Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

 
 
 

Kavram
Kapitalizmin Doğuş Çağının İdeolojisi:
LİBERALİZM

Dünya tarihinin her belirleyici aşaması, kendi politik-ideolojik-kültürel formlarıyla, iktisat teorilerinden günlük hayata kadar her alandaki izdüşümleriyle birlikte ortaya çıkar. Bu anlamda liberalizm, zaman zaman salt bir iktisadi yaklaşım ya da bir politik tutum olarak algılansa da, aslında hiç tartışmasız olarak kapitalizm çağının ilk döneminin bütünlüklü ideolojisi olarak düşünülmelidir. Feodal toplumun bağrında gelişen kapitalist üretim ilişkilerinin mevcut politik yapıyı ve toplumsal yaşam normlarını zorlamaya başladığı noktada ortaya çıkan sıkışma, burjuva devrimleri yoluyla çözülürken, kapitalist üretimin genişlemesi için gereken zemin, en özlü ifadesini liberalizmde bulan bir yeni normlar sistemiyle düzlendi. Kapitalist üretimin gelişmesinin önündeki en büyük engel olan aristokratların doğuştan hukuksal ayrıcalıkları, katı monarşik yönetimlerin toplumsal ilerlemeyi boğan yapısı, kır mülksüzlerinin topraktan "özgürleşerek" modern üretimin parçaları haline gelmelerini önleyen gerici toplumsal uygulamalar ve ekonomi-dışı himayecilik biçimleri... Hepsi çöp sepetine atılmalıydı. Kısacası, uyuşmayan çıkarlar, iki sınıf arasındaki bir çatışmayı kaçınılmaz kılmıştı. Liberalizm bu koşullar içinde, burjuvazinin sorunlarına çözüm getirmek üzere, iki büyük ilkeye dayalı olarak doğdu: Eşitlik ve Özgürlük. Elbette, söz konusu olan eşitlik, yalnızca hukuksal anlamda, yasalar önünde bir eşitlikti ve çalışmayanın açlıktan ölmesini önlemiyordu. Özgürlük ise, burjuvazinin kendi toplumsal düzenini kurma özgürlüğünden başka bir şey değildi.
Devrimden sonra yayımlanan "Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi" bir anlamda liberalizmin haklar ve özgürlükler listesi sayılabilir. O listede "kutsal ve dokunulmaz" ilan edilen tek hak "mülkiyet hakkı"dır.
Liberalizm genellikle "siyasal" ve "ekonomik" bağlamlarda ayrı ayrı ele alınırsa da, aslında bu doğru değildir. Ekonomik bir kavram olarak liberalizm, kapitalizmin ideolojisi sayılabilir ama esasında politik alanla bir bütünlük oluşturur. Konuyla ilgili olarak ilk akla gelen isim olan Adam Smith’in (1723-1790) temel düşüncesi, insanların zengin olmak için özgür bir biçimde çaba göstermeleri gerektiği ve bunun her türlü ilerlemenin ön koşulu olduğuydu. Böylece insan, kendi çıkarı için çalışırken, toplumun gelişmesine de hizmet etmiş olmaktaydı. Bir yandan "ne yazık ki, servet yolu ile erdem yolu çoğunlukla birbirine karşıttır" diyen Smith, bir yandan da bunun insanın doğası olduğunu düşünüyordu. "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" formülüyle özetlenen klasik liberalizm, ekonomiye herhangi bir müdahalenin gerekmediğini, bunun "kendiliğinden" işleyen düzeni bozacağını; tersi durumda ise en akıllılar ve en yeteneklilerin yapacakları çalışmaların toplumun da yararına olacağını öne sürüyordu. Şüphesiz bu, "büyük balığın küçük balığı yutması" anlamına geliyordu. Daha sonra, 1920’lerde sistem tıkanıp işlerin kendi seyrine bırakılamayacağı anlaşıldığında, ortaya Keynes çıkacak ve "devlet müdahalesi" ağırlık kazanacaktı.
‹şin politik cephesinde ise, Fransız düşünür Voltaire'in "‹ngiltere'de yurttaşları zenginleştiren ticaret, onların özgürleşmelerine katkıda bulundu ve bu özgürlük de ticareti yaygınlaştırdı" sözleriyle özetlediği burjuva "aydınlanma"sı vardı. ‹nsanların bir "toplum sözleşmesi" ile birbirlerine bağlandıklarını varsayan Locke ve diğerlerinin temel fikri, serbest ticaret ve rekabet koşullarında yaşayan toplumun özel bir müdahale olmaksızın kendi yaşamını sürdürebileceğiydi. Sonuç olarak kapitalizmin serbest rekabetçi çağının iktisadi-siyasal arka planını oluşturan klasik liberalizmin ömrü de bu çağla sınırlıydı. 1900’lere doğru tekelci aşamaya geçilirken, hatta çok daha önce "bırakınız yapsınlar..." düşüncesi terk edilecek, önce Keynes, daha sonra 20. yüzyılın sonlarına yaklaşırken Friedman gibileri, "liberalizm"in emperyalist hegemonya ve sömürüsüne uyumlu versiyonlarını üreteceklerdi...





 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul