|
|
|
|
Dünya
Proletaryasının İlk Büyük Buluşması
I.
Enternasyonal
|
28 Eylül 1864, dünya proletaryasının
enternasyonalizmin somut ifadesi olarak ilk kez
bir araya geldiği gündür. I. Enternasyonal, 28 Eylül
1864’te Londra’da Uluslararası İşçiler Derneği adı
altında kuruldu. Aslında enternasyonalizm düşüncesi
18. yüzyılın sonundan itibaren kurulmuş olan pek
çok örgütün temel anlayışını oluşturuyordu. Fakat,
işçi sınıfının siyasal hareketi olarak enternasyonalizmin
temelleri, 1848’in devrimci dalgası sırasında atıldı.
Yenilgiden sonra, 1850’de başlayan ekonomik yükseliş,
işçi sınıfının nitelik ve nicelik açısından gelişmesine
yolaçtı. 1857-58 yıllarında yaşanan bunalım, artan
grevlerle birlikte işçi hareketlerinin yeniden canlanmasını
sağladı.
Bu dönemde Londra, çeşitli ülkelerden devrimcilerin,
ülkelerindeki gerici yönetimlerden kaçarak sığındığı
ve kendi ülkelerindeki devrimci hareketlerle bağlantı
kurmaya çalıştığı bir merkezdi. Burada yaşayan siyasal
göçmenlerin bir kısmının (Marx, Mazzini ve bazı
Polonyalı sosyalistler gibi) 1862’de Londra’da düzenlenen
Dünya Sergisi’ne katılan Fransız işçileri, İngiliz
işçileriyle ilk ilişkilerini kurdular. İtalya’da
Ulusal Birlik mücadelesi, 1863’deki Ruslar’a karşı
Polonya Ayaklanması ve Amerikan İç Savaşı, işçilerin
ilgilendiği konulardı. 23 Nisan 1863’de Londra’da
İngiliz sendika önderleri Polonya Devrimi ile olan
dayanışmalarını dile getirmek amacıyla büyük bir
toplantı düzenlediler ve toplantıya Fransız işçi
temsilcilerini de davet ettiler.
22 Temmuz 1863’de, gene Polonya ile dayanışma amacıyla
ikinci bir toplantı düzenlendi. Daha sonra, 28 Eylül
1864’de Londra’da, St. Martin’s Hall’de bir toplantı
düzenlendi. Toplantıya İngiliz sendikacıları ve
işçileri, bir Fransız işçi delegasyonu, Londra’da
yaşayan İtalyan, Alman, Polonyalı ve İsviçreli siyasî
göçmenler katıldılar. Marx da toplantıya katılanlar
arasındaydı.
St. Martin’s Hall’de yapılan toplantıda, kurulması
istenen uluslararası birliğin ne programı, ne içeriği
ne de adı belirlendi. Bu görevi Geçici Merkez Komitesi
üstlendi. Ve geçici bir tüzük hazırlandı. Giriş’inde
“İşçi sınıfının kurtuluşu, işçi sınıfının kendisi
tarafından gerçekleştirilmek zorundadır” ifadesi
ile başlayan Tüzük’te İşçi Hareketinin hedefi “...
her çeşit köleliğin, tüm toplumsal sefaletin, manevi
alçalmanın ve siyasal bağımlılığın temelinde yatan
emekçinin, üretim araçlarını yani geçim kaynaklarını
tekelinde tutanlara olan ekonomik bağımlılıktan
kurtulmak” olarak saptanıyordu.
Kuruluş aşamasında I. Enternasyonal içinde üç önemli
siyasal akım temsil ediliyordu: Fransız Proudhonculuğu,
İtalyan Mazziniciliği ve İngiliz Trade Unionculuğu.
Proudhonculuk, mülkiyeti hırsızlık olarak değerlendiriyor
ancak “hırsızlık” dediği özel mülkiyetin ortadan
kaldırılmasını değil, herkese eşit olarak paylaştırılmasını
savunuyordu, ve buna karşılık komünizmin öngördüğü
toplumsal mülkiyeti de reddediyordu. Önerdiği orta
yol, köylüler ve zanaatkârlar için adaletli bir
biçimde dağıtılacak olan küçük özel mülkiyet; işçiler
için ise bir halk bankası tarafından finanse edilecek
olan üretim ve tüketim kooperatifleri, sigorta ve
destek kuruluşları şeklinde örgütlenecek eşitçe
payplaştırılmış özel mülkiyetti.
Mazzinicilik, sosyalist değil, devrimci milliyetçiliğe
denk düşüyordu. Ona göre bir devrimin itici gücü
sınıf mücadelesi değil, milliyetçilik düşüncesiyle
harekete geçen bir halk ayaklanması olmalıydı. İngiliz
Trade Unioncular ise geçmişte kalan Chartist hareketin
radikalizminden çok uzaktaydılar. Onların Enternasyonal’den
bekledikleri uluslararası işçi hareketinin yarı
siyasal, ama daha çok sendikal birliğiydi.
Bu arada, Almanya’da yakın dönemde bir devrimin
beklenemeyeceğini kavramış olan Marx ve Engels,
uzun vadeli bir stratejinin oluşturulması için Komünistler
Birliği’nin dağıtılmasından sonra esas olarak teorik
çalışmalarla ilgilendiler. Bu dönemde “bu tür davetlerin
hepsini reddetmeye” kararlı olan Marx’ın Uluslararası
İşçi Derneği’nin kuruluş toplantısına katılma çağrısını
kabul etmesinin ardında yatan neden, onun gerçek
hareketlerin gücüne verdiği önemdi. Marx’ın yazdığı
Kuruluş Konuşması, çeşitli ülkelerdeki işçi önderlerinin
düşüncelerini kapsıyor ve onlara işçi sınıfının
ortak temel ilkelerini işaret ediyordu. 1848’de
yazılmış olan Manifesto’daki görüşler ise son derece
kısıtlı bir biçimde Konuşma’ya yansıdı. Ancak bu
tutum sayesinde Proudhon taraftarlarının görüşlerinin
ve Mazzini’nin yaklaşımlarının Enternasyonal’in
temel ilkelerini belirlemeleri engellendi ve çeşitli
anlayış ve örgütlenmelerin biraraya gelmesi sağlandı.
1. Enternasyonal’in gelişme süreci 1865-1867 ve
1868-1870 arasındaki iki döneme bölmek mümkündür.
İlk dönem farklı eğilimlerin ve geleneklerin biraraya
gelmesi sonucunda oluşan güçlükleri kapsamaktadır.
İkinci gelişme dönemi ise sınıf mücadelesinin ve
artan grevlerin etkisi altındaki başanlan içermektedir.
Bütün kongrelerin önemli bir özelliği sınai açıdan
gelişmiş olan ülkelerin delegasyonlarında Marx’ın
görüşlerinin ağırlıkta olması; tarımın ağırlıkta
olduğu ülkelerin veya Fransız İsviçresi gibi bölgelerin
delegasyonlarında önce Proudhoncu, daha sonraları
ise Bakuninci görüşlerin ağır basmasıydı.
Enternasyonal, 1860’lı yılların göreceli olarak
aşılmış olan ekonomik ve toplumsal yapılarına uygun
bir örgüttü. Sanayi toplumlarındaki gelişmeler,
bu önemli girişimin de sona ermesine neden oldu.
Enternasyonal’in bunalımı aynı zamanda Avrupa işçi
hareketinin de bir gelişme bunalımıydı.
Marx, Enternasyonal’in tüm ülkelerdeki işçi sınıflarının
ortak örgütü olma görevini artık yerine getiremeyeceğini
belirtiyor ve son görevinin “onu çözücü unsurlara
karşı korumak” olarak ifade edyordu. Bu unsurlar
Bakunin ve Blanquicilerdi. Marx her iki grubuda
“geçen neslin devrimcileri” olarak tanımlıyordu.
Sonunda, Marx’ın bütün çabalarına karşılık, Enternasyonal’in
1876 yılında Philadelphia da yapılan son kongresinde
Enternasyonal’in varlığına son verildiği resmen
açıklandı. |
|
|
|
|
|
|
|