AKP hükümeti, vatan topraklarını karış karış
satmaya devam ediyor. IMF’nin “istikrar” paketleri
ikiletmeden hayata geçiriliyor. Kamuya ait ne
varsa özelleştirilmek için sıra bekliyor. Geçen
ay SSK elden çıkarılmıştı. Devamında birçok kurum
var özelleştirilecek. TEKEL, Limanlar, SEKA vb…
Bu kurumlardan SEKA geçen ay Türkiye’nin gündemine
damgasını vurdu. SEKA işçisinin bu çıkışı emekçilere
moral verirken aynı zamanda birçok açıdan öğreticiydi.
Sermaye ve hükümet bu direnişe düşmanca yaklaşarak
fabrikanın er geç kapatılacağını her defasında
tekrarladı.
AKP hükümeti 27 Ocak’ta fabrikanın kapılarına
kilit vurmayı planlıyordu. Bahane yıllardır tekrarlandığı
gibi yine aynıydı. SEKA zarar ediyordu onlara
göre. Fabrika özelleştirilmeliydi. 1 Ocak’ta makinelerin
üretimi durduruldu. Ama SEKA işçisi direnişiyle
bunun kolay olmadığını gösterdi. SEKA işçisi 19
Ocak’ta İzmit’teki SEKA fabrikasına kendilerini
kapatarak direnişe geçti. SEKA işçisi çocuklarını,
eşlerini yanlarına alarak 9 gün boyunca Türkiye’ye
mesajlar verdi. “Direne Direne Kazanacağız” sloganları
İzmit’ten çığlık olup Türkiye’yi sardı. Hükümetin,
işbirlikçi ve kukladan ibaret olduğunu, kendisine
verilen emirleri uygulayan bir uşaktan başka bir
şey olmadığını Türkiye halkına gösterdi. Direniş
boyunca SEKA işçisinin heyecanı, coşkusu görülmeye
değerdi. Direnişte “bizim buradan ölümüzü çıkarırlar
ancak” kararlılığı vardı. Fabrika, direnişin her
günü ziyaretçilerle doldu. Sendikalar, sanatçılar,
partiler, İzmit’teki fabrikayı ziyaret ederek
SEKA işçisini yalnız bırakmadılar.
SEKA’ya olan bu kapatma saldırısı yeni değildi.
Fabrikanın kapatılması için daha önce de girişimler
olmuştu.1998 yılında da fabrika kapatılmak istenmiş,
SEKA işçileri aynı kararlılıkla direnmişlerdi.
Yİne fabrikalarını işgal eden SEKA’lı işçiler,
kapatma kararını geri aldırmıştı.
Nereden Nereye...
1936 yılında kurulan SEKA İzmit kağıt fabrikası
10 bin tonluk kapasite ile üretime başladı.1945
yılında 20 milyon liralık bütçesiyle Türkiye’nin
üçüncü kuruluşu haline geldi. 1970 yılında 7 bin
500 işçi çalışıyordu. Buradan elde edilen gelirle
Türkiye genelinde dokuz kağıt fabrikası daha kuruldu.
SEKA’ya yapılan yatırım ve yenilenmeler üretim
kapasitesini artırdı. 1980’e değin yılda 2,5 misli
büyüyerek 617 ton üretmeye başladı. Artık SEKA,
sermayenin iştahını kabartacak hale gelmişti.
1984 yılından itibaren SEKA’nın kapasite artırımı
yapılmadı. Makinelerin çoğu durduruldu. Bölümleri
kapatıldı. İşçilerin çoğu emekli edildi. Çeşitli
yerlerdeki fabrikalar parça parça satıldı. 1991
yılında fabrika özelleştirme kapsamına alındı.
SEKA zarar ettirilmeye başlandı. Hiç yatırım ve
yenilenmeler yapılmadı. Üretim kapasitesi düşürüldü.
Bu uygulama özelleştirme planlamalarından biriydi.
Bu plana göre yatırım yapılmayarak, o fabrikanın
artık işe yaramadığı yalanları söylenir. Fabrikalar
geriletilir, zarar ettirilir. Her şey sermaye
için yapılır burada. AKP hükümetinin de yaptığı
politika budur. SEKA kapatılıp, sermayeye devredilecek,
işçiler işsiz kalacaktır. Oysa SEKA’da şu anda
5 kağıt makinesi vardır. Bu makinelere yapılacak
5,8 milyon dolarlık modernizasyon yatırımıyla
fabrika yeniden üretime geçecek, 21 milyon dolarla
ise tam kapasiteyle çalışacak durumdadır. Bu da
SEKA’yı ülke ekonomisine katkıda önemli bir yere
getirecektir. İzmit SEKA’nın bir özelliği de kağıdın
hammaddesi olarak bilinen selüloz ve odun hamurunun
sadece burada üretilmesidir. Selüloz üretimi de
büyük sermaye yatırımları gerektirir ve bu alanda
dünyada büyük rekabet yaşanmaktadır. Bu durum
dahi sermayenin iştahını kabartmaya yetmektedir.
İşçiler 9 gün boyunca fabrikada direnişlerini
sürdürdüler. 27 Ocak günü Ankara’dan gelen haber,
SEKA işçilerinin direnişini doruğa çıkardı. Ankara
9. İdare Mahkemesi, SEKA’nın kapatılmasını durdurdu.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, SEKA’nın bu halle
üretim yapamayacağını açıklarken, SEKA Genel Müdür
Yardımcısı SEKA’nın nasıl işsizleştirileceğinin
planlandığını açıklıyordu. Cavit Bostancı’nın
açıklamasına göre, fabrikadaki 724 işçiden 10’u
emekli olacak. Yaklaşık 600 işçinin iş akitleri
tazminatlı olarak feshedilecek. Fabrikanın kapatılma
sürecinde 120 işçi makinelerin sökümü ve diğer
işler için fabrikada tutulacak. Ayrıca makinelerden
ikisinin satış ihalesinin yapıldığı, diğerlerinin
de satışı için ihale hazırlıkları sürdüğü belirtiliyor
100’e yakın işçi Silifke’deki işletlemelere, 90’a
yakın memur da kamu kurum ve kuruluşlarına dağıtılması
kararlaştırılmış.
Öte yandan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Ankara
9. İdare Mahkemesinin verdiği karara itiraz etti.
Mahkeme bu itirazı reddetti. Bu itiraza rağmen
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, mahkeme kararına
nazire yaparak SEKA’nın satılarak, İzmit Büyükşehir
Belediyesine devredileceğini açıkladı.
SEKA Direnişi Sürüyor
Kurban Bayramını fabrikada geçiren işçiler, direnişe
devam ediyor. Sonuçta, SEKA bir kez daha kapatılamamıştır.
İşçiler fabrikalarına sahip çıkmışlardır. SEKA
İzmit halkına malolmuş bir fabrikadır. Geçmişten
geleceğe kurulan bir köprüdür. Ama AKP hükümeti
bu köprüyü dinamitlemek istemektedir. Kapatma
kararı şimdilik durmuştur. İlerleyen dönemlerde
SEKA işçisini işsizlik beklemektedir.
SEKA kapatılsa bile SEKA işçisinin gösterdiği
direniş bir çok açıdan öğreticidir. SEKA direnişi
işçi sınıfına dayatılan örgütsüzlüğe karşı cevaptır.
Bu gücün biraraya geldiğinde önündeki bütün engelleri
yıkabileceği gösterilmiştir. Direnişin devletin
çıkardığı bütün engellere rağmen sürmesi bunun
kanıtıdır. SEKA işçisi devletin kendilerine yönelik
bu saldırılarını görmüş, AKP’nin gerçek yüzünü
Türkiye’ye göstermişlerdir. O yüzden fabrikalarına
dört elle sarılmaktadırlar. Özelleştirme saldırısı
sadece SEKA’yla sınırlı kalmayacaktır. Sırada
bekleyen bir çok fabrika vardır. Hepsinin de bahaneleri
aynıdır. Kar eden fabrikalar satılacaktır. Devlet
trilyonları bir avuç parababasına, boş yatırımlara,
bankaları kurtarmaya aktarırken, özelleştirilmesi
hedeflenen devlet işletmeleri bilinçli şekilde
zarar ettirilmektedir. Bu saldırıyı yenebilecek
tek güç vardır. O da SEKA örneğinde olduğu gibi,
halkın örgütlü gücüdür. Bu yüzden SEKA direnişlerini
ülkenin her tarafında örgütlemek gerekmektedir.
Bize düşen görev de bu örgütlülüğü hızlandıracak
adımlar atmak, işçilere, işsizlere yoksullara
ulaşıp onların özgüvenlerini kazandıklarında neleri
değiştirebileceklerini göstermektir.
|