“Frank Pais, ilk karşılaşmada insanda
unutulmaz izlenimler bırakan biriydi; (...) gözlerinin
olağanüstü bir derinliği vardı.
“Bugün, yalnızca bir kez karşılaştığım, yaşam
öyküsü halkın ortak malı olmuş ölü bir companerodan
söz etmem zor. Şu anda yalnızca, gözlerinin, bir
davaya inanmışlığı ve o davaya adanmışlığı hemen
belli ettiğini söyleyebilirim. Frank Pais, üstün
nitelikli bir insandı. ‘Unutulmaz Frank Pais’
deniliyor bugün ona. Onu sadece bir kez görmüş
olmama karşın benim için böyle. Yaşamı genç yaşta
yok edilen sayısız companerolardan biri olan Frank,
yaşasaydı, sosyalist devrimimizin önümüze koyduğu
ortak görevlere adayacaktı kendini. Frank’ın yaşamı,
özgürlüğe ulaşmak için halkın ödediği ağır bedellerden
biridir.”
“Frank Pais, kirlenmiş silahlarımızı temizleyerek,
kurşunlarımızı yitmemeleri için ayırıp sayarak,
sessiz sedasız bir düzen ve disiplin örneği vermişti
bize. O günden sonra silahıma daha iyi bakmaya
karar verdim...”
Sierra’da, ormanlar içersinde bir evde yapılan
toplantıda ilk ve son kez görmüş olduğu Frank
Pais hakkında bunları söylüyor Che, Savaş Anıları’nda...
Frank Pais... Devrimin sevgili oğlu... Hep dağlarından,
dağlarındaki gerillalarından bahsedilen Küba Devrimi’nin
kentlerdeki emektar savaşçısı...
Henüz Meksika’da hazırlık günlerinde hareketi
yönetmek için kurulan Ulusal Komite’nin üyesidir
Pais. O zamanların bıktırıcı “Sierra” (dağ) ve
“Llano” (ova) tartışmaları sırasında da hiç bir
zaman Fidel ekibinden kopmaz. Dağda değildir ama
daha çıkarmanın hazırlanmaya başlandığı ilk günden
beri işin içindedir.
26 Temmuz Hareketi’nin şehir çalışmasın sorumluluğu
verildiğinde canla başla işe koyulur. Santiago
kentinin de yer aldığı Oriente bölgesinde çalışmaya
başlar. Oriente, Küba’nın en sefil ve yoksul bölgesidir;
yoğun işsizlik proletaryanın bütün nitelikleriyle
oluşmasını bile engellemekte, “yarı-proleter”
kesimlerin yaygınlığına yol açmaktadır. Geleneksel
işçi örgütlerin bu yüzden etkili olamadığı Oriente
bölgesinde Pais, mevsimlik işçiler ve işsizler
arasındadır ve bir barut fıçısını andıran kentlerde
sabırla devrimi örmektedir. Bu arada Che’nin anılarında
sık sık “Pais’in gönderdiği/göndereceği savaşçılar...”
gibi notlarla karşılaşırız; dağdaki bütün gerillaların
imzalayıp ona gönderdiği teşekkür mektupları...
Temmuz 1957’de, örgütlemek istediği genel grev
sırasında öldürüldüğünde, Küba 1930’lardan beri
yapılan ilk politik genel grev ve kent ayaklanmasıyla
tanışır. Santiago sokaklarında barikat savaşlarına
dönüşen grev, herhangi bir örgüt tarafından organize
edilmiş değildir; halk arasında çok sevilen bir
önder olan Pais’in katledilmesi, kendiliğinden
grev ve ayaklanmaya neden olmuştur.
“...devrimin büyük kaybını öğrendik; -diye not
düşüyor defterine Che, belirgin bir acıyla- Frank
Pais, Santiago sokaklarında öldürülmüştü. Onun
ölümüyle, Küba Devrimi’nin hizmetinde geçen en
temiz, en onurlu yaşamlardan biri sona erdi. Ve
o Ağustos ayında, Santiago’de, Havana’da ve başka
yerlerde Küba halkı, sokaklara dökülerek kendiliğinden
oluşan greve katıldı; bu greve Ağustos Grevi dendi.
(...) Yeni bir döneme girmiştik. (...) Bütün ülkede
savaş durumu hakimdi, Küba halkı savaşmaya hazırdı.”
Hemen o günlerde açılan ikinci gerilla cephesinin
adıysa, artık bellidir: Frank Pais cephesi...
Sabır, emek ve sevgi... Zor zamanlar, zor alanlar
ve istikrar... ‹şte Pais budur. Kısa ama anlamlı
ömrü boyunca gerillayı temel alan bir politik
hareketteki en zor ve kahırlı görevi yürütmüştür
o. Bunun anlamıysa Batista diktasının korkunç
basıncı altında, her an öldürülme riski altında
adım adım bir ayaklanmayı hazırlamaktır.
Pais, bugün hâlâ ödenmez bir borçtur... Yalnızca
dağlardaki savaştan ibaret olmayan Küba Devrimi’nin
her kutlamasında kentlerdeki o genç işçi önderinin
derin anısı da karışır işin içine... Yürekten
bir saygı ve minnet duygusuyla birlikte...
|