“Kültür
Hâlleri”, kültürü bir toplumsal çatışmalar, bir
sınıflar mücadelesi alanı olarak algılayan bir
yaklaşımla kaleme alınmış farklı konulardaki yazılardan
oluşuyor. Marksizm ile antropoloji arasındaki
ilişkiler potansiyeli üzerinde okuru düşünmeye
çağıran bir önsözün ardından, kitap, üç bölüm
halinde gelişiyor.
“Geçmişten, ‘Öte’lerden” başlığını taşıyan I.
Bölümde toplanan yazılar, yazarın deyişiyle, “tarihin
ve coğrafyanın ‘iktidarsızlar’ı ve onların ‘iktidar’
karşısındaki konumlanışları üzerine...” Sömürgeciliğin
yerli halklar üzerinde uyguladığı soykırım ve
etnik kıyım(lar)dan, Grek, Roma, Ortaçağ ve Sömürgeci
dönem Batı etnik-merkezciliğinin “saçaklar”daki
halkları ve kültürleri nasıl tanımladığına, Hıristiyanlığın
ilk dönemlerinde pagan-Hıristiyan çatışmalarından,
Harran Sabiîliğine, Anadolu heterodoksisinden,
Hasan Sabbah hareketine, egemenle direnenin kültürel
çatışmalarına, geniş bir tarih ve coğrafya kesitinde
tanıklık ediyor bu yazılar.
“Bugün, Bu Dünya” başlığını taşıyan II. Bölüm,
emperyalist küreselleşmenin kültürel alanda yol
açtığı sorunlar üzerinde yoğunlaşmakta. Yoksulluk,
yoksunluk, yabancılaşma, marjinalleşme, popüler
kültür, göç, içselleştirilen faşizm... bu başlık
altında ele alınan “kültürel sancılar”dan birkaçı.
Bu bölümdeki yazılar, iki farklı tartışma düzleminin
içiçe geçmesinden oluşmakta. Küreselleşmenin,
yeryüzü kültürlerinin birbirine eklemlenerek herkesin
“söz”üne kulak verilebildiği (doğrusu “satın alınabildiği”
olmalı) yeni ve “şenlikli” bir dünya oluşturacağını
muştulayan postmodern apolojistlere karşı, piyasa
ile kültürel çeşitlilik fikrinin bağdaşmazlığı
vurgusuyla yürütülen tartışma ile, özellikle Türkiye’nin
pop-kültürel bağlamda yaşadığı deformasyonların
örnekleri, birbiri içine örülerek, yönelmekte
olduğumuz neo-liberal “kıyamet” üzerine yeterli
bir kanaat oluşturuyor okurda.
“Başka Türlü Birşey, Bizim İstediğimiz” başlıklı
III. Bölüm ise, kapitalist küreselleşmeye karşı
mücadelenin kültürel boyutları ele alınmış. Alternatif,
muhalif ve barışçı bir kültürün nasıl oluşturulabileceğine
ilişkin tartışmalara bir katkı sunmak amacıyla
kaleme alınan bu yazılarda, siyasal ve kültürel
dinamikler arasındaki ilişkiler sorun edilmekte;
her ikisinin de nihaî olarak insan edimlerinin
ürünleri olduğu hatırlatılarak, kültür “mühendisliği”ne
olduğu kadar, onu her türlü müdahaleden arî, tümüyle
bağımsız ve özerk bir alan olarak gören kendiliğindenciliğe
de karşı çıkılmakta. Bu son bölümde, neo-liberal
kapitalist tahakkümden özgürleşmiş, eşitlikçi
ve kardeşçe bir dünya tahayyül ve mücadelesinin,
aynı zamanda kültürel bir mücadeleyi de kapsaması
gereği vurgulanıyor; kültürel geleneklerin yeniden
üretimi dinamikleri araştırılıyor.
Emperyalist-kapitalist sistemin egemenliğinin
temel dayanaklarından biri olan kültürel alandaki
saldırılara daha donanımlı karşı koyabilmek ve
alternatif sosyalist kültürü daha ileri bir düzeyden
kurabilmek için özel ve yoğun bir çabanın gerekli
olduğu bir tarihsel kesitten geçiyoruz. S. Özbudun’un
eseri bu noktada geliştirilen çabaların bir parçası
olarak ele alınması ve irdelenmesi gereken kaynaklardan
biri...
Sibel Özbudun, “Kültür Hâlleri: Geçmişte, Ötelerde,
Günümüzde” Ütopya Yayınları, Ankara, Ocak 2003.
|