Güncel
Şehitlerimiz
Barikat
Kültür
Tarih
Kitaplar
Dizi Yazılar
Görüşler
Linkler
Ana Sayfa
 
Arşiv
Makale Dizini


 

 

N. D. Polat

1 Şubat'ta Güney Kürdistan'ın Erbil kentindeki YNK ve PDK merkezlerinde bayramlaşma yapılırken düzenlenen saldırılarda 100'ün üzerinde Kürt insanı öldü.
Bu saldırıyla işgalci ABD güçlerine karşı direniş ateşinin büyüdüğü Irak'ın yanı sıra, görece daha sakin olan Güney Kürdistan'ın da emperyalizmin yarattığı kanlı anaforun ortasına çekildiğini gösteriyor.
Güney Kürdistan'da dehşet yaratan bu saldırıyı kimlerin gerçekleştirdiği henüz bilinmiyor. Bu nedenle saldırıyı gerçekleştirenlerin niyetleri, kısa ve orta vadede nasıl bir rol oynamasını istedikleri, talepleri vb. noktasında söylenebilecek fazlaca bir şey yok. Ancak bu durum, saldırının hizmet ettiği noktalar bağlamında deyim yerindeyse bir faili meçhul olduğu anlamına gelmiyor. Böylesine oldukça net siyasal kurumlara yönelmiş, böylesine büyük eylemler, gerçekleştirdikleri konjonktüre bağlı olarak oldukça net temel ve tali mesajlar verirler, sonuçlar yaratırlar.
Bu iki eylemin gösterdiği en çarpıcı gerçek, işgalci ABD emperyalizminin ve kukla yönetim konseyinin işgale karşı hemen hemen ciddi hiç bir itirazın bulunmadığı Güney Kürdistan'da bile denetimi elinde tutmadığı, "istikrar"ı sağlayamadığıdır. Bu ve benzeri eylemlerin, eylemleri gerçekleştirenlerin niyetlerinden bağımsız olarak gösterdiği şey Bağdat'a seferin olduğu ama zaferin olmadığıdır. Her gün gerçekleşen onlarca irili ufaklı eylem ABD emperyalistlerinin zafer duygusunu çoktan törpülemiş durumdadır.
Saldırıların gösterdiği ikinci gerçek işgalle birlikte özgürlük kapılarının ABD emperyalizmi aracılığıyla aralandığı yanılsamasına kapılan Güney Kürtlerinin yeni büyük ve kanlı çatışmaların eşiğinde olduklarıdır. Kürt ulusunun meşru demokratik hakkı olan kendi kaderini tayin hakkının (kendi devletini kurma hakkı) oldukça güdükleştirildiği, yasal güvenceler altına dahi alınmadığı bir federasyon hakkı için bile ABD emperyalizmine tam teslimiyet içine giren işbirlikçi Kürt önderlikleri Kürt ulusunun meşru ve haklı pozisyonunu da ciddi biçimde yaralamaktadırlar. Güney Kürdistan'ın işbirlikçi önderleri Güney'in özgürlüğünü, Irak'ın Arap ulusunun ABD postalları altında ezilmesinde görmektedirler. Sadece bununla yetinmiyorlar; bugüne değin Irak topraklarının işgalinde ABD emperyalizmine yardım yatakçılık yapma suçunu, giderek Irak'ın Arap topraklarında ABD ile birlikte askeri güç bulundurma ve böylece işgale katılma (Bağdat'a 10000 peşmerge gönderme projesi), direnişe karşı ABD emperyalizmi ile birlikte Arap topraklarında operasyonlara katılacak işbirlikçi polis ve ordu güçlerine katılma gibi somut saldırganlığa dönüştürüyorlar. Böylece son sürece değin, Irak'ın işgaline doğrudan katılmayan, Güney Kürdistan topraklarında denetimi sağlamakla yetinen ve böylece belli bir ulusal demokratik meşruluk zemininde duran Kürt partileri, ABD işbirlikçiliği nedeniyle zaten epeyce yıpranmakta olan bu zemini giderek tamamen ortadan kaldırmaya yönelmişlerdir. Güney Kürdistan'da bugüne değin daha çok ABD askerlerine yönelik küçük çaplı saldırılar gerçekleşirken, son dönemde saldırıların Güney Kürtlerine yönelmeye başlaması ve son olarak bu iki büyük saldırının gerçekleşmesi Güney Kürtlerinin bu duruşuyla yakından ilişkilidir.
Saldırıyı her kim (PDK Kürtlerin federasyon talebine karşı çıkan herkesi suçlarken, YNK, İran ve El Kaide bağlantılı olduğu ileri sürülen Ensar El İslam'ı, KONGRA-GEL ise Türkiye'yi sorumlu tuttu) ve hangi güç gerçekleştirmiş olursa olsun bu saldırılara zemin hazırlayan ABD emperyalizminin işgali ve Güney'deki Kürt partilerinin işbirlikçi tutumudur. YNK ve PDK'nin işbirlikçiliği tescillidir, üzerinde durmaya çok gerek yok. Ancak KONGRA-GEL başkanı Zübeyir Aydar'ın "ABD'nin demokratik Irak'ı oluşturma çabalarını destekliyoruz."sözleri düşündürücüdür. KONGRA-GEL'in geldiği ideolojik-politik duruş noktası itibariyle bu sözler belki çok yadırgatıcı değildir. ABD emperyalizminin katlettiği on milyonlarca Vietnamlı'nın, Endonezya'lının, Afrika'lının, Latin Amerika'lının vd.'lerinin anıları hala taptazeyken, doğrusuyla-yanlışıyla sosyalizm idealine inanarak şehit düşmüş binlerce savaşçının mirası üzerinden yükseldiğini iddia eden bir partinin bu sözleri karşısında bir kez daha lütfen kendinize, tarihinize, geçmişinize biraz saygı.. demekten kendimizi alamıyoruz.
Emperyalist vahşetin gölgesine sığınarak, giderek ona başka bir ulusu ezmede işbirlikçi çetesi olarak hizmet vermeye soyunarak onurlu, demokratik bir ulus yaratılması mümkün değildir. Kürt burjuva milliyetçiliğinin adeta sel olup aktığı bu günlerde yaratılan hezayanlarla dolu travmatik ortamın, Kürt ulusunun henüz hiçbir milliyetçi-şövenist suçla kirlenmemiş tarihine Güney Kürdistan'da kara sayfalar eklemesi artık beklenen bir durumdur. (Ki Irak halkına karşı ABD işbirlikçiliği zaten başlı başına bir insanlık suçudur.)
İğrenç işgalci Amerikan bayraklarıyla, rambo resimleriyle, CIA'cı sürülerini omuzlarda taşıyarak tüm ilerici insanlık karşısındaki duruşlarını yaralayan Güney Kürtleri ulusal demokratik taleplerinin bölge ve dünya halkları nezdinde meşruluk zeminlerini daralttıklarını görmek, saldırılara biraz da buradan bakmak zorundadırlar. İşbirlikçiliğin derinleşmesi onları saldırıların odağına çekmektedir.
Saldırların gündeme getirdiği, üzerinde özel olarak durulması gereken merkezi nokta budur.
Saldırıları Türkiye veya başkaca bir sömürgeci bölge gücü gerçekleştirmiş de olabilir. Fakat Güney'in önderliklerinin işbirlikçi karakteri olayların derhal direniş güçlerine mal olmasına neden olmuştur. Çünkü saldırılara zemin hazırlayan en önemli faktör işgal ve işgalcilerle işbirliğidir. İşbirlikçilik her türlü provakasyon için uygun zemin sağlamaktadır. Bu noktada da asıl görülmesi gereken sömürgeci bölge güçlerinin niyetleri kadar, onların bu eylemleri gerçekleştirmeleri için uygun zemini hazırlayan işbirlikçilik olmalıdır.
Öte yandan, genel olarak ABD emperyalizmine ve diğer işgal güçlerine karşı direnişi örgütleyen güçlerin Kürt ulusunun ulusal demokratik hakları karşısındaki tutumu da, en az Kürt önderliklerinin işbirlikçi tutumu kadar önemlidir. Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını kabul etmeyen ya da bir biçimde Kürt ulusunun eski statükolar içinde kalmasını isteyen kim olursa olsun (ABD emperyalizmine ne denli zarar verirse versin) demokratik yurtsever Irak direnişinin bir parçası sayılamaz. Devrimci sosyalistler başka bir ulusu boyunduruk altına almak isteyen, bu yönde çaba harcayan güçleri ulusal kurtuluşçu olarak tanımlamazlar, ulusal demokratik haklar için mücadele edenler olarak ele almazlar. Eylemleri yapanlar işgale karşı savaşan güçler ise eylemleri değerlendirmede bu temel ayrım noktalarından biri olarak ele alınmak durumundadır.
Bunun yanı sıra, kadın, çocuk, genç, ihtiyar, mazlum bir halkın yüzlerce insanının bir arada bulunduğu bir ortama kitle katliamı amacıyla bomba konulması da anti-emperyalist direniş etiğine uymaz, savaş etiğine uymaz. Hiç bir biçimde onaylanamaz. Bu bağlamda yaşanan bir katliamdır.
Sonuç itibariyle; Irak'ta, Güney Kürdistan'da ve genel olarak Ortadoğu'da tüm gelişmeler çok yönlü ve oldukça karmaşık sonuçlar, olgular, süreçler yaratarak ilerliyor. Olayların akışı içinde kavramların içeriğini kimi zaman yeniden doldurma, kimi zaman bilinen ilkesel doğruları yeniden ve yeniden tekrarlayarak da olsa gündemleştirme, kimi zaman yeni durumları yeni tanımlarla karşılama gereği ortaya çıkıyor. Güney Kürdistan; yaşanan yeni katliamlarla, işbirlikçi önderliklerle, ulusal demokratik arayışlarla, daha düne kadar ezen ulus olan Arapların ezilen işgale uğramış ulus haline gelişinin yarattığı sonuçlarla ve her iki ulusun bundan sonraki ilişkilerinin alacağı yeni biçimlerle, yeni tarihsel süreçte ulusal sorunların geleceği için önemli ipuçlarını taşıyor.
Güney Kürdistan'ın özgürlüğünü, kendi devletini kurma hakkını her zaman olduğu gibi bugün de sonuna değin destekleyerek, işbirlikçileri teşhir ederek ve Irak'ın Arap ulusunun emperyalist işgale karşı direnişinin yanında olarak, ulusal demokratik bir direniş hattının gelişmesi için enternasyonal devrimci dayanışmayı yükselterek sürece yaklaşmak; işte devrimci sosyalizm gelişmelere bu eksenler üzerinden bakıyor.

 


 

 

 

 

 

sbarikat07@gmail.com
Devrimci Sosyalist Barikat / Aylık Sosyalist Dergi
Yönetim Yeri: Nurtepe Mah. Cemre Sk. No: 2 Kağıthane-İstanbul