Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

 

Ezberci-gerici eğitim sistemindeki çöküntünün çaresi nihayet bulundu: Eğitim-Sen’i kapatmak!
Geçtiğimiz ay, peşpeşe açıklanan Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) ve Liselere Giriş Sınavı (LGS) sonuçları, yıllardır uygulanan ama özellikle 1980’lerden sonra daha da vahim hale sokulan gerici eğitim sisteminin kanayan yarasını gözler önüne serdi.
ÖSS’de 32 bin 177 öğrencinin sıfır puan aldığının anlaşılmasından sonra, asıl büyük darbe LGS sonuçlarından geldi: Bu sınavda da 64 bin 598 öğrenci “sıfır çekmişti.” Tabii, tren kazasından sel felaketine dek hemen her konuda yüzsüzce bir açıklama bulmayı uzmanlık alanı haline getirmiş olan AKP kurmayları, bu sonuçları yorumlamanın bir yolunu buldular. Büyük ölçüde de suçun yükünü “iş olsun diye sınava giren” serseri öğrencilerin üzerine yıktılar ve dosyayı kapatmaya çalıştılar; ama bu arada “iş olsun diye sınava girmek” fiilinin nereden kaynaklandığından hiç söz etmediler.
Öte yandan, eğitimdeki kangrenin yalnızca “sıfır çekmek”ten ibaret olduğu konusunda yaratılan yaygın izlenim, başka olguların görülmesini de bir ölçüde engelledi. Örneğin eğitimdeki sınıfsal hiyerarşi ve “normal” öğretim diye bir şeyin artık hiçbir listede adının bile geçmemesi sorunun esas boyutuydu. ÖSS başarı oranlarında önce devlet fen liseleri, sonra özel fen liseleri, sonra Anadolu ve sonra diğerleri geliyor ama bildiğimiz şu “düz” liseler ufukta bile görünmüyordu. Şırnak ve Hakkari’li çocuklar ise zaten çoktan gözden çıkarılmışlardı. Bu anlamda lise ve üniversiteleri birer ticarethaneye, öğrencileri müşteriye çevirmeyi hedefleyen ama bir yandan da okul ile panzeri artık görsel olarak kaynaştırmış bulunan neoliberal politikalar başarıya ulaşmış sayılabilirdi. Paran kadar sağlık, paran kadar okul, paran kadar sosyal güvenlik, vb. vb. Politikalar böyleydi ve ortaya çıkan sonuçlar da bu politikalara uygundu. Yani gerçekten de Milli Eğitim Bakanı’nın söylediği gibi “sıfır çeken” öğrenciler, bunu tamamen bilgisizlik sonucu yapmış değillerdi ve zaten işin vahim yanı da buydu. Çünkü bu durum, “işsizlik” kavramının artık yüzbinlerce insan için “iş aramaktan da vazgeçmek” anlamına gelmesi gibi bir şeydi. Yani onbinlerce öğrenci, yalnızca liselere ve üniversitelere girememiş öğrenciler değildi artık; bu öğrencilerin büyük bir çoğunluğu sistemin tamamen dışına itilmişlerdi ve sınava girmek, onlar için gerçekten ciddi bir anlam ifade etmiyordu. Dolayısıyla, burada sözü edilmesi gereken trajik olgu, öğrencilerin kıt zekalılığı ya da sınava az çalışmışlığı değil, korkunç umutsuzluğuydu.
Eğitim-Sen’e açılan kapatma davasının tam bu skandalın patladığı günlere rast gelmesi belki de hiç şaşırtıcı değildir. Gerçekten de böylece eğitim sisteminin düzeltilmesi için bir çare bulunmuş olabilir: Sendikaları susturmak! Üstelik bu kez işin içinde Genelkurmay da var ve onun uyarı yazısıyla başlayan süreçte sendikanın tüzüğündeki “Eğitim-Sen anadilde eğitimi savunur” maddesi kapatma davası için yeterli sayılıyor. Tren devrildiğinde makinistlere, uçak düştüğünde pilotlara, vb. yüklenen düzen, eğitim arabası çamura saplandığında da öğretmenlerin üstüne gidiyor. Böylece, önümüzdeki süreçte başlayacak olan “Personel Rejimi Reformu” saldırısı sırasında önüne çıkacak en büyük engellerden biri olan Eğitim-Sen’i ortadan kaldırmak, elini rahatlatmak istiyor.
Şimdi, yalnızca eğitim emekçileri için değil, bütün emekçiler ve devrimci kesimler için ciddi bir sınav başlıyor. Bu meseleyi yalnızca Eğitim-Sen’e ait bir meseleymiş gibi düşünmek büyük bir eksiklik olacaktır. Eğitim-Sen şahsında saldırılan, bu ülkedeki bütün emekçilerin onuru ve örgütlenme hakkıdır. Eğitim-Sen, karşı-devrimin saldırısı karşısında yalnız bırakılamaz. Neoliberalizmin kamu alanına yönelttiği saldırı karşısında tek bir gövde gibi ayakta durmak bugünün acil görevidir.

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul