bu kez okyanusların ötesinden
tanklarıyla toplarıyla gelen yeni Dehaq'lar söz
konusu. Ve yine aynı Kawa ihtiyacı kendini bir
kez daha dayatıyor. Yeniden Kürt halkının ve Ortadoğu
halklarının gençlerini, hatta çocuklarını yiyen
bir sistem kendini dayatıyor.
Newroz bu yüzden önemli ve anlamlı.
Newroz Ortadoğu halklarının bayramıdır ama Kürt
halkı için de anlamı büyüktür. Kürtlerin tarihi
her zaman ayaklanmaların tarihi olmuştur. Her
seferinde aynı büyük düş, özgür ve bağımsız Kürdistan,
ayaklanmacıların temel amacı olmuş, tarih Kürtleri
bu şekilde tanımıştır. Direnişçi, savaşçı ve bağımsızlıktan
asla vazgeçmeyen bir halk... Newroz bu yüzden
hep tarih boyunca örtüşmüştür Kürtlerle.
Yakın zamanda da bu gerçek hayatta karşılığını
bulmuştur. Bütün diğer Kürt ayaklanmalarının yanında
PKK çıkışı her bakımdan tarihseldir. Tarihte ilk
kez, patlayıp katliamlarla ezilen bir isyan değil,
uzun soluklu, çok yönlü bir gerilla hareketi yaratılmış
ve daha önemlisi bu hareket yalnızca birkaç yörede
değil, bütün Kürdistan'da yoğun bir destekle karşılaşmıştır.
Gerilla ile bütünleşen Kürt halkı kurtuluşunun
yolunu ufukta görmüş, bu yüzden kapısını sonuna
kadar gerillaya açmıştır. En önemlisi, bu kez
ayaklanmacılar belli aşiretlerden gelen Kürt beyleri
ya da entelektüeller de değil, doğrudan yoksul
Kürtlerdir. Böylece büyüyen hareket, uluslararası
alanda da yine tarihte ilk kez büyük bir etki
yaratmış, ciddi destekler sağlamıştır.
Bu süreçte her türlü baskıya göğüs geren Kürt
halkı, direnişiyle dünya halklarına yol göstermiştir.
Newroz'lar da bu açıdan önemlidir. O Newrozlar
ki, nice serhıldanlar yaratmıştır. Devlet güçleri,
Newroz için aylar öncesinden harekete geçmiştir.
Medya yoğun saldırı kampanyaları düzenlemiştir.
Koca koca başbakanlar, sırf bugünü çığırından
çıkarabilmek için onca zahmete katlanmışlar, çocuklar
gibi yumurta tokuşturma yarışları bile yapmışlardır.
Ama sonuç hiç değişmemiş, ateşler hiç sönmemiştir.
Her Newroz günü tıpkı Kawa'nın yaptığı gibi Kürt
halkı da o gün canlanmış, ayaklanmıştır. Kürt,
güçtür artık. Egemenlerin gözünde, sistemi her
zaman tehdit eden bir unsurdur. Newroz zamanlarında
koparılan bütün yaygaralar, bu gücün etkisizleştirilmesine
yöneliktir. Oysa bu güç Kürt halkının kendisinden
gelmektedir. Özgüvenini kazanmış bir halkın neler
yapabileceğini tüm dünyaya görmüştür. Ve bu kendiliğinden
olmamıştır. Bugün gelinen nokta ne olursa olsun,
Kürt halkının süreç içersinde vardığı özgüven,
kuşkusuz politik önderliğinin ve bu önderliğin
tarihin belli bir noktasında aldığı savaşı başlatma
kararının sonucudur. Bunlarla var olmuştur Kürt
halkı. Bu sayede sistemin karşısına dikilmiştir
korkusuzca. Kürt anaları, oğullarını dağlara zılgıtlarla
yollamıştır.
Bütün bu yaşananların karşısında elbette sistem
de boş durmamıştır. Savaşın belli bir noktasında
oligarşi, kuşkusuz emperyalist efendilerinden
aldığı akıllarla kirli savaş yöntemlerini devreye
sokmuş, böylece oluşturulan kontr-gerilla, Kürt
coğrafyasını kan deryasına çevirmiştir. Bugünlerde
kanıtları ortaya çıkarılan katliamlardan, sokak
ortasında işlenen cinayetlere, köylerin, ormanların
yakılmasına, ve işkencelere dek her yol kullanılmış,akla
hayale sığmaz insanlık dışı muamelelere maruz
kalmıştır insanlar.
Şimdi yine Newroz geliyor...
Newroz öncelerinde hep olduğu gibi burjuva medyanın
şovenist yazarları bir ay önce devletini uyarmayı
görev sayıyor. Bunlardan en ünlüsü Emin Çölaşan,
Hürriyet gazetesinin 22 Şubat 2004 tarihli sayısında,
"Nevruz'a dikkat" başlıklı yazısında
işe başlamış bile. Devletini uyanık olmaya davet
eden Çölaşan, yazının ilerleyen bölümlerinde orduya
da soru yönelterek, "Acaba devlet ve güvenlik
güçleri rehavete mi kapıldı? Mücadeleyi unuttu
mu?" diyor. Anlaşılan Emin Çölaşan, Kürtlerin
katledilmesine devam edilsin istiyor.
Görüldüğü gibi medyada değişen bir şey yok, sistemde
de, devlette de... İmralı özellikle AKP hükümetine
yüklenedursun, bu işlerde en son fikri sorulan
unsurun hükümet olduğunu bu topraklarda yaşayan
herkes biliyor. Ama yine de Demokratik Cumhuriyet
tezi, karşılıksız bir aşk gibi yaşanıyor, En basit
bir gösteride Mersin polisi gencecik bir yurtseveri
katletmekten geri durmuyor, gerillanın kökünü
kurutmak için planlar yapılıyor ama İmralı’nın
ısrarı yine de değişmiyor.
Bir tarafta devletin değişip değişmeyeceği konusunda
kafası karışık Kürt halkı, öbür tarafta ısrarla
sistemle bütünleşmek isteyen Kürt politikası,
tam karşıda ise hiçbir dönem, faşizan, şovenist
tarafını saklamayan, hep Kürtleri inkâr eden zihniyet...
Newroz günleri böyle bir ortamda geliyor ve her
şeye rağmen baharı, mücadele ve özgürlük rüzgarını
arkasında getiriyor.
Devrimci sosyalistler için Kürt ulusunun özgürlüğü
kendi kaderinin tayin hakkı ilkesinden geçmektedir.
Yüzünü emperyalizme ya da yerli işbirlikçilerine
çevirmiş bir önderlik Kürt ulusuna özgürlüğü getiremez.
Kürt halkının yüzü anti-emperyalist mücadeleye
dönük olduğu zaman gülecektir. Güneş, Kürdistan'dan
doğduğu sürece aydınlatacaktır Kürt halkını. Bu
aydınlanma sayesinde halklar kurtulacaktır. Demirci
Kawa özgürlüğü balyozla getirmiştir. Dehaq'ları
tarih sahnesinde bu şekilde mahkum etmiştir. Günümüzün
Dehaq'ları aynı zihniyettedir. Gençlerin beyni
yılanlara verilmese de çocuklar genç olmadan katledilmektedir.
Ama nasıl Dehaq'ın zulüm düzeni son bulduysa,
şimdiki Dehaq'ların sonu aynı olacaktır. Tarihte
bu böyledir. Kawa'ları yaratmak, bu tarih çarkını
hızlandıracak, halkları Dehaqların elinden kurtacaktır.
Yaşasın Newroz!
Newroz Piroz Be!
Yaşasın Kürt Halkının
Kendi Kaderini Tayin Hakkı!
|